Dilin altındaki bakla, federalizm!

Son zamanlarda işlemesinde her açıdan büyük sıkıntıların olduğu mevcut sisteme yönelik alternatif arayışları ve satır arası açıklamaları akla; “Deyiş deyiş anlayış” atasözündeki, anlamamız gerekli niyetleri getiriyor.

Yıllardır bazılarının açıkça, tabanlarından çekinen partilerin ise örtük verdikleri mesajlar, yavaş yavaş gün yüzüne çıkıyor. Sanki artık dilin altındaki baklanın çıkartılma ve zihinlerin alıştırılması zamanı.

***

‘’Ermenice hizmet vereceğiz’’ diyen bir etnik parti genel başkanını biliyoruz.

Ülkenin bugün iç/dış politikada, ekonomide yaşadığı ağır problemlerinin oluşmasında önemli aktörler olan ama bugün, yeni partiler kurarak, ‘’ak kaşık’’ pozlarında ‘’kurtarıcılığa’’ soyunan iki siyasetçiden birisi;

Tehcir sebebi ülkeye ihanet olan, katliamcı Ermeniler ve hala, Kurtuluş Savaşındaki insanlık dışı katliamları gündeme getirilmeyen ve sonrasında mübadelede gönderilen Rumların torunlarını Türkiye’ye davet ederek, ‘’geleceği birlikte inşa etmeye’’ çağırıyor.

Diğeri de aynı görüşlerine ilave olarak, ulus devletin kalesi olan Anayasa’nın ilk dört maddesinin tartışmaya açılabileceğini belirtiyor.

İktidar partisi sözcüsü ise, Ermeni ve Rumların torunlarına, ‘’ülkenize dönebilirsiniz’’ diyor.

Zaten, Almanya ya da Fransa’dan söz açıldığında, Alman ya da Fransız toplumu demekte beis görmeyip, ‘’Türk toplumu/milleti’’nden söz açılınca, ‘’Türkiye toplumu/milleti’’ demeyi tercih eden ‘’etnik’’ solcularla, ‘’Siyasal İslamcı’’ların, Ulus devlet aleyhtarlığında da müttefik oldukları çok iyi biliniyor.

Ama Küreselcilerin, devşirdikleri bilim adamlarıyla, medyasıyla, sosyal ağları ve her türlü algı oyunlarıyla oluşturmaya çalıştıkları yeni gaddar düzenin amacı olan ‘’Nakitsiz Toplum’’ hedefinin, milli/yerli iddiasındaki İyi Parti’nin Artagan projesinde, neyi ifade ettiğini ya da ne anlamamız gerektiğini bilemiyoruz. Bilmemizi sağlayacak, izah edecek varsa açıklasın.

Ya da bu ülkenin, Ulus devletin kurucu partisi CHP’nin, ‘’helalleşme’’ ile kelimenin lügat anlamı dışında neyi amaçladığını bilemiyoruz(mu?)

Çünkü bir Milletvekilleri, helalleşmeye ilişkin açıklamasında; ‘’ … bugün vatandaş olmasa bile bu topraklarda yaşayan bütün kimliklere, ülkenin revizyona ihtiyacı olduğunu görerek yaklaşıyor(uz). Yeni bir toplumsal sözleşme (Anayasa) ile kimliklerimiz üzerindeki baskıyı kaldırıp, her kimliği meşru ve eşit kabul ederek, bunların bir araya gelmesiyle yeni bir yapı kurulmasını esas alıyor" diyor.

Yani geçmişte, toplumun bazı kesimlerine yapılan yanlışların düzeltilmesiyle ilgili gibi anlaşılması istenen kelimeden hareketle, lügat anlamı dışında çok farklı bir şeye vurgu yapıyor.

Aynı Siyasal İslamcılar gibi, hali hazırda vatandaş olmayan, geçmişte bu topraklarda yaşamış, ihanetleri tescilli, Anadolu insanına kan kusturmuş Rum ve Ermenilerin torunlarıyla, etnik Kürtçülerle, mevcut Üniter/Ulus devlet rejimini değiştirerek, etnik kökenler sözleşmesine (Anayasa) dayalı federal yeni bir yapı oluşturma düşüncesi değil mi bu?

Hani birleşme ve dayanışma deniliyor ya, buyurun düşünce ve hedef birlikteliğini, iktidar ve muhalefet koalisyonunu.

Ulus devletlerin sonu(!) geldiyse, federalizme gidilecekse, bizim gönüllü(!) pilot bölge olmak için hangi sebebimiz var?

Önce Fransızlardan, Almanlardan, İngilizlerden, Ruslardan başlasın, bize sıra gelirse düşünürüz.

Böyle bir şey de yok. Bütün milletler parçalı yapılardan, federalizmden, uniter yapıya geçerken, yetmemiş birliktelikler oluştururken, biz her şey de olduğu gibi yine terse mi gideceğiz?

Tamam, tarihi şuurumuz bizi ‘’arifane’’ yapabilir ama kimse kusura bakmasın, bu etnik hasedi, bu sinsi oyunu, planı ve hedefi de normal karşılayacak kadar saf değiliz.

Kimse unutmasın, tarih nankörlük ve ihaneti affetmiyor.

İnanmayan Ortadoğu ve Balkanlara baksın…