SON DAKİKA

Yoksul(laşan)lar ve yoksullaştıranlar!

Yazının Giriş Tarihi: 13.11.2022 12:56
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.11.2022 12:56

Özellikle 1938’den sonra Türk siyasetine bakıldığında genelde göze çarpan olgu; yoksul(laşan)ların, sürekli olarak yoksullaştıranları desteklemeleridir.

Çok ilginç, çelişkiler barındıran ve akademik/bilimsel yetersizlikten dolayı hala tatmin edici cevapları olmayan bir durum bu.

Devlet imkânlarının transfer ve pay etme yetkisini ele geçiren iktidarların semirttiği, servet transferi yaptığı ve kolladığı kendi yandaşları dışındaki çoğunluğun genelde yoksulluk/ yoksunluk çektiği bilinen bir gerçek.

Daha da dikkat çekici olan ise geçmişte ekonomik imkân özlemi içinde olanların, iktidarlara yakın olmaları sayesinde devlet/kamu kaynaklı olarak ekonomik imkânları fazlalaştıkça yaşam alanları ve biçimleri, tüketim kalıpları, binekleri, giyim şekilleri, çocuklarının okuduğu okullar, etkinlikleri, dinledikleri müzikleri kısacası her şeylerinin farklılaşması ama bu farklılaşmaya paralel olarak da mağdur ve yoksullaşmaya karşı insani/vicdani duyarlılıklarını kaybetmesi.

Hal böyle iken yani kendilerine bu farklılaşmayı sağlayan görsel içerikli inançlarına -sanki gevşemeleri halinde ellerindeki imkânların kaybolacağı korkusuyla- daha tutkuyla sarılmaları ve kendi çizdikleri ideoloji çerçevesine uymayanları uydurma ya da direnenlere yönelik linç uygulamaları ile adeta bir hakmış gibi suçlama/yargılama rahatlığı, kültürel kopuşları daha belirgin bir hale getiriyor.

Dolayısıyla toplumda hem inanç hem kültür hem de ekonomik olarak farklı kitleler oluşuyor ve çözüm noktasında henüz bir ışık görünmüyor.

***

Peki o zaman yoksullar kendilerini yoksullaştıranları neden destekler?

Evet, herkesin bildiği ve kabul ettiği gibi ‘’sopa diksen filiz verecek bu bereketli topraklar’’ da biz niye bir türlü refaha ulaşamıyoruz?

Milleti değil de kendilerini zengin edenleri, sömürgen kompradorlaşmayı ilke edinenleri desteklemek hangi aklın(!) ya da daha doğru ifade ile akılsızlığın ürünü? 

Sebep; gaflet mi, dalalet mi, cehalet mi, ihanet mi?

Bu kısır döngü, sadece bu dönem de değil, nerdeyse 70 yıldır devam ediyor.

Bugüne gelelim.

Türkiye’de, 4 kişilik bir ailenin sadece temel gıda maddeleri ihtiyacının baz alındığı açlık sınırı; 7 bin 425 TL…

Aynı şekilde bir ailenin yeterli bir yaşam standardında yaşayabilmesi için gerekli asgari geliri ifade eden yoksulluk sınırı ise; 24 bin 185 TL…

Çalışanların yüzde 48’inin aldığı ücret 5 bin 500 TL.

Geçim sıkıntısının yanında;

Türkiye’ye akın eden 10 milyon üzeri sığınmacı nedeniyle vatandaş kiralık ev bulamıyor, bulsa da en az 3 kat artan kiralar nedeniyle bunalıma giriyor.   

Şimdi bu gerçek verilere göre biz aç mıyız yoksul muyuz?

Apaçık belli olan cevabı itiraf/ifade edememek ya da bin türlü kılıf uydurmak hangi ahlakın, inancın ya da psikolojinin sonucu?

Son 1 yılda bütün ürün ve hizmetlerin 3-4 kat artması, alım gücünün ‘uçurum’ kelimesinin bile karşılayamadığı vahamette düşmesi ve bu durum karşısında yarım kat bile artmayan ücret artışları ile savunma yapmanın zihinsel/ideolojik karşılığı ne?

Tam böyle bir süreçte;

‘’Bu sistemden dar gelirliler hariç firmalar kar ediyor’’ diyerek zenginin daha zengin, fakirin daha fakir hale getirildiği ikrarı ile tescillenen yoksulluk ve aşırı pahalılıktan dolayı yeterli gıdayı alamayan bebek, çocuk ve gençlerin gelişmeyecek beden ve zihinleri bu ülkeyi gelecekte taşıyabilecek mi?

Ya da adaletsiz, liyakatsiz, ehliyetsizliğin zirve yaptığı uygulamaların amacı, fakirleştirilen ve muhtaç hale getirilen bir milletin, düşünme melekelerinin hasarlanarak, korkutularak, sindirilerek, susturularak istenilen hale getirilmesi ve kendi inanç sistemlerinin yerleştirilmesinin bilinçli adımları mı?

***

Öncesi, bugünü ve sonrası için ağır bedelleri olacak davranışların vebali yoksullaştıranlarda mı yoksa yoksullaştıranları destekleyen yoksullaşanlarda mı? Ya da ikisinde mi?

Yoksullaşanların, yoksullaştıranları sürekli desteklemesinin nedeni cehaletle birlikte, gerçek anlamından saptırılan kader anlayışlarında ya da kaderine razı eden ideolojide mi?

İşin esası, Kur’an’i temelde İslam olan ya da yönetenlerinin bu iddiada bulunduğu bir ülkede, asla yoksulluk ve muhtaçlık olmaz.

Eğer oluyorsa yöneten-yönetilen herkes şapkayı önüne koyup sorgulamalı!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (1)
Yorumcu
Halil Akgül - 8 ay önce

UU imkanlarını laboratuvar yurt başarılı muhtaç öğrencilere burs bilgisayar ve kaliteli eğitim için harcayacağına üniversitenin tam ortasına Ulucamiden bile büyük Bursa’nın en büyük camisini yapmaktadır Bir adet cami zaten var ikincisi ve daha büyüğü israftır Öğrencilerin Eğitiminin önüne geçmesi günahtır

Anadolu çatlağı!

18.10.2021 04:57

Daha önce de ifade etmiştim; "İdeolojiler bitti" yalanıyla, Türkiye'de öncesinde 1980 darbesi, sonrasında Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte "Artık dünyanın tek gücü ABD" masallarına inananların dört elle küreselleşme politikalarına sarılması; Türk Ulus-Devleti'nin egemenlik anlayışını dönü

Bursa’ya sözümüz var!

28.10.2021 06:06

Değerli okur… 30 yılı bulan meslek hayatımda yeni bir başlangıç daha yaptım… Yerel basının önemli markalarından biri olan YeniDönem’deki görevimden ayrılıp, kurduğum Öge Yayıncılık Danışmanlık şirketi ile sektördeki faaliyete devam etme kararı aldım. Ardından Asuman Kurt Öge,

Yoksa biz!

09.11.2021 04:55

Dünyanın her yerinde adı ne olursa olsun toplumla din arasındaki ilişkiyi inkâr etmek mümkün değildir. Her din toplumun bütün alanlarında etkili olduğu gibi, toplum da her yönüyle dini etkisini altına alır. Kaldı ki din; İslam Ansiklopedisi’ndeki tanımına göre Arapça “Deyn&rdqu

Alfabeli intikam!

18.11.2021 08:03

Büyükşehir Belediyesi’nin restorasyon sonrası, muazzam bir sanat merkezine dönüştürdüğü Alacahırka’daki Zindan Kapı’nın iç kule merdivenlerinden surlara tırmanırken aklıma; 1930’larda Türklük ve Türk birliğine olan sevdası yüzünden henüz 44 yaşında Sovyet Rusya yönetimi tara

Partiyi ve isimleri ilahlaştırmak

20.11.2021 04:09

Siyasette Faruk Çelik ismi, ilk kez Refah Partisi Yıldırım İlçe Başkanlığı’nı yaptığı dönemde dikkatimi çekmişti… Yanılmıyorsam 1996 yılıydı… Dağılan Sovyet Rusya’dan aldığı diplomayla Türkiye’ye göç eden Ahıskalı bir hekimle, partisinin ilçe binasında vatandaş

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Söz Bursa En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.