İsrail Siyonist rejiminin kendinden menkul (kendi söylemesine göre) gerekçelerle yaptığı ve insanlık tarihinde bir başka benzeri görülmeyen/görülmeyecek –çünkü bebek, çocuk, hasta, kadın ayırt etmeden yaptığı- vahşi ve zalim toplu cezalandırmayı, bütün insanlık seyrediyor.
Ve bu soykırımı bütün dünyaya, dünyanın övündüğü düzen kurumlarına küstahça meydan okuyarak sürdürmeye devam ediyor.
Bu durum karşısında Siyonistler ile Evangelistler’in(*) egemen olduğu Batı’nın, bildiğimiz ama görmezden geldiğimiz riyakâr yüzü bir kere daha ortaya çıkarken, aynı durum bir turnusol kâğıdı işlevi görerek, İslam toplumlarında da gönüllü Müslüman Siyonistlerin egemen olduğunu gösterdi.
Çünkü sömürgeci, işgalci, zalim ve ırkçı Siyonist rejim karşısındaki tutumları, hiçbir zaman gerçekleşmeyecek umut/vaatler ve sürekli pompaladıkları yalan temelli iyimserliklerle milleti aldatmaktan ve avutmaktan ibaret.
Müslüman milletler –ki özellikle bu tabiri kullanıyorum çünkü bu konuda mangalda kül bırakmıyorlar- kendilerine enjekte edilen yalan iyimserliklerin aslında ölümcül olduğunu bilmeyecek bir hipnotize hali içinde bir türlü gerçeğe uyanamıyorlar ve aslında konfor kaybı korkusundan uyanmakta istemiyorlar.
Ama gerçeklerle, hem de canları yanarak isteseler de istemeseler de yüzleşecekler.
***
Evet, gerçekler!
Bir kere “Müslümanım” diyenler, 1000 yıldır ‘’Kur’an’ı, Kur’an’dan Kur’an’ca’’ anlamayı ıskaladıkları için İslam’a giriş anahtarı olan ‘’La ilahe İllallah’’tan önce nasıl bir bilincin olmasına ilişkin kesin bir ret uyarısını fark etmiyorlar. (1)
Yasin Suresi’nin 60-62 Ayetlerinde, ‘’ Ben; ‘Ey Ademoğulları’ şeytana kulluk etmeyin, kesinlikle o size apaçık bir düşmandır ve bana kulluk edin, işte bu dosdoğru yoldur ve ant olsun ki şeytan sizden bir çok kuşakları saptırdı’ diye size ahit vermedim mi? Hala aklını kullananlar değil miydiniz? İşte bu, sizin vaat olunmuş olduğunuz cehennemdir’’
Yani Rab’be teslim olmak, kulluk etmek tercihinde bulunacak kişi önce düşmanı şeytanı reddedecek ve onun ne olduğunu bilecek ki, teslimiyeti parçalı yerine bütünlüklü olsun.
Bu çerçevede ülke zenginliklerini gasp edip sömüren, bebek, çocuk, kadın demeden katleden, masum ve mazlumların kanından beslenen emperyalistlerin, küresel şeytan olduğu ve itaat edilmemeleri gereği açık.
Buradan çıkan sonuç;
Emperyalizme (küresel Şeytan, Tağut) karşı olmak ve reddetmenin, Kur’an’a göre, İslam’ın birinci şartı olduğudur. (Bu tespitten hareketle, emperyalizmin her türlüsüne karşı olduğunu icraatla ortaya koyan, emperyalizme boyun eğdirip planlarını kesintiye uğratan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anmaktan imtina edenler, O’na çeşitli olumsuz sıfatlar yakıştıranların yanlışlarından dönmeleri, Müslümanlık iddialarının gereğidir.)
Peki, “Müslümanım” diyen kaç kişi küresel şeytanların farkında?
Çünkü bize sadece içimizde iblis yani nefis olduğu söylendi ulema(!) tarafından ama ne kadar tanıdığımız şüpheli halimize bakınca.
İblisin yönlendirmeleriyle şeytanlaşan dışımızdaki insan şeytanlarını bile bilmez, anlamaz, tanımazken bunların örgütlü halini ifade eden küresel şeytanları bilebilir miyiz sizce?
Bilmediğimiz, yaşanan gelişmelerden, samimi yaklaşanların şaşkınlığından ve onlara amade olanların riyakârlığından belli.
Ve uzun on yıllar boyunca yaptıkları zulmü, dünyayı ve dünya Müslümanlığını aşağılayarak sürdüren Siyonist egemenler karşısında, iç kamuoyuna Aslan kesilen ama arka planda her zaman teslimiyetçi davranışlar ve uyumluluk sergileyen siyasi liderlerden hiçbir zaman gerçek bir kahraman çıkmadığını, çıkmayacağını görmek, anlamak gerekir.
Aksi sanılara sahip olanlar ancak narkozlanmış zihniyetlilerdir.
***
(*) Evanjelikler, ABD'yi kuran ve tutuculuğuyla bilinen Protestan mezhebi Puritenler'in devamıdır. Siyonistlerle ortak bir dinsel söylem geliştirmişlerdir.
(1) Bu bölümde, Sedat ŞENERMEN’in, ‘’İçimizdeki, dışımızda ki, bireysel, küresel ŞEYTAN’’ kitabından yararlanılmıştır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ümit CAN
Kuşatılan Türkiye -2-
‘’İblis/Şeytanı tanımak’’
İsrail Siyonist rejiminin kendinden menkul (kendi söylemesine göre) gerekçelerle yaptığı ve insanlık tarihinde bir başka benzeri görülmeyen/görülmeyecek –çünkü bebek, çocuk, hasta, kadın ayırt etmeden yaptığı- vahşi ve zalim toplu cezalandırmayı, bütün insanlık seyrediyor.
Ve bu soykırımı bütün dünyaya, dünyanın övündüğü düzen kurumlarına küstahça meydan okuyarak sürdürmeye devam ediyor.
Bu durum karşısında Siyonistler ile Evangelistler’in(*) egemen olduğu Batı’nın, bildiğimiz ama görmezden geldiğimiz riyakâr yüzü bir kere daha ortaya çıkarken, aynı durum bir turnusol kâğıdı işlevi görerek, İslam toplumlarında da gönüllü Müslüman Siyonistlerin egemen olduğunu gösterdi.
Çünkü sömürgeci, işgalci, zalim ve ırkçı Siyonist rejim karşısındaki tutumları, hiçbir zaman gerçekleşmeyecek umut/vaatler ve sürekli pompaladıkları yalan temelli iyimserliklerle milleti aldatmaktan ve avutmaktan ibaret.
Müslüman milletler –ki özellikle bu tabiri kullanıyorum çünkü bu konuda mangalda kül bırakmıyorlar- kendilerine enjekte edilen yalan iyimserliklerin aslında ölümcül olduğunu bilmeyecek bir hipnotize hali içinde bir türlü gerçeğe uyanamıyorlar ve aslında konfor kaybı korkusundan uyanmakta istemiyorlar.
Ama gerçeklerle, hem de canları yanarak isteseler de istemeseler de yüzleşecekler.
***
Evet, gerçekler!
Bir kere “Müslümanım” diyenler, 1000 yıldır ‘’Kur’an’ı, Kur’an’dan Kur’an’ca’’ anlamayı ıskaladıkları için İslam’a giriş anahtarı olan ‘’La ilahe İllallah’’tan önce nasıl bir bilincin olmasına ilişkin kesin bir ret uyarısını fark etmiyorlar. (1)
Yasin Suresi’nin 60-62 Ayetlerinde, ‘’ Ben; ‘Ey Ademoğulları’ şeytana kulluk etmeyin, kesinlikle o size apaçık bir düşmandır ve bana kulluk edin, işte bu dosdoğru yoldur ve ant olsun ki şeytan sizden bir çok kuşakları saptırdı’ diye size ahit vermedim mi? Hala aklını kullananlar değil miydiniz? İşte bu, sizin vaat olunmuş olduğunuz cehennemdir’’
Yani Rab’be teslim olmak, kulluk etmek tercihinde bulunacak kişi önce düşmanı şeytanı reddedecek ve onun ne olduğunu bilecek ki, teslimiyeti parçalı yerine bütünlüklü olsun.
Bu çerçevede ülke zenginliklerini gasp edip sömüren, bebek, çocuk, kadın demeden katleden, masum ve mazlumların kanından beslenen emperyalistlerin, küresel şeytan olduğu ve itaat edilmemeleri gereği açık.
Buradan çıkan sonuç;
Emperyalizme (küresel Şeytan, Tağut) karşı olmak ve reddetmenin, Kur’an’a göre, İslam’ın birinci şartı olduğudur. (Bu tespitten hareketle, emperyalizmin her türlüsüne karşı olduğunu icraatla ortaya koyan, emperyalizme boyun eğdirip planlarını kesintiye uğratan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anmaktan imtina edenler, O’na çeşitli olumsuz sıfatlar yakıştıranların yanlışlarından dönmeleri, Müslümanlık iddialarının gereğidir.)
Peki, “Müslümanım” diyen kaç kişi küresel şeytanların farkında?
Çünkü bize sadece içimizde iblis yani nefis olduğu söylendi ulema(!) tarafından ama ne kadar tanıdığımız şüpheli halimize bakınca.
İblisin yönlendirmeleriyle şeytanlaşan dışımızdaki insan şeytanlarını bile bilmez, anlamaz, tanımazken bunların örgütlü halini ifade eden küresel şeytanları bilebilir miyiz sizce?
Bilmediğimiz, yaşanan gelişmelerden, samimi yaklaşanların şaşkınlığından ve onlara amade olanların riyakârlığından belli.
Ve uzun on yıllar boyunca yaptıkları zulmü, dünyayı ve dünya Müslümanlığını aşağılayarak sürdüren Siyonist egemenler karşısında, iç kamuoyuna Aslan kesilen ama arka planda her zaman teslimiyetçi davranışlar ve uyumluluk sergileyen siyasi liderlerden hiçbir zaman gerçek bir kahraman çıkmadığını, çıkmayacağını görmek, anlamak gerekir.
Aksi sanılara sahip olanlar ancak narkozlanmış zihniyetlilerdir.
***
(*) Evanjelikler, ABD'yi kuran ve tutuculuğuyla bilinen Protestan mezhebi Puritenler'in devamıdır. Siyonistlerle ortak bir dinsel söylem geliştirmişlerdir.
(1) Bu bölümde, Sedat ŞENERMEN’in, ‘’İçimizdeki, dışımızda ki, bireysel, küresel ŞEYTAN’’ kitabından yararlanılmıştır.