SON DAKİKA
Hava Durumu

Masumiyet!

Yazının Giriş Tarihi: 12.12.2022 11:22
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.12.2022 11:22

HAKİKATLERİN RAHATSIZ EDİCİLİĞİ VE MASUMİYET!

İnsanoğlunun en kıymetli, en güzel, en temiz, en saf, en dokunulmaz tarafıdır masumiyet ve de yansıması; esası, temsili çocuklardadır.

Büyüklerin tutsağı olduğu prangalardan bağımsız olarak özgürlüğü temsil eder çocuklar.

Hani sorarsın bir çocuğa/çocuğuna ‘’beni ne kadar seviyorsun?’’ diye, kollarını, ellerini zorladığını ve açabildiği kadar açıp ‘’bu kadar’’ deyişi vardır ya!

Sevginin masumiyetini görürsün onda.

Ya da Bosnalı bir çocuğun katliamda ölmeden önce annesine yönelttiği ‘’Çocukları küçük kurşunla öldürürler değil mi anne?’’ sorusundaki saflığında.

Bu millet siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel birçok kuşatmayı ve sıkıntıyı aşabilir ama masumiyeti örseledikten, yok ettikten sonra neye yarar ki?

Anlamı olur mu?

Anlamdan vazgeçmek, insanı sıfırlamaktır.

Anlam ‘’fark’’ demektir. Şu yaşananların kız ve erkek çocuklarını diri diri gömmekten ne farkı var Allah aşkına?

Çöküşe ve çürümeye gittiğimiz hala anlaşılmıyor, anlamdan vazgeçildiği için fark edilemiyor herhalde.

Esas yıkıcı olansa din (!) temelli taassup ve taraftarlık akıldışılığına saplanmış olanların hakikatlere rağmen masumiyet katillerine hala gerekçe üretmeye çalışmaları ve tepkilere aşırı tepkiyle karşılık vermeleri.

***

Sicilya mafyasına mal edilen bir cümle vardır:

‘’Herkes suçluysa hiç kimse suçlu değildir.’’

Herhalde ortada hepimizin suçlu olduğundan kimsenin kendisini suçlu hissetmediği ama çocuk masumiyetini katleden, toplumu uçuruma götüren vahim bir durum var.

Ve bu durum uzunca bir süredir dini (!) örgütlenmelerin ya da kamuflajlı adıyla vakıf/dernek mekânlarında/yurtlarında oluyor.

Küçük ve savunmasız çocukların, din (!) eğitimi adı altında mevcut yasalara aykırı şekilde yurt ve evlerde yetişkin bir kişiyle bir arada olması anne/baba, devlet ve toplum tarafından nasıl olur da kabul görüyor?

Bu karanlık, denetimsiz yerlerde çocuklara tecavüz ediliyor.

Küçük yaştaki kız çocukları, bu dinin elçisine iftira atarak kendilerine alan açan istismarcı ulema (!) ve şeyhler tarafından evlendiriliyor. Kur’an’ın evlilikte buluğ ve özellikle rüşte ermesi şartı bunların umurunda bile değil, çünkü onlara göre Kur’an’ı anlayarak okumak sapıklık.

Okumayacaksın ki hakikat anlaşılmasın ve onlar konfor içinde çalışmadan derebeyliklerini sürdürsün.

Milleti ve çocuklarını da haz aracı olarak kullansın.

Yahu tarikat ve cemaatlerin, vergiden muaf olabilmesi ve rahatça para toplayıp aktarabilmesi için yasaların arkasından dolanarak kurulan vakıf ve derneklerle azgınlaştırılmasının neticesinde kaçıncı vaka bu?

Cesur bir alim/bilim adamı çıkıp, bu yapılardaki pedofili sapkınlığını, nedenlerini niye araştırmaz?

Oysa en dejenere laik öğretim kurumlarında bile eğitimin, kamusal alanlarda ve denetime açık bir şekilde yapılması zorunludur. Bir öğretmen, ilkokul öğrencilerini eve götürüp onlarla kalamaz.

Demek ki laiklik;

Allah adıyla kandırılmayı engelleyen bir ilke imiş.

Çünkü konu din/devlet içiçeliği olunca her şey ve kandırılma normal(!).  Yaptırım gücü olanlarda samimi bir ‘’tık’’ın olmaması bunu gösteriyor.

Yetkililerin bu yapılarla ilişkileri, bu yapılara aidiyetleri, bu yapılara zihinsel paralellik, oy/destek kaygısı onları gayri ahlaki akıl dışı beyanlara ve olayları münferide indirgeme riyakârlığına götürüyor ya da açığa çıkmazsa gizli eller olayları örtüyor. Bu konuda tekraren verilen meclis araştırma önergeleri ısrarla reddediliyor. Hakikatlerin ortaya çıkmasından bu kadar korku niye?

O zaman kendine Müslüman diyenler, İslam’a değil, ‘’siyasetin gereği bu’’ isimli bir dine iman etmiş olmuyorlar mı?

***

Şimdi bu rezillik ötesi durumu dile getirmek, kişiyi İslam’dan mı çıkarıyor?

Kim koyuyor bu ölçüyü, kim kendini Allah yerine koyuyor?

Bir hakikatin üstünü örtmek, İslam’da ‘’Kafirlik’’ demek değil mi?

Kendine “İslam’ım” diyen bir insanın esas amacı hakikatleri aramak değil mi?

Bu ahlaksız müptezellerin savunulmasının, bu yapılanların örtülme gayretlerinin, gerekçe hele de dini gerekçe bulmaya çalışmanın, taraftarlık göstermenin kişiyi en dibe savurduğu, insanlıktan çıkardığı ve bu cinayete ortak ettiği fark edilmiyor mu?

S. Tunç kardeşim doğru ve güzel ifade etmiş:

‘’Seni bu dünyada erdemli ve ahlaklı yaşatamayan dinin, öteki dünyada işe yaramayacaktır. Akıl, erdem, ahlak ve insanlaştıran değerler bütünü olmadan insan olamazsın. İnsan olamayanın cennet özlemi boştur’’.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.