“Sera Gazı, İklim değişikliği, Paris Anlaşması, Yeşil Mutabakat, Yenilenebilir Enerji” söylem ve tartışmaları ışığında doğal afetleri hep birlikte yaşamaya devam ediyoruz.
Vahşi kapitalizmin sarmalında bazı ülkeler karşılıklı birbirini suçlarken iklim değişikliği, sıcaklık artışı konularında çözüm yolları da aranmıyor değil.
Fakat;
Ülkemizin birçok bölgesinde zaman zaman yaşanan sel felaketleri ve ortaya çıkan tablo acı gerçeği tekrar önümüze koydu.
Ülkemizde gerçekleşen şehir taşkınlarının oluşumunda diğer birçok nedenin yanında plansız ve çarpık kentleşme, plansız mühendislik uygulamaları neticesinde dere yataklarının veya hemen kenarlarının “Yol olarak kullanılması”,“Üzerlerinin kapatılması”, “Dere yataklarındayapılan iskân faaliyetleri” önemli taşkın nedenleri olarak sıralanabilir.
Yönetmeliğe istinaden;
“İmar Planları hazırlanırken, kadastral sınırlarından itibaren 100 metrelik yapı yaklaşma mesafesi bırakılır. Derelerin yapı yaklaşma mesafesi içinde kalan bu alanlardaki yapılaşma hakları parsel yüzölçümünün yüzde 60’ı hesaplanmak kaydıyla verilen yoğunluk değerlerine göre ait olduğu imar planı sınırı içinde bulunan havza dışındaki alanlar ile orta ve uzun mesafeli koruma alanlarında kullanılır.
Bu durumda, yapı yaklaşma mesafesi içinde kalan bu alanlar, ağaçlandırma, yol, yeşil alan, rekreasyon vb. maksatlarla kullanılmak üzere, kamuya bedelsiz devredilir ve bu alanlarda yapı yapılamaz.”
Kırmızı bant içerisindeki mutlak koruma alanı içerisinde, dere yatakları, vadi tabanları ve dere koruma bantlarında kazı, hafriyat, dolgu, döküm, malzeme depolama gibi faaliyetler kamu, çevre sağlığı ve dere taşkın riski bakımından kesinlikle yasaktır.
Ayrıca dere ya da vadi kesitinin daraltılmaması, dere yatağının doğal halinin korunması, arazinin eş yükselti eğrilerinin değiştirilmemesi, dere yatakları ve koruma bantları dâhilinde sedde, topuk, duvar gibi yüzeysel suların akışını engelleyecek yapılar kesinlikle yapılmamalıdır.
Taşkın kontrolü amacıyla derelerin üzeri kesinlikle kapatılmamalıdır.
Akarsu ve dere yatakları yol olarak kullanılmamalıdır. Daha önce inşa edilmiş taşkın kontrol tesislerinin üzeri kapatılmamalıdır.
Dere mutlak koruma bandı olarak belirlenen bu alanlarda servis yolları ve yeşil alanlar ayrılmalıdır. Ancak bu alanlarda yapılaşmaya izin verilmemeli, derenin akışını engelleyecek, topografyasını değiştirecek herhangi bir çalışma yapılmamalıdır.
Mutlak koruma alanlarında, imar parsellerinde bodrum katlarına izin verilmemelidir.
Ayrıca;
Debi yükseklik ortalama yıl ve hesabı da ayrı ve çok önemli bir konudur.
Günümüz gerçeğine dönecek olursak;
Şunu peşinen ifade edelim.
Her türlü doğal afetlerin yaşandığı bölgelerde devletimizin ilgili birimleri elinden gelen maddi ve fiziki çalışmaları yapıyor.
Diğer yandan…
Rant amaçlı plan değişiklikleri, yerel yönetimlerin olur vermesi ve de çıkarılan imar afları felaketlere kendi elimizle davetiye çıkarmaktır.
“İnşallah son olur” diyeceğim ama tablo öyle söylemiyor.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
İrademizi terbiye edebilir miyiz?
02.12.2023 17:25
Dijitalleşme ve sosyal medya kullanımıyla birlikte;
Kişisel gelişim üzerine o kadar çok yazı, kitap ve dinleti arttı ki…
Bu hızlı yayılımın sebebi, daha çok ticari bir amaç gütse de insanların eksiklerini tamamlamaları adına yeni bir uyanışa vesile olduğu kanaatindeyim.
Tabi, içlerinden kend
Okuduklarım, dinlediklerim ve tecrübe ettiklerime dair ne varsa paylaşmayı hep sevmişimdir.
Birilerine iyi gelmenin sanki ruhu tazeleyici bir yanı var. ‘İyilik bulaşıcıdır’ derler ama farkındalıkla iyiliği tüm hücrelerinde duyumsamayı bilmek ve bunu bulaştırmak, bence asıl mesele bu…
Çevirmenlik m
Eski yılı geride bırakırken hep bir üst versiyonumuzu dileriz. Yeni yıla girer girmez de, bize eskiyi aratacak şeyler yaşarız. Halbuki nasıl da sıralarız dileklerimizi… Ben bu dilek tutma işini açken markete girmeye
“Bana sosyal medya profilini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” batağına hoş geldiniz!
Bir insanın kendine yapacağı en büyük kötülüklerden biri, sanırım sosyal medya ile güne başlamak.
Uyandınız ve hemen elinize telefonu alıp binlerce takipçisi olan o mükemmel kişinin güne nasıl başladığına bakt
Yeni yazımın konusunu “korkularımız” olarak belirlediğim sırada, telefonuma 2009 yılına ait bir hatırlatma resmi düştü. O resme baktığımda korkularımı ne denli yoğun yaşadığımı anımsadım. Yazımın içeriğini değiştirip, korkularımdan arınma yolcuğumu paylaşmak istedim, umarım sizlere daha somut bir il
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Söz Bursa
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Cemil AYDIN
Sel, dere yatakları ve imar uygulamaları
“Sera Gazı, İklim değişikliği, Paris Anlaşması, Yeşil Mutabakat, Yenilenebilir Enerji” söylem ve tartışmaları ışığında doğal afetleri hep birlikte yaşamaya devam ediyoruz.
Vahşi kapitalizmin sarmalında bazı ülkeler karşılıklı birbirini suçlarken iklim değişikliği, sıcaklık artışı konularında çözüm yolları da aranmıyor değil.
Fakat;
Ülkemizin birçok bölgesinde zaman zaman yaşanan sel felaketleri ve ortaya çıkan tablo acı gerçeği tekrar önümüze koydu.
Ülkemizde gerçekleşen şehir taşkınlarının oluşumunda diğer birçok nedenin yanında plansız ve çarpık kentleşme, plansız mühendislik uygulamaları neticesinde dere yataklarının veya hemen kenarlarının “Yol olarak kullanılması”, “Üzerlerinin kapatılması”, “Dere yataklarında yapılan iskân faaliyetleri” önemli taşkın nedenleri olarak sıralanabilir.
Yönetmeliğe istinaden;
“İmar Planları hazırlanırken, kadastral sınırlarından itibaren 100 metrelik yapı yaklaşma mesafesi bırakılır. Derelerin yapı yaklaşma mesafesi içinde kalan bu alanlardaki yapılaşma hakları parsel yüzölçümünün yüzde 60’ı hesaplanmak kaydıyla verilen yoğunluk değerlerine göre ait olduğu imar planı sınırı içinde bulunan havza dışındaki alanlar ile orta ve uzun mesafeli koruma alanlarında kullanılır.
Bu durumda, yapı yaklaşma mesafesi içinde kalan bu alanlar, ağaçlandırma, yol, yeşil alan, rekreasyon vb. maksatlarla kullanılmak üzere, kamuya bedelsiz devredilir ve bu alanlarda yapı yapılamaz.”
Kırmızı bant içerisindeki mutlak koruma alanı içerisinde, dere yatakları, vadi tabanları ve dere koruma bantlarında kazı, hafriyat, dolgu, döküm, malzeme depolama gibi faaliyetler kamu, çevre sağlığı ve dere taşkın riski bakımından kesinlikle yasaktır.
Ayrıca dere ya da vadi kesitinin daraltılmaması, dere yatağının doğal halinin korunması, arazinin eş yükselti eğrilerinin değiştirilmemesi, dere yatakları ve koruma bantları dâhilinde sedde, topuk, duvar gibi yüzeysel suların akışını engelleyecek yapılar kesinlikle yapılmamalıdır.
Taşkın kontrolü amacıyla derelerin üzeri kesinlikle kapatılmamalıdır.
Akarsu ve dere yatakları yol olarak kullanılmamalıdır. Daha önce inşa edilmiş taşkın kontrol tesislerinin üzeri kapatılmamalıdır.
Dere mutlak koruma bandı olarak belirlenen bu alanlarda servis yolları ve yeşil alanlar ayrılmalıdır. Ancak bu alanlarda yapılaşmaya izin verilmemeli, derenin akışını engelleyecek, topografyasını değiştirecek herhangi bir çalışma yapılmamalıdır.
Mutlak koruma alanlarında, imar parsellerinde bodrum katlarına izin verilmemelidir.
Ayrıca;
Debi yükseklik ortalama yıl ve hesabı da ayrı ve çok önemli bir konudur.
Günümüz gerçeğine dönecek olursak;
Şunu peşinen ifade edelim.
Her türlü doğal afetlerin yaşandığı bölgelerde devletimizin ilgili birimleri elinden gelen maddi ve fiziki çalışmaları yapıyor.
Diğer yandan…
Rant amaçlı plan değişiklikleri, yerel yönetimlerin olur vermesi ve de çıkarılan imar afları felaketlere kendi elimizle davetiye çıkarmaktır.
“İnşallah son olur” diyeceğim ama tablo öyle söylemiyor.
İrademizi terbiye edebilir miyiz?
02.12.2023 17:25Dijitalleşme ve sosyal medya kullanımıyla birlikte; Kişisel gelişim üzerine o kadar çok yazı, kitap ve dinleti arttı ki… Bu hızlı yayılımın sebebi, daha çok ticari bir amaç gütse de insanların eksiklerini tamamlamaları adına yeni bir uyanışa vesile olduğu kanaatindeyim. Tabi, içlerinden kend
O adımı kendin için at!
22.12.2023 17:18Okuduklarım, dinlediklerim ve tecrübe ettiklerime dair ne varsa paylaşmayı hep sevmişimdir. Birilerine iyi gelmenin sanki ruhu tazeleyici bir yanı var. ‘İyilik bulaşıcıdır’ derler ama farkındalıkla iyiliği tüm hücrelerinde duyumsamayı bilmek ve bunu bulaştırmak, bence asıl mesele bu… Çevirmenlik m
Dileğinizi nasıl alırdınız?
29.12.2023 12:37Eski yılı geride bırakırken hep bir üst versiyonumuzu dileriz. Yeni yıla girer girmez de, bize eskiyi aratacak şeyler yaşarız. Halbuki nasıl da sıralarız dileklerimizi… Ben bu dilek tutma işini açken markete girmeye
Toksik pozitiflik halleri!
18.01.2024 12:58“Bana sosyal medya profilini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” batağına hoş geldiniz! Bir insanın kendine yapacağı en büyük kötülüklerden biri, sanırım sosyal medya ile güne başlamak. Uyandınız ve hemen elinize telefonu alıp binlerce takipçisi olan o mükemmel kişinin güne nasıl başladığına bakt
Kaçmamız hep korkudan
15.03.2024 12:59Yeni yazımın konusunu “korkularımız” olarak belirlediğim sırada, telefonuma 2009 yılına ait bir hatırlatma resmi düştü. O resme baktığımda korkularımı ne denli yoğun yaşadığımı anımsadım. Yazımın içeriğini değiştirip, korkularımdan arınma yolcuğumu paylaşmak istedim, umarım sizlere daha somut bir il