1997-2012 yılları arasında doğanlara “Z Kuşağı” diyoruz.
Z Kuşağı tabiri, o kadar yaygın olarak kullanılıyor ki inanın halkın yüzde 90’ı bu kelimenin anlamını bilmiyor…
“Dijital doğanlar” diye adlandıracağımız “Z Kuşağı”, kendinden önceki kuşaklara karşı farklı yetkinliklere, değerlere, yaşam hedeflerine sahip bulunuyor.
İstedikleri bilgiye, istedikleri anda internet üzerinden ulaşabildikleri için daha çok “ben her şeyi kendim yapabilirim” modundalar.
Hatta halk arasında ‘’büyümüş de küçülmüş’’ tabiri bunları tanımlamak için kullanılan deyimlerimizdendir…
Pandemi esnasında bu kuşağın tüm işlerini odalarında bilgisayardan halledebildiklerini hep beraber gördük...
Zoom ve Microsoft Teams gibi farklı bilgisayar programları ile öğretmenleriyle nasıl iletişim kurduklarına şahit olduk.
Onların bu bilgisayar programları üzerinden yaptıkları görüşmeler, bizim geleneksel yüz yüze yaptığımız görüşme ve ziyaretlerimizle aynı duygularda eşitlendi
Ne kadar ilginç değil mi?
Daha düne kadar büyüklerimizin teknolojik olarak gelişmemiş dünyadan anlattığı yaşam hikayelerini dinlerken, biz de Z Kuşağının icraatları yüzünden üstelik kendi çağımızda dede ve ninelerimizin durumuna düştük!
Dijital doğanların, bilgileri bir araya getirme, uygulamaya koyma hızı konusunda inanılmaz yeteneklere sahip olduklarını görüyoruz…
Onlara söz hakkı vermek ve fikirlerinin paylaşabilecekleri, yaratıcılıklarını harekete geçirecek bir ortam sağlamak en önemli görevlerimizi arasında olmalıdır.
Dijital doğanlar gelecekte de teknolojik gelişmelere bağlı olarak, yapay zekâ, veri işleme otomasyon süreci, bilgi güvenliği, kullanıcı deneyimi ve insan-makine iletişimi alanlarında uzmanlaşmış kişilere çok ihtiyaç duyulacaktır.
Ciddi bir genç nüfusa sahip olduğumuzu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmadan, tıpkı ecdadımızın yaptığı gibi yeni nesil yeteneklerimizi artık dijital yetenek üzerinden seçmeye çalışmalıyız.
Anaokulundan itibaren dijital yeteneklerimizi seçmeye başlayıp ileride oluşacak olan yapay zekâ dijital dünyasına çocuklarımızı entegre etmeliyiz…
Zaten etrafımızdaki çocuklarımıza baktığımız zaman evlatlarımız çoktan dijital dünyalarda savaşlar kazanıyorlar, savaşlar kaybediyorlar, sanal topraklar alıp kendi oyun evrenlerini kullanmaya başladırlar bile!
Dijital doğanlara selam olsun!
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ali ERZİNCANLIOĞLU
Dijital Doğanlar
1997-2012 yılları arasında doğanlara “Z Kuşağı” diyoruz.
Z Kuşağı tabiri, o kadar yaygın olarak kullanılıyor ki inanın halkın yüzde 90’ı bu kelimenin anlamını bilmiyor…
“Dijital doğanlar” diye adlandıracağımız “Z Kuşağı”, kendinden önceki kuşaklara karşı farklı yetkinliklere, değerlere, yaşam hedeflerine sahip bulunuyor.
İstedikleri bilgiye, istedikleri anda internet üzerinden ulaşabildikleri için daha çok “ben her şeyi kendim yapabilirim” modundalar.
Hatta halk arasında ‘’büyümüş de küçülmüş’’ tabiri bunları tanımlamak için kullanılan deyimlerimizdendir…
Pandemi esnasında bu kuşağın tüm işlerini odalarında bilgisayardan halledebildiklerini hep beraber gördük...
Zoom ve Microsoft Teams gibi farklı bilgisayar programları ile öğretmenleriyle nasıl iletişim kurduklarına şahit olduk.
Onların bu bilgisayar programları üzerinden yaptıkları görüşmeler, bizim geleneksel yüz yüze yaptığımız görüşme ve ziyaretlerimizle aynı duygularda eşitlendi
Ne kadar ilginç değil mi?
Daha düne kadar büyüklerimizin teknolojik olarak gelişmemiş dünyadan anlattığı yaşam hikayelerini dinlerken, biz de Z Kuşağının icraatları yüzünden üstelik kendi çağımızda dede ve ninelerimizin durumuna düştük!
Dijital doğanların, bilgileri bir araya getirme, uygulamaya koyma hızı konusunda inanılmaz yeteneklere sahip olduklarını görüyoruz…
Onlara söz hakkı vermek ve fikirlerinin paylaşabilecekleri, yaratıcılıklarını harekete geçirecek bir ortam sağlamak en önemli görevlerimizi arasında olmalıdır.
Dijital doğanlar gelecekte de teknolojik gelişmelere bağlı olarak, yapay zekâ, veri işleme otomasyon süreci, bilgi güvenliği, kullanıcı deneyimi ve insan-makine iletişimi alanlarında uzmanlaşmış kişilere çok ihtiyaç duyulacaktır.
Ciddi bir genç nüfusa sahip olduğumuzu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmadan, tıpkı ecdadımızın yaptığı gibi yeni nesil yeteneklerimizi artık dijital yetenek üzerinden seçmeye çalışmalıyız.
Anaokulundan itibaren dijital yeteneklerimizi seçmeye başlayıp ileride oluşacak olan yapay zekâ dijital dünyasına çocuklarımızı entegre etmeliyiz…
Zaten etrafımızdaki çocuklarımıza baktığımız zaman evlatlarımız çoktan dijital dünyalarda savaşlar kazanıyorlar, savaşlar kaybediyorlar, sanal topraklar alıp kendi oyun evrenlerini kullanmaya başladırlar bile!
Dijital doğanlara selam olsun!