İlkokula gidiyordum, beş sınıf bir arada okuyorduk…
Okuma, yazma öğrenmeye çalışan da bir sınıfta…
5.sınıfa gelmiş, hatta sınıf tekrarı yapan ergen ablalar ve abilerimle aynı sınıfta okuyorduk…
O zaman tek bir ideal bize aşılıyorlardı….
Oku, kendini köyden kurtar!
Yoksa…
Adam olamazsın.
Var gücümüz ile derslere asılıyor…
Köyden, okulu bitirip kurtulmaya çalışma mücadelesi veriyordum.
O zamanlar okul yarım gündü. Okul sabahtan başlıyor, öğlen bitiyordu.
Öğlenden sonra herkes tarlaya gidiyordu…
Topraklarımız, o kadar verimliydi ki, kereviz, patlıcan, bamya, fasulye, kavun, karpuz, domates, biber, kelem, enginar, şeftali, armut, elma, ayva, kiraz, vişne ceviz, döngel, incir, üzüm, patates, pirinç, buğday, arpa, mısır yani hayatta kalabilmek için her şey doğduğumuz toprakta yetişiyordu.
Yani köyde kimsenin aç kalması mümkün değildi.
İster süper zekâ ol ister sınıfın en tembeli ol, sonuçta her gün karnın doyuyordu...
Hiç kimse, kimseye muhtaç olmuyordu…
Ama sürekli bir algı vardı, üzerimizde;
Anlam veremiyordum ama ilkokulu başarılı bir şekilde bitirdikten sonra şehre okumaya gitmiştik.
Aşağı yukarı köyden 36 kişi şehirdeki ortaokula başladı. Bu 36 kişiden 3’ü liseyi bitirip üniversiteyi kazanmayı başarmıştı.
Biri de bendim.
Şehirde yaşayan arkadaşlarım, bana köyden geldiğim için sürekli, “Toprak kötüdür, sen köylü olma, kentli ol” telkininde bulunuyordu.
Sanki el birliği ile köylülüğü aşağılıyor, kabul edilmez bir şekilde köylü ve çiftçi bir ailenin çocuğu olmanın ikinci sınıf insan olmak anlamına geldiğini söylemeye çalışıyorlardı.
Üniversiteyi kazanmıştım…
Artık herkesten üstündüm.
Ama yıllar geçtikçe köydeki büyükler dede, nine, hakka yürüdükçe….
Geride kalanlar, miras kavgalarına tutuşup, tarlalarını, bağ bahçelerini sattılar.
Yukarıda saydığım birçok ürün artık köyde yetiştirilemiyor, çünkü bu işleri yapacak köyde adam kalmadı….
Tarla ve arsa paralarını alan zenginleşti, ancak para harcamayı bilemeyen çoğu arkadaşım, başkalarının yanında şimdi ırgatlık yapıyor ya da şehirde açılan fabrikalarda çalışıyorlar ve çoğu artık geçinemiyor, ne acı değil mi?
Toplu tarım köyde bitmişti…
Düşünsene;
Bugün köyde ata topraklarında tarlanı ekip biçsen, hayvanlarını yetiştirsen, etini sütün peynirini üretsen bir insan olsaydın, seni hangi güç askeri ücretle bir fabrikada çalışmaya mahkûm edebilirdi ki!
Çalıştıramazlardı!
Çünkü sen her şeyini kendi tarlandan, kendi emeğinle kazanıp, yiyip, içip, çocuklarını, torunlarına bakabiliyor, hatta onların düğün dernek, işlerini yapabilecek güce sahiptin.
Şimdi bir daha düşünmek lazım.
Bugün evlatlarımıza verebileceğimiz, en büyük eğitim, toprağı sevdirmektir.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Eğitim devam edecek salgın bitecek
20.11.2021 03:13
Tüm dünyayı sarsan yaşadığımız bu salgın günleri öğrencilere verdiğimiz eğitimin ne kadar çok önemli ve sürdürülebilir olması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Şartlar ne olursa olsun okulların her zaman açık kalması gerektiğini birlikte gördük.
Bugün hep birlikte çocuklarımızın duygus
Ne işte ne okulda ne de stajdalar!
Sürekli telefon ellerinde…
Sürekli online oyundalar…
Kimine göre boş gezen, boş tayfa, kimine göre de ev gençleri...
Okumuyor, çalışmıyor, iş de aramıyorlar...
***
Bugün dünya;
“Eğitimde, İstihdamda veya Eğitimde olmayan" yani İngilizc
Gençler özellikle “başkaları benim hakkımda ne düşünür, ya da ben benim hakkımda ne düşündürtürüm” diye sürekli gel git arasında kalmaktadırlar.
Özellikle sosyal medya mecralarında akıl almaz fotoğraflar, çekimler, hep benlik saygısını, benlik bilincini kendine özgü değerlendirmesi ola
Çoğu öğrencinin ileriye dönük bir hedeflemesi yok.
Günleri hızlı bir şekilde amaçsız ve hedefsiz bir şekilde geçiyor.
Asıl iş evlatlarımızın güçlü yanlarına ve heyecanına göre hedefler ve amaçlar oluşturmak. Daha doğrusu evlatlarımıza hedef oluşturabilmesi için gerekli ortamları sağlamalıyız.
Evlatlarımız online bilgisayar oyunlarının başından kalkmamak için elinden gelen her şeyi yapıyorlar.
Biz de farkında olmadan onları kendi haline bırakıyoruz.
Farkına vardığımızda;
Ne söylersen söyle bir süre sonra alışkanlık belki de bağımlılığın doğal sonucu olarak oyun için yeniden bilgisaya
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Söz Bursa
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ali ERZİNCANLIOĞLU
Hiçbir Şey Yetmiyor
Köyde yaşadığım günler aklıma geldi...
İlkokula gidiyordum, beş sınıf bir arada okuyorduk…
Okuma, yazma öğrenmeye çalışan da bir sınıfta…
5.sınıfa gelmiş, hatta sınıf tekrarı yapan ergen ablalar ve abilerimle aynı sınıfta okuyorduk…
O zaman tek bir ideal bize aşılıyorlardı….
Oku, kendini köyden kurtar!
Yoksa…
Adam olamazsın.
Var gücümüz ile derslere asılıyor…
Köyden, okulu bitirip kurtulmaya çalışma mücadelesi veriyordum.
O zamanlar okul yarım gündü. Okul sabahtan başlıyor, öğlen bitiyordu.
Öğlenden sonra herkes tarlaya gidiyordu…
Topraklarımız, o kadar verimliydi ki, kereviz, patlıcan, bamya, fasulye, kavun, karpuz, domates, biber, kelem, enginar, şeftali, armut, elma, ayva, kiraz, vişne ceviz, döngel, incir, üzüm, patates, pirinç, buğday, arpa, mısır yani hayatta kalabilmek için her şey doğduğumuz toprakta yetişiyordu.
Yani köyde kimsenin aç kalması mümkün değildi.
İster süper zekâ ol ister sınıfın en tembeli ol, sonuçta her gün karnın doyuyordu...
Hiç kimse, kimseye muhtaç olmuyordu…
Ama sürekli bir algı vardı, üzerimizde;
Anlam veremiyordum ama ilkokulu başarılı bir şekilde bitirdikten sonra şehre okumaya gitmiştik.
Aşağı yukarı köyden 36 kişi şehirdeki ortaokula başladı. Bu 36 kişiden 3’ü liseyi bitirip üniversiteyi kazanmayı başarmıştı.
Biri de bendim.
Şehirde yaşayan arkadaşlarım, bana köyden geldiğim için sürekli, “Toprak kötüdür, sen köylü olma, kentli ol” telkininde bulunuyordu.
Sanki el birliği ile köylülüğü aşağılıyor, kabul edilmez bir şekilde köylü ve çiftçi bir ailenin çocuğu olmanın ikinci sınıf insan olmak anlamına geldiğini söylemeye çalışıyorlardı.
Üniversiteyi kazanmıştım…
Artık herkesten üstündüm.
Ama yıllar geçtikçe köydeki büyükler dede, nine, hakka yürüdükçe….
Geride kalanlar, miras kavgalarına tutuşup, tarlalarını, bağ bahçelerini sattılar.
Yukarıda saydığım birçok ürün artık köyde yetiştirilemiyor, çünkü bu işleri yapacak köyde adam kalmadı….
Tarla ve arsa paralarını alan zenginleşti, ancak para harcamayı bilemeyen çoğu arkadaşım, başkalarının yanında şimdi ırgatlık yapıyor ya da şehirde açılan fabrikalarda çalışıyorlar ve çoğu artık geçinemiyor, ne acı değil mi?
Toplu tarım köyde bitmişti…
Düşünsene;
Bugün köyde ata topraklarında tarlanı ekip biçsen, hayvanlarını yetiştirsen, etini sütün peynirini üretsen bir insan olsaydın, seni hangi güç askeri ücretle bir fabrikada çalışmaya mahkûm edebilirdi ki!
Çalıştıramazlardı!
Çünkü sen her şeyini kendi tarlandan, kendi emeğinle kazanıp, yiyip, içip, çocuklarını, torunlarına bakabiliyor, hatta onların düğün dernek, işlerini yapabilecek güce sahiptin.
Şimdi bir daha düşünmek lazım.
Bugün evlatlarımıza verebileceğimiz, en büyük eğitim, toprağı sevdirmektir.
Eğitim devam edecek salgın bitecek
20.11.2021 03:13Tüm dünyayı sarsan yaşadığımız bu salgın günleri öğrencilere verdiğimiz eğitimin ne kadar çok önemli ve sürdürülebilir olması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Şartlar ne olursa olsun okulların her zaman açık kalması gerektiğini birlikte gördük. Bugün hep birlikte çocuklarımızın duygus
Ev gençleri
26.11.2021 12:50Ne işte ne okulda ne de stajdalar! Sürekli telefon ellerinde… Sürekli online oyundalar… Kimine göre boş gezen, boş tayfa, kimine göre de ev gençleri... Okumuyor, çalışmıyor, iş de aramıyorlar... *** Bugün dünya; “Eğitimde, İstihdamda veya Eğitimde olmayan" yani İngilizc
Gençler ve benlik kaygısı!
02.12.2021 06:11Gençler özellikle “başkaları benim hakkımda ne düşünür, ya da ben benim hakkımda ne düşündürtürüm” diye sürekli gel git arasında kalmaktadırlar. Özellikle sosyal medya mecralarında akıl almaz fotoğraflar, çekimler, hep benlik saygısını, benlik bilincini kendine özgü değerlendirmesi ola
Çocuklara hedef nasıl belirlenir
10.12.2021 11:45Çoğu öğrencinin ileriye dönük bir hedeflemesi yok. Günleri hızlı bir şekilde amaçsız ve hedefsiz bir şekilde geçiyor. Asıl iş evlatlarımızın güçlü yanlarına ve heyecanına göre hedefler ve amaçlar oluşturmak. Daha doğrusu evlatlarımıza hedef oluşturabilmesi için gerekli ortamları sağlamalıyız.
Online oyunlar ve çocuklarda duygu şekillenmesi
16.12.2021 02:57Evlatlarımız online bilgisayar oyunlarının başından kalkmamak için elinden gelen her şeyi yapıyorlar. Biz de farkında olmadan onları kendi haline bırakıyoruz. Farkına vardığımızda; Ne söylersen söyle bir süre sonra alışkanlık belki de bağımlılığın doğal sonucu olarak oyun için yeniden bilgisaya