Sanki ihtiyaçmış gibi masumane(!) gerekçelerle sunulan ve uğrunda akla gelmeyecek dayatmalar yapılan yeni(!) Anayasa’nın referansı olacak 1921 Anayasası ve özellikle 7. maddenin, hedefleri/planları artık gizlilikten açığa çıkanlar açısından cazibesi malum.
Bu cazip madde üzerinde değerlendirmeye devam edeceğim elbette ama önce komisyona katılma kararıyla siyaset ortamını kızıştıran Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) ve bu durumun yeni Anayasa dayatması ile bağlantılarına değinmek lazım.
Bilindiği gibi mevcut Anayasa’da, son 23 yıldır iktidarın istediği biçimde birçok maddede esaslı değişiklikler yapıldı.
Değişiklik yapılan madde sayısının 134 olduğu bilgisini gerçek dışı bulan Başdanışman Mehmet Uçum’a göre ise; başlangıçta 177 maddesi olan mevcut Anayasa’nın 23 maddesi tamamen kaldırılarak 154 madde kalmış.
Bunlardan 31 tanesi yeniden yazılarak tümüyle, 20 tanesinde ise esaslı/önemli, 45 tanesinde ise tali değişiklikler yapılmış.
Yani 177 maddelik Anayasa’nın 58 maddesi dışındaki 119 maddesi ya kaldırılarak ya da esaslı/tali değişiklik yoluyla müdahaleye uğramış.
Yani başdanışmanın itiraz ettiği 134 yerine, 119 madde.
Değişiklik oranı nerdeyse yüzde 70 ama buna rağmen yetersizliği ileri sürülerek kaldırılması için insan haklarının ihlali dâhil, her şeyin mubah görülmesi, insana, bu işte ‘var bir çapanoğlu’ dedirtiyor.
İktidarın kendi mührünü taşıyan değişikliklerle tatmin sağlaması gereken ve bu yönüyle yeni kavramını hak eden mevcut Anayasa’ya, bu gerçeğe rağmen hala saldırılması ve bizzat iktidarca hiç uyulmaması gerçeği ile dayatılan ve de yeni diye ambalajlanan anayasanın, eskiye yani 104 yıl geriye dayandırılması tam bir ironi.
Zaten herkesin üzerinde durması gereken konu da burası...
***
Gelelim CHP’ye ve komisyon kararı etrafındaki tartışmalara.
Ama bazı şeylerin net anlaşılabilmesi için önce bazı aksiyomları (kanıtlanması gerekmeksizin kabul edilen önerme) sıralayalım ki çerçeve çıksın ortaya.
Birincisi;
CHP, emperyalistlerce lime lime edilen Osmanlı’dan sonra yeni Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarak Türk milletine devlet armağan eden ve Cumhuriyet değerlerini oluşturan partidir.
İkincisi;
Bu nedenle CHP demek, “ulus devlet, üniter yapı, millet egemenliği ve laiklik” demektir.
Üçüncüsü;
Emperyalistler, bu coğrafyada kendilerini yenilgiye uğratan, kazandığı zaferle sadece ülkeyi kurtarmakla kalmayıp, sayısız sömürgenin bağımsızlık meşalesini tutuşturarak “İblis planlarını” yarım asırdan fazla sekteye uğratan ve Türk’ü, Anadolu’da yeniden egemen kılan kurucu lider Atatürk ve partisine düşmandır.
Dördüncüsü;
İslam’ı dünyevi bir ideoloji haline getirerek araçsallaştıran siyasal dinciler ile din üzerinden otorite devşirerek ruhban sınıfı oluşturan sivil dinciler, Atatürk ve CHP’ye karşıttır, hasımdır.
Çünkü onlara göre Atatürk ve partisi, Batı aydınlanma değerlerini kabul edip İslam sandıkları kendi benimsedikleri dinden çıkmış ve bu sebeple milletin yaşadıkları büyük dertlerin sorumlusu olmuşlardır.
Bu hasımlığı sürekli büyüten ise kendilerine Atatürk ve CHP tarafından yaşatıldığı düşünülen mağduriyetlerin oluşturduğu nefret yüklü tahayyüllerinin dayanılmaz dini(!) konforudur.
Sivil/siyasal dinciler, bütün kötülüklerin kaynağı olarak kurguladıkları Atatürk, Kemalizm ve CHP’ye karşıtlıklarını sürdürecek enerjiyi sürekli ve canlı tutacak şekilde hınç, aşağılama, küçümseme, suçlama, değersizleştirme, din dışılık, cehennemlik görme ve alay etme söylemi olarak yansıtırlar. Kaldı ki bu söylemlerle ilgili malzeme de oldukça fazla!
Dolayısıyla Cumhuriyet’in yüzü olarak gördükleri ve Cumhuriyet’le özdeş saydıkları için CHP’ye asla iyi niyet taşımaları mümkünsüzdür ve ortadan kalkması gerekmektedir.
Beşincisi;
Kürt vatandaşlarımız üzerinden etnikçilik/Kürtçülük yapan partiler, Lozan’da haklarının yenildiği ve mağdur edildiklerine yönelik emperyalist kaynaklı yalanlar nedeniyle Atatürk, Kemalizm ve CHP’ye -içinde yer alsalar bile ki kriptodur bunlar- hasımdır.
***
Sıralanan aksiyomlar gereği; Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlığında, emperyalizm, siyasal/sivil dinciler ve Kürtçülerin birlikte hareket ettikleri, müttefik oldukları gerçeği çıkmıyor mu ortaya?
Hepsinin ortak hedefi, Atatürk, Kemalizm, Cumhuriyet ve kurucu partinin ortadan kaldırılması değil mi?
CHP’nin bu aksiyomları bilerek hareket etmesi, oluşturacağı politikalarda hayati önemdedir ve bu sıkışmışlık ortamına nefes aldırabilecektir.
Son olarak bir soru da artık ayrışmış bulunan milliyetçilere!
Varlık nedenleri ve ilkeleri açısından savruldukları halde milliyetçilik iddiasında bulunanların bu yapının içinde işleri ne?
Atatürk’ün ortaya koyduğu milliyetçilik anlayışında hangi eksik var da tamamlayıcı rol üstlenip, siyasal dincilikte karar kılıyorlar?
Devam edeceğim!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ümit CAN
CHP ve aksiyomlar!
Sanki ihtiyaçmış gibi masumane(!) gerekçelerle sunulan ve uğrunda akla gelmeyecek dayatmalar yapılan yeni(!) Anayasa’nın referansı olacak 1921 Anayasası ve özellikle 7. maddenin, hedefleri/planları artık gizlilikten açığa çıkanlar açısından cazibesi malum.
Bu cazip madde üzerinde değerlendirmeye devam edeceğim elbette ama önce komisyona katılma kararıyla siyaset ortamını kızıştıran Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) ve bu durumun yeni Anayasa dayatması ile bağlantılarına değinmek lazım.
Bilindiği gibi mevcut Anayasa’da, son 23 yıldır iktidarın istediği biçimde birçok maddede esaslı değişiklikler yapıldı.
Değişiklik yapılan madde sayısının 134 olduğu bilgisini gerçek dışı bulan Başdanışman Mehmet Uçum’a göre ise; başlangıçta 177 maddesi olan mevcut Anayasa’nın 23 maddesi tamamen kaldırılarak 154 madde kalmış.
Bunlardan 31 tanesi yeniden yazılarak tümüyle, 20 tanesinde ise esaslı/önemli, 45 tanesinde ise tali değişiklikler yapılmış.
Yani 177 maddelik Anayasa’nın 58 maddesi dışındaki 119 maddesi ya kaldırılarak ya da esaslı/tali değişiklik yoluyla müdahaleye uğramış.
Yani başdanışmanın itiraz ettiği 134 yerine, 119 madde.
Değişiklik oranı nerdeyse yüzde 70 ama buna rağmen yetersizliği ileri sürülerek kaldırılması için insan haklarının ihlali dâhil, her şeyin mubah görülmesi, insana, bu işte ‘var bir çapanoğlu’ dedirtiyor.
İktidarın kendi mührünü taşıyan değişikliklerle tatmin sağlaması gereken ve bu yönüyle yeni kavramını hak eden mevcut Anayasa’ya, bu gerçeğe rağmen hala saldırılması ve bizzat iktidarca hiç uyulmaması gerçeği ile dayatılan ve de yeni diye ambalajlanan anayasanın, eskiye yani 104 yıl geriye dayandırılması tam bir ironi.
Zaten herkesin üzerinde durması gereken konu da burası...
***
Gelelim CHP’ye ve komisyon kararı etrafındaki tartışmalara.
Ama bazı şeylerin net anlaşılabilmesi için önce bazı aksiyomları (kanıtlanması gerekmeksizin kabul edilen önerme) sıralayalım ki çerçeve çıksın ortaya.
Birincisi;
CHP, emperyalistlerce lime lime edilen Osmanlı’dan sonra yeni Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarak Türk milletine devlet armağan eden ve Cumhuriyet değerlerini oluşturan partidir.
İkincisi;
Bu nedenle CHP demek, “ulus devlet, üniter yapı, millet egemenliği ve laiklik” demektir.
Üçüncüsü;
Emperyalistler, bu coğrafyada kendilerini yenilgiye uğratan, kazandığı zaferle sadece ülkeyi kurtarmakla kalmayıp, sayısız sömürgenin bağımsızlık meşalesini tutuşturarak “İblis planlarını” yarım asırdan fazla sekteye uğratan ve Türk’ü, Anadolu’da yeniden egemen kılan kurucu lider Atatürk ve partisine düşmandır.
Dördüncüsü;
İslam’ı dünyevi bir ideoloji haline getirerek araçsallaştıran siyasal dinciler ile din üzerinden otorite devşirerek ruhban sınıfı oluşturan sivil dinciler, Atatürk ve CHP’ye karşıttır, hasımdır.
Çünkü onlara göre Atatürk ve partisi, Batı aydınlanma değerlerini kabul edip İslam sandıkları kendi benimsedikleri dinden çıkmış ve bu sebeple milletin yaşadıkları büyük dertlerin sorumlusu olmuşlardır.
Bu hasımlığı sürekli büyüten ise kendilerine Atatürk ve CHP tarafından yaşatıldığı düşünülen mağduriyetlerin oluşturduğu nefret yüklü tahayyüllerinin dayanılmaz dini(!) konforudur.
Sivil/siyasal dinciler, bütün kötülüklerin kaynağı olarak kurguladıkları Atatürk, Kemalizm ve CHP’ye karşıtlıklarını sürdürecek enerjiyi sürekli ve canlı tutacak şekilde hınç, aşağılama, küçümseme, suçlama, değersizleştirme, din dışılık, cehennemlik görme ve alay etme söylemi olarak yansıtırlar. Kaldı ki bu söylemlerle ilgili malzeme de oldukça fazla!
Dolayısıyla Cumhuriyet’in yüzü olarak gördükleri ve Cumhuriyet’le özdeş saydıkları için CHP’ye asla iyi niyet taşımaları mümkünsüzdür ve ortadan kalkması gerekmektedir.
Beşincisi;
Kürt vatandaşlarımız üzerinden etnikçilik/Kürtçülük yapan partiler, Lozan’da haklarının yenildiği ve mağdur edildiklerine yönelik emperyalist kaynaklı yalanlar nedeniyle Atatürk, Kemalizm ve CHP’ye -içinde yer alsalar bile ki kriptodur bunlar- hasımdır.
***
Sıralanan aksiyomlar gereği; Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlığında, emperyalizm, siyasal/sivil dinciler ve Kürtçülerin birlikte hareket ettikleri, müttefik oldukları gerçeği çıkmıyor mu ortaya?
Hepsinin ortak hedefi, Atatürk, Kemalizm, Cumhuriyet ve kurucu partinin ortadan kaldırılması değil mi?
CHP’nin bu aksiyomları bilerek hareket etmesi, oluşturacağı politikalarda hayati önemdedir ve bu sıkışmışlık ortamına nefes aldırabilecektir.
Son olarak bir soru da artık ayrışmış bulunan milliyetçilere!
Varlık nedenleri ve ilkeleri açısından savruldukları halde milliyetçilik iddiasında bulunanların bu yapının içinde işleri ne?
Atatürk’ün ortaya koyduğu milliyetçilik anlayışında hangi eksik var da tamamlayıcı rol üstlenip, siyasal dincilikte karar kılıyorlar?
Devam edeceğim!