“T” cetvelini ters çevirmek!

İnsan, her sabaha huzurla uyanmak, yarınına umutla bakmak, iyi şeyler anlatmak, güzellikleri yazmak istiyor ama olmuyor maalesef.

Çünkü öyle bir saldırışla saldırılıyor ki, ‘’yasak ağaca’’. 

Başka bir sonuç çıkmaz zaten.

Ölümsüzlük –ebedi kalmak- duygusu, çökmeyecek bir iktidar/güç, mal tutkusu ve para biriktirme arzusunu ifade eden ve Kur’an’da, ‘’yasak ağaç’’ olarak sembolize edilen yasakları işlemek için bir yarış var…

Hele de elinde ‘’yasak ağaç’’ tutkusunu uydurulmuş dini gerekçelerle gizleyecek yalan ve devlet aygıtına sahip(!) olmaktan kaynaklanan kibir varsa. (Yaklaşılmamasının emredilmesi, insanlar arasında fitne, kan, zulüm ve şirke sebep olması.)

Bu iki en büyük kötülük, nasıl bir özgüven patlamasına yol açıyorsa, enini boyunu hesaplamadan yapılan had bilmeyen sayısız açıklamaları coşturuyor.

Bakın açıklamalara, siyasal, sosyal, ekonomik ve din üzerinden, kendisine ahkâm kesilen varlık, sanki insan değil, insanın izdüşümü.

Sanki aklı/beyni olmayan adeta kartondan oyulma bir şekil ya da şey.

***

Birisi, kendi sorumluluğunu ‘’Kader’’e yıkıyor,

Diğeri, verileri yok sayıp, pembe tablolar çizerek, ninni eşliğinde uyumayı tavsiye ediyor,

Bir başkası, ‘’Bizim yaptıklarımıza bakmayın, bize yaptıran Allah’tır’’ iddiasında bulunuyor, hem de söylediği kesin gerçekmiş(!) gibi üç defa tekrarlayarak.

Allah; kötülükleri, ayrıştırmayı, yolsuzlukları, yoksulluğu, rüşveti, kul hakkını yemeyi, beyt-ül malın keyfi harcanmasını, iftirayı, adaletsizliği, liyakatsizlikleri yani yasakları değil iyiliği emreder.

Kötülük ve zulüm, kişinin kendi eliyle işlediklerinden dolayıdır. Allah, bu iftiralardan arınıktır.

***

Devam ediyorum…

Allah’ın, Kur’an’da buyurduğu: ‘’Neyiniz var, nasıl hükmediyorsunuz?

Yoksa içinde, ders aldığınız şeyler: “Siz bu âlemde neyi seçerseniz/beğenirseniz o kesinlikle sizin olacak” garantisi verilmiş olan size ait bir yazılı belge mi var? Ya da size karşı kıyamet gününe kadar sürecek, “Siz her ne hüküm verirseniz kesinlikle öyle olacak” diye üzerimizde yeminler/taahhütler; üstlenmeler mi var? (Kalem Suresi, 36-39)” emrini, bu kadar İmam-hatip, İlahiyat eğitimlerine ve İslami iddialara rağmen bilmiyor mu?

Bu hal, İslam’ın emir ve yasaklarını bir T cetveli olarak düşünürsek ve T cetvelinin ters çevrildiği yani emirlerin yasaklara, yasakların emirlere dönüştürüldüğü bir tahrifat haline işaret etmiyor mu?

***

Demek ki, ahlaki değerlerinizi perçinlemeden, kendi iç cihadınızı tamamlamadan, soyut kandırmacalardan kurtulup, somut düzenlemelere girmeden hiçbir iyileştirmenin gerçekleştirilemeyeceğini bilmeyecek bir savrulmayı fark etmiyorsunuz.

Zaten evrensel, toplumsal, siyasal ve entelektüel sorunlara yabancılaştırılarak, içsele mahkûm edilen ve mistik/batıni anlayışı İslam zannedenlerin varacağı yer burası…

Böyle olmasa, bütün hakikatler tersyüz edilebilir mi?

Çıkarlara adanmış sahte tercihler, statüler, hayatlar ve ayrıcalıkların sürdürülebilmesi için, bütün haramları helal sayabilecek fetvaları üreten fakihler(!) olur mu?

Bu yolla, benzeri olmayan müstesna rezillikler, müstesna kirlilikler, müstesna ilişkiler normalleşir mi?

Dünya’nın ihtiyacı olan Kur’an medeniyetinin alternatif olması, bu ahlakla zayıflatılıyor ya bunun altından dünya ve ahirette kalkılamaz.

İnşallah, işimiz denetlenme ve sorgu yeri olan hesap gününe kalmadan düzelir…