SON DAKİKA
Hava Durumu

İblis/Şeytan ve Aklıselim Kişi

Yazının Giriş Tarihi: 08.10.2023 11:11
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.10.2023 11:11

İBLİSİN/ŞEYTANIN GÜCÜ AKLISELİM KİŞİYE YETMEZ

 

Şeytanın zaferi için gereken tek şey, iyi adamların hiçbir şey yapmamasıdır.

Yeni Dünya Düzeni Şeytanîdir.(*) William Cooper

İblis, içimizdeki şeytandır. İblis egemen kişi ise, dışımızdaki insan şeytanıdır. İçimizdeki şeytan İblis, kimleri yanıltır, aldatır, kandırır, kendi güdümünde bir emir eri konumuna getirir? Kimlere ise gücü yetmez? Bunu Kur’an’dan ilgili ayetlerle bu yazıda ele almak istiyorum.

1. Azdırma Yetkisi ve Gücü Kendisine Allah’ın Verdiği İblis, Kadın-Erkek İnsanları Aldatma İddiasındadır

82,83İBLİS, Öyle ise en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan; mutlak galip oluşuna yemin ederim ki BEN ONLARIN HEPSİNİ; –içlerinden arıtılmış kulların hariç– KESİNLİKLE AZDIRACAĞIMdedi.

84Allah dedi ki: Gerçek budur. Ben de şu gerçeği söylüyorum: “85Ant olsun ki cehennemi kesinlikle senden ve onların sana uyanlarından; hepinizden dolduracağım.”(Sâd/82-83-85)

İblis’in, Sâd/82-83. ayetlerindeki “yemin ederim ki ben onların hepsini; kesinlikle azdıracağım” ifadesi,

- Azdırma yetkisi ve gücünün kendisine bizzat Allah tarafından verildiğini,

- Kendisinin sırf bu iş için yaratıldığını göstermektedir.  

İblis’in her hâlükârda işlevini yapacağını belirttiği bu söylemindeki yemin, aslında

* Allah’ın kendisine verdiği görevi, yine

* Allah’tan aldığı güç ve destek ile yerine getireceğine dair O’na verdiği bir söz mahiyetindedir.

Yoksa İblis’in bu ifadesi, birçok eserde açıklandığı gibi, Allah’a isyan anlamına gelmez. Bu ifadelerin Allah’a bir karşı çıkış olarak değerlendirilmesi, İblis’i Allah’a rakip olarak görmeyi ve insanların çoğunun doğru yoldan çıkması nedeniyle onun, Allah’a karşı galip geldiğini kabul etmeyi gerektirir.[1]

İblis, Allah’ın var’lığına ve bir’liğine inandığı için, O’nun şerefine Sâd/82’de yemin ettiği görülmektedir. Allah adına yemin etme yöntemi İblis ile başlamıştır.[2] İblis, yeminini yaparken insanları yoldan çıkarıp azdıracağını söylemiştir.

(a) İblis, Kimlere Karşı Âcizdir?

Hâlbuki İblis’in, aynı söylemin devamında, kimlere karşı âciz kalacağının beyanı da vardır ve aynen şöyledir:

ANCAK İÇLERİNDEN ARITILMIŞ /MUHLESİN KULLARIN MÜSTESNA.

Yapılan bu istisna ile, İblis’in dürtülerinden  muhleslerin = arıtılmış, arı-duru hâle getirilmiş kimselerin” etkilenmeyeceği açıklanmıştır. Muhles kimselerin kim olduklarına dair verilen örnekler ise, sadece Sâd suresinde sayılan isimlerden (Allah Elçileri Davut, Süleyman, İbrahim, İsmail...) ibaret değildir. Örneğin, Elçi Yusuf’un da muhles olduğu bildirilmiştir:

Ve ant olsun o hanım, ona niyeti kurmuştu. Eğer Yusuf Rabbinin açık kanıtını (gerçeğe dikkat çeken delilini) görmese idi, o kadına niyeti kurmuştu. Ondan fuhşu ve fenalığı uzak tutalım diye böyledir. Şüphesiz o (Yusuf), Bizim arıtılmış /muhlesın kullarımızdandı.”(Yûsuf/24)

Kimler, Muhles Diye Nitelenir?

Ancak Rabbimizin Kur’ân’da muhles/arıtılmış olarak belirttiği elçilerden başka hiç kimsenin muhles olmayacağını düşünerek bu niteliği, sadece Allah’ın Elçileri’ne özgü saymak isabetli bir görüş değildir. Fitnelenen, belâ ve musibetlerle sınanmaya sabreden, arınma isteğiyle kendini eğitip olgunlaştıran, mantıklı sistematik düşünme ile selim aklını işleterek zihinsel eylemlerini geliştirerek kendini aklıselim sahibi olmada yetiştiren kadın-erkek herkes muhles olup, İblis’in iğvalarından korunabilir. Böylece İblis, muhles kadın-erkek kişiler karşısında etkisiz, pasif ve âciz kalır.

Ayette “azdırma” olarak ifade edilen İblisçe dürtüleri ve somut sonuçlarını, bireysel ve sosyal yaşamda karşılaşılan her türlü suç, kusur ve hataları inceleyerek görmek mümkündür.  

- Gerek ölçüp biçmeden akla ilk geleni yapmaktan,

- Gerekse dürtüleri kontrol etme başarısını gösterememekten dolayı pek çok insanın çeşitli zararlara uğradığı çokça gözlenmiş bir durumdur.[3]

“Muhles, muhlesîn” sözcükleri “ha-le-sa” kökünden olup, bu fiil türevleriyle Kur’an’da otuz bir kez yer almaktadır.[4] Bu fiil kökünden Kur’an’daki kullanımlar, şu anlamlarıyla yer almaktadır:

- Kenara çekilmek (Yûsuf/80). Bu anlamdan hareketle muhlis /ihlâslı kişi, içindeki ve dışındaki şeytanın etkilerinden ayrılıp kendini sıyıran insan demek olur.

- Yürekten /içten bağlanmak (Nisâ/ 146; Zümer/2). Bu ayetlerde yer alan “ahlesû, muhlisan” sözcükleri, şirkin, şerrin, kuşkunun bulaşmadığı bir zihinle/aklıselimle, bütün bir benlikle Allah’a iman edip bağlanmayı ifade eder.  

- Dost ve Danışman edinmek (ûsuf/54). Ayette görülen, Mısır kralının, Yusuf’u, yönetimde kendisine danışman olarak seçmesidir. İhlas sahibi kişi de Allah’a yakın olan, herkesten daha önde olan, Allah ve insanlar arasında güvenilirliği olan ve bu erdeme sahip olandır.

- Arı-Duru katıksız olmak. Bu manada Kur’an’da hâlis din (Zümer/3), arı-duru düşünce (Sâd/46) ve katıksız bir süt (Nahl/66) için kullanılır. Bu kullanımlardaki “Hâlis” kelimesi, saf din, saf düşünce ve saf süt ifadelerindeki saf’lığı belirlemektedir. 

- Özgü olmak. Bakara/94, A’râf/32’deki “Hâlisan” sözcükleri, “sadece birine ait olmak” anlamına gelmektedir. 

- Adamak. Bakara/139’daki “muhlisûn” sözcüğü “içten /gönülden bağlanmak”manasına alınmalıdır.

- Seçmek. Yûsuf/24’de “el-muhlesîn”, Meryem/51’de “muhlesan” sözcükleri “seçilmiş” anlamına gelmektedir.

- Dine sıkı sıkı sarışıp Allah’a yönelmek. Yûnus/22’de bir musıbet/felâket karşısında kişinin, dini yalnız Allah’a has kılarak yalvarması “muhlesîne” sözcüğüyle açıklanırken dine sıkı sıkı sarışıp Allah’a yönelmek”manasında kullanılmıştır.

- Temizlemek. Biz, onları arı-duru bir düşünce ile temizledik /innâ ahlesnâhüm bihâlisatin”(Sâd/46) gibi.[5]  

Bütün bu anlamları birlikte değerlendirirsek şu sonuca varabiliriz: Beynindeki selim aklını selimleştirerek aklıselim sahibi olarak kendini, kötüye yönlendiren (emmare) nefsinin, yani İblisinin fücûra, şerre, şeytanlığa, şirke yönlendirmesinden temizleyip arındıran, bunun yanında saf bir imana, tevhide, salih eylemlere hayra, iyiliklere, barış ve adalete yönelen kadın-erkek kişi, insanlaşır, mümin ve mehles diye nitelenir. Allah’ı ile barışık, kendisiyle ve tüm insanlıkla barışık bir kişiliğe sahip kişi diye anılır. Aklıselim/kalbi selim sahibi bu kadın-erkek kişiye içindeki ve dışındaki şeytanın onu aldatmaya gücü asla yetmez.

(b) Muhles ve Mümin Kişilere Karşı Hiçbir Gücü/Kudreti Olmayan İblis’in İğvalarına Uyanların Kayıpları

Rabbimiz, İblis’in iğvalarına[6] uyanların kayıpları hakkında geçmişten şöyle somut bir örnek vermektedir:

15Ant olsun ki Sebe toplumu için yurt tuttukları yerde bir alâmet/gösterge vardı: Sağdan ve soldan iki bahçe! –“Rabbinizin rızkından yiyin ve O’nun için nimetlerin karşılığını ödeyin! Ne güzel bir belde ve çok bağışlayıcı bir Rabb!”–

16Fakat onlar yüz çevirdiler; nimetlerin karşılığını ödemediler. Biz de üzerlerine barajların selini salıverdik ve iki bahçelerini onlara buruk yemişli, ılgınlık ve içinde biraz da “sidir ağacı” bulunan iki bahçeye çevirdik.”

17Bu, onların küfretmiş; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olmaları nedeniyle Bizim onları cezalandırmamızdır. Ve Biz sadece çok nankör olanları cezalandırırız.”

18Ve Biz onlarla o bereket verdiğimiz memleketler arasında, sırt sırta şehirler meydana getirmiştik. Ve onlara da muntazam gidiş geliş düzenledik: –Buralarda gecelerce ve gündüzlerce emniyet içinde gidin gelin!–”

19Sonra da onlar: “Rabbimiz! Seferlerimizin arasını uzaklaştır!” dediler ve nefislerine yanlış; kendi zararlarına işler yaparak haksızlık ettiler. Şimdi de Biz onları efsaneler yaptık ve tamamen didik didik dağıttık. Şüphesiz ki bunda tüm kendisine verilen nimetlerin karşılığını çokça ödeyen sabreden için elbette alâmetler/göstergeler vardır.”

20Ve ant olsun ki İblis (ham düşünce yetisi) onlar hakkındaki zannını tasdik etti de müminlerden ibaret bir kesimden başkası İblis’e uydular.”

21Hâlbuki İBLİS İÇİN ONLAR ÜZERİNDE HİÇBİR KUDRET YOKTU. Fakat Biz ahrete imanı olanı, onun hakkında yeterli bilgisi olmayandan ayırt edecektik, bildirecektik. Ve senin Rabbin her şeyi iyice koruyandır.”(Sebe/15-21)

(c) Muhles ve Mümin Kişilere Karşı Hiçbir Gücü/Kudreti Olmayan İblis’in İtirafını Yüce Allah Doğruluyor

Allah dedi ki: Gerçek budur. Ben de şu gerçeği söylüyorum: “85Ant olsun ki cehennemi kesinlikle senden ve onların sana uyanlarından; hepinizden dolduracağım.”(Sâd/84-85)

Yüce Allah, Sâd/84. ayette, daha önce İblis’in, ihlâslı kulların istisna edileceğini bildiren ifadesini doğrulamaktadır.

Sâd/85’deki “minke=senden” sözcüğü, “senin cinsinden” anlamına gelir. Buna göre,

- İblis’in cinsinden olanlar ile,

- İblis nitelikli insanlar ve

- Onların sana uyanlarından” ifadesiyle de, insan soyundan İblis’e uyan insan şeytanları kasdedilmektedir.[7]

Ayetteki “hepinizden” vurgusu ise, İblis nitelikli insanların ve bunlara uyanların hiç birisinin yakalarının bırakılmayacağını, cehennemin istisnâsız olarak bunların hepsiyle doldurulacağını belirtmektedir. Hatırlanacak olursa, İblis’in de, sevk ettiği kişi ile birlikte cehenneme sürüleceği, Kaf suresinde yer almaktadır:

20Ve Sûr da üflenmiştir.İşte bu, korkutulan gündür.”–  

21Ve herkes, kendisiyle beraber bir sürücü ve bir şahit bulunarak geldi.

23Ve onun yaşıtı olan arkadaşı/İblis dedi ki: İşte yanımdaki hazır.

“24,25Haydi, İblis ve tanık; ikiniz, tüm inatçı, kâfir; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden, hayrı alabildiğine engelleyen, kendine haksızlık eden ve şüpheci olan o kişileri atın cehenneme! 26O ki Allah ile birlikte başka bir ilâh edinmişti. Haydi, ikiniz birlikte, onu şiddetli azaba atın!

27Onun yaşıtı olan arkadaşı/İblis dedi ki: Rabbimiz! Ben onu azdırmadım. Fakat kendisi uzak bir sapıklık içindeydi.

28Allah dedi ki: Benim huzurumda çekişmeyin! Ben size daha önce tehdit göndermiştim. 29Benim huzurumda Söz değiştirilmez. Ve Ben kullara asla yanlış iş yapan; yaptıkları iyi amelleri noksanlaştıran, haksızlık eden biri değilim.”(Kaf/20-29)

2. İblis, Aklını Selimleştirmeyenleri Allah’ın Yolu’ndan Saptırır

16,17İblis, Öyleyse, beni azgınlığa itmene karşılık, ant olsun ki ben, onlar için Senin dosdoğru yoluna oturacağım, sonra yine ant olsun ki onların önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından onlara sokulacağım ve Sen, çoklarını kendilerine verilen nimetlerin karşılığını ödeyenler bulmayacaksın dedi.”(A’râf/16-17)

Yani, bana bu iğva gücünü vermene karşılık ben de görevimi yapacağım; Senin dosdoğru yolun (insanları cennete götüren yolun) üzerine oturacağım; orada pusu/kumpas kuracağım ve onlara dört yönden geleceğim, onları etkileyeceğim.

Bu ifadeler Sâd/82-83’de; (İblis’in) “Öyle ise izzet ve şerefine yemin ederim ki, ben onların hepsini mutlaka azdıracağım, ancak içlerinden arıtılmış kulların müstesnasöylemi şeklinde verilmişti.

Hicr/39-40’da ise; (İblis’in) “Rabbim! Beni, Sen azdırdığın (beni azdırmak için yarattığın) için, mutlaka ben de yeryüzünde onlara süsleyeceğim ve arıtılmış kulların hariç onların hepsini mutlaka azdıracağım! şeklinde gelecektir.

İblis’in bu beyanının Allah'a bir meydan okuyuş olmadığına dikkat edilmelidir. Burada İblis, kendisini kimin görevlendirdiğini ve görevine göstereceği sadakati açıklamaktadır.

A’râf/16. ayette geçen  “iğvâ” sözcüğü, “aşırı derecede sapıklık isteğinin kalbe yerleştirilmesi” demektir. İblis, “İçime yerleştirdiğin bu saptırma yetisi nedeniyle” diye açıklamada bulunmak suretiyle, bu özelliğin benliğine Allah tarafından yerleştirildiğini ifade etmiştir. Allah, İblis’in içine saptırma yetisini yerleştirmekle birlikte, ona bu konuda bir zorlama gücü vermemiştir.

İblis, sadece yönlendirir, zorlayıcı yaptırım gücü yoktur.

İblis’in insanlar üzerinde herhangi bir şekilde yaptırım gücünün olmadığı ayetlerde şöyle açıklanıyor:

Allah dedi ki: “Git! Sonra onlardan kim sana uyarsa, bilin ki, şüphesiz ki, cezanız yeterli bir ceza olarak cehennemdir. Onlardan gücünü yetirdiklerini sesinle sars. Ve atlılarınla ve yayalarınla onların üzerine yaygara kopar! Mallarda ve çocuklarda onlara ortak ol! Ve onlara vaatlerde bulun.” –Ve şeytan, onlara aldatmadan başka bir şey vaat etmez.– Şüphesiz ki, Benim kullarım, senin için onlar aleyhine hiçbir güç yoktur.–Tüm varlıkları belirli bir programa göre ayarlayan ve bu programı koruyarak, destekleyerek uygulayan” olarak da Rabbin yeter.– (İsrâ/63-65)

Ve iş bitince şeytan (İblis/düşünce yetisi) onlara, “Şüphesiz ki Allah size gerçek vaadi vaat etti, ben de size vaat ettim, hemen de caydım. Zaten benim size karşı zorlayıcı bir gücüm yoktu. Ancak ben, sizi çağırdım siz de bana karşılık verdiniz. O nedenle beni kınamayın, kendi kendinizi kınayın! Ben, sizi kurtaramam, siz de benim kurtarıcım değilsiniz! Şüphesiz ben, önceden beni Allah’a ortak koşmanızı da kabul etmemiştimdedi. –Şüphesiz şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanlar, kendileri için acı bir azap olanlardır!” (İbrâhîm/22)

Allah dedi ki: “İşte bu Benim üzerime aldığım dosdoğru bir yoldur. Sana uyan azgınlardan başka, kullarımın üzerinde hiçbir zorlayıcı gücün yoktur. Şüphesiz ki onların hepsine vaat edilen yer de cehennemdir. Onun için yedi kapı vardır. O kapıların her biri için onlardan bir parça ayrılmıştır.”(Hicr/41-44)

Şüphesiz ki iman etmiş ve Rablerine işin sonucunu havale eden kimseler üzerinde Şeytan-ı Racim’in hiçbir zorlayıcı gücü yoktur. Onun zorlayıcı gücü, ancak kendisini, yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakın edinenler ve Allah’a ortak koşanların ta kendileri olan kimseler üzerinedir.”(Nahl/99-100)

A’râf/16-17. ayetlerde, İblis’in, insanların üzerine geleceğini söylediği dört yön (ön, arka, sağ ve sol) ile ilgili olarak klâsik eserlerde birçok yorumlar yapılmış ve yönler “Dünya tarafından, ahret tarafından, iyilik tarafından ve kötülük tarafından” veya “Gördükleri yerden, görmedikleri yerden, şehvetlerinden, öfkelerinden ve akıllarının erdiğinden-ermediğinden” şeklinde tanımlanmaya çalışılmıştır.

Bize göre bu yönler, İblis’in etkilendiği yönlerdir. Tekvîr sûresinde de yer alan “insandaki ham/ilkel düşünce yetisi” olarak tanımladığımız İblis, çevredeki olayların etkilerine karşılık, insanın zihninde oluşan dolaylı bir tepki şeklinde faaliyet göstermekte, duyu organlarıyla algılanan her şeye karşı ânında bir ham düşünce üretmektedir. Bu da, “insanın aklına geliveren ilk şey”dir. Dolayısıyla, İblis’i harekete geçiren şey, çevreden (dört yönden) gelen etkilerdir. Eğer insanın çevresinde etki yapan bir hareket yoksa; ya da insan duyu organları ile bu hareketleri algılayamadığı için bunlardan etkilenmiyorsa, zihninde de bir tepki oluşmayacak, yani İblis harekete geçmeyecektir. Ayette, İblis’in hareket edeceği yönlere “alt” ve “üst”ün dâhil edilmemesi, insanın etki algılamasında bu iki yönün pasif olması nedeniyledir.[8]

“Dosdoğru yol” olarak çevirdiğimiz “sırât-ı mustakîm” ifadesi, Fatiha’da yer aldığı üzere, “cennete götüren yol” anlamına gelir. İblis, bu yol üzerine oturacak ve insanları bu yoldan saptırarak kendi yoluna sevk etmeye çalışacaktır. İblis’in yolunun ise cehenneme götüren yol olduğu A’râf/18’de açıklanmıştır.

İblis’in insanları Allah’ın dosdoğru yolundan saptırmak için ısrarlı bir çaba göstereceğini bildiren sözleri, Allah’a karşı bir meydan okuma anlamına gelmez. Bu ifadeler İblis’in özelliklerinin bize temsilî yöntemle Kur’an’da anlatılması nedeniyle ona söylettirilmiştir.

Allah, Haydi, sen, yerilmiş ve itilmiş olarak oradan çık. Onlardan sana kim uyarsa, ant olsun ki sizin hepinizden cehennemi dolduracağım.”(A’râf/18)

İblis’e uymak demek, “her aklına geleni ölçüp biçmeden, vahiyle sağlamasını yapmadan uygulamak” demektir. Bu tür davranışlar şımarık ve kibirli bir insanın yapacağı davranışlar olup inkâra ve sonuçta o kimsenin zarar görmesine neden olacak davranışlardır. Dürtü, tutku ve arzularını gereği gibi dizginleyemeyenler, İblis’in dört yönden yaptığı iğva ve ifsat saldırılarına mağlup olmak durumunda kalacaklardır. Bunun doğal sonucu, cehennemin vahye kulak vermeyenlerden ve aklını selimleştirmeyenlerden doldurulacak olmasıdır:

Ve onlar derler ki: “Eğer biz dinlemiş olsaydık yahut akletmiş olsaydık şu çılgın ateşin ashâbı içinde olmazdık.” (Mülk/10)

3. İBLİSİN AZDIRMA YÖNTEMLERİ

Aklını Selimleştirmeyen İblis Egemen Kişi Olur

39,40İblis dedi ki: Rabbim! Sen, beni, insanları azdırmam için yarattığın nedenle kesinlikle ben de yeryüzünde, her şeyi onlara süsleyeceğim ve ARITILMIŞ KULLARIN HARİÇ onların hepsini kesinlikle azdıracağım!

41-44Allah dedi ki: İşte bu Benim üzerime aldığım dosdoğru bir yoldur. SANA UYAN AZGINLARDAN BAŞKA, KULLARIMIN ÜZERİNDE HİÇBİR ZORLAYICI GÜCÜN YOKTUR. Şüphesiz ki onların hepsine vaat edilen yer de cehennemdir. Onun için yedi kapı vardır. O kapıların her biri için onlardan bir parça ayrılmıştır.”(Hicr/39-40-44)

(a) Doğru yola mani olmak.

İnsanları saptırmak için senin yolunda oturarak ...” (A’râf/16)

İblis, A’râf/16. ayetin devamında bu işi yapacağını ilân etmektedir.

Allah’ın doğru yolu” ifadesiyle, maddî anlamda bir yol kastedilmemektedir. Allah’ın doğru yolunun ne olduğu, Fâtiha/6-7. Ayetlerinde “sırat-ı müstakim” olarak açıklandı. Allah ile insan ve insan ile insan arasındaki dengeli ilişkilerin tamamına doğru yol denmektedir. Adalet, ölçü ve denge bu yolun temellerini oluşturmaktadır.

* Allah’a kulluk etmek doğru yoldur(Âl-i İmrân/51),

* Doğru söz Allah’ın yoludur(Hacc/24),

* Haklar, Allah’ın yolunu oluşturuyor, yani akıl, düşünce ve takvânın yolunu(En‘âm/151-153) oluşturuyor.

Şeytanın kastettiği Allah’ın yolu, aklın, düşüncenin, takvanın, hakların, adaletin, imanın ve İlâhî vahyin getirdiği bütün değerlerin yoludur. İblîs’in o yola oturması, yolu kesmesi anlamına gelmektedir. Başka bir ifade ile beyindeki selim akıl ile zihnin yolunu kesmek. İlâhî vahyin akılla ilişkisini ve bağlarını koparmaktır.

(b) Şükretmelerini engellemek.

A’raf/17’de İblis tarafından insanın Allah’a şükretmesinin engelleneceği ifade edilmektedir. Burada şükretmenin iki anlama geldiğini söylemekte yarar vardır:

Birincisi nimetin kıymetini bilmek ve Allah’tan geldiğine inanmak. Şükretmemek de bunun aksidir.

İkincisi inanmaktır.

Sen onların çoğunu şükredenlerden bulamayacaksın” derken İblis, “Onların çoğunu iman eder vaziyette bulamayacaksın” demek istemektedir.

Her yönden insana gelmesinin anlamı, insanın her an ve her şart altında şeytanın etkisine açık olduğunun ifadesidir. İblis’in manyetik alanının dışında kalmak çok zordur.

(c) Amellerini süslemek ve azdırmak.

Hicr/39’da, şeytanın insanı nasıl etkileyeceğinin başka bir boyutu gündeme getirilmektedir.

Sâd/82’de Allah’ın kudretine (şerefine) yemin ederek, ihlâs sahipleri hariç hepsini azdıracağını söylemektedir. Bu azdırma kelimesini öyle kullanıyor ki, A‘râf/16’da Allah’a “Beni azdırdın” demektedir. Azdırma işini kendisinin, kadın-erkek kişiler üzerinde gerçekleştireceğini söylerken de aynı sözcüğü kullanmaktadır.

(d) Tahrik ederek (A‘râf/200),

(e) Vesvese vererek (Nâs/4-5),

(f) Çağırarak (Lokmân/21; İsrâ/64),

(g) Emrederek (Bakara/268),

(h) Unutturarak (Mücâdele/19).

(k) Süslemek sûretiyle(Enfâl/48),

Şeytanın hangi yollarla insana yaklaşacağı ve onun etkileme silâhlarının neler olduğu yukarıdaki ayetlerde açıklandı. İlâhî eğitimin en önemli yöntemlerinden biri, tehlikenin nereden geleceğini önceden haber vererek insanları bilgilendirmektir. Bilgilendirmenin olmadığı yerde tedbir alınamaz. Bütün bu anlatımların amacı, insanın, şeytana karşı tedbirini alması için onu bilgi ile donatmaktır. Eğitimin sakındırma amacına ancak bu yolla ulaşılabilir.[9]

(L) Kötüyü iyi gösterme eylemi olan süslemek.

İblis, “Onlara süsleyeceğim” derken, neyi süsleyeceğini söylememektedir. Bunun anlamı, kötü­nün iyi, yanlışın doğru, çirkinin güzel, erdemsizin erdemli, bâtılın hak, sahtenin gerçek olarak gösterilmesidir. İşte bu süslemenin, yani sahte süsün neler olacağını belirleyen ayetler şunlardır:

* Hiç olmazsa, onlara bu şekilde azabımız geldiği zaman boyun eğselerdi! Fakat kalpleri iyice katılaştı ve şeytan da onlara yaptıklarını süslü gös­terdi”(En’âm/43).

Buradaki süslü göstermek, ‘cazip ve güzel göstermek’ anlamına gelmektedir. Bu süslü göstermenin alanı, amel, yani ahlâkî davranışlar olmaktadır.

* Bunun gibi ortakları, müşriklerden çoğuna çocuklarına öldürmeyi zel gösterdi ki, hem kendilerini mahvetsinler hem de dinlerini karıştırıp boz­sunlar”(En‘âm/137).

İnsanların kendilerini yok etmek ve dinlerini bozmaları için kız çocuklarını öldürmeyi hoş göstermek şeytanın süslemelerinden biri olmuştur.

* Hani şeytan onlara yaptıklarını güzel gösterdi de: Bugün insanlardan size galip gelecek yoktur, şüphesiz ben de sizin yardımcınızım dedi. Fakat iki ordu birbirini görünce ardına döndü ve: Ben sizden uzağım, ben sizin görmediklerinizi görüyorum, ben Allah’tan korkuyorum, Allah’ın azabı şiddetlidir dedi”(Enfâl/48).

Savaş anında sahte sözlerle, güçsüz olan orduyu galip gelecek diye savaşa sürüklemek için yardımcı olacağını söyleyip, sonra onları yüz üstü bırakan şeytanın sahte süsünü ifade etmektedir.

* Allah’a ant olsun, senden önceki milletlere de peygamber göndermi­şizdir. Fakat şeytan onlara işlerini süslü gösterdi de (iman etmediler). İşte şeytan, bugün onların velisidir ve onlar için elem verici bir azap vardır”(Nahl/63).

Şeytan insanlara iman etmemelerini süslü göstermiştir. Hoşlanma­dıkları şeyleri Allah’a yakıştırmalarını, yalan açıklamalarda bulunmala­rını cazip, hoş ve güzel gösteriyordu. Aslında iblis/şeytan, sonucu kötü olanı güzel gösteriyordu.

* Onun kavminin, Allah’ı bırakıp Güneş’e secde ettiklerini gördüm. Şeytan, kendilerine yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru yoldan alıkoymuş. Bunun için doğru yolu bulamıyorlar”(Neml/24).

Şeytan, şirki, yani Allah’a eş koşmayı insanlara hoş göstermektedir. Bu sahte süsle onları yoldan çıkarmaktadır.

Kime ameli süslü gösterilirse, o da onu güzel görür”(Fâtır/8).

Bu ayetlerden anlıyoruz ki, iblis/şeytan, insanı yoldan çıkarmak için, önce ona eylemini süslü göstermekte ve bu yolla onu aldatmaktadır. Böyle yapaca­ğını ilk vahiyle bilgilendirilen beşer Âdem’in olgusunda/kıssasında Allah’a itiraf etmiştir.

İblis, Hıcr/39’da “yeryüzünde onlara süsleyeceğim” demekle genel ifade kullanmış, hangi amelleri süsleyeceğini söylememiştir. Beşeriyet içinde bir beşer olan Âdem’in ilk vahiyle bilgilendirildiği an olduğundan, eylemlerin neler olacağını söylemesi mümkün değildi. İnsanı, Allah’tan, kendinden uzaklaştıran hangi eylem varsa onu süslü göstermektedir. Kıyamete kadar bu ameller farklılıklar kazanabilir. Şeytan için önemli olan, onu sahte süsle süsleyerek insana hoş ve güzel göstermektir.

(L) “Onların hepsini mutlaka azdıracağım.

Şeytanın, insanı azdırması, insanı kötü manada etkilemesi anlamına gelmektedir. “Hepsini” ifadesi, kadın-erkek bütün beşeri etkileyeceği ve şeytanın etki alanının ­dışında kimsenin kalamayacağı anlamına gelmektedir.[10]

Şeytan, insanı nasıl etkileyip azdırmaktadır?

İblisin kişiyi nasıl azdıracağını, Allah’ın huzurunda itirafı şeklinde A‘râf/16. ve 17. ayetlerinde görmüştük. Bunları da maddeler halinde yukarda özetledik.

İblis ve onun zürriyeti diye nitelenen insan şeytanları, zamanla bu yöntemleri çağın teknolojik olanaklarından yararlanarak geliştirmekte ve uygulamaya koyarak, insanları azdırmış/azdırmaktadır.[11] Bireysel yahut örgütlü /kurumsal küresel şeytan ve şeytanlığın şerlerinden korunmanın, kurtulmanın tek şartı vardır:

Birey ve toplum olarak AKLISELİM SAHİBİ OLMAK.  

- Çünkü AKLISELİM AKTİF, ETKİN OLDUĞUNDA,

- İblis/Şeytan pasif ve etkisiz kalır.[12]

Bunun için orta son sınıftan itibaren her dereceli okulda Aklın selimleştirilmesini uygulamalı öğretecek beyin eğitimi verilmesi şarttır.

 

***

Kaynakça

(*) William COOPER, Apokalips’in Atlıları, istanbul, 2014, Selis Yy., s.175; s.193.

[1] Hakkı YILMAZ, Tebyinü’l-Kur’an /İşte Kur’an, İstanbul, 2015, c.2, s.230.

[2] Prof.Dr. Bayraktar BAYRAKLI, Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur’an Tefsiri, İstanbul, 2008, c.16, s.304.

[3] H.YILMAZ, Tebyinü’l-Kur’an /İşte Kur’an, s.231.

[4] M. Fuâd ABDÜLBAKÎ, el-Mu’cemü’l-Müfehres, Beyrut, 1987, s.238.

[5] Bkz. B.BAYRAKLI, Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur’an Tefsiri, c.10, s.349-352; Prof.Dr. Mehmet OKUYAN, Kur’an Sözlüğü, İstanbul, 2017, 7.Baskı, Düşün Yayıncılık, s.296-298.

[6] Bkz. Sedat ŞENERMEN, ŞEYTAN  İçimizdeki... Dışımızdaki bireysel... küresel, İstanbul, 2019, Ulak Yayıncılık, s.434-470.

[7] H.YILMAZ, Tebyinü’l-Kur’an /İşte Kur’an, c.2, s.232.

[8] H.YILMAZ, Tebyinü’l-Kur’an /İşte Kur’an, c.2, s.280.

[9] B.BAYRAKLI, Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur’an Tefsiri, c.7, s.85-86.

[10] B.BAYRAKLI, Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur’an Tefsiri, c.10, s.346-347.

[11] Bkz. Sedat ŞENERMEN, Tarihsel Uygulamalarla AKIL TUTULMASI KİTLENME, İstanbul, 2017, Nergiz Yayınları.

[12] Bkz. Sedat ŞENERMEN,

- Bilim ve Kur’an Dilinde KALB /AKIL, İstanbul, Mart 2014, Togan Yayınları.

- Aklın Kaynağı İSLAM’DA BEYİN, İstanbul, Ekim 2014, Nergiz Yayınları.

 

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.