SON DAKİKA
Hava Durumu

Soyulma hissi!

Yazının Giriş Tarihi: 31.01.2023 12:34
Yazının Güncellenme Tarihi: 31.01.2023 12:34

“Ya da alabildiğine büyük bir el, o nispette küçültülmüş bir mide ve beyin. Ki soyulduğumuz anlaşılmasın aksine alkışlansın.”

*** 

Yazının girişine böyle bir cümleyi neden yazdığımı anlatmam için önce mevzuya genel bir giriş yapmamız gerekiyor; 

Bildiğiniz üzere, demokrasinin içeriği ve çeşitlerine yönelik soyut temelli birçok tanımlaması var.

Somutluk açısından yaklaşılırsa demokrasi; bir kurallar, denetim ve yaptırım sistemidir.

Ama biz de demokrasi, içerik olarak değil ‘’demogoji’’ olarak yani halkın isteklerine, ön yargılarına ve korkularına dayalı olarak yapılan siyaset olarak anlaşılıyor. Çünkü maliyeti yok, kolay, kullanışlı ve her koşulda fayda sağlıyor.

Böyle olmasa kurallara uyanların ve dürüstlerin cezalandırıldığı, kuraldışı olanların ‘’yapılandırma’’ adıyla ödüllendirildiği onlarca imar/vergi affı çıkarılır mı?

Sistemi işletenler böyle yapmakla, herkesi gayri ahlaki olmaya özendirmiyor mu? Hani nerde ‘’millilik, yerlilik ve değerler’’ Bu durum toplumu katmanlara, sınıflara ayırıp, aralarında uçurum oluşturmuyor mu? Böylece çürüme/yozlaşma hızlanmıyor mu?

Bakın son yıllarda ülkemize,

‘’Denetleriz, yaparız, ederiz, kapatırız, sıçrarız, bir numarayız’’ gibi demagojik esintilerin her çeşidine rastlarsınız ama kural, denetim ve yaptırımı görmez, hissetmezsiniz. 

Geniş toplum kesimlerinin ceplerindeki deliğin her geçen gün büyümesinin yanında hislerimizde de farklılaşma olmuyor mu?

Bir sağlık sorunu için hastaneye,

İlaç almak için eczaneye,

Eğitim için okullara/dershaneye

Alışveriş için markete/ pazara,

Bir şeyler yemek ve içmek için lokanta/kafeye,

Giysi almak için mağazalara,

Yolculuk için seyahat firmalarına,

Yakıt almak için istasyonlara gittiğimizde kandırılma, kazıklanma ve soyulmaya uğratıldığımız, istismar edildiğimiz duygusu gelip oturmuyor mu beynimize?

Hatta bırakın soyulmayı, kemiklerimize kadar sıyrıldığımız hissi tüm bedenimize yayılmıyor mu?  

Hele haftada 5 kere indirilip bindirilen yakıt fiyat laçkalığı, zihinlerin sömürüye alıştırıldığı/aşina kılındığı ve normalmiş gibi kabulü beklenen bilinçli bir algı oyunu değil mi?

Böyle olmasa, bu açık soygun, aynen sihirli, gizleyici, yumuşatıcı ‘’yapılandırma’’ adı gibi ‘’güncelleme’’ adıyla örtülür, gizlenir mi?  

Sorunlar sürekli erteleniyor ve yarım yamalak, üstelik panik merkezli yanlış önlemlerle zaman kazanılmaya çalışılıyor ama vahim sonuçlardan kimsenin muaf olmayacağı fark edilmiyor.

***

Dedim ya “kuralsız ve denetimsizliğin sonuçlarından kimse muaf değil” diye!

Çarpıcı bir örnek vereyim:

Devletin engelli vatandaşlara sağladığı kolaylıklar çerçevesinde, araba almak isteyen ama hak sahibi olmasına rağmen, bayilerde karşılaştığı sorunlardan dolayı alamayan ortopedik engelli ve raporu olan bir yakınım, benzer birçok engellinin de ortak derdi olan konuyu, belki yetkililerin de haberi olur ve gereğini yapar umuduyla paylaşmamı rica etti. 

Almak istediği araçların yüzde 80’lik dilime girdiğini, yapılan hesaplamada çıkarılan ve ödemesi gereken meblağın üzerine, “donanım farkı” denilerek, 100 bin TL ve daha üstünde ödeme talep edildiğini, devletin belirlediği limitte ısrarda ise araç olmadığını söylediklerini iletti. Elinde takasta kullanabileceği bir aracı olması halinde sıralamada öncelik tanıyacaklarını ama araç olsa onu da piyasa fiyatının yüzde 10-15 altına bir fiyata kabul edebileceklerini de!

Bayağı lütufkârlar.

Engelliyi istismara yönelik ama bayiyi çift taraflı ihya (!) eden ahlaksız bir çıkar anlayışı.

Yuhh…

***

Bu vahşi ve istismarcı uygulamanın, Bursa’da başta Hyundai, Citroen ve Kia olmak üzere tüm bayilerde karşılaştığı bir yaklaşım olduğunu anlatırken ağlamaklıydı.

Engelli vatandaşını koruması gereken kuralları, denetimi uygulayacak olan kim?

Ama söz konusu sermaye sınıfı olunca hamaset bol, kaynak aktarmaya onlarca yol.

Haliyle şu düşünceye katılmamak mümkün değil:

Bu sistem fakir/yoksullar aleyhine ama sermayenin lehine!

Sermaye ve severleri, bu milletten sadece alabildiğine büyük bir el ama o denli küçültülmüş bir mide ve beyin ister, arzular. Zam oyunları ile esasta mideyi, din oyunları ile de beyni/aklı küçültmeye odaklanırlar ve küçülttükleri akıl sayesinde başarırlar da.

Peki, sermayesever iktidar bu da umut ve yüzlerce vaatte bulunan muhalefetin durumu ne?

Onlarda küresel egemenlere siyaset ve ekonomi de itaati, uyumu vurgulayarak, onların kutsalı ve sömürü aracı olan teslimiyetçi vahşi neoliberal politikaları devam ettireceklerini övünerek ilan ediyorlar.

Yani bu ülkeye has, bağımsız, ulusal egemenlik temelli bir gelecek başka baharlara (mı)?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.