Bu ders yılında ara döneme geldik. LGS ve YKS sınavlarına daha da yaklaştık. Bu durum hem sınava dahil olacak gençlerde hem de ailelerinde; kaygı ve buna bağlı olarak strese neden olmaktadır. Sınav kaygısının neden oluştuğunu bilip, çözümler üretebilmek kaygıyı azaltacaktır. Bu yazımdaki amacım da bu yönde bir reçete sunmaktır.
Sınav Kaygısı Nedir?
Sınav kaygısı, bireyin bir sınav öncesinde ya da sınav sırasında hissettiği yoğun endişe, stres ve korku duygularıyla ortaya çıkan bir durumdur. Bu kaygı, belli bir düzeyde motivasyonu artırıp performansa olumlu katkı sağlayabilir. Ancak yoğun olduğu durumlarda odaklanma sorunları, bilgiye erişimde zorluk ve fiziksel belirtilerle bireyin performansını olumsuz yönde etkileyebilir.
Sınav Kaygısı Neden Olur?
Sınav kaygısının birçok nedeni olabilir ve bu nedenler bireysel farklılıklar gösterebilir ki burada 2 ana başlığı ele alacağım…
Başarı Baskısı ve Mükemmeliyetçilik: Ailelerin çocuklarına aşırı başarı beklentisiyle yaklaşması, çocuklarda kaygı seviyesini yükseltir. "Komşunun oğlu bu sınavı kazandı, sen de kazanmalısın" gibi ifadeler, çocuğun üzerinde gereksiz bir baskı yaratabilir. Çocuk, yalnızca başarısı üzerinden değer gördüğünü hissettiğinde, kendini sürekli kanıtlama çabası içinde bulabilir. Mükemmeliyetçilik çoğu zaman aile tutumlarından beslenir. Aşırı koruyucu veya kontrolcü ebeveynler, çocuklarına dolaylı yoldan "Her zaman en iyisi olmalısın" mesajını verebilir.
Örneğin, bir çocuğun sınavdan aldığı 95 puanın ardından "Neden 100 almadın?" gibi bir sorgulama, çocuğun yeterli olmadığını düşünmesine neden olabilir. Bu durum, hata yapma korkusunu ve kaygıyı artırır. Ailelerin destekleyici ve kabul edici bir yaklaşım benimsemesi önemlidir. "Senin çaban bizim için çok değerli" veya "Hata yapmak öğrenmenin bir parçasıdır" gibi mesajlar, çocuğun kendini daha güvende hissetmesini sağlar. Çocuğun, sınav sonucundan bağımsız olarak değerli olduğunu bilmesi, mükemmeliyetçilik kaynaklı kaygının azalmasına katkı sunar.
Planlı ve Gerçekçi Hazırlık Eksikliği: “Hazırlıksızlık”; sınav kaygısının en belirgin nedenlerinden biridir. Düzensiz çalışma alışkanlıkları ya da son günü beklemek, bireyin kendine olan güvenini zedeler. "Keşke daha çok çalışsaydım" hissi, kaygıyı tetikleyebilir. Planlı ve gerçekçi bir çalışma sistemi, bu sorunun önüne geçebilir. Günlük programlar yapmak, haftalık hedefler koymak ve bu hedeflere ulaşıldığında kendini ödüllendirmek motivasyonu artırır.
Örneğin, "Bu hafta matematikte 10 test bitirdim, kendime film izleme izni veriyorum" gibi yaklaşımlar çalışma verimini de destekler.
***
Ergenlik dönemini ve bireye etkisini bilmeden işlevsel çözüm üretemeyiz. Ergenlik dönemi, bireyin çocukluktan yetişkinliğe geçiş sürecidir ve bu dönemde fiziksel, bilişsel, duygusal ve sosyal değişimler yoğun bir şekilde yaşanır. Ergenlik döneminde kimlik arayışı ve sosyal kabul kaygısı, sınav kaygısını artırabilir.
Stanley Hall’un Fırtına ve Stres Kuramı, Piaget’in Bilişsel Gelişim Kuramı’na Göre Soyut İşlem Dönemi (12+ Yaş), Psikososyal Gelişim ve Erik Erikson’un Kimlik vs. Rol Karmaşası Dönemi, Psikoseksüel Gelişim ve Freud’un Genital Dönemi, Bağlanma Kuramı ve John Bowlby, Sosyal Gelişim ve Lev Vygotsky’nin Sosyokültürel Kuramı, Ahlaki Gelişim ve Kohlberg’in Ahlaki Gelişim Evreleri, bu kuramlar ergenlik dönemini detaylı ele alan kuramlardır.
Ergenlik dönemiyle ilgili farklı gelişim kuramcılarının ortaya koyduğu görüşler ve bu görüşler doğrultusunda ergenleri desteklemek için bazı önerilerde bulunacağım.
Ergenlik dönemindeki hormonal değişiklikler, bireyin duygusal dalgalanmalar yaşamasına neden olur. Ebeveynler ve öğretmenler, ergenin hormonal değişikliklerden kaynaklanan ruh hali değişimlerini anlamalı ve sabırlı olmalıdır. Düzenli uyku ve fiziksel aktivite, hormonların etkisini dengelemeye yardımcı olabilir. Vücut algısı konularında duyarlı olunmalı, ergenlere sağlıklı beden farkındalığı kazandırılmalıdır.
Bu dönemde ergenler soyut düşünme yeteneği kazanır. Hipotez kurabilir, mantıksal akıl yürütme yapabilir ve geleceğe yönelik planlar geliştirebilirler. Ergenlere problem çözme ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirebilecek görevler verilebilir. Kendi ders ve sınav planlarını kendilerinin yapmaları için desteklenmeli ve öğretilmelidir.Hedef belirleme ve kendi içsel motivasyonunu keşfetmeye yönlendirilmelidir. Zaman yönetimi (Pomodoro Tekniği, önceliklendirme yöntemleri gibi) yöntemlerinden kendine en uygununu belirleyebilesi için destek olunmalıdır. Gelecek hedefleri belirlerken ergenlerin fikirlerine değer verilmelidir. Onlara açık uçlu sorular sorarak karar verme ve analiz becerilerini desteklemek önemlidir.
***
"Ben kimim?" sorusunu dillendirdiği kritik bir evredir. Bu dönemde sosyal roller denenir ve birey kendine bir kimlik oluşturur.Ergenlerin farklı alanlarda kendilerini keşfetmelerine olanak tanıyın (hobi, spor, sanat gibi).
Onlara hatalar yapabilecekleri güvenli bir ortam sağlayarak deneme-yanılma yoluyla öğrenmelerini teşvik edin.Akran gruplarıyla ilişkilerine destek olun, sağlıklı arkadaşlıklar kurmalarını sağlayacak rehberlik yapın.
Sağlıklı bağlanma, ergenin özgüvenini artırır.Ebeveynler, ergenlere karşı güven verici ve destekleyici bir tutum benimsemelidir. Duygusal ihtiyaçlarını anlamak ve açık bir iletişim kurmak önemlidir.Ergenlerin bireysel alanlarına saygı göstermek, bağımsızlık ve güven arasında denge kurmalarına yardımcı olur.
Zamanı verimli kullanarak çalışmak ve gerçek sınav ortamı tarzında deneme sınavlarına katılmak, hazırlık eksikliği hissini azaltır. Aynı zamanda, hedeflerin gerçekçi olması, bireyin yüklemek zorunda hissettiği "mükemmeliyetçilik" baskısını azaltabilir. Aileler, çocuklarına sevgi ve desteğini şartsız olarak sunmalı ve "Başarın, seni değerli kılmaz" mesajı vermelidir. Bu, çocuğun kendi potansiyelini keşfetmesi için uygun bir zemin oluşturur. Derin nefes alma, meditasyon ve gevşeme egzersizleri kaygıyı azaltmaya yardımcı olabilir. “Elimden gelenin en iyisini yapabilirim"gibi olumlu telkinlerle kaygı kontrol altına alınabilir. Yeterli uyku, dengeli beslenme ve fiziksel aktivite, kaygı seviyesini düşürmeye katkı sağlar. Sınav kaygısı, kontrol altına alındığında gelişim fırsatına dönüşebilecek bir deneyimdir. Her bireyin kaygıya yaklaşımı farklıdır; bu nedenle çözümler kişisel özelliklere göre uyarlanmalıdır.
Son söz olarak:
Çocukların hayatlarını etkileyecek ilk ya da ikinci sınavda; bizler de sınav olmayalım, destek olalım.
Unutmayalım ki bizim bu konudaki tutumumuz onlara örnek olacaktır!
Sevgiyle…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Sosyolog Özge ALACAN
Sınav Kaygın, Gelecek Korkun Olmasın!
Bu ders yılında ara döneme geldik. LGS ve YKS sınavlarına daha da yaklaştık. Bu durum hem sınava dahil olacak gençlerde hem de ailelerinde; kaygı ve buna bağlı olarak strese neden olmaktadır. Sınav kaygısının neden oluştuğunu bilip, çözümler üretebilmek kaygıyı azaltacaktır. Bu yazımdaki amacım da bu yönde bir reçete sunmaktır.
Sınav Kaygısı Nedir?
Sınav kaygısı, bireyin bir sınav öncesinde ya da sınav sırasında hissettiği yoğun endişe, stres ve korku duygularıyla ortaya çıkan bir durumdur. Bu kaygı, belli bir düzeyde motivasyonu artırıp performansa olumlu katkı sağlayabilir. Ancak yoğun olduğu durumlarda odaklanma sorunları, bilgiye erişimde zorluk ve fiziksel belirtilerle bireyin performansını olumsuz yönde etkileyebilir.
Sınav Kaygısı Neden Olur?
Sınav kaygısının birçok nedeni olabilir ve bu nedenler bireysel farklılıklar gösterebilir ki burada 2 ana başlığı ele alacağım…
Başarı Baskısı ve Mükemmeliyetçilik: Ailelerin çocuklarına aşırı başarı beklentisiyle yaklaşması, çocuklarda kaygı seviyesini yükseltir. "Komşunun oğlu bu sınavı kazandı, sen de kazanmalısın" gibi ifadeler, çocuğun üzerinde gereksiz bir baskı yaratabilir. Çocuk, yalnızca başarısı üzerinden değer gördüğünü hissettiğinde, kendini sürekli kanıtlama çabası içinde bulabilir. Mükemmeliyetçilik çoğu zaman aile tutumlarından beslenir. Aşırı koruyucu veya kontrolcü ebeveynler, çocuklarına dolaylı yoldan "Her zaman en iyisi olmalısın" mesajını verebilir.
Örneğin, bir çocuğun sınavdan aldığı 95 puanın ardından "Neden 100 almadın?" gibi bir sorgulama, çocuğun yeterli olmadığını düşünmesine neden olabilir. Bu durum, hata yapma korkusunu ve kaygıyı artırır. Ailelerin destekleyici ve kabul edici bir yaklaşım benimsemesi önemlidir. "Senin çaban bizim için çok değerli" veya "Hata yapmak öğrenmenin bir parçasıdır" gibi mesajlar, çocuğun kendini daha güvende hissetmesini sağlar. Çocuğun, sınav sonucundan bağımsız olarak değerli olduğunu bilmesi, mükemmeliyetçilik kaynaklı kaygının azalmasına katkı sunar.
Planlı ve Gerçekçi Hazırlık Eksikliği: “Hazırlıksızlık”; sınav kaygısının en belirgin nedenlerinden biridir. Düzensiz çalışma alışkanlıkları ya da son günü beklemek, bireyin kendine olan güvenini zedeler. "Keşke daha çok çalışsaydım" hissi, kaygıyı tetikleyebilir. Planlı ve gerçekçi bir çalışma sistemi, bu sorunun önüne geçebilir. Günlük programlar yapmak, haftalık hedefler koymak ve bu hedeflere ulaşıldığında kendini ödüllendirmek motivasyonu artırır.
Örneğin, "Bu hafta matematikte 10 test bitirdim, kendime film izleme izni veriyorum" gibi yaklaşımlar çalışma verimini de destekler.
***
Ergenlik dönemini ve bireye etkisini bilmeden işlevsel çözüm üretemeyiz. Ergenlik dönemi, bireyin çocukluktan yetişkinliğe geçiş sürecidir ve bu dönemde fiziksel, bilişsel, duygusal ve sosyal değişimler yoğun bir şekilde yaşanır. Ergenlik döneminde kimlik arayışı ve sosyal kabul kaygısı, sınav kaygısını artırabilir.
Stanley Hall’un Fırtına ve Stres Kuramı, Piaget’in Bilişsel Gelişim Kuramı’na Göre Soyut İşlem Dönemi (12+ Yaş), Psikososyal Gelişim ve Erik Erikson’un Kimlik vs. Rol Karmaşası Dönemi, Psikoseksüel Gelişim ve Freud’un Genital Dönemi, Bağlanma Kuramı ve John Bowlby, Sosyal Gelişim ve Lev Vygotsky’nin Sosyokültürel Kuramı, Ahlaki Gelişim ve Kohlberg’in Ahlaki Gelişim Evreleri, bu kuramlar ergenlik dönemini detaylı ele alan kuramlardır.
Ergenlik dönemiyle ilgili farklı gelişim kuramcılarının ortaya koyduğu görüşler ve bu görüşler doğrultusunda ergenleri desteklemek için bazı önerilerde bulunacağım.
Ergenlik dönemindeki hormonal değişiklikler, bireyin duygusal dalgalanmalar yaşamasına neden olur. Ebeveynler ve öğretmenler, ergenin hormonal değişikliklerden kaynaklanan ruh hali değişimlerini anlamalı ve sabırlı olmalıdır. Düzenli uyku ve fiziksel aktivite, hormonların etkisini dengelemeye yardımcı olabilir. Vücut algısı konularında duyarlı olunmalı, ergenlere sağlıklı beden farkındalığı kazandırılmalıdır.
Bu dönemde ergenler soyut düşünme yeteneği kazanır. Hipotez kurabilir, mantıksal akıl yürütme yapabilir ve geleceğe yönelik planlar geliştirebilirler. Ergenlere problem çözme ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirebilecek görevler verilebilir. Kendi ders ve sınav planlarını kendilerinin yapmaları için desteklenmeli ve öğretilmelidir. Hedef belirleme ve kendi içsel motivasyonunu keşfetmeye yönlendirilmelidir. Zaman yönetimi (Pomodoro Tekniği, önceliklendirme yöntemleri gibi) yöntemlerinden kendine en uygununu belirleyebilesi için destek olunmalıdır. Gelecek hedefleri belirlerken ergenlerin fikirlerine değer verilmelidir. Onlara açık uçlu sorular sorarak karar verme ve analiz becerilerini desteklemek önemlidir.
***
"Ben kimim?" sorusunu dillendirdiği kritik bir evredir. Bu dönemde sosyal roller denenir ve birey kendine bir kimlik oluşturur. Ergenlerin farklı alanlarda kendilerini keşfetmelerine olanak tanıyın (hobi, spor, sanat gibi).
Onlara hatalar yapabilecekleri güvenli bir ortam sağlayarak deneme-yanılma yoluyla öğrenmelerini teşvik edin. Akran gruplarıyla ilişkilerine destek olun, sağlıklı arkadaşlıklar kurmalarını sağlayacak rehberlik yapın.
Sağlıklı bağlanma, ergenin özgüvenini artırır. Ebeveynler, ergenlere karşı güven verici ve destekleyici bir tutum benimsemelidir. Duygusal ihtiyaçlarını anlamak ve açık bir iletişim kurmak önemlidir. Ergenlerin bireysel alanlarına saygı göstermek, bağımsızlık ve güven arasında denge kurmalarına yardımcı olur.
Zamanı verimli kullanarak çalışmak ve gerçek sınav ortamı tarzında deneme sınavlarına katılmak, hazırlık eksikliği hissini azaltır. Aynı zamanda, hedeflerin gerçekçi olması, bireyin yüklemek zorunda hissettiği "mükemmeliyetçilik" baskısını azaltabilir. Aileler, çocuklarına sevgi ve desteğini şartsız olarak sunmalı ve "Başarın, seni değerli kılmaz" mesajı vermelidir. Bu, çocuğun kendi potansiyelini keşfetmesi için uygun bir zemin oluşturur. Derin nefes alma, meditasyon ve gevşeme egzersizleri kaygıyı azaltmaya yardımcı olabilir. “Elimden gelenin en iyisini yapabilirim" gibi olumlu telkinlerle kaygı kontrol altına alınabilir. Yeterli uyku, dengeli beslenme ve fiziksel aktivite, kaygı seviyesini düşürmeye katkı sağlar. Sınav kaygısı, kontrol altına alındığında gelişim fırsatına dönüşebilecek bir deneyimdir. Her bireyin kaygıya yaklaşımı farklıdır; bu nedenle çözümler kişisel özelliklere göre uyarlanmalıdır.
Son söz olarak:
Çocukların hayatlarını etkileyecek ilk ya da ikinci sınavda; bizler de sınav olmayalım, destek olalım.
Unutmayalım ki bizim bu konudaki tutumumuz onlara örnek olacaktır!
Sevgiyle…