Siyasiler istediği için değil, inancım gereği, töre gereği sustum deprem günlerinde.
Elbette susmak gerekirdi Büyük Türk Milletinin çabası karşısında.
Ve ifade etmem gerekirse 15 Temmuz gecesinde olduğu gibi özne yine aziz Türk Milleti'ydi deprem bölgesinde ve tüm ülke çapında.
Sustum ve de sustuk.
Depremzede kardeşlerimizin acısına, gözyaşlarına ortak olmak için sustum.
Susmalıydık onlara benzememek için.
Bize "susun" diyenler 17 Ağustos 1999 depreminin ikinci gününde aşağıda gösterilen manşetleri atmaktan imtina etmemişlerdi.
Onlarla aynı zihniyet içinde olmamak için sustum.
Devlet ebed müddet için sustum.
Beş bin yıllık Türk Devlet geleneği için sustum.
Büyük Türk Milletinin çabası için sustum.
Devlet kurumlarının, Silahlı Kuvvetlerimizin, STK'ların, gönüllü vatandaşlarımızın mücadelesine saygı için sustum.
Yaraların sarılma çalışmaları için sustum.
Onlar gibi konjonktür gereği için değil;
Devlete ve aziz Türk Milletine saygım için sustum.
İki yüzlü olmadığım için sustum.
Ve dahi Türk Milliyetçiliğinin ve Ülkücülüğün gereği için sustum.
Gelinen noktada tabii ki konuşacağız;
Dün olduğu gibi, bugün de "yanlışa yanlış, doğruya doğru, güzele güzel" demeye devam edeceğiz.
Elbette, her şart ve durumda diyeceğim ki;
Var olsun Türk Milleti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Devletleri.
Tabii ki, kanunla, yönetmelikle, mevzuatla, ehliyetle, liyakatle, sorumlulukla...
Yine;
Hepimiz biliriz ki yeri ve zamanı geldiğinde;
Han susar, töre konuşur.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Cemil AYDIN
Sustum
1999 Gölcük ve Düzce,
2003 Bingöl,
2011 Van,
2020 Elazığ, İzmir,
2023 Kahramanmaraş...
Tüm depremlerde sustum.
Siyasiler istediği için değil, inancım gereği, töre gereği sustum deprem günlerinde.
Elbette susmak gerekirdi Büyük Türk Milletinin çabası karşısında.
Ve ifade etmem gerekirse 15 Temmuz gecesinde olduğu gibi özne yine aziz Türk Milleti'ydi deprem bölgesinde ve tüm ülke çapında.
Sustum ve de sustuk.
Depremzede kardeşlerimizin acısına, gözyaşlarına ortak olmak için sustum.
Susmalıydık onlara benzememek için.
Bize "susun" diyenler 17 Ağustos 1999 depreminin ikinci gününde aşağıda gösterilen manşetleri atmaktan imtina etmemişlerdi.
Onlarla aynı zihniyet içinde olmamak için sustum.
Devlet ebed müddet için sustum.
Beş bin yıllık Türk Devlet geleneği için sustum.
Büyük Türk Milletinin çabası için sustum.
Devlet kurumlarının, Silahlı Kuvvetlerimizin, STK'ların, gönüllü vatandaşlarımızın mücadelesine saygı için sustum.
Yaraların sarılma çalışmaları için sustum.
Onlar gibi konjonktür gereği için değil;
Devlete ve aziz Türk Milletine saygım için sustum.
İki yüzlü olmadığım için sustum.
Ve dahi Türk Milliyetçiliğinin ve Ülkücülüğün gereği için sustum.
Gelinen noktada tabii ki konuşacağız;
Dün olduğu gibi, bugün de "yanlışa yanlış, doğruya doğru, güzele güzel" demeye devam edeceğiz.
Elbette, her şart ve durumda diyeceğim ki;
Var olsun Türk Milleti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Devletleri.
Tabii ki, kanunla, yönetmelikle, mevzuatla, ehliyetle, liyakatle, sorumlulukla...
Yine;
Hepimiz biliriz ki yeri ve zamanı geldiğinde;
Han susar, töre konuşur.