SON DAKİKA
Hava Durumu

Ters bir şey var!

Yazının Giriş Tarihi: 22.03.2022 11:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.03.2022 11:03

Zihinsel ya da fiziksel bir hastalık ve rahatsızlıktan bahsedilince genelde kişi/birey gelir akla.

Peki, toplumlarda hastalanabilir ya da rahatsızlanabilir mi diye sorarsak, ‘olur mu öyle şey’ tepkisi beklenen cevaptır.

Hâlbuki insan yaratılışına, yaratılış niteliklerine ve kanunlarına uygun düzenlemelerin yapılmaması neticesinde kişi nasıl ki zihnen rahatsızlanıp hastalanıyorsa, toplumda hastalanabilir.

Nasıl mı?

Eğer bir toplumdaki kişilerin, olaylar karşısında, potansiyel selim akıllarını, hafızalarını, irade gösterebilme kabiliyetlerini devre dışı bırakarak kendilerini aciz hissettikleri ve bu duruma başkalarının da aciz oldukları için tahammül ettikleri durumda, aslında toplum hastalanmış demektir.

Üzerine, inanç (!) kaynaklı çifte standartlı yaklaşım ve uygulamalarda binince ahlak, akıl ve edep dumura uğruyor, doğru/yanlış, yalan/gerçek birbirine karışarak hastalığı kronikleştiriyor.

Oluşan karmaşada kelime ve kavramlar esas içeriklerini kaybederek, anlamlarını bilmediğimiz konuşma baloncuklarına dönüşüyor ve artık karşımızdakinin söylediğini kendi anlayışımıza göre tercüme ediyoruz.

Ve bu noktada kavramların beyindeki, zihindeki karşılıkları yok oluyor, soyut ve sembolik düşünce imkânsız hale geliyor.

Tabii doğal sonuç ise, ‘’Biz’’in parçalanması.

Uzmanlar, bu hali “afazi’’ olarak niteleyip hem kişisel hem de -toplu halde şuursuzluğu ifade eden- toplumsal boyutu olduğunu ve en trajik sonucunun, değer ve kavramların beyinde izinin, karşılığının olmaması şeklinde tezahür ettiğini belirtiyorlar.

Yani bir beşer ya da ön insan hali.

Siyasiler ve aydınlar (!) başta olmak üzere ayrıştırılan toplumun birbirlerine karşı hipnotize olmuş gibi Demokrasi, Batı, insan hakları, din, İslam, Kadın v.b. başlıklarında bir türlü ezberlerini bozmadan ve sayıklamadan öteye geçmeyen tekrarlarla anlamlı bir cümle kuramadıklarına bakıldığında başka bir sonuç çıkıyor mu? 

Ve Türkiye uzun zamandır bu halden mustarip.

Adeta bu milletin ruhunda, canında özgün işleyişine ters bir şey olmuş.

Ne zaman oldu, nasıl musallat oldu bize bu afazik hal bilinmiyor(!) ama bir gerçek var ki, son zamanlarda salgın haline geldiği ve üniter/demografik yapı, Cumhuriyet değerleri, milli varlıklar, hasletler, inanç, bütünlük, gelecek ve nesiller dâhil her şeyimizi tehdit ettiği açık.

M. Hakan Alşan, “Toplumsal Afazi, Bellek Yitimi ya da Akıl Tutulması‘’ adlı makalesinde, ‘’afazi’’ denilen patolojik anlam kaybının, Sosyal bukalemunluk, şahsiyetsizleşme, çoğul kişilik bozuklukları, kuşaklar arası çatışma, toplum katmanları arasında mücadele, tahammülsüzlük, kutuplaşma ve kamplaşma, gettolaşma, ötekileştirme, güven erozyonu, taklitçilik, kıyıcı bürokrasi, kısa süren evlilikler, narsistlik, kişilik bozuklukları şeklinde tezahür ettiğini belirterek,  bunların tamamının bizi ruhen çökertip, ruh sağlığımızı ciddi bir şekilde tehdit ettiğini ortaya koymaktadır.

Sanırım bu belirtiler yabancı gelmedi.

Aynı konuya, ‘’Tarihsel uygulamalarla Akıl tutulması/ KİLİTLENME’’ kitabında, Sedat Şenermen, farklı bir ayna tutarak, sarsıcı tespitler/açıklamalar getirmiş.

Kısır ve kasıtlı gündem oyunlarıyla uğraşmak yerine bugün ve geleceğimizi tehdit eden “afazi-bellek yitimi-akıl tutulması’’ konusundaki yazılara araya başka konular girse de bir süre daha devam edeceğim.

Çünkü kendimizden başlayarak hepimizden, bütün kurumlarımıza kadar, Kur’an İslam’ı, Türk’ün değerleri, kelime ve kavramlarımız, ahlakî ve millî özelliklerimiz, insani hasletlerimiz, ezgilerimiz, türkülerimiz, hikâyelerimiz, efsânelerimiz, deyişlerimiz hulasa kültür ve medeniyetimiz nerede ve bizler, bu ‘’afazik’’ halin, akıl tutulmasının neresindeyiz, hiç düşündük mü?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.