SON DAKİKA
Hava Durumu

Ne gülümsemesi, Bursa hep ağlıyor!

Yazının Giriş Tarihi: 07.05.2024 15:20
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.05.2024 15:20

Konu: Kestel/Soğuksu bölgesine yangından mal kaçırırcasına kurulacak olan devasa OSB. Ama önce geçmişten bahsedeyim.

Yıl: 2011

Alanında en iyi olma iddiasıyla yayın hayatına başlayan ve bugüne kadarki süreçte bu iddiasını içeriği ile ispatlayan Bursa’nın yüz akı ‘’Şehrengiz Dergisi” için hem siyaset hem darbeler hem de Bursa ve OSB’lerle ilgili olarak rahmetli Hüseyin Suat Sungur’la bir söyleşi yapmıştım.

Bursa’nın ilk OSB’sinin kurucularından, sanayici, BTSO Başkanlığı ve TOBB yönetim kurulu üyeliği ile 15. Dönem Bursa Milletvekilliği yapmış duayen bir siyasetçi ile söyleşi, OSB’ler konusunda fikir oluşturmak için önemliydi!

Lakin söyledikleri, boynuna OSB/sanayi tesisleri prangası geçirilerek boğulan Bursa için hayati önemde idi.

SözBursa’dan İbrahim Öge ile EnBursa’dan Yüksel Baysal’ın; İnşaat mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Serdar Atilla Erdem ile ADD Başkanı Gürhan Akdoğan’dan aktardıkları Kestel’deki sanayi bölgesine dair bilgiler ve yorumları konunun vahametini anlatmaya yetiyordu.

Dağ ile deniz arasına sıkışmış coğrafyasıyla Bursa’nın dünya incisi ovalarının 5 bin 200 hektarlık alanında, 17 adedi OSB olmak üzere, toplam 52 adet sanayi tesisi ve 153 bin çalışan var.

Ve ilgili bölgede merkezi/yerel yetkililerce “al gülüm ver gülüm” ilişkisine dayalı olarak önceden kotarılmış şekilde yüzlerce dönüm araziye sahip ayrıcalıklı 39 firma var.

Bu rant baronu 39 firma/kişi 3,5 milyon nüfusun yaşadığı Bursa’yı boğmayı göze alıyor ve samimi olanları tenzih ederek söylüyorum;

Hala bazı anlı şanlı kurum, yönetici ve gazeteciler ‘biz sanayiye, sanayiciye karşı değiliz’ diye mahcup selam gönderiyorlar.

Riyakârlığın dik âlâsı bu.

Bu kadar mısınız?

Ben bu ülkenin vatandaşı olarak, ileri teknoloji yalanıyla fason, taşeron temelli sanayiye de sihirli sanayi sözcüğüyle gizleyerek toprak rantına da köylünün kandırılmasına da küresel sermayeden aldıkları güce tapınan ve korku salan, işçiyi sömüren, hep bana, hep bana dedikleri tescilli böyle kan emici sanayici zihniyetine kökünden karşıyım.

***

İşte tam da bu noktada yazının başında da belirttiğim üzere OSB’ler ve Bursa konusunda altın değerinde tavsiyelerde ve özeleştiride bulunan Sungur’la devam edeyim.

Bursa’daki OSB salgınında BTSO’nun vebalini sorduğumda, öncelikle 1960’larda Bursa’nın özgünlüğünü korumak anlamında kaçırılan en büyük fırsat olan İtalyan mimar ve şehir plancısı Piccinato uygulamalarının akamete uğratılmasından hüzünleniyordu. Sungur, ilk OSB kurulma sürecini ve yaptıkları hatalardan bahsediyordu;

‘’…Piccinato planına göre Bursa, Kaplıkaya’dan Kestel’e uzanan istikamette kurulacaktı. Çekirge bir kaplıca ve eğlence merkezi olacak ve Bursa’nın yüzyıllardır, o güne getirdiği güzellikler muhafaza edilecek, ova korunacaktı. Ama darbe oldu…  Plan delindi ve uygulanamadı. Yazık oldu. Ve yüzyılların Bursa’ya yapamadığını, son 40-50 sene yaptı. ‘Buna sebep olanlar da büyük vebal altındadır. Hem ahirette hem de gelecek nesillere karşı. Hiç olmazsa şimdiki Bursa muhafaza edilsin, güzellikler çıksın… Emanet bunlar bize. Bu plan sanırım şu an belediye kuyudatında.’’

Ve BTSO ve OSB’lerle ilgili şöyle devam ediyordu:

‘’ BTSO Türkiye’nin gözbebeği bir kurum. Üstelik sanayi ve ticaret ayrımı yapılmaksızın tek vücut olan bir oda. Nerede hata yaptığımıza gelince;

1959 yılında ABD hükümeti, Türkiye’de bir sanayi bölgesi kurulması için 2,5 milyon dolarlık bir fon oluşturdu. Bu sanayi bölgesi için de Bursa, Adana ile yarışa girdi ve sonunda ipi göğüsledi. Biz bu çerçevede OSB’yi Mudanya yolundaki bataklık ve sazlık alanda kurduk. Yanlış yaptığımız şey, OSB’nin yol açacağı sonuçları öngörmememizdi. Yani biz bunu gerçekleştirirken, Bursa’nın fiziki ve sosyal yönünü dikkate almadık, konuyu tüm unsurları ve sonuçları ile değerlendiremedik, bütünsel yaklaşamadık. Oluşacak büyük göçü ve bu göçün Bursa’ya olumsuz etkilerini hesaplayamadık. Sonradan çok mücadele etmemize rağmen diğer OSB’lerin oluşmasını engelleyemedik. Bu kadar çok sanayi bölgesi yakışmıyor Bursa’ya. Ve Bursa bundan her alanda zarar gördü, hala da görmeye devam ediyor. Keşke o günlere geri dönmek mümkün olsa da aynı yanlışı yapmasaydık. Üzüldüğüm ve hayıflandığım bir noktadır bu…’’

***

Rahmetli Sungur’la yaptığım söyleşideki en vurucu gerçekler;

OSB’lerin kanser haline gelmesinde herkesin vebal altında olduğu, emanete ihanet ve gelecek nesillere haksızlık yapıldığı ile kesinlikle devr-i sabık yapılması gerekliliğidir.

Dün, bu işin duayeni söyleşide de vurguladığı gibi pişman olmuş ve hepimizin gideceği yere gitmiş ama bundan ibret almayanlar, insana ve doğaya savaş açanlar ile yolu açanlar yarın, düşmanlık ettikleri toprağın, doğanın kendilerini kusacağını ve gelecek nesillerin mezarlarına tüküreceğini hiç mi düşünmüyorlar?

Düşünmezler çünkü mala köleliği tercih ettikleri için ayrıca cesurlar.

Peki biz?

Doğa ve insana adaletle yaklaşmak ve de hakikatler doğrultusunda cesur olmanın zamanı değilse bugün, ne zaman?

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.