SON DAKİKA
Hava Durumu

#Hilmi Şanlı

Söz Bursa - Hilmi Şanlı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hilmi Şanlı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

"Kürsünün ışığını sökenler teşkilatın ruhunu karartır!": Türk Diyanet Vakıf-Sen'den vaiz tepkisi Haber

"Kürsünün ışığını sökenler teşkilatın ruhunu karartır!": Türk Diyanet Vakıf-Sen'den vaiz tepkisi

Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hilmi Şanlı, Diyanet İşleri Başkanlığının sahadaki en aktif personeli olan vaizlerin yaşadığı sorunlarla ilgili kapsamlı bir basın açıklaması yaptı. Şanlı, vaizleri "Milletimizin gönlüne hikmeti, kalbine merhameti, zihnine ilmi nakşeden sessiz kahramanlar" olarak nitelendirirken, özlük hakları konusunda "karanlıkta bırakıldıklarını" vurguladı. "EMEK GÖRÜNMEZ, DEĞER EKSİK" Şanlı, vaizlerin görev tanımının yalnızca kürsü hitabetiyle sınırlı olmadığını, sahanın en zorlu alanlarında aktif görev aldığını belirtti. Cezaevlerinden hastanelere, öğrenci yurtlarından bağımlılıkla mücadele alanlarına kadar her yerde olduklarını ifade etti. Şanlı, bu ağır sorumluluğa rağmen vaizlerin karşılaştığı temel sorunları şöyle özetledi: *Görevlendirmeler adaletsiz. *Özlük hakları yetersiz. *Yaptıkları hizmetlerin büyük bölümü görünmez durumda. Genel Başkan Yardımcısı, bu durumun hem hizmetin niteliğini hem de personelin kuruma olan aidiyetini ciddi biçimde zedelediğini söyleyerek, "Görünmeyen emek zamanla yok sayılmaktadır" uyarısında bulundu. EŞDEĞER KADRO, FARKLI ÜCRET: "BU ADALET MİDİR?" Açıklamasının en dikkat çekici bölümünde Şanlı, Diyanet mevzuatına göre vaizler ile şube müdürlerinin eşdeğer kadro olmasına rağmen ek ödeme farkına değindi. Şanlı, Şube Müdürü'nün %170 ek ödeme alırken Vaiz'in sadece %125 ek ödeme aldığını belirterek, bu farkın maaşlara ciddi biçimde yansıdığını ifade etti ve sordu: "Eşdeğer kadroysa bu fark neden vardır? Bu adalet midir? Bu hakkaniyet midir? Bugün vaizlerin aldığı ek ödeme, birçok ünvandan daha düşüktür. Bu tablo kabul edilemez!" KARİYER KAPISINDA BEKLETİLİYORLAR Hilmi Şanlı, vaizlerin Dini Yüksek İhtisas Merkezlerinde doktora seviyesinde eğitim almış yetkin personel olmasına rağmen kariyer yükselmede haksızlığa uğradığını savundu. Yüksek lisans ve doktora mezunu vaizlerin bile Uzman Vaizlik ve Başvaizlik kadrolarına atanabilmek için "yüksek eleme oranlı yazılı sınavlara ve tartışmalı sözlü mülakatlara" tabi tutulmasını eleştirdi. TALEP AYRICALIK DEĞİL, EŞİTLİK VE ADALET Türk Diyanet Vakıf-Sen olarak vaizlerin talebinin ayrıcalık değil, adalet, eşitlik ve hakkaniyet olduğunu vurgulayan Şanlı, açıklamasını şu çarpıcı ifadelerle sonlandırdı: "Vaizlik mesleği güçlendirilmeden, dini hizmetlerin toplumsal etkisi güçlenmez. Değer görmeyen bir hizmetten yüksek verim beklenemez. Tekraren söylüyoruz: Vaiz sadece konuşan değildir; yük taşıyandır. Ve yük taşıyanın hakkı geciktirilmemelidir! Biz lütuf değil, emeğin karşılığını istiyoruz." Şanlı, vaizlerin özlük hakları, kariyer sistemi ve çalışma şartlarının artık ertelenmeden, sahadaki gerçeklerle uyumlu bir şekilde düzenlenmesi çağrısında bulundu.

Türk Diyanet Vakıf-Sen’den İznik’teki ayine sert tepki: ‘Kutsallarımız dekor olamaz’” Haber

Türk Diyanet Vakıf-Sen’den İznik’teki ayine sert tepki: ‘Kutsallarımız dekor olamaz’”

Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkan Yardımcısı Bursa’da Papa 14. Leo’nun ziyaretiyle ilgili açıklamada bulundu. Şanlı açıklamasında: Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hilmi Şanlı, Papa 14. Leo’nun Türkiye ziyaretine ilişkin yaptığı açıklamada, sergilenen programın masum bir dini ziyaret olmanın ötesine geçen, Hristiyan dünyasına yönelik planlı ve sembolik mesajlarla yüklü bir gösteriye dönüştüğünü vurguladı. Bursa İznik’te düzenlenen, geniş katılımlı ve gösterişe dayalı ayinin kamuoyunda haklı bir rahatsızlık oluşturduğunu belirten Şanlı, özellikle 1700 yıl önce toplanan 1. İznik Konsili’nin modern bir “canlandırma” edasıyla sahneye taşınmasının asla tesadüf olmadığını, bunun maksatlı, stratejik ve dikkatlice kurgulanmış bir adım olduğunu söyledi. Şanlı, ziyaretin bazı bölümlerinin “şova” dönüştüğünü, dini hassasiyetleri zorlayan görüntülerin topluma tepeden bakan bir anlayışla servis edildiğini ifade etti. Papa’nın Hazreti Peygamber Efendimiz için yazılmış “Tala‘al Bedru Aleyna” ilahisiyle karşılanması, bir jest gibi sunulsa da, Müslümanların manevi değerlerinin törensel bir dekor olarak kullanılmak istendiği izlenimini verdiğini belirtti. Ayrıca karşılamada yer alan koronun kıyafetlerinden ritüel düzenine kadar birçok unsurun, tarih boyunca Haçlı zihniyetinin taşıdığı bakışı hatırlatan sembollerle dolu olduğunu ifade eden Şanlı, bunun toplumda güven değil, tedirginlik uyandırdığını söyledi. “Kimse, bu milletin kutsallarını bir törenin fon müziği veya bir gösterinin dekoru haline getiremez.” diyen Şanlı, yapılan organizasyonun dini bir buluşmadan çok, mesaj içeren bir diplomatik gündem çalışması gibi göründüğünü belirtti. Türk milletinin bin yıllık inanç mirasına saygı beklediklerini dile getiren Şanlı, şu ifadeleri vurguladı: “Bu topraklarda huzur, karşılıklı saygı ve samimiyetle mümkündür. Planlı sembollerle, provoke eden gösterilerle değil.” Türk Diyanet Vakıf-Sen’in, ülkenin huzurunu, manevi bütünlüğünü ve İslam’ın değerlerini koruma noktasında kararlı duruşunu sürdüreceğini belirten Şanlı, toplumun hassasiyetlerine gölge düşüren her türlü girişimin karşısında olacaklarını ifade etti.

Hilmi Şanlı: “Bu millet esareti bilmez, ihaneti ezip geçer!" Haber

Hilmi Şanlı: “Bu millet esareti bilmez, ihaneti ezip geçer!"

Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hilmi Şanlı, 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü dolayısıyla yayımladığı mesajında, Türk milletine kurulan en büyük tuzaklardan biri olan FETÖ kalkışmasına karşı milli duruşun, imanla harmanlanmış bir direnişin ve asil Türk ruhunun unutulmaz destanını bir kez daha hatırlattı: “O gece tanklar sokaktaydı, ama asıl yürekler çelikleşti. Milletin silahını millete çeviren hainler şunu unuttu:Bu milletin damarlarında esaret değil, özgürlüğün ateşi akar!” “BOZKURT YÜREKLİ MİLLET TARİH YAZDI” Hilmi Şanlı, 15 Temmuz’un sıradan bir darbe girişimi değil; Türk milletine diz çöktürme planlarının kırıldığı, göğsünü siper eden milyonların ihaneti bozguna uğrattığı bir millî diriliş olduğuna dikkat çekti. “FETÖ denen kalleş yapı, kırk yıl boyunca bu milletin damarlarına sızdı.Ama o gece, Alparslan’ın, Bilge Kağan’ın, Atatürk’ün torunları ayağa kalktı. Bozkurt yürekler sokaktaydı, ay yıldız yere düşmedi!” Hilmi Şanlı, mesajında din görevlilerinin direnişteki rolüne de özel bir vurgu yaptı. O gece minarelerden yükselen selaların sadece bir çağrı değil, milletin ayağa kalkışının simgesi olduğunu ifade etti: “Selalar, sadece ezan değil; ruhun çağrısıydı. Oğuz’un, Kayı’nın torunları ayağa kalktı. Minarelerden yükselen her nida, Türk’ün ezelden gelen bağımsızlık haykırışıydı.” Türk tarihinin her döneminde ihanete karşı dimdik duran bir milletin varlığına dikkat çeken Şanlı, 15 Temmuz’un Sakarya’dan, Çanakkale’den, Malazgirt’ten gelen iradenin modern çağdaki yansıması olduğunu belirtti: “Bu millet, Kürşad’ın gece baskınını bilir. Nene Hatun’un direnişini, Seyit Onbaşı’nın azmini yüreğinde taşır. 15 Temmuz, bu damarların hâlâ canlı, bu ruhun hâlâ sarsılmaz olduğunu kanıtlamıştır!” “EGEMENLİK MİLLETİNDİR, ASLA TESLİM EDİLMEYECEK!” Mesajında, milletin sadece direnmekle kalmadığını; devletine, bayrağına ve ezanına sahip çıkma yemini ettiğini vurgulayan Hilmi Şanlı, bu direnişin sadece geçmişe değil, geleceğe verilen bir söz olduğunu ifade etti. “15 Temmuz sadece bir tarih değil; Türk’ün ezelden ebede yürüyüşünün son büyük adımıdır. Ay yıldız yere düşmeyecek, bu milletin her ferdi Bozkurt gibi tetikte olacaktır!” Şanlı, mesajının sonunda, FETÖ terör örgütünü ve bu ihanet şebekesine destek veren iç ve dış tüm unsurları sert bir dille lanetledi: “Bu millet hainleri affetmez. Şehitlerin kanı yerde kalmadı, kalmayacak! Gökbörü ruhuyla mücadelemizi sürdüreceğiz. İhanete geçit yok, ihaneti unutan yok! 15 Temmuz, Türk milletinin boyun eğmediği, hainleri toprağa gömdüğü gecedir. Ne mutlu Türk’üm diyene!”

Türk Diyanet Vakıf-Sen’den Akademik Başarıya vefa ve çağrı Haber

Türk Diyanet Vakıf-Sen’den Akademik Başarıya vefa ve çağrı

Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hilmi Şanlı, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali İhsan Karataş ve Türk Diyanet Vakıf-Sen Bursa Şube Başkanı Eyüp Bulut ile birlikte, Bursa Müftülüğü bünyesinde görev yapan ve doktora eğitimlerini başarıyla tamamlayan vaizlerle bir araya geldi. Program kapsamında, uzun soluklu bir akademik süreci tamamlayan üç din görevlisinin bilimsel gayretleri kamuoyu önünde kutlandı. Doktora derecelerini alan din görevlileri şunlardır: • Uzman Vaiz Dr. Seda Şahin Ahmetaj – İslam Tarihi alanında, • İl Vaizi Dr. Adem Polat – Din Eğitimi alanında, • Osmangazi İlçe Vaizi Dr. Veli Çayır – Tefsir alanında çalışmalarını tamamlamıştır. Hilmi Şanlı, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Bu başarı yalnızca bireysel bir gelişim değildir; kurumumuzun bilimsel ve manevi gücünü artıran çok önemli bir kazanımdır. Kendilerini içtenlikle kutluyoruz. Ancak burada sadece bir kutlama yapmıyoruz. Aynı zamanda önemli bir çağrıda bulunuyoruz.” Şanlı, doktora yaparak lisansüstü eğitimlerini tamamlayan Diyanet personelinin, görevde yükselme süreçlerinde gerekli karşılığı görmediğine dikkat çekti. “Diyanet İşleri Başkanlığı, bu tür bir akademik başarıyı teşvik etmeli, bu personelin bilgi ve tecrübesinden daha fazla yararlanmalıdır. Doktora yapan personele sınavsız ve gecikmeden kariyer imkanları tanınmalıdır. Bu hem hakkaniyetin hem de kurumsal adaletin gereğidir.” Hilmi Şanlı ayrıca, Türk Diyanet Vakıf-Sen olarak bu konunun takipçisi olacaklarını belirterek, ilme ve liyakate verilen değerin kurumsal varlığın sürdürülebilirliği açısından kritik olduğuna vurgu yaptı. Buluşma, katılımcıların tebrik ve temennileriyle son bulurken, akademik başarının din hizmetleri alanında nasıl daha etkin kullanılabileceği konusunda farkındalık oluşturdu.

Vekil Din görevlilerinin haklı talebi artık görmezden gelinemez! Haber

Vekil Din görevlilerinin haklı talebi artık görmezden gelinemez!

“Vekil din görevlileri, camilere ses olsun diye ezan okurken, kendi seslerini duyurabilmek için mahkeme kapılarında çare arıyor. Aylarca görev yapıp, asgari ücretin bile altında maaş alan bu insanlar, sadece hak ettikleri kadarını istiyorlar. Geçim derdiyle değil, görev aşkıyla çalışan bu insanlar artık görülmeli, duyulmalı. Hükümetin ve Diyanet’in bu sessiz çığlığa kulak vermesi zamanı çoktan geldi.” 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 86. maddesi uyarınca yapılan açıktan vekil atamaları kapsamında görevlendirilen din görevlileri; • Yasal şartları karşılayan, • Tam zamanlı çalışan, • Kadrolu memurlarla birebir aynı görevleri ifa eden, • Disiplin ve hizmet hükümlerine tabi personeldir. Ancak bu personele ödenen maaşlar yaklaşık 17.323 TL olup, 2025 yılı asgari ücreti olan 22.104.67 TL’nin ciddi şekilde altındadır. Bu durum, hem insani hem de hukuki açıdan kabul edilemez bir eşitsizliktir. 657 Sayılı Kanun’un 146. maddesi açık hüküm içermektedir: “Bu Kanun gereğince ödenecek aylık, taban aylığı, kıdem aylığı zam ve tazminatlar ile diğer ödemeler toplamının brüt tutarı, bulunulan yerde İş Kanunu gereğince işçiler için tespit olunan asgari ücretin aylık tutarından az olamaz. Az olması hâlinde, aradaki fark memurun diğer özlük hakları ile ilgilendirilmeksizin tazminat olarak ödenir.” Bu hükme rağmen, vekil din görevlilerine asgari ücretin altında maaş ödenmekte ve aradaki fark tazminat olarak verilmemektedir. Bu açıkça kanuna aykırıdır. Türk Diyanet Vakıf-Sen olarak taleplerimiz şunlardır: 1. Vekil din görevlilerine yapılan maaş ödemeleri asgari ücretin altına düşmeyecek şekilde yeniden düzenlenmelidir. 2. Asgari ücret ile mevcut maaş arasındaki fark, 657 sayılı Kanun’un 146. maddesine uygun olarak tazminat şeklinde ödenmelidir. 3. Uzun süredir görev yapan vekil din görevlilerine yönelik kadro çalışmaları başlatılmalı ve sonuçlandırılmalıdır. 4. Vekil statüsündeki personelin sosyal ve özlük hakları yasal güvence altına alınmalıdır. SONUÇ: Vekil din görevlilerinin yaşadığı bu mağduriyet bir ücret meselesi olmanın ötesinde, hukukun üstünlüğü, insan onuru ve kamu vicdanı açısından ciddi bir sorundur. Devletin, kendi personeline asgari ücretin altında maaş ödemesi kabul edilemez. Türk Diyanet Vakıf-Sen, bu haksızlığın giderilmesi için mücadeleye devam edecek, vekil din görevlilerinin sesi olmaya kararlılıkla devam edecektir.

Türk Diyanet Vakıf Sen Genel Başkan Yardımcısı Hilmi Şanlı Kütahya'da Haber

Türk Diyanet Vakıf Sen Genel Başkan Yardımcısı Hilmi Şanlı Kütahya'da

Toplantıda söz alan Genel Başkan Yardımcısı Hilmi Şanlı şunları söyledi: Milli Mücadele Tarihinde eşsiz bir yeri bulunan, her devirde, her dönemde asaletin ve milli onurun çizgisinde yürüyen Kütah’ya da sizlerle birlikte olmaktan dolayı büyük bir mutluluk duyuyorum diyerek sözlerini şöyle sürdürdü; Kıymetli Meslektaşlarım; Kamu hizmetlerinin en önemli alanlarından biri olan dini hizmetlerin yürütülmesinde büyük bir özveriyle görev yapan Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanları, yıllardır çözüm bekleyen pek çok sorunla karşı karşıyadır. İmam, müezzin, Kur’an kursu öğreticisi, vaiz,murakıp,din Hizmetleri Uzmanı,Şef,VHKİ,memur,Yardımcı Hizmetliler, Destek Hizmetleri Personeli, şoför ve diğer personelimiz; gece gündüz demeden, bayram tatili gözetmeden, ülkemizin en ücra köşelerinde bile görev yaparak halkımıza manevi rehberlik etmektedir. Ancak ne yazık ki bu fedakârlık, çalışma şartları ve özlük hakları açısından karşılığını bulamamaktadır. Temel Sorunlarımız: Maaş ve Ek Gösterge Yetersizliği: Diyanet personelinin maaşları, kamudaki diğer hizmet sınıflarıyla kıyaslandığında geride kalmıştır. Ayrıca ek gösterge düzenlemeleri yeterli düzeyde yapılmamıştır. Şoför, VHKİ ,Din Hizmetleri Uzmanı ve şef kadrolarında çalışanlarımız hala 3600 ek göstergeden faydalanamamaktadırlar. Bu durum emeklilikte alınan maaşlara da olumsuz yansımaktadır. Görevde Yükselme ve Atama Sorunları: Liyakat ve hizmet esasına göre yapılması gereken görevde yükselme sınavlarının düzenli yapılmaması, çalışanlar arasında adalet duygusunu zedelemektedir. Atamalarda şeffaflık ve hakkaniyetin sağlanması elzemdir. İzin ve Tatil Hakkı Kısıtlılığı: Bayram ve hafta sonu tatillerinde dahi görev yapan personelin izin kullanma hakkı çoğu zaman fiilen mümkün olmamaktadır. Diyanet çalışanlarının da diğer kamu personelleri gibi insani koşullarda çalışabilmesi sağlanmalıdır. Sosyal Haklar ve İş Güvencesi: Fazla mesai, ulaşım, yemek ve giyim yardımı gibi temel sosyal haklardan yoksun olan Diyanet çalışanlarının bu haklara kavuşturulması artık ertelenemez bir zorunluluktur. DİYANET ÇALIŞANLARININ LOJMAN SORUNU Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde görev yapan imam, müezzin, Kur’an kursu öğreticisi ve diğer din görevlileri, ülkemizin dört bir yanında, en ücra köylerde bile milletimize manevi hizmet sunmaktadır. Ancak bu fedakârca görev ifa edilirken, çalışanlarımızın karşı karşıya kaldığı lojman sorunu artık sürdürülemez boyutlara ulaşmıştır. Özellikle taşrada görev yapan din görevlileri için lojman, sadece bir barınma ihtiyacı değil; görevlerini sağlıklı ve güvenli bir şekilde sürdürebilmeleri için hayati bir gerekliliktir. Ne yazık ki bugün birçok bölgede lojman sayısı yetersiz, mevcut lojmanlar ise bakımsız, eski ve yaşam koşullarına uygun değildir. Bazı yerleşim yerlerinde ise hiç lojman bulunmamakta, personel kendi imkânlarıyla yüksek kira bedelleri altında barınmak zorunda kalmaktadır. Bu durum, özellikle aileleriyle birlikte yaşayan personel için maddi ve manevi ciddi zorluklara yol açmaktadır. Barınma sıkıntısı, personelin görev yaptığı bölgeye uyumunu zorlaştırmakta, hizmetin sürekliliğini ve kalitesini de olumsuz etkilemektedir. Diyanet çalışanlarının görevlerini huzur içinde yerine getirebilmeleri için: Yeni ve modern lojmanların yapılması,Mevcut lojmanların bakım ve onarımdan geçirilmesi gerekmektedir. MEMURA DA BAYRAM İKRAMİYESİ VERİLSİN! Emeklilere her bayramda verilen ikramiye, toplumun önemli bir kesimi için anlamlı bir destek olmaya devam ederken, aynı özveriyle görev yapan kamu çalışanlarının bu haktan mahrum bırakılması, büyük bir adaletsizliktir. Kamu hizmetlerinin bel kemiğini oluşturan memurlar, pandemi döneminden doğal afetlere, seçim süreçlerinden olağanüstü durumlara kadar her şartta görevini layıkıyla yerine getirmiş, toplumun güvenini kazanmış, devletin itibarını taşımıştır. Ancak bayram dönemlerinde, ne yazık ki bu emeğin karşılığı verilmemekte; memurlar bayramı ekonomik sıkıntılarla, kırgınlıkla karşılamaktadır. Özellikle son yıllarda hızla artan enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında maaşları eriyen kamu çalışanlarına, bayram öncesi verilecek bir ikramiye hem moral kaynağı olacak, hem de ekonomik anlamda bir nefes aldıracaktır. BURADAN HÜKÜMETE AÇIK ÇAĞRIMIZDIR: Bayram ikramiyesi, memurlara da verilmelidir. Bu uygulama, sosyal adaletin gereğidir. Aynı zamanda kamuda çalışan milyonlarca insanın motivasyonunu artıracak, bayramların gerçek anlamına yakışır bir dayanışma örneği olacaktır. Tüm kamuoyunu ve yetkilileri bu konuda sorumluluk almaya davet ediyor; memura bayram ikramiyesi verilmesi yönündeki çağrımızı güçlü bir şekilde yineliyoruz. Yetkililere sesleniyoruz; Diyanet çalışanlarının talepleri göz ardı edilmemeli, sorunlara kalıcı çözümler üretilmelidir. Hakkaniyetli bir ücret sistemi, kadro güvencesi, liyakate dayalı atama ve terfi sistemi ile çalışma barışının tesisi mümkündür. Diyanet çalışanları olarak hem devletimize hem milletimize sadakatle hizmet etmeye devam edeceğiz. Ancak bu hizmetin sürdürülebilirliği, adil ve insan onuruna yakışır çalışma koşullarının sağlanmasıyla mümkündür. Mobbing, liyakatsizlik ve adil olmayan görev dağılımları, çalışan motivasyonunu zedeleyen bir başka önemli sorundur. Bu durum yalnızca personeli değil, doğrudan doğruya halkımıza sunulan manevi hizmeti de olumsuz etkilemektedir. Buradan yetkililere sesleniyoruz: Diyanet personelinin sesi duyulmalı, talepleri karşılıksız bırakılmamalıdır. Personelin moral ve motivasyonunun yüksek tutulması, sadece bir çalışan hakkı değil; aynı zamanda sağlıklı bir toplumun teminatıdır dedi.

Türk Diyanet Vakıf Sen Genel Başkan Yardımcısı  Avrupa’da! Haber

Türk Diyanet Vakıf Sen Genel Başkan Yardımcısı Avrupa’da!

Basına yazılı açıklamada bulunan Şanlı şunları söyledi: Anayasamızın 136. maddesindeki ifadesi ile “Laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek” herkesin hocası olma ve herkesi kucaklamak gibi bir özelliği taşımaktadır. “İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek” görevi Diyanet İşleri Başkanlığı’na verilmiştir. Cefakâr Diyanet çalışanları, vatandaşlarımıza yurtiçinde ve yurtdışında Kur’an ve Sünnete dayalı olarak İslam Dininin emir ve yasaklarını öğretmektedir. Bu önemli görevi büyük bir heyecan ve özveri ile yerine getirmektedirler. Bu sebepledir ki vatandaşlarımız, din görevlilerimize ve bütün Diyanet çalışanlarımıza saygı ve hürmet göstermektedir. Zor şartlarda ve kısıtlı imkânlarla gece gündüz, bayram tatil demeden üstlendikleri görevi yerine getirmek için çaba sarf eden din görevlileri çok kıymetlidir. Yaptıkları görev de her türlü övgüye layıktır. Din grevlileri toplumumuzun önderleri, öncüleri ve hepsinden önemlisi de örnek kişileridir. YURT DIŞINDA GÖREV YAPAN DİN GÖREVLİLERİ. Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde yurt dışında görev yapan din görevlileri, sadece camilerde değil, toplumun kalbinde hizmet veriyor. Ezan sesini Avrupa’nın merkezine taşıyan, çocuklara Kur’an-ı Kerim öğreterek kimlik bilinci aşılayan, gençlerin manevi arayışlarına rehberlik eden bu isimler, görevlerini bir meslekten öte bir gönül işi olarak görüyor. Görev yaptıkları ülkelerde Türk toplumunun dini ve kültürel değerlerini yaşatmak adına önemli bir misyon üstlenen din görevlileri, aynı zamanda gurbetteki vatandaşlarımıza yalnız olmadıklarını hissettiriyor; inanç ile aidiyet arasında güçlü bir köprü kuruyor. Gurbetin ortasında ezan sesini duyurmak… Bir çocuğa Kur’an’ı, bir gence kimliğini öğretmek… Yurt dışındaki din görevlilerimiz, sadece camilerde değil, gönüllerde hizmet ediyor. Yurt dışındaki din görevlilerimiz, uzakları yakın ediyor. Dinimizi, kültürümüzü, kalbimizi taşıyorlar. Onlar, milletimizin gurbetteki sesi, duası, umudu. Din görevlileri, Türk çocuklarının kimliklerini yitirmeden yaşadıkları topluma uyum sağlamalarının en güçlü teminatıdır. Kimliksiz bir uyum değil, değerlerle yoğrulmuş bir entegrasyon için din görevlilerinin varlığı hayati önemdedir.,, YURT DIŞINDA GÖREV YAPAN DİN GÖREVLİLERİNİN ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLARI. 2015 yılında güncellen maaşlar, Avrupa’da artan gıda ve diğer giderlere rağmen maaşlarda artış olmadığından dolayı alım gücü düşmüş ve bir çok bölgede din görevlileri ekonomik sıkıntı çekmektedirler. Bunun için biran önce maaşlarında artış bekliyorlar. Eş durumundan dolayı yurt dışında görevlendirilen Kadın görevlilerin her türlü hizmeti yürütmelerine rağmen Avrupa’da yaptıkları çalışmalardan ,bırakın maaşı ek ders ücreti bile alamamaktadırlar. Gerek farklı camilere göreve gitmeleri ve gerekse Memur olduklarından ötürü her türlü harcama yaptıkları, bu da ekonomik olarak sıkıntıya girmeleri kaçınılmazdır. Bu itibarla Avrupa’da bu şekilde görevlendirilen personele ek ders ücretinin tahakkuk ettirilmesini istiyoruz. Türkiye’de almış oldukları sürücü belgeleri bir müddet sonra bulundukları ülkede geçersiz olduğundan dışişleri Bakanlığımızın konuyla ilgili çözüm görüşmelerini talep ediyorlar. Bulundukları ülkede sağlık sigortalarının Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından yapılmasını talep ediyorlar. Konut kiralarının yüksekliği nedeniyle sıkıntı çeken din görevlilerinin bulundukları ülkede lojman sorunun çözülmesini bekliyor ve talep ediyorlar.  Hükümetimizin bu sorunlara çözüm üretmesini bekliyor ve talep ediyoruz dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.