SON DAKİKA

İtaat ama nasıl?

Yazının Giriş Tarihi: 09.01.2022 18:37
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.01.2022 06:37

Artık kanıksandığı üzere, mevcut yöneticiler ne yaparsa yapsın, hangi keyfi/adaletsiz uygulamalara imza atarsa atsın, öteden beri var olan ama istismara açık iki anlayış, yanlışta olsa her şeye zorlama meşruluk(!) sağlayabiliyor ve öyle de inanılıyor.

Bunlardan biri, hakikate ihtiyaç duymayan, çıkarlara adanmış hayatların, statülerin sürdürülebilmesine yönelik fetva, açıklama ve yorumlamalarla eğilip bükülen araçsallaştırılmış ‘’din’’ anlayışı,

İkincisi ise kadim devlet geleneğimizden gelen ‘’Devlet-i Ebed-Müddet’’ yani sonsuza kadar sürecek devlet anlayışı.

***

Aslında her iki anlayışın esasının, hakikisinin yaşanmadığı, temsil ve tecrübe edilmediği ahlaki ve vicdani değerlerinin bir propaganda malzemesi olarak milletin menfaati aleyhine kullanıldığı ve sonucunda topyekûn bedel ödediğimiz/ödeyeceğimiz bir dönemdeyiz.

Yaşanmayan, temsil edilmeyen ve bir türlü somutlaşmayan değerler etrafında sadece soyuta dayalı laf cambazlığı yapmak, yetmiyor gibi bu değerler üzerinde sanki Allah’tan gelen bir yetkilendirme varmış gibi tekel oluşturmak, insanı tiksindiren, bayağı bir propaganda gevezeliğidir.

Ayrıca bu iki anlayışta, resmi/müesses nizamın çizdiği sınırların dışına çıkmanın, cesaret gerektirdiği, yani hakikat arayışlarında bulunmanın aynı zamanda kişisel özgürlüklerden feragat etmeyi de beraberinde getirdiği bir dönem bu.

***

Hâlbuki iki anlayışın sahiplerinin de dini/töresel olarak bilmesi gereken ve de zorunlu olan şey; ‘’İtaat, iyilik emredildiği zamandır’’.

Kendini, insan iradesini aşan kadere itaat/biat etmek başka şeydir, düzeltebileceğin yanlışa itaat/ biat etmek başka bir şey.

Uzun yüzyıllardan beri, resmiyetin sunduğu tek akla(!) tek yoruma ve ötekileştirmeye dayalı fanatikliğin meşru(!) kabul edildiği gelenek, itaati de ‘’din‘’ ile bütünleştirip, ibadet olarak sunuyor.

Haliyle ibadet ve din ’in gereği haline getirilen ‘’itaat’’’in, neye, kime ve hangi şartlarda olması gerektiği sorgulanmadan Müslümanlarca içselleştirilmesi ve yoğurulması, insanları bütün niteliklere yabancılaştırıyor.

Bu büyük yabancılaşmanın, büyük yolsuzluklara, yoksulluklara, yozlaşmalara ve yanlış iktidar uygulama/politikalarına, dini/politik gerekçelerle sessiz ve kayıtsız kalmayı doğuracağı açıktır.

Ancak ekonomi, siyaset, kültür, ahlak ve din anlayışında bugün yaşanan büyük alt üst oluşa rağmen bu büyük sessizlik ve kayıtsızlık, aslında derin bir çöküşle karşı karşıya olduğumuzu gösterir.

***

İkinci anlayışa gelirsek;

İktidarın doğru/yanlış her uygulama ve politikasını, ‘’Devlet-i Ebed-Müddet’’ anlayışıyla içselleştirip biat etmek, hikmet aramak ve buna herkesin kabulünü dayatmak, sorgulayanları itham etmek en başta devlete zarar verir.

Eksikli bir insan olarak Liderler de hata yapabilir. Yapmadığına, yapmayacağına inanç, onu ‘’müstağni’’ yani her konuda yeterli görmek ve ilahlaştırmak anlamına gelir.

Liderin hatalarına rağmen itaat, hataya ortaklık olur.

Ve hataya ortaklığın gerekçesi de ‘’Fena Fi’d- Devle’’ (devlette yok olmak) olamaz.

Çünkü sen fena olurken, devlet elden gidebilir…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)

Halimiz nicedir?

06.11.2021 01:39

Yayına başladığı ilk gün olan 29 Ekim’in anlamı ile duruşu ve sorumluluğunun ne olduğunu ilan eden SözBursa’nın bu ilkesel çerçevesinde düşüncelerimi paylaşma fırsatı bulmak onur verici. Türkiye’nin en iyi yerel tarih ve kültür dergisi Şehrengiz için hazırladığım söyleşiler ve Yen

Ve Türkiye hala tartışıyor!

11.11.2021 03:02

Hala, acaba üzerlerinden nasıl siyasi çıkar/fayda devşirilir ve devam ettirilir oportünist (fırsatçı) anlayışı ile Cumhuriyet ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk tartışılıyor, tartıştırılıyor. Özellikle 1946 sonrası çaktırmadan yapılan, son 20 yılda ise her milli ve önemli günde yazılı, görsel ve sosyal

Kurucu lider Atatürk’e haksızlık!

16.11.2021 11:01

Çok ilginç değil mi? Büyük Selçuklu Devleti devam ederken, Anadolu Selçuklu devletini kuran Süleyman Şah’a övgü, Anadolu Selçuklu Devleti, Moğol müdahalesi sonucu yıkıldığında, yıkılan devletin temellerinden yeni ve diri bir Türk devletini kuran, Selçuklu uç beyi Osman Bey’e övgü, Ama

Yeni kurtarıcılar(!) bekleniyor

20.11.2021 03:25

Anadolu’da bilinen bir atasözüdür: ‘’Ay var yılı besler, yıl var günü beslemez’’ Tam da ülkemiz de yaşananlara uygun. Bırakın son 40 ya da 20 yılı sadece son bir aya, bir haftaya, bir güne bakmak bile, yılların günü beslemediği resmini veriyor. Ya da tersi. Netic

İktidar ve millet!

26.11.2021 12:28

Ülke olarak yaşadıklarımız, Temel’in mezar taşındaki yazıyı hatırlatıyor; ‘’İyisin dediniz, iyisin dediniz, peçi bu ne?’’ Yani, ‘’iyi demekle, çok iyiyiz demekle iyi olunmuyor, olunamıyor’’ ve korkunun da ecele faydası olmuyor. Her açıdan du

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Söz Bursa En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.