Malumunuz, insanın en temel yaşam kaynağı su. Bu özelliği suyu yeryüzündeki en değerli varlıklardan biri yapıyor haliyle.
Ancak bu yaşamsal kaynağın sınırlı oluşu ve özellikle günümüzdeki bilinçsiz tüketim, dünyada olduğu kadar bizde de ciddi sorunlara yol açacak gibi duruyor.
Son yıllarda etkisini gösteren iklim değişikliği ve kuraklık sebebiyle, Bursa gibi su kaynakları bakımından görece avantajlı illerde bile tehlike çanları çalmaya başladı…
Türkiye genelinde gözlenen yağış azlığı, Bursa’da da kendini net biçimde hissettiriyor.
Son yıllarda Bursa’nın Doğancı ve Nilüfer barajlarındaki doluluk oranları ciddi seviyelere geriledi.
BUSKİ verilerine göre 2024’ün temmuzunda yüzde 69 doluluk seviyesinde olan barajlar, sonrasındaki hiçbir ayda o seviyeye çıkamadı. Yağışların en çok olduğu aylarda bile doluluk ortalamasının yüzde 55 civarında olduğu aşağıdaki grafikten de net olarak görülebiliyor.
Kış mevsiminde beklenen yağışlar olmuyor artık. İlkbahardaki yağışlar yetmiyor. Yazın kavurucu sıcaklarında hem kullanım hem de buharlaşma artıyor.
Sonuçta su kaynaklarımız hızla tükeniyor.
Tarım kenti kimliğiyle öne çıkan Bursa’da kuraklık, yalnızca içme suyu açısından değil, aynı zamanda çiftçinin üretim gücü ve ekonomik dengesi açısından da büyük bir tehdit oluşturuyor.
***
Kuraklığı yalnızca meteorolojik bir olay olarak düşünürsek yanılırız!
Çevresel, ekonomik ve toplumsal etkileri olan çok katmanlı bir kriz olduğunu bilmek ve konuyu önemsemek gerekir.
Düşünsenize Bursa gibi hem sanayi hem tarım potansiyeli yüksek bir şehirde susuzluğun ne gibi sonuçlar doğurabileceğini…
Bu noktada, suyun bir tüketim malzemesi değil, korunması ve yönetilmesi gereken stratejik bir kaynak olduğu gerçeğini kavramamız gerekiyor.
Evsel kullanımda su tasarrufu, tarımsal sulamada modern ve verimli sulama tekniklerine geçiş, kaçak su kullanımının önlenmesi gibi adımlar, artık bir tercih değil zorunluluk!
***
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin 2025 Temmuz ayı değerlendirme toplantısının da konu başlıklarından biri su idi.
Öncelikle toplantının genel görünümünden bahsedeyim.
Toplantıya; CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş ve Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren, Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı Şükrü Erdem, Harmancık Belediye Başkanı Haşim Ali Arıkan, Bursa Milletvekilleri Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Hasan Öztürk ve Orhan Sarıbal ile belediye bürokratları katıldı. Bursa basın mensupları toplantıyı ilgi ile takip etti.
Bu şekilde bir katılımla Büyükşehir Belediyesi’nin değerlendirme toplantısının yapılması ‘birlik ve beraberlik’ mesajı vermesi açısından önemliydi.
Tek tek konuşmalar yapıldı haliyle ve son sözü toplantının ev sahibi olan Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey aldı.
Benim çok önemsediğim; Başkan Bozbey’in su konusunda anlattıkları ve tasarruf çağrısı idi ki gündemden düşürülmemesi gereken ciddi bir mesele…
Büyükşehir Belediyesi, su yönetimine ve kuraklık tehlikesine sıklıkla dikkat çeken kurumların başında geliyor. Bursa’nın barajlarının doluluk oranları düzenli olarak kamuoyuyla paylaşılıyor.
Ve Bozbey, sürekli Bursalılara ‘su tasarrufu’ çağrısında bulunarak özellikle bahçe ve tarla sulamalarının içme suyu ile yapılmaması gerektiğini tekrar tekrar hatırlatıyor.
Aynen bu toplantıda olduğu gibi…
***
Tabi bu çağrının karşılık bulması, toplumsal farkındalıkla doğrudan ilişkili.
Her bir bireyin musluğu açarken, tarla sularken ya da sanayi üretimi yaparken suyu düşünmesi; bu krizin çözümünün ilk adımı.
İklim değişikliğinin etkileri gün geçtikçe daha belirgin hale geliyor.
Yağış rejimleri değişiyor, mevsimler kayıyor ve su kaynakları azalıyor.
Bursa özelinde düşündüğümüzde, bu kentte yaşayan her bireyin doğrudan ya da dolaylı olarak bu krizden etkileneceği aşikâr.
Suyu korumak yalnızca bugünü değil, çocuklarımıza bırakacağımız yarını da korumaktır.
Tüm kurumlar, yerel yönetimler ve bireyler olarak artık yalnızca “su krizi var” demekle yetinemeyiz.
Krizi yönetmenin ve çözüm üretmenin sorumluluğunu almak zorundayız.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Söz Bursa
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Asuman Kurt ÖGE
Bozbey’in ‘su tasarrufu’ çağrısı
Malumunuz, insanın en temel yaşam kaynağı su. Bu özelliği suyu yeryüzündeki en değerli varlıklardan biri yapıyor haliyle.
Ancak bu yaşamsal kaynağın sınırlı oluşu ve özellikle günümüzdeki bilinçsiz tüketim, dünyada olduğu kadar bizde de ciddi sorunlara yol açacak gibi duruyor.
Son yıllarda etkisini gösteren iklim değişikliği ve kuraklık sebebiyle, Bursa gibi su kaynakları bakımından görece avantajlı illerde bile tehlike çanları çalmaya başladı…
Türkiye genelinde gözlenen yağış azlığı, Bursa’da da kendini net biçimde hissettiriyor.
Son yıllarda Bursa’nın Doğancı ve Nilüfer barajlarındaki doluluk oranları ciddi seviyelere geriledi.
BUSKİ verilerine göre 2024’ün temmuzunda yüzde 69 doluluk seviyesinde olan barajlar, sonrasındaki hiçbir ayda o seviyeye çıkamadı. Yağışların en çok olduğu aylarda bile doluluk ortalamasının yüzde 55 civarında olduğu aşağıdaki grafikten de net olarak görülebiliyor.
Kış mevsiminde beklenen yağışlar olmuyor artık. İlkbahardaki yağışlar yetmiyor. Yazın kavurucu sıcaklarında hem kullanım hem de buharlaşma artıyor.
Sonuçta su kaynaklarımız hızla tükeniyor.
Tarım kenti kimliğiyle öne çıkan Bursa’da kuraklık, yalnızca içme suyu açısından değil, aynı zamanda çiftçinin üretim gücü ve ekonomik dengesi açısından da büyük bir tehdit oluşturuyor.
***
Kuraklığı yalnızca meteorolojik bir olay olarak düşünürsek yanılırız!
Çevresel, ekonomik ve toplumsal etkileri olan çok katmanlı bir kriz olduğunu bilmek ve konuyu önemsemek gerekir.
Düşünsenize Bursa gibi hem sanayi hem tarım potansiyeli yüksek bir şehirde susuzluğun ne gibi sonuçlar doğurabileceğini…
Bu noktada, suyun bir tüketim malzemesi değil, korunması ve yönetilmesi gereken stratejik bir kaynak olduğu gerçeğini kavramamız gerekiyor.
Evsel kullanımda su tasarrufu, tarımsal sulamada modern ve verimli sulama tekniklerine geçiş, kaçak su kullanımının önlenmesi gibi adımlar, artık bir tercih değil zorunluluk!
***
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin 2025 Temmuz ayı değerlendirme toplantısının da konu başlıklarından biri su idi.
Öncelikle toplantının genel görünümünden bahsedeyim.
Toplantıya; CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş ve Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren, Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı Şükrü Erdem, Harmancık Belediye Başkanı Haşim Ali Arıkan, Bursa Milletvekilleri Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Hasan Öztürk ve Orhan Sarıbal ile belediye bürokratları katıldı. Bursa basın mensupları toplantıyı ilgi ile takip etti.
Bu şekilde bir katılımla Büyükşehir Belediyesi’nin değerlendirme toplantısının yapılması ‘birlik ve beraberlik’ mesajı vermesi açısından önemliydi.
Tek tek konuşmalar yapıldı haliyle ve son sözü toplantının ev sahibi olan Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey aldı.
Önemli başlıklarda açıklamaları oldu başkanın.
Toplantının detaylarını lütfen linkteki haberimizden okuyabilirsiniz:
https://www.sozbursa.com/bursa/baskan-bozbey-yarinlari-da-dusunerek-hareket-ediyoruz-274516
Benim çok önemsediğim; Başkan Bozbey’in su konusunda anlattıkları ve tasarruf çağrısı idi ki gündemden düşürülmemesi gereken ciddi bir mesele…
Büyükşehir Belediyesi, su yönetimine ve kuraklık tehlikesine sıklıkla dikkat çeken kurumların başında geliyor. Bursa’nın barajlarının doluluk oranları düzenli olarak kamuoyuyla paylaşılıyor.
Ve Bozbey, sürekli Bursalılara ‘su tasarrufu’ çağrısında bulunarak özellikle bahçe ve tarla sulamalarının içme suyu ile yapılmaması gerektiğini tekrar tekrar hatırlatıyor.
Aynen bu toplantıda olduğu gibi…
***
Tabi bu çağrının karşılık bulması, toplumsal farkındalıkla doğrudan ilişkili.
Her bir bireyin musluğu açarken, tarla sularken ya da sanayi üretimi yaparken suyu düşünmesi; bu krizin çözümünün ilk adımı.
İklim değişikliğinin etkileri gün geçtikçe daha belirgin hale geliyor.
Yağış rejimleri değişiyor, mevsimler kayıyor ve su kaynakları azalıyor.
Bursa özelinde düşündüğümüzde, bu kentte yaşayan her bireyin doğrudan ya da dolaylı olarak bu krizden etkileneceği aşikâr.
Suyu korumak yalnızca bugünü değil, çocuklarımıza bırakacağımız yarını da korumaktır.
Tüm kurumlar, yerel yönetimler ve bireyler olarak artık yalnızca “su krizi var” demekle yetinemeyiz.
Krizi yönetmenin ve çözüm üretmenin sorumluluğunu almak zorundayız.