Gerçek şu ki; neredeyse son 200 yıldır bu ülkeye ve insanına yapılan saldırı hiç durmadan ve katlanarak devam ediyor.
Açık olanlar siyasal, askeri ve ekonomik,
Sinsi ve İblisçe olanı, STK/Vakıflar eliyle, toplumsal cinsiyet eşitliği (TES) projeleri ve LGBTİ+ yapılarına verilen destekle sosyal ve kültürel alanda uygulanıyor.
Özellikle belirli yerlerde mesken tutarak, milli bütünlüğü bozucu faaliyetlerde bulundukları ispatlanan yabancı STK-hükümetlerin, aynı zamanda neslimizi hedef alıp, onların zihinsel/bedensel dönüşümlerini sağlayarak toplumu ayağa kalkamayacak şekilde yıkacak yeni birinsan tipi üretme mühendisliğine soyundukları bir gerçek.
***
Peki, toplumun temel taşı aileye, evliliklere ve kişiye yıkıcı darbe vuracak bu tehlikeye hele de nesil emniyetini sağlama iddiasındakilerin egemen olduğu devlet önlem alıyor mu?
Gelişmelere bakıldığında göz yummadığını ve daha ötesi kendilerinin organik beslenirken, bu milletin GDO’lu gıdalarla beslenmesinin yolunu mevzuatlarla açıp zorlayarak, GDO’nun insan yapısına zararlarını, yaratılışa aykırılığını ve doğal cinselliklerindeki ihtimali aykırıdeğişimlere etkisini umursadığını söylemek pek mümkün değil.
Bu besinlerle, kızların küçük yaşta regl olması, erkek çocuklardaki davranış değişiklikleri ve artık hastanelerde randevu alınamayacak yoğunluktaki hasta artışı arasındaki ilişkiyi inceleyen, araştıran, dert edinen bir üniversite ya da kamu kurumu var mı?
Laçkalaşmayı, denetimsizliği, ciddiyetsizliği göstermiyor mu bu durum.
Yani ‘saldım çayıra, Mevlâ’m kayıra mı?’
***
Bu işin biyolojik tarafı, daha kapsamlı ve tehlikeli olanı ise LGBTİ+ yapılarının fonlanması, unisex moda tasarımları, sırf cinsiyetsizliğin teşviki için ana akım medya ve sosyal paylaşım siteleri kullanılarak özel müzik grupları teşkili (Güney Koreli BTS), emre amade özel yazar ve aktörler, cinsiyeti belirsiz fenomenler, nerden türediği belli olmayan(!) youtuberler salgını ile zihinlerin dumura uğratılması.
Biz ise ahmakça seyrediyoruz. Aymadığımız ortada.
Neden mi?
Türkiye, AB önermesi ve desteği ile 2014 yılından itibaren, Toplumsal Cinsiyet EşitliğiProjesi’ni (TCE), uygulamaya koydu. Hatta MEB bu projeyi, 2019-2020 yılı hedefler listesinde ders olarak ekledi ama gelen tepkiler üzerine kaldırdı.
Çünkü projenin dünyada hızla yayılan ‘Cinsiyetsizleştirme’; yani LGBTİ+ yapılarına kaynak oluşturma furyasının ilk adımı olduğu ortaya çıktı. TCE projesinin kabul gördüğü ve yaygınlaştırıldığı ülkelerde daha sonraki adımın, kız ve erkek olarak kesin sınırlarla birbirinden ayrılmış iki cinsiyeti ‘tek tipleştirmek’ için harekete geçmek olduğu belirlendi.
***
Devam edeyim;
Kaos GL Derneği, 1994'ün eylül ayında Türkiye'deki LGBTQ+ bireylerin bir araya gelerek Ankara'da kurduğu bir yapı…
Derneğe itirazları inceleyen basın savcısı, dava açılmasına gerek görmedi ve dernek tüzel kişilik kazandı. Kaos GL’nin, Türkiye’deki LGBT yapıları için yayımladığı fon rehberindeki para akıtan kuruluşlar, sıçratacak türden.
Kim bunlar peki?
ABD, Almanya, İngiltere, Hollanda, Kanada, İsveç, İsviçre ve Norveç Büyükelçilikleri, Açık Toplum Vakfı, Freedom House/ Friedrich Ebert, Heinrich Böll, Konrad Adenauer, Friedric Naumann Vakıfları.
Fon rehberinde ABD Büyükelçiliği için şu açıklama var:
‘’Bu kuruluş yıllardır farklı birçok programıyla, toplumsal cinsiyet ve LGBT hakları alanında projeleri desteklemiştir.
Freedom House ise CIA’nın STK görünümlü kuruluşudur.
İlginç olansa para akıttıkları derneklerin çoğu son birkaç yılda kurulan, garip isimleri olan (Liste uzun olduğundan yazmıyorum) bazıları bir cep telefonundan ibaret dernekler.
Bu devletler milyonlarca Dolar/Euro’yu niye verir?
Alman devleti niçin Anadolu’nun değişik şehirlerindeki eşcinsellerin ya da trans bireylerin sorunlarını kendilerine dert edinir?
Çok mu şefkatliler, paraları bol da paramı saçıyorlar?
Amaç ne?
Bunlar niçin desteklenir, nasıl hiç yoktan yaratılır ve bunlar nasıl bir düşünsel işçilik yapar?
***
Bu düşünsel kölelikle ve devşirilmiş yazarlarla ithal edilen yeni(!) sözcüklerle zihinler formatlanıyor.
Mesela bu kuruluşların trans olmayan normal bireyler için ürettiği ‘’natrans’’ diye bir sözcük var.
Buradaki oyun, sapmayı ifade eden ‘’trans’’ı merkeze, normali ise ‘’natrans’’ diye etiketleyerek kenara itme var.
Yani söylenmek istenen şu:
Dünyada iki tip insan var.
‘’Translar’’ ve ‘’Natranslar’’.
Bu kuruluşlara (LGBT) göre cinsiyet ‘’beyana dayalı’’ bir şeydir. Biyolojiye dayalı ya da maddi bir kaynağı yoktur. Gelinen boyut; aslında insani değerlerin, tıbbın ve bilimin inkârıdır.
Sonuçta; özgür yaşam, cinsiyet eşitliği gibi masumane bir dil kullanan ve yukarıda sayılan niyeti kasıtlı devletlerce desteklenen TCE furyası, LGBT’lere havuz oluşturup, hiçbir cinsiyet özelliği taşımayan bir nesli türetme projesidir. Ve bu proje, milletimizi bir daha toparlanamayacak hale getirecek dini, biyolojik, psikolojik, sosyolojik şeytanca bir toplum mühendisliği ve mankurtlaştırma hamlesidir.
Tedbir alınmazsa yıkım kaçınılmazdır.
Esas beka meselesi, geleceğimizi, neslimizi mahvedecek mesele budur.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Eğitim devam edecek salgın bitecek
20.11.2021 03:13
Tüm dünyayı sarsan yaşadığımız bu salgın günleri öğrencilere verdiğimiz eğitimin ne kadar çok önemli ve sürdürülebilir olması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Şartlar ne olursa olsun okulların her zaman açık kalması gerektiğini birlikte gördük.
Bugün hep birlikte çocuklarımızın duygus
Ne işte ne okulda ne de stajdalar!
Sürekli telefon ellerinde…
Sürekli online oyundalar…
Kimine göre boş gezen, boş tayfa, kimine göre de ev gençleri...
Okumuyor, çalışmıyor, iş de aramıyorlar...
***
Bugün dünya;
“Eğitimde, İstihdamda veya Eğitimde olmayan" yani İngilizc
Gençler özellikle “başkaları benim hakkımda ne düşünür, ya da ben benim hakkımda ne düşündürtürüm” diye sürekli gel git arasında kalmaktadırlar.
Özellikle sosyal medya mecralarında akıl almaz fotoğraflar, çekimler, hep benlik saygısını, benlik bilincini kendine özgü değerlendirmesi ola
Çoğu öğrencinin ileriye dönük bir hedeflemesi yok.
Günleri hızlı bir şekilde amaçsız ve hedefsiz bir şekilde geçiyor.
Asıl iş evlatlarımızın güçlü yanlarına ve heyecanına göre hedefler ve amaçlar oluşturmak. Daha doğrusu evlatlarımıza hedef oluşturabilmesi için gerekli ortamları sağlamalıyız.
Evlatlarımız online bilgisayar oyunlarının başından kalkmamak için elinden gelen her şeyi yapıyorlar.
Biz de farkında olmadan onları kendi haline bırakıyoruz.
Farkına vardığımızda;
Ne söylersen söyle bir süre sonra alışkanlık belki de bağımlılığın doğal sonucu olarak oyun için yeniden bilgisaya
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Söz Bursa
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ümit CAN
Her şey halledildi sıra cinsiyetlere geldi!
Gerçek şu ki; neredeyse son 200 yıldır bu ülkeye ve insanına yapılan saldırı hiç durmadan ve katlanarak devam ediyor.
Açık olanlar siyasal, askeri ve ekonomik,
Sinsi ve İblisçe olanı, STK/Vakıflar eliyle, toplumsal cinsiyet eşitliği (TES) projeleri ve LGBTİ+ yapılarına verilen destekle sosyal ve kültürel alanda uygulanıyor.
Özellikle belirli yerlerde mesken tutarak, milli bütünlüğü bozucu faaliyetlerde bulundukları ispatlanan yabancı STK-hükümetlerin, aynı zamanda neslimizi hedef alıp, onların zihinsel/ bedensel dönüşümlerini sağlayarak toplumu ayağa kalkamayacak şekilde yıkacak yeni bir insan tipi üretme mühendisliğine soyundukları bir gerçek.
***
Peki, toplumun temel taşı aileye, evliliklere ve kişiye yıkıcı darbe vuracak bu tehlikeye hele de nesil emniyetini sağlama iddiasındakilerin egemen olduğu devlet önlem alıyor mu?
Gelişmelere bakıldığında göz yummadığını ve daha ötesi kendilerinin organik beslenirken, bu milletin GDO’lu gıdalarla beslenmesinin yolunu mevzuatlarla açıp zorlayarak, GDO’nun insan yapısına zararlarını, yaratılışa aykırılığını ve doğal cinselliklerindeki ihtimali aykırı değişimlere etkisini umursadığını söylemek pek mümkün değil.
Bu besinlerle, kızların küçük yaşta regl olması, erkek çocuklardaki davranış değişiklikleri ve artık hastanelerde randevu alınamayacak yoğunluktaki hasta artışı arasındaki ilişkiyi inceleyen, araştıran, dert edinen bir üniversite ya da kamu kurumu var mı?
Laçkalaşmayı, denetimsizliği, ciddiyetsizliği göstermiyor mu bu durum.
Yani ‘saldım çayıra, Mevlâ’m kayıra mı?’
***
Bu işin biyolojik tarafı, daha kapsamlı ve tehlikeli olanı ise LGBTİ+ yapılarının fonlanması, unisex moda tasarımları, sırf cinsiyetsizliğin teşviki için ana akım medya ve sosyal paylaşım siteleri kullanılarak özel müzik grupları teşkili (Güney Koreli BTS), emre amade özel yazar ve aktörler, cinsiyeti belirsiz fenomenler, nerden türediği belli olmayan(!) youtuberler salgını ile zihinlerin dumura uğratılması.
Biz ise ahmakça seyrediyoruz. Aymadığımız ortada.
Neden mi?
Türkiye, AB önermesi ve desteği ile 2014 yılından itibaren, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi’ni (TCE), uygulamaya koydu. Hatta MEB bu projeyi, 2019-2020 yılı hedefler listesinde ders olarak ekledi ama gelen tepkiler üzerine kaldırdı.
Çünkü projenin dünyada hızla yayılan ‘Cinsiyetsizleştirme’; yani LGBTİ+ yapılarına kaynak oluşturma furyasının ilk adımı olduğu ortaya çıktı. TCE projesinin kabul gördüğü ve yaygınlaştırıldığı ülkelerde daha sonraki adımın, kız ve erkek olarak kesin sınırlarla birbirinden ayrılmış iki cinsiyeti ‘tek tipleştirmek’ için harekete geçmek olduğu belirlendi.
***
Devam edeyim;
Kaos GL Derneği, 1994'ün eylül ayında Türkiye'deki LGBTQ+ bireylerin bir araya gelerek Ankara'da kurduğu bir yapı…
Derneğe itirazları inceleyen basın savcısı, dava açılmasına gerek görmedi ve dernek tüzel kişilik kazandı. Kaos GL’nin, Türkiye’deki LGBT yapıları için yayımladığı fon rehberindeki para akıtan kuruluşlar, sıçratacak türden.
Kim bunlar peki?
ABD, Almanya, İngiltere, Hollanda, Kanada, İsveç, İsviçre ve Norveç Büyükelçilikleri, Açık Toplum Vakfı, Freedom House/ Friedrich Ebert, Heinrich Böll, Konrad Adenauer, Friedric Naumann Vakıfları.
Fon rehberinde ABD Büyükelçiliği için şu açıklama var:
‘’Bu kuruluş yıllardır farklı birçok programıyla, toplumsal cinsiyet ve LGBT hakları alanında projeleri desteklemiştir.
Freedom House ise CIA’nın STK görünümlü kuruluşudur.
İlginç olansa para akıttıkları derneklerin çoğu son birkaç yılda kurulan, garip isimleri olan (Liste uzun olduğundan yazmıyorum) bazıları bir cep telefonundan ibaret dernekler.
Bu devletler milyonlarca Dolar/Euro’yu niye verir?
Alman devleti niçin Anadolu’nun değişik şehirlerindeki eşcinsellerin ya da trans bireylerin sorunlarını kendilerine dert edinir?
Çok mu şefkatliler, paraları bol da paramı saçıyorlar?
Amaç ne?
Bunlar niçin desteklenir, nasıl hiç yoktan yaratılır ve bunlar nasıl bir düşünsel işçilik yapar?
***
Bu düşünsel kölelikle ve devşirilmiş yazarlarla ithal edilen yeni(!) sözcüklerle zihinler formatlanıyor.
Mesela bu kuruluşların trans olmayan normal bireyler için ürettiği ‘’natrans’’ diye bir sözcük var.
Buradaki oyun, sapmayı ifade eden ‘’trans’’ı merkeze, normali ise ‘’natrans’’ diye etiketleyerek kenara itme var.
Yani söylenmek istenen şu:
Dünyada iki tip insan var.
‘’Translar’’ ve ‘’Natranslar’’.
Bu kuruluşlara (LGBT) göre cinsiyet ‘’beyana dayalı’’ bir şeydir. Biyolojiye dayalı ya da maddi bir kaynağı yoktur. Gelinen boyut; aslında insani değerlerin, tıbbın ve bilimin inkârıdır.
Sonuçta; özgür yaşam, cinsiyet eşitliği gibi masumane bir dil kullanan ve yukarıda sayılan niyeti kasıtlı devletlerce desteklenen TCE furyası, LGBT’lere havuz oluşturup, hiçbir cinsiyet özelliği taşımayan bir nesli türetme projesidir. Ve bu proje, milletimizi bir daha toparlanamayacak hale getirecek dini, biyolojik, psikolojik, sosyolojik şeytanca bir toplum mühendisliği ve mankurtlaştırma hamlesidir.
Tedbir alınmazsa yıkım kaçınılmazdır.
Esas beka meselesi, geleceğimizi, neslimizi mahvedecek mesele budur.
Eğitim devam edecek salgın bitecek
20.11.2021 03:13Tüm dünyayı sarsan yaşadığımız bu salgın günleri öğrencilere verdiğimiz eğitimin ne kadar çok önemli ve sürdürülebilir olması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Şartlar ne olursa olsun okulların her zaman açık kalması gerektiğini birlikte gördük. Bugün hep birlikte çocuklarımızın duygus
Ev gençleri
26.11.2021 12:50Ne işte ne okulda ne de stajdalar! Sürekli telefon ellerinde… Sürekli online oyundalar… Kimine göre boş gezen, boş tayfa, kimine göre de ev gençleri... Okumuyor, çalışmıyor, iş de aramıyorlar... *** Bugün dünya; “Eğitimde, İstihdamda veya Eğitimde olmayan" yani İngilizc
Gençler ve benlik kaygısı!
02.12.2021 06:11Gençler özellikle “başkaları benim hakkımda ne düşünür, ya da ben benim hakkımda ne düşündürtürüm” diye sürekli gel git arasında kalmaktadırlar. Özellikle sosyal medya mecralarında akıl almaz fotoğraflar, çekimler, hep benlik saygısını, benlik bilincini kendine özgü değerlendirmesi ola
Çocuklara hedef nasıl belirlenir
10.12.2021 11:45Çoğu öğrencinin ileriye dönük bir hedeflemesi yok. Günleri hızlı bir şekilde amaçsız ve hedefsiz bir şekilde geçiyor. Asıl iş evlatlarımızın güçlü yanlarına ve heyecanına göre hedefler ve amaçlar oluşturmak. Daha doğrusu evlatlarımıza hedef oluşturabilmesi için gerekli ortamları sağlamalıyız.
Online oyunlar ve çocuklarda duygu şekillenmesi
16.12.2021 02:57Evlatlarımız online bilgisayar oyunlarının başından kalkmamak için elinden gelen her şeyi yapıyorlar. Biz de farkında olmadan onları kendi haline bırakıyoruz. Farkına vardığımızda; Ne söylersen söyle bir süre sonra alışkanlık belki de bağımlılığın doğal sonucu olarak oyun için yeniden bilgisaya