SON DAKİKA
Hava Durumu

Kılıç Yarası

Yazının Giriş Tarihi: 13.09.2024 11:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.09.2024 11:30

Anadolu’da evlerde fotoğraf asılmazdı. Onun yerine kadınların çeyizlerinin içinde mutlaka duvara asılacak, çerçeve yapılacak değerli peşkirler vardı. Kanevçeler ve işlemeler vardı. Arabik şekilli yazılar, bazen Kur’an’dan ayetler taşırdı. Bazen Türkçe temenniler. Bu levhalar tertemiz tutulurdu. Kireçle yada aktoprakla badana yapılan duvarlara yeniden ve özenle takılırdı.

Bunun dışında duvarları süsleyen İstiklal Madalyası, tek kırma tüfek, sonraları ince bir anten kablosunun geldiği lambalı radyo. Çıt sesiyle açtıktan bir dakika sonra ses vermeye başlar, bazende sağına soluna vurularak yok olan ses getirilmeye gayret edilirdi.

Duvarda asılanlar bir de yatağan ya da kılıç.

Yatağanlar daha sade olurdu.

Kılıçlar ise şimdiki tankçıların ataları süvarilerin vaz geçilmez silahıydı.

Kılıçlar özel yaptırılmadıysa harbiyeden her subaya verilirdi. Ama ya subay veya sivil kendine kılıç yaptırır ya da kendilerine özel yaptırılmış kılıç hediye edilirdi.

Kılıçlardan kimisi ganimet olarak en nedide yerlerde muhafaza edilirdi. “Emanet” olarak kutsallık verilen Hz. Osman’ın kılıcı bunlardan birisi.

Ya bir başka Osman’ın, Gazi Osman Paşa’nın Tuna’da, Plevne’de Ruslara teslim ettiği “kılıç”a ne demeli.

Birisi zafer nişanesi, öbürü yenilginin resmi.

Ya Buhara’dan Mustafa Kemal’e gönderilen üç kılıç. Zafer umudu ile, zafer temennisi ile gönderilen kılıçlar. İzmir’e ilk giren subaya verilen kılıç.

Gazilik ünvanının alınmasına neden olan kılıçlar.

Balkan Harbi’nden İstanbul’a dönen subayların donlarına sakladığı kılıçlar.

Aslında eskiden erkek çocuklarının dini retüellerinden birisi olan sünnet merasimlerinde ellerine tutuşturulan “kılıç” oyuncaklar.

“Kılıç yarası geçermiş de dil yarası geçmezmiş” sözüne ne demeli!

Kumar masalarının Paris’teki mübtelası şairlerimizin “kılıç çekmeleri” de bir başka kılıç, yarası pek ağır.

Bir çok ev duvarında asılı kılıçların topladığı hatıralar. Bazen zafer, bazen hüzün, bazen de acı dolu hatıraların aynası kılıç.

Bizim evde de var bir kılıç.

Duvarda asılı. Yarası derin bir kılıç. Korkakların korkusuna yenilen bir kılıç.

Zafer meydanlarında şakırtısını duymak istediğimiz bir kılıç.

Kınından çıkmadan beklemede.

O kılıcı elinde tutanın, beline takanın kulağına Metehan zafer fısıldar. Alparslan’ın kır donlu atı onunla şaha kalkar.

Fatih Sultan Mehmet’in Topkapı’dan girişte elini koyduğu yedeği olur.

Mustafa Kemal’in batıya seferinde Buhara’dan nefes olur.

O kılıç, kılıçla hutbe okunan diyarların mimbere çıkışını açan kılıçtır.

O olmazsa hutbeler onsuz olur. Camilerin kubbeleri başınıza yıkılır.

Çıkın hele çıkın deliklerinizden. Bir kaldırın kendinizi o yumuşak koltuklarınızdan. Bırakın sen ben kavgasını hele. Yıldızları sönen, hilalini kaybeden Rumeli’nin sonsuz coğrafyasında yetimliğin ne demek olduğunu anlarsınız. O kılıç güçtür.

Şanlı Türk ordusunun değerli teğmenleri, zaferiniz mubarek olsun.

Gençler kâğıttan kaplan olmak için paraya kuvvet askerlik, namert karşısında tabana kuvveti getirir. Kamyon kasası arkasında okudum ne güzel yazmış yazan:

“Ne çabuk kız verir oldu babalar, utanmadan askerlik yapmayana kız ister oldu analar!”

26 Ağustos 1922’de başlayan kovalamanın 9 Eylül’de İzmir’de, 18 Eylül’de Bandırma’da konan noktanın kalemidir kılıç.

Süvari Fahrettin Altay’ın verdiği soyadıyla yapımına başlanan tanklarımızın namlularının adıdır kılıç.

Kılıç yaranız, zafer nişaneniz olsun,

Bahtınız açık olsun,

Ayağınıza taş değmesin,

Kılıcınız keskin olsun. Ama kınında dursun!

Fidansınız, fidan.

Büyüyün olun orman.

Kem gözleri kılıç parıltısı kör etsin.

Âmin desin gökler,

Saygı duysun şehitler.

Gazanız mubarek olsun…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.