SON DAKİKA
Hava Durumu

Seçime dair notlar -1-

Yazının Giriş Tarihi: 22.05.2023 12:56
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.05.2023 12:56

İçerik ve anlamdan yoksun kolaycı hamasetin büyülü gücünü(!) sonuna kadar kullanan, olgu yerine algıyı tercih eden ittifakların yarıştığı bir seçim yaşadık.

İkinci tura gidilirken yanlışlara, hatalara, yanılmalara, gaza gelme/getirilmelere bakılmadan ortalık yine rakam, istatistik, tahmin ve yorumlarla kaynıyor.

Süslü, yaldızlı söylemlerin aksine ülkenin düşünsel anlamda çölleşmeye gittiğini teyit eden derinlikli/rasyonel analiz, araştırma ve tartışmalar yok.

Dindarlığı tekeline aldığı sanısı ile hareket eden siyasal dinciler ve destekçisi dini yapı gibi, sanki başarının anahtarı bu imiş zannederek bu tekelin içinde kendine ezberlerle yer bulmaya çalışan diğer ittifak da dindarlıktan bihaber.

Dinciliğin değil gerçek dindarlığın nasıl olması gerektiğini öğütleyen Kur’an, hayatlarının dışında çünkü ama Batı literatürü ile ekonomik/siyasi konuşmalarını süslemeye bayılan bu kadar bakan/danışman; M. Heidegger’i de ıskalamış anlaşılan.

“Eleştiri ve sorgulama aklın dindarlığıdır” diyor, Alman filozofu…

Yani bir cümle hem akıl ederek selim akla ulaşmanın yolunu hem de neden gittikçe sığlaşmaya yol aldığımızı özetliyor.

***

O zaman önce mevcudu bir sorgulayalım, sonra da Millet ittifakına gelelim.

- Emevik dinin, mezhepçiliğin, hurafenin, geleneğin, adetlerin, ezberciliğin, hamasetin, konformizmin, makam gücünün ve statükonun etkisi altında kalan, hapsedilen ve onlarca yıldır aklı suikasta maruz bırakılan bir akıl/zihin, özgür tercih/seçimler yapıp, özgün/yerli fikirler üretebilir mi?

-Devlet/kamunun tüm imkânlarının tek taraflı kullanılması, bakanların istifa etmeyerek avantaj sağlaması, Türklüğe ve Cumhuriyete açıkça karşı çıkan parti vekillerinin, 2. tur için risk oluşturacağı düşüncesiyle yeminlerinin ertelenmesi seçimin ‘’adil’’ ve ‘’etik’’ olması ilkesine uygun mu?

-Tek aklın otoritesi ve belirleyiciliği ile yetinmek ya da kutsamak, fark etmeyi, hayatı bilinçli ve anlamlı olarak yaşamayı, sorumluluğu yerine getirmeyi sağlar mı?

- Bugün siyasal dincilik üzerinden yarışan iki ittifaktan birinin adayı Sayın Erdoğan’ın 7 Temmuz 2005’te, “Din üzerinden siyaset yapmak, dini ideolojik bir araç haline getirmek dine, demokrasiye ve insanlığa karşı suikasttan farksızdır” deyip, bugün ‘’seccade, kıble, nas, camilerimizi yaktılar, içki içtiler” söyleminin farklılığı ne ile alakalı?

-Ekonomiye bakarsak; Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin başlangıcında (2018) 4.50 TL. olan doların, bugün 4,5 kat artarak 19.80 TL. olması, siyasi ve ekonomik sistemin başarısı hakkında bir fikir verebilir mi?

-Yasalarla kendilerine görev sınırı çizilen ve bu çerçevede inisiyatif kullanan kurumların, bugün bu reflekslerinden söz edilebilir mi?

Edilemezse eğer ne tür aksamalar olabilir ve millet zarar görebilir mi?

-Artık bir projenin (BOP) parçası olduğu net olan ve milletin ensar/muhacir/savaş mağduru söylemleriyle avutulduğu sığınmacı tehlikesinin yol açtığı sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel çöküşün esas beka problemi olduğu anlaşılıyor mu?

Bizim milletimizin karnım doysun, ülkem bölünmesin hassasiyeti çerçevesinde bu durumu nereye oturtmak gerekiyor, doyurucu cevap aranıyor mu?

-Bu ülkenin tarihini, ortak geçmişini ve birlikteliğini temsil eden kimlik cüzdanlarının hak etmeyenlere parayla dağıtılıp, ülkenin kaderi üzerinde söz sahibi kılınmaları milliyetçilik mi?

-Bölücü/Siyasal dinci/Federasyoncu partilerin arka planlarında mevcut Türk, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlıklarını yine Cumhuriyet imkânları ile Meclise girerek, cüretkârca sergilemeleri hangi kategoriye giriyor? Hıyanet, nankörlük hafif sayılır mı?

 -Sürekli benzer söylemlerin, dün her türlü hakaret ve aşağılamayı yapıp bugün çift dilli davrananların, yalanların, popülizmin, profesyonel politikacıların, bölücülerin, devşirilmiş liberal solcuların ve siyasal dincilerin, ikbal pazarlıklarının, pişkinliğin daniskasının egemen olduğu bu siyaset arenasına, birbirine yakın oranlarda destek verilmesi toplumsal ahlakın/bilincin/aklın göstergesi midir, yoksa beka/milli soslu kör bağnazlık mıdır?

Sahi 8 milyona yakın seçmen niye sandığa gitmedi? 

Bilen, araştıran, anlamlı cevap verebilecek var mı?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.