SON DAKİKA
Hava Durumu

Rektör Yılmaz’dan cevap var!

Yazının Giriş Tarihi: 04.07.2024 18:07
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.07.2024 18:07

Bursa Uludağ Üniversitesi kampüsünde çıkan yangının ardından kaleme aldığım “Bir Yangının Ardından” başlıklı yazımda;

Rektör Prof. Dr. Ferudun Yılmaz’a cevaplaması istemiyle sorular yöneltmiştim…

Hatırlatma babında suallerimiz şöyle idi:

"... 'Yolçatı’dan başlayan yangının 10 dakika gibi bir sürede sıçradığı ziraat fakültesinin bahçelerinde ve tüm ormanlık alanda bir adam boyuna ulaşan kuru otlarla önceden mücadele edildi mi? Edilmediyse neden?

Üniversite yönetimi olarak kampüste olası orman yangınlarıyla ilgili alınmış tedbiriniz var mıydı? Örneğin orman yollarının açılmasıyla ilgili bir planlama ve çalışmanız oldu mu?

Yüksek lisans ve doktora öğrencilerine para karşılığı İş Sağlığı ve Güvenliği eğitimi veren BUÜ İş Sağlığı ve Güvenliği Koordinatörlüğü’nün bu konuda bir çalışması var mıydı? Örneğin bir acil eylem planı yapılmış mıydı? Yapıldıysa böyle bir plan uygulandı mı?

Benim öğrencilik yıllarında faaliyette olan BUÜ İtfaiye Teşkilatı, hala faaliyetini yürütüyor mu? Yürütmüyorsa neden?

BUÜ bünyesindeki sivil savunma birimi, bu yangında görevini istenilen düzeyde yapabildi mi? Örneğin birçok kamu kurumu tarafından kampüse yönlendirilen ekiplerin koordinasyonu konusunda başarılı olabildi mi?

Islah çalışması yapılmadığı anlaşılan ormanlık alanda bulunan ve ihaleyle satışını yaptığınız fıstık çamlarından elde ettiğiniz geliri, hangi amaçlarla kullandınız?

Yangında hasar gören ziraat ve veteriner fakültelerinin bahçe ve tesislerinde basınçlı yangın vana tertibatları var mıydı? Yoksa neden yapılmadı?

Görevlilerin “dışardan birkaç kişi tutup ekili alanlarda kuru otları temizleyelim” şeklinde talepte bulunduğu, ziraat fakültesi dekanının “ödeneğimiz yok” cevabı verdiği doğru mu?

Son soru;

Ortada bir ihmal var mı, varsa oluşan bu kamu zararını kim karşılayacak?

Yine itfaiyenin ve adli kolluk güçlerinin yangının çıkış nedenini belirlemek üzere başlattığı soruşturmanın dışında BUÜ Rektörlüğü olarak siz de bir soruşturma başlatacak mısınız?...' ”

***

Bu sorulara Rektör Yılmaz’dan gelen cevabı da olduğu gibi sizinle paylaşıyorum:

“Sayın Yetkili;

02 Temmuz 2024 tarihinde Söz Bursa internet sitesinde yayımlanan “Bir yangının ardından” başlıklı köşe yazınızda kaleme aldığınız görüşleri okudum.

Mezunumuz da olan kıymetli gazeteci dostumuza Üniversitemizin; Bursa’mız, Ülkemiz ve milletimiz adına önemine ilişkin sarf ettiği değerli sözlere teşekkür ediyoruz.

Yazınızda da belirttiğiniz üzere Bursa Uludağ Üniversitesi, sahip olduğu yeşil alan ve ormanlar bakımından Türkiye’deki sayılı yükseköğretim kurumları arasında yer almaktadır. Kampüsümüz ağaç çeşitliliği ve doğal güzelliği ile de örnek teşkil etmektedir.

Ne yazık ki geçtiğimiz pazar günü yaşadığımız yangın felaketinde kampüsümüz içinde yeşil alanların yüzde 10’u hasar aldı. Yaklaşık 766 hektarlık bir alan afete maruz kaldı.

Sıcak hava ve sert rüzgarın da etkisiyle yaklaşık 6 saat süren yangında Ziraat ve Veteriner Fakültemiz ile Mennan Pasinli Atçılık Meslek Yüksekokulumuz bünyesindeki ekili alanlar, çiftlikler, depolar ve ürünler zarar gördü.

Yangın hepimizi derinden üzdü. Herhangi bir öğrencimize, akademik ve idari personelimize, yardıma gelen ekiplerimize, çiftliklerdeki hayvanlarımıza ve kampüsümüzdeki misafir canlılara zarar gelmemesi ise en büyük tesellimiz olmuştur.

Bu kapsamda yazınızda belirttiğiniz sorulara gelecek olursak;

Rektörlük görevinde 1 yıllık süreyi henüz tamamladığımı kendiniz de vurgulamışsınız. Öncelikle, Rektör Yardımcısı hocalarımla birlikte göreve gelir gelmez ele aldığımız konuların başında üniversitemiz ve kampüsümüzün güvenliği konusunun geldiğinin altını çizmek istiyorum.

Afetler ve güvenlik sorunu üniversitemizde yıllardır konuşulan sorunların başında gelmektedir. Bu iki meselenin çözümü için göreve geldiğimizin 4. ayında projeler, alternatif öneriler, ve ekonomik altyapının oluşturulması konularında çalışmalarımız olmuştur.

Bunun yanı sıra özellikle afet konusunda tedbirlerin çok yönlü alınmasına dair ilgili bakanlıklarımızla yazışmaları yapılmış ve işbirliği noktasında ciddi mesafeler kat edilmiştir. Son olarak Mayıs ayında konuyla ilgili yine bakanlık yetkilileriyle görüşmeler yapılmış ve ortak hareket edilmesiyle ilgili gerekli adımlar atılmıştır.

Orman yollarının açılması, sık ormanlık alanların ıslah edilmesi ve envanterin güncellenmesine dair bir protokol oluşturulması noktasında da son aşamaya gelinmiştir. Öyle ki bakanlık yetkililerine kampüsümüzün drone görselleri üzerinden sunumlar yapılmış, projelerimiz aktarılmış ve çalışmaların başlatılmasına yönelik işleyiş takvimi bile oluşturulmuştur.

Fakat;

Yolçatı bölgesindeki dere kenarında yakıldığı varsayılan kablolardan çıkan alevlerin önce civardaki tarlalara sıçraması, ardından yine kampüsümüz dışında kalan çam ağaçlarının bu alevlerden etkilenmesi ve ardından patlayan çam kozalaklarının kampüsümüz içindeki ormanlık alana sıçraması maalesef tüm planlamalarımızı sekteye uğratmıştır.

Güvenlik güçlerimizin Yolçatı mevkiinde çıkan dumanları ilk anda itfaiye yetkililerine iletmesi, yetkililerin durum tespiti yapması ve müdahale için yola çıkması 10 dakikalık bir süreçtir. Bu süreç içerisinde kampüs tarafında tüm hazırlıklar yapılmış olmasına rağmen yukarıda da belirttiğimiz gibi şiddetli rüzgar ile sürekli yön değiştiren alevlere müdahale için Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığına ve Afet İl Müdürlüğüne konu iletilmiş ve takviye güçler talep edilmiştir.

Konuyu haber alan Bursa Valimiz Sayın Mahmut Demirtaş bizzat sahaya ulaşmış, oluşturulan kriz masasına önderlik etmiş, Büyükşehir Belediye Başkanımız, Jandarma İl Komutanlığımız, İl Emniyet Müdürlüğümüz, İl Sağlık Müdürlüğümüz ve diğer tüm yetkili birimlerimiz vakit kaybetmeden alana ulaşmıştır. Kısa bir zaman içerisinde de Bakanlıklarımız devreye girmiş, AKOM başta olmak üzere ilçe belediyelerimiz ve sivil savunma ekiplerimiz de desteğe gelmiştir.

Yangın bölgesine 4 uçak, helikopterler ve çok sayıda yangın müdahale aracı ile müdahale edilmiştir. Kampüsümüz içerisindeki göletimizden alınan su takviyesi, yangının yerleşim bölgelerine sıçramadan söndürülmesini sağlamıştır.

Gelinen noktada başta Bakanlıklarımız, Valiliğimiz ve Büyükşehir Belediyemiz olmak üzere tüm Bursa halkıyla birlikte kaybettiğimiz yeşil alanları fazlasıyla telafi edebilmek için çalışacağız. Önlemlerimizi artıracak ve yeni afetlerin önüne geçebilmek adına altyapımızı daha da güçlendireceğiz.

Yangın felaketinin sadece üniversitemizde değil, Bursa’mızda ve Ülkemizde de bir kez daha yaşanmamasını diliyoruz.

Bu vesileyle yaşadığımız yangın faciasında ilk andan itibaren yanımızda olan ve bizlere destek veren herkese gönülden teşekkür etmek istiyoruz. Sahada canı pahasına mücadele veren söndürme ekibi arkadaşlarımıza da ayrıca teşekkür ediyoruz. Onlar bizim isimsiz kahramanlarımız oldu. Her zaman minnettar kalacağız.

Prof. Dr. Ferudun YILMAZ

Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörü”

***

Metindeki imla hatalarına takılmadan siz de aynı yorumu yapacaksınız muhtemelen;

Bu metin, sorularımızı birebir cevaplayan bir açıklama değil…

Yalnız;

Rektör Yılmaz’ın açıklamasının benim açımdan en dikkat çeken bölümünü şu cümleleri oluşturuyor:

“Rektörlük görevinde 1 yıllık süreyi henüz tamamladığımı kendiniz de vurgulamışsınız. Öncelikle, Rektör Yardımcısı hocalarımla birlikte göreve gelir gelmez ele aldığımız konuların başında üniversitemiz ve kampüsümüzün güvenliği konusunun geldiğinin altını çizmek istiyorum…”

Yani;

2019-2023 yılları arasında Rektör Ahmet Saim Kılavuz’un yardımcılığını yapan şimdiki Rektörümüz, üstü kapalı bir şekilde demek istiyor ki:

Yangının neden olduğu hasar, yılların ihmalinden kaynaklı… Biz bu dönem gerekeni yapacağız…”

***

Açıkçası bu “cevap metni” beni tatmin etmedi.

Şöyle ki;

İhmal varsa sorumlu da var demektir…

Hele bu ihmal kamudaysa gereken sonuna kadar yapılmalı…

Sorumluları adli ve idari makamlara hesap vermeli, zararın tazminine gidilmeli!

Öğrendiğimiz kadarıyla Sayın Yılmaz, bir soruşturma komisyonu kurmuş!

Kurmuş ama bu öyle “sonuca gitmek” amacıyla kurulan bir komisyon değil!

***

Son olarak;

Türkiye’de devlet kurumlarında şöyle bir psikoloji oluştu;

Eğer bir kamu görevlisinin atama kararnamesi “Cumhurbaşkanı Erdoğan imzalı” ise, bürokratımız dokunulmazlık zırhına bürünüyor.

“Beyefendinin değer verdiği bir isim” denilerek, hataları örtbas ediliyor.
Kamuda samimiyet ve liyakat ilkesi, “ideolojik taraftarlık/körlük” nedeniyle ayaklar altına alınıyor.

Oysa insanların en hayırlısı, dinine, diline, dünya görüşüne bakmaksızın insanlığa en faydalı olandır…

Devletimize, milletimize ve üniversitemize biraz faydam olsun diye kaleme alacağım bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle…

***

Not:

Son bölümdeki değerlendirmeyi BUÜ Rektörü Sayın Prof. Dr. Ferudun Yılmaz için yaptığımı düşünmeyin!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.