SON DAKİKA
Hava Durumu

#Hilmi Şanlı

Söz Bursa - Hilmi Şanlı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hilmi Şanlı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Türk Diyanet Vakıf-Sen’den İznik’teki ayine sert tepki: ‘Kutsallarımız dekor olamaz’” Haber

Türk Diyanet Vakıf-Sen’den İznik’teki ayine sert tepki: ‘Kutsallarımız dekor olamaz’”

Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkan Yardımcısı Bursa’da Papa 14. Leo’nun ziyaretiyle ilgili açıklamada bulundu. Şanlı açıklamasında: Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hilmi Şanlı, Papa 14. Leo’nun Türkiye ziyaretine ilişkin yaptığı açıklamada, sergilenen programın masum bir dini ziyaret olmanın ötesine geçen, Hristiyan dünyasına yönelik planlı ve sembolik mesajlarla yüklü bir gösteriye dönüştüğünü vurguladı. Bursa İznik’te düzenlenen, geniş katılımlı ve gösterişe dayalı ayinin kamuoyunda haklı bir rahatsızlık oluşturduğunu belirten Şanlı, özellikle 1700 yıl önce toplanan 1. İznik Konsili’nin modern bir “canlandırma” edasıyla sahneye taşınmasının asla tesadüf olmadığını, bunun maksatlı, stratejik ve dikkatlice kurgulanmış bir adım olduğunu söyledi. Şanlı, ziyaretin bazı bölümlerinin “şova” dönüştüğünü, dini hassasiyetleri zorlayan görüntülerin topluma tepeden bakan bir anlayışla servis edildiğini ifade etti. Papa’nın Hazreti Peygamber Efendimiz için yazılmış “Tala‘al Bedru Aleyna” ilahisiyle karşılanması, bir jest gibi sunulsa da, Müslümanların manevi değerlerinin törensel bir dekor olarak kullanılmak istendiği izlenimini verdiğini belirtti. Ayrıca karşılamada yer alan koronun kıyafetlerinden ritüel düzenine kadar birçok unsurun, tarih boyunca Haçlı zihniyetinin taşıdığı bakışı hatırlatan sembollerle dolu olduğunu ifade eden Şanlı, bunun toplumda güven değil, tedirginlik uyandırdığını söyledi. “Kimse, bu milletin kutsallarını bir törenin fon müziği veya bir gösterinin dekoru haline getiremez.” diyen Şanlı, yapılan organizasyonun dini bir buluşmadan çok, mesaj içeren bir diplomatik gündem çalışması gibi göründüğünü belirtti. Türk milletinin bin yıllık inanç mirasına saygı beklediklerini dile getiren Şanlı, şu ifadeleri vurguladı: “Bu topraklarda huzur, karşılıklı saygı ve samimiyetle mümkündür. Planlı sembollerle, provoke eden gösterilerle değil.” Türk Diyanet Vakıf-Sen’in, ülkenin huzurunu, manevi bütünlüğünü ve İslam’ın değerlerini koruma noktasında kararlı duruşunu sürdüreceğini belirten Şanlı, toplumun hassasiyetlerine gölge düşüren her türlü girişimin karşısında olacaklarını ifade etti.

Hilmi Şanlı: “Bu millet esareti bilmez, ihaneti ezip geçer!" Haber

Hilmi Şanlı: “Bu millet esareti bilmez, ihaneti ezip geçer!"

Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hilmi Şanlı, 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü dolayısıyla yayımladığı mesajında, Türk milletine kurulan en büyük tuzaklardan biri olan FETÖ kalkışmasına karşı milli duruşun, imanla harmanlanmış bir direnişin ve asil Türk ruhunun unutulmaz destanını bir kez daha hatırlattı: “O gece tanklar sokaktaydı, ama asıl yürekler çelikleşti. Milletin silahını millete çeviren hainler şunu unuttu:Bu milletin damarlarında esaret değil, özgürlüğün ateşi akar!” “BOZKURT YÜREKLİ MİLLET TARİH YAZDI” Hilmi Şanlı, 15 Temmuz’un sıradan bir darbe girişimi değil; Türk milletine diz çöktürme planlarının kırıldığı, göğsünü siper eden milyonların ihaneti bozguna uğrattığı bir millî diriliş olduğuna dikkat çekti. “FETÖ denen kalleş yapı, kırk yıl boyunca bu milletin damarlarına sızdı.Ama o gece, Alparslan’ın, Bilge Kağan’ın, Atatürk’ün torunları ayağa kalktı. Bozkurt yürekler sokaktaydı, ay yıldız yere düşmedi!” Hilmi Şanlı, mesajında din görevlilerinin direnişteki rolüne de özel bir vurgu yaptı. O gece minarelerden yükselen selaların sadece bir çağrı değil, milletin ayağa kalkışının simgesi olduğunu ifade etti: “Selalar, sadece ezan değil; ruhun çağrısıydı. Oğuz’un, Kayı’nın torunları ayağa kalktı. Minarelerden yükselen her nida, Türk’ün ezelden gelen bağımsızlık haykırışıydı.” Türk tarihinin her döneminde ihanete karşı dimdik duran bir milletin varlığına dikkat çeken Şanlı, 15 Temmuz’un Sakarya’dan, Çanakkale’den, Malazgirt’ten gelen iradenin modern çağdaki yansıması olduğunu belirtti: “Bu millet, Kürşad’ın gece baskınını bilir. Nene Hatun’un direnişini, Seyit Onbaşı’nın azmini yüreğinde taşır. 15 Temmuz, bu damarların hâlâ canlı, bu ruhun hâlâ sarsılmaz olduğunu kanıtlamıştır!” “EGEMENLİK MİLLETİNDİR, ASLA TESLİM EDİLMEYECEK!” Mesajında, milletin sadece direnmekle kalmadığını; devletine, bayrağına ve ezanına sahip çıkma yemini ettiğini vurgulayan Hilmi Şanlı, bu direnişin sadece geçmişe değil, geleceğe verilen bir söz olduğunu ifade etti. “15 Temmuz sadece bir tarih değil; Türk’ün ezelden ebede yürüyüşünün son büyük adımıdır. Ay yıldız yere düşmeyecek, bu milletin her ferdi Bozkurt gibi tetikte olacaktır!” Şanlı, mesajının sonunda, FETÖ terör örgütünü ve bu ihanet şebekesine destek veren iç ve dış tüm unsurları sert bir dille lanetledi: “Bu millet hainleri affetmez. Şehitlerin kanı yerde kalmadı, kalmayacak! Gökbörü ruhuyla mücadelemizi sürdüreceğiz. İhanete geçit yok, ihaneti unutan yok! 15 Temmuz, Türk milletinin boyun eğmediği, hainleri toprağa gömdüğü gecedir. Ne mutlu Türk’üm diyene!”

Türk Diyanet Vakıf-Sen’den Akademik Başarıya vefa ve çağrı Haber

Türk Diyanet Vakıf-Sen’den Akademik Başarıya vefa ve çağrı

Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hilmi Şanlı, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali İhsan Karataş ve Türk Diyanet Vakıf-Sen Bursa Şube Başkanı Eyüp Bulut ile birlikte, Bursa Müftülüğü bünyesinde görev yapan ve doktora eğitimlerini başarıyla tamamlayan vaizlerle bir araya geldi. Program kapsamında, uzun soluklu bir akademik süreci tamamlayan üç din görevlisinin bilimsel gayretleri kamuoyu önünde kutlandı. Doktora derecelerini alan din görevlileri şunlardır: • Uzman Vaiz Dr. Seda Şahin Ahmetaj – İslam Tarihi alanında, • İl Vaizi Dr. Adem Polat – Din Eğitimi alanında, • Osmangazi İlçe Vaizi Dr. Veli Çayır – Tefsir alanında çalışmalarını tamamlamıştır. Hilmi Şanlı, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Bu başarı yalnızca bireysel bir gelişim değildir; kurumumuzun bilimsel ve manevi gücünü artıran çok önemli bir kazanımdır. Kendilerini içtenlikle kutluyoruz. Ancak burada sadece bir kutlama yapmıyoruz. Aynı zamanda önemli bir çağrıda bulunuyoruz.” Şanlı, doktora yaparak lisansüstü eğitimlerini tamamlayan Diyanet personelinin, görevde yükselme süreçlerinde gerekli karşılığı görmediğine dikkat çekti. “Diyanet İşleri Başkanlığı, bu tür bir akademik başarıyı teşvik etmeli, bu personelin bilgi ve tecrübesinden daha fazla yararlanmalıdır. Doktora yapan personele sınavsız ve gecikmeden kariyer imkanları tanınmalıdır. Bu hem hakkaniyetin hem de kurumsal adaletin gereğidir.” Hilmi Şanlı ayrıca, Türk Diyanet Vakıf-Sen olarak bu konunun takipçisi olacaklarını belirterek, ilme ve liyakate verilen değerin kurumsal varlığın sürdürülebilirliği açısından kritik olduğuna vurgu yaptı. Buluşma, katılımcıların tebrik ve temennileriyle son bulurken, akademik başarının din hizmetleri alanında nasıl daha etkin kullanılabileceği konusunda farkındalık oluşturdu.

Vekil Din görevlilerinin haklı talebi artık görmezden gelinemez! Haber

Vekil Din görevlilerinin haklı talebi artık görmezden gelinemez!

“Vekil din görevlileri, camilere ses olsun diye ezan okurken, kendi seslerini duyurabilmek için mahkeme kapılarında çare arıyor. Aylarca görev yapıp, asgari ücretin bile altında maaş alan bu insanlar, sadece hak ettikleri kadarını istiyorlar. Geçim derdiyle değil, görev aşkıyla çalışan bu insanlar artık görülmeli, duyulmalı. Hükümetin ve Diyanet’in bu sessiz çığlığa kulak vermesi zamanı çoktan geldi.” 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 86. maddesi uyarınca yapılan açıktan vekil atamaları kapsamında görevlendirilen din görevlileri; • Yasal şartları karşılayan, • Tam zamanlı çalışan, • Kadrolu memurlarla birebir aynı görevleri ifa eden, • Disiplin ve hizmet hükümlerine tabi personeldir. Ancak bu personele ödenen maaşlar yaklaşık 17.323 TL olup, 2025 yılı asgari ücreti olan 22.104.67 TL’nin ciddi şekilde altındadır. Bu durum, hem insani hem de hukuki açıdan kabul edilemez bir eşitsizliktir. 657 Sayılı Kanun’un 146. maddesi açık hüküm içermektedir: “Bu Kanun gereğince ödenecek aylık, taban aylığı, kıdem aylığı zam ve tazminatlar ile diğer ödemeler toplamının brüt tutarı, bulunulan yerde İş Kanunu gereğince işçiler için tespit olunan asgari ücretin aylık tutarından az olamaz. Az olması hâlinde, aradaki fark memurun diğer özlük hakları ile ilgilendirilmeksizin tazminat olarak ödenir.” Bu hükme rağmen, vekil din görevlilerine asgari ücretin altında maaş ödenmekte ve aradaki fark tazminat olarak verilmemektedir. Bu açıkça kanuna aykırıdır. Türk Diyanet Vakıf-Sen olarak taleplerimiz şunlardır: 1. Vekil din görevlilerine yapılan maaş ödemeleri asgari ücretin altına düşmeyecek şekilde yeniden düzenlenmelidir. 2. Asgari ücret ile mevcut maaş arasındaki fark, 657 sayılı Kanun’un 146. maddesine uygun olarak tazminat şeklinde ödenmelidir. 3. Uzun süredir görev yapan vekil din görevlilerine yönelik kadro çalışmaları başlatılmalı ve sonuçlandırılmalıdır. 4. Vekil statüsündeki personelin sosyal ve özlük hakları yasal güvence altına alınmalıdır. SONUÇ: Vekil din görevlilerinin yaşadığı bu mağduriyet bir ücret meselesi olmanın ötesinde, hukukun üstünlüğü, insan onuru ve kamu vicdanı açısından ciddi bir sorundur. Devletin, kendi personeline asgari ücretin altında maaş ödemesi kabul edilemez. Türk Diyanet Vakıf-Sen, bu haksızlığın giderilmesi için mücadeleye devam edecek, vekil din görevlilerinin sesi olmaya kararlılıkla devam edecektir.

Türk Diyanet Vakıf Sen Genel Başkan Yardımcısı Hilmi Şanlı Kütahya'da Haber

Türk Diyanet Vakıf Sen Genel Başkan Yardımcısı Hilmi Şanlı Kütahya'da

Toplantıda söz alan Genel Başkan Yardımcısı Hilmi Şanlı şunları söyledi: Milli Mücadele Tarihinde eşsiz bir yeri bulunan, her devirde, her dönemde asaletin ve milli onurun çizgisinde yürüyen Kütah’ya da sizlerle birlikte olmaktan dolayı büyük bir mutluluk duyuyorum diyerek sözlerini şöyle sürdürdü; Kıymetli Meslektaşlarım; Kamu hizmetlerinin en önemli alanlarından biri olan dini hizmetlerin yürütülmesinde büyük bir özveriyle görev yapan Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanları, yıllardır çözüm bekleyen pek çok sorunla karşı karşıyadır. İmam, müezzin, Kur’an kursu öğreticisi, vaiz,murakıp,din Hizmetleri Uzmanı,Şef,VHKİ,memur,Yardımcı Hizmetliler, Destek Hizmetleri Personeli, şoför ve diğer personelimiz; gece gündüz demeden, bayram tatili gözetmeden, ülkemizin en ücra köşelerinde bile görev yaparak halkımıza manevi rehberlik etmektedir. Ancak ne yazık ki bu fedakârlık, çalışma şartları ve özlük hakları açısından karşılığını bulamamaktadır. Temel Sorunlarımız: Maaş ve Ek Gösterge Yetersizliği: Diyanet personelinin maaşları, kamudaki diğer hizmet sınıflarıyla kıyaslandığında geride kalmıştır. Ayrıca ek gösterge düzenlemeleri yeterli düzeyde yapılmamıştır. Şoför, VHKİ ,Din Hizmetleri Uzmanı ve şef kadrolarında çalışanlarımız hala 3600 ek göstergeden faydalanamamaktadırlar. Bu durum emeklilikte alınan maaşlara da olumsuz yansımaktadır. Görevde Yükselme ve Atama Sorunları: Liyakat ve hizmet esasına göre yapılması gereken görevde yükselme sınavlarının düzenli yapılmaması, çalışanlar arasında adalet duygusunu zedelemektedir. Atamalarda şeffaflık ve hakkaniyetin sağlanması elzemdir. İzin ve Tatil Hakkı Kısıtlılığı: Bayram ve hafta sonu tatillerinde dahi görev yapan personelin izin kullanma hakkı çoğu zaman fiilen mümkün olmamaktadır. Diyanet çalışanlarının da diğer kamu personelleri gibi insani koşullarda çalışabilmesi sağlanmalıdır. Sosyal Haklar ve İş Güvencesi: Fazla mesai, ulaşım, yemek ve giyim yardımı gibi temel sosyal haklardan yoksun olan Diyanet çalışanlarının bu haklara kavuşturulması artık ertelenemez bir zorunluluktur. DİYANET ÇALIŞANLARININ LOJMAN SORUNU Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde görev yapan imam, müezzin, Kur’an kursu öğreticisi ve diğer din görevlileri, ülkemizin dört bir yanında, en ücra köylerde bile milletimize manevi hizmet sunmaktadır. Ancak bu fedakârca görev ifa edilirken, çalışanlarımızın karşı karşıya kaldığı lojman sorunu artık sürdürülemez boyutlara ulaşmıştır. Özellikle taşrada görev yapan din görevlileri için lojman, sadece bir barınma ihtiyacı değil; görevlerini sağlıklı ve güvenli bir şekilde sürdürebilmeleri için hayati bir gerekliliktir. Ne yazık ki bugün birçok bölgede lojman sayısı yetersiz, mevcut lojmanlar ise bakımsız, eski ve yaşam koşullarına uygun değildir. Bazı yerleşim yerlerinde ise hiç lojman bulunmamakta, personel kendi imkânlarıyla yüksek kira bedelleri altında barınmak zorunda kalmaktadır. Bu durum, özellikle aileleriyle birlikte yaşayan personel için maddi ve manevi ciddi zorluklara yol açmaktadır. Barınma sıkıntısı, personelin görev yaptığı bölgeye uyumunu zorlaştırmakta, hizmetin sürekliliğini ve kalitesini de olumsuz etkilemektedir. Diyanet çalışanlarının görevlerini huzur içinde yerine getirebilmeleri için: Yeni ve modern lojmanların yapılması,Mevcut lojmanların bakım ve onarımdan geçirilmesi gerekmektedir. MEMURA DA BAYRAM İKRAMİYESİ VERİLSİN! Emeklilere her bayramda verilen ikramiye, toplumun önemli bir kesimi için anlamlı bir destek olmaya devam ederken, aynı özveriyle görev yapan kamu çalışanlarının bu haktan mahrum bırakılması, büyük bir adaletsizliktir. Kamu hizmetlerinin bel kemiğini oluşturan memurlar, pandemi döneminden doğal afetlere, seçim süreçlerinden olağanüstü durumlara kadar her şartta görevini layıkıyla yerine getirmiş, toplumun güvenini kazanmış, devletin itibarını taşımıştır. Ancak bayram dönemlerinde, ne yazık ki bu emeğin karşılığı verilmemekte; memurlar bayramı ekonomik sıkıntılarla, kırgınlıkla karşılamaktadır. Özellikle son yıllarda hızla artan enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında maaşları eriyen kamu çalışanlarına, bayram öncesi verilecek bir ikramiye hem moral kaynağı olacak, hem de ekonomik anlamda bir nefes aldıracaktır. BURADAN HÜKÜMETE AÇIK ÇAĞRIMIZDIR: Bayram ikramiyesi, memurlara da verilmelidir. Bu uygulama, sosyal adaletin gereğidir. Aynı zamanda kamuda çalışan milyonlarca insanın motivasyonunu artıracak, bayramların gerçek anlamına yakışır bir dayanışma örneği olacaktır. Tüm kamuoyunu ve yetkilileri bu konuda sorumluluk almaya davet ediyor; memura bayram ikramiyesi verilmesi yönündeki çağrımızı güçlü bir şekilde yineliyoruz. Yetkililere sesleniyoruz; Diyanet çalışanlarının talepleri göz ardı edilmemeli, sorunlara kalıcı çözümler üretilmelidir. Hakkaniyetli bir ücret sistemi, kadro güvencesi, liyakate dayalı atama ve terfi sistemi ile çalışma barışının tesisi mümkündür. Diyanet çalışanları olarak hem devletimize hem milletimize sadakatle hizmet etmeye devam edeceğiz. Ancak bu hizmetin sürdürülebilirliği, adil ve insan onuruna yakışır çalışma koşullarının sağlanmasıyla mümkündür. Mobbing, liyakatsizlik ve adil olmayan görev dağılımları, çalışan motivasyonunu zedeleyen bir başka önemli sorundur. Bu durum yalnızca personeli değil, doğrudan doğruya halkımıza sunulan manevi hizmeti de olumsuz etkilemektedir. Buradan yetkililere sesleniyoruz: Diyanet personelinin sesi duyulmalı, talepleri karşılıksız bırakılmamalıdır. Personelin moral ve motivasyonunun yüksek tutulması, sadece bir çalışan hakkı değil; aynı zamanda sağlıklı bir toplumun teminatıdır dedi.

Türk Diyanet Vakıf Sen Genel Başkan Yardımcısı  Avrupa’da! Haber

Türk Diyanet Vakıf Sen Genel Başkan Yardımcısı Avrupa’da!

Basına yazılı açıklamada bulunan Şanlı şunları söyledi: Anayasamızın 136. maddesindeki ifadesi ile “Laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek” herkesin hocası olma ve herkesi kucaklamak gibi bir özelliği taşımaktadır. “İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek” görevi Diyanet İşleri Başkanlığı’na verilmiştir. Cefakâr Diyanet çalışanları, vatandaşlarımıza yurtiçinde ve yurtdışında Kur’an ve Sünnete dayalı olarak İslam Dininin emir ve yasaklarını öğretmektedir. Bu önemli görevi büyük bir heyecan ve özveri ile yerine getirmektedirler. Bu sebepledir ki vatandaşlarımız, din görevlilerimize ve bütün Diyanet çalışanlarımıza saygı ve hürmet göstermektedir. Zor şartlarda ve kısıtlı imkânlarla gece gündüz, bayram tatil demeden üstlendikleri görevi yerine getirmek için çaba sarf eden din görevlileri çok kıymetlidir. Yaptıkları görev de her türlü övgüye layıktır. Din grevlileri toplumumuzun önderleri, öncüleri ve hepsinden önemlisi de örnek kişileridir. YURT DIŞINDA GÖREV YAPAN DİN GÖREVLİLERİ. Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde yurt dışında görev yapan din görevlileri, sadece camilerde değil, toplumun kalbinde hizmet veriyor. Ezan sesini Avrupa’nın merkezine taşıyan, çocuklara Kur’an-ı Kerim öğreterek kimlik bilinci aşılayan, gençlerin manevi arayışlarına rehberlik eden bu isimler, görevlerini bir meslekten öte bir gönül işi olarak görüyor. Görev yaptıkları ülkelerde Türk toplumunun dini ve kültürel değerlerini yaşatmak adına önemli bir misyon üstlenen din görevlileri, aynı zamanda gurbetteki vatandaşlarımıza yalnız olmadıklarını hissettiriyor; inanç ile aidiyet arasında güçlü bir köprü kuruyor. Gurbetin ortasında ezan sesini duyurmak… Bir çocuğa Kur’an’ı, bir gence kimliğini öğretmek… Yurt dışındaki din görevlilerimiz, sadece camilerde değil, gönüllerde hizmet ediyor. Yurt dışındaki din görevlilerimiz, uzakları yakın ediyor. Dinimizi, kültürümüzü, kalbimizi taşıyorlar. Onlar, milletimizin gurbetteki sesi, duası, umudu. Din görevlileri, Türk çocuklarının kimliklerini yitirmeden yaşadıkları topluma uyum sağlamalarının en güçlü teminatıdır. Kimliksiz bir uyum değil, değerlerle yoğrulmuş bir entegrasyon için din görevlilerinin varlığı hayati önemdedir.,, YURT DIŞINDA GÖREV YAPAN DİN GÖREVLİLERİNİN ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLARI. 2015 yılında güncellen maaşlar, Avrupa’da artan gıda ve diğer giderlere rağmen maaşlarda artış olmadığından dolayı alım gücü düşmüş ve bir çok bölgede din görevlileri ekonomik sıkıntı çekmektedirler. Bunun için biran önce maaşlarında artış bekliyorlar. Eş durumundan dolayı yurt dışında görevlendirilen Kadın görevlilerin her türlü hizmeti yürütmelerine rağmen Avrupa’da yaptıkları çalışmalardan ,bırakın maaşı ek ders ücreti bile alamamaktadırlar. Gerek farklı camilere göreve gitmeleri ve gerekse Memur olduklarından ötürü her türlü harcama yaptıkları, bu da ekonomik olarak sıkıntıya girmeleri kaçınılmazdır. Bu itibarla Avrupa’da bu şekilde görevlendirilen personele ek ders ücretinin tahakkuk ettirilmesini istiyoruz. Türkiye’de almış oldukları sürücü belgeleri bir müddet sonra bulundukları ülkede geçersiz olduğundan dışişleri Bakanlığımızın konuyla ilgili çözüm görüşmelerini talep ediyorlar. Bulundukları ülkede sağlık sigortalarının Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından yapılmasını talep ediyorlar. Konut kiralarının yüksekliği nedeniyle sıkıntı çeken din görevlilerinin bulundukları ülkede lojman sorunun çözülmesini bekliyor ve talep ediyorlar.  Hükümetimizin bu sorunlara çözüm üretmesini bekliyor ve talep ediyoruz dedi.

Hilmi Şanlı'dan 101. yıl mesajı Haber

Hilmi Şanlı'dan 101. yıl mesajı

Genel Başkan Yardımcısı Hilmi Şanlı yaptığı açıklamada, "Diyanet İşleri Başkanlığı; 3 Mart 1924 tarihinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan ve toplumu din konusunda aydınlatmak gibi önemli bir görev icra eden Anayasal bir kurumdur. Anayasamızın 136. maddesindeki ifadesi ile "Laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek" herkesin hocası olma ve herkesi kucaklamak gibi bir özelliği taşımaktadır. "İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek" görevi Diyanet İşleri Başkanlığı'na verilmiştir. Cefakâr Diyanet çalışanları, vatandaşlarımıza yurtiçinde ve yurtdışında Kur'an ve Sünnete dayalı olarak İslam Dininin emir ve yasaklarını öğretmektedir. Bu önemli görevi büyük bir heyecan ve özveri ile yerine getirmektedirler. Bu sebepledir ki vatandaşlarımız, din görevlilerimize ve bütün Diyanet çalışanlarımıza saygı ve hürmet göstermektedir. Zor şartlarda ve kısıtlı imkânlarla gece gündüz, bayram tatil demeden üstlendikleri görevi yerine getirmek için çaba sarf eden din görevlileri gerçekten kıymetlidir. Yaptıkları görev de her türlü övgüye layıktır. Din grevlileri toplumumuzun önderleri, öncüleri ve hepsinden önemlisi de örnek kişileridir. Bu örnekliğin herkes tarafından benimsenmesi elbette ki çalışanlarımıza bağlıdır. Bu itibarla öncelikle bütün çalışanlarımız birbirlerini sevmeli, saygı duymalı ve destek olmalıdır. Ne sebeple olursa olsun ayrıştırmaya ve dışlamaya asla ve asla taraf olunmamalıdır. Birlikte rahmet, ayrılıkta azap olunduğu öncelikle Kurumumuz içerisinde her ortamda ve şartta ortaya konulmalıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı'mızın hizmetlerinin daha verimli ve etkin olabilmesinin yolları 98. kuruluş yılı münasebetiyle istişare edilmeli, aksayan yönleri giderilmelidir. Güzide kurumumuzun başkanından başlayarak, her düzeydeki yöneticilerimize bu konuda görevler düşmektedir. Mesai mefhumu gözetmeden yüce dinimiz İslam'a hizmet eden çalışanlarımızın dertleriyle ilgilenilmelidir. Çalışanlar arasında taraf olmadan, hiçbir ayrım yapılmadan hakkaniyet ölçüsünde bir bakış ve yönetim anlayışı tesis edilmelidir. Kalitenin ve hizmette verimliliğin artması çalışanlarımıza ilgi, teşekkür ve yol göstermekle mümkün olabilir. Onların görüş ve düşüncelerini dinleyebilen, anlayabilen ve değer veren bir yönetim anlayışı her ortamda oluşturulmalıdır. Atamalarda adalet, hakkaniyet, liyakat, ehliyet, bilgi, tecrübe ve yüce Türk Devletine sadakat esas olmalıdır.  Kendisini geliştiren ve aldığı sorumluluğu en iyi şekilde yerine getiren Diyanet çalışanlarının, önünde engel olan güvensiz mülakat sistemi acilen gözden geçirilmelidir. Bazı görevler dışında mülakat kaldırılmalıdır. Kurum dışı üst düzey atama ve nakiller çalışanların kendi kurumlarına ve amirlerine güveni yok etmektedir. Bu uygulamalardan vaz geçilmelidir. İşin ehline verilmesi ötelenmeden tesis edilmelidir. Çalışanları ayırmadan, sendikasına ve görüşüne bakılmadan, hak edenin, hak ettiği yere kendi hakkıyla gelebileceği bir sistemin oluşturulması elzemdir. Çalışanlar, kurum amirlerinden emin olabilmelidir. Kurum aidiyetinin oluşturulması ve pekiştirilmesi öncelikli yapılması gereken iştir. Bu da severek, sevdirerek, sayarak, değer vererek, yol göstererek, bir görerek ve adaletle sağlanabilir. Diyanet İşleri Başkanlığı, hiç kimse tarafından günlük, politik ve güncel hırslara feda edilmemelidir. Kısır tartışma alanlarına çekilmemelidir. Milletçe bütünlüğü zedeleyici söz, tavır ve davranışlarda bulunulmamalıdır. Özellikle de her düzeydeki yöneticiler ve bütün çalışanlar, Diyanet hizmet kolundaki sendikacılar buna hassasiyetle dikkat etmek zorundadırlar. Türk Diyanet Vakıf-Sen, Diyanet İşleri Başkanlığı'mızın bütün çalışanlarını bir görmektedir. Kurum-çalışan, kurum-sendika, sendika-sendika ve kurum-diğer kurumlar arasındaki ilişkilerin Diyanet çalışanlarına yaraşır bir düzeye gelmesi için üzerine düşeni yapmaktadır ve yapacaktır. Türk Diyanet Vakıf-Sen olarak en büyük arzumuz, insan onuruna yaraşır bir iş, bütün çalışanlarının annesi, babası, eşi ve çocuklarıyla bir arada yaşama hakkına kavuşmasıdır. İş güvencesi, tayin, kurum değişikliği, aile birliği, görevde yükselme gibi haklardan mahrum bir istihdam modeli kabul edilemez. Aynı okuldan mezun olmuş, aynı sınava girmiş, aynı işi yapan personelin farklı statülerde, farklı haklarla çalıştırılması adalet ve eşitlik ilkesine aykırıdır. Kamu personel sisteminde istikrar ve adaleti sağlamanın tek bir yolu vardır; o da çok başlı yapıyı sonlandırmak ve tüm güvencesiz sözleşmeli personeli kadroya geçirmektir. Sözleşmeli personele kadro, keyfiyet değil gerekliliktir. Türk Diyanet Vakıf-Sen, Diyanet İşleri Başkanlığı'mızın o ulvi görevine ve yapısına zarar vermeden sendikal çalışmalar yürütmektedir. Doğrunun yanında, yanlışın karşısındadır. İlkeli, kararlı ve ahlaklı bir hak arama mücadelesi vermektedir. Yanlışlıkları da bize yakışan üslupla söylemeye devam edecektir. Çalışanlarımızın problemlerinin çözüme kavuşması için Sendikamız her alanda üzerine düşeni yapmaktadır. 101. yılında Diyanet İşleri Başkanlığı'mızın bütün çalışanlarının birbirine güveninin sağlandığı, her alanda örnek bir kurum haline gelmesini temenni ediyoruz. 101 yıl önce bu özel ve güzide kurumu kurarak bizlere emanet eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ilk Diyanet İşleri Başkanımız merhum Mehmet Rifat Börekçi, ahirete irtihal etmiş bütün Diyanet personelini rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz. Yüce Allah mekânlarını cennet eylesin. Emekli olanlara sağlık ve huzur diliyoruz. Şu anda yurtiçi ve yurtdışında büyük bir fedakârlıkla görev yapan bütün çalışanlarımızı kutluyor, görevlerinde başarılar diliyoruz." Milletimizin göz bebeği olan Diyanet İşleri Başkanlığı'mızın 101.kuruluş yılını kutluyor, sonsuza dek hayırlı hizmetlerde öncü olmasını diliyoruz." ifadelerini kullandı

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.