Fransız İhtilalinin tetiklediği “Avrupai milliyet kavramı” tabi ki Türk Devletini de etkiledi.
Esasında Orhun Yazıtlarını okuyan, okuma gayreti gösteren herkes bilir ki milliyet ve millet kavramının kökü bizim için çok eskidir.
Bununla beraber batıya gelen, göç ile ricat arasında gidip gelen milletimizin gittiği yere devlet nizamı götürdüğü gerçektir. Ama yerleşik halklardan himayesi altına aldığı halklardan etkilenmediği söylenemez.
Duran kavimlerden İran ve Çin’in Turan olmayan kısmında geleneklerin ve yaşayışın değişmediği görülür.
Bununla beraber bugün Şammar Ailesinin Arap çöllerinde kaybolup gittiğini, kadim Mısır kültürünün bir parçası olan Türkiye’nin (Memlük) tarihte kaldığını, Libya’da Koroğlu Türkleri, Lübnan’da bir avuç kalan Yörükler, Irak ve Suriye Türkmenleri, İran’da Kaşkaylar’ın yakın gelecekçe yok olma ile karşı karşıya olduğunu görürüz.
Türk Milletinin her kolu, her boyu bir taraftan göç ederken var olma mücadelesi verirken, diğer kolu veya boyu ise ricat etmiş, ricat eden de farklılıklarını muhafaza ederek yeni gelenlerin içinde erimiştir.
Bununla beraber asıl önemli husus ricat edenlerin bir kısmının Bizans ve Roma gibi kadim imparatorluklara ve devletlere boyun eğerek yok oluşu seçmeleridir.
İşte burada başlığa dönelim.
Sığınılan ya da tanışılan devletin “Gök Tanrı” inancı dışında inanç sistemini kabul etmekle başlayan erime hemen akabinde lisan kaybı ile devam etmiştir. Devamında ise hısımlıklarla başlayan akrabalıklar ile varoluş için yok oluşun başlangıcı başlamıştır.
Burada maksadım kiliseye, sinagoga, hatta camiye davet edilirken ısrarla Türkçeden ayrılmanız istenmekte. Dualar kısmında Allah’a yakarışta Türkçe’nin devreye girmesi ile âminlerin daha sesli ve kuvvetli terennüm edildiği de malumdur.
Buna bir Müslüman olarak kiliselerde Türkçe dualarda da gördüm. Bir de yardım toplama mesajlarının kulun anlayacağı dilden olduğudur.
Din alma ve dil vermenin sonunda varılan yer; irsi hissiyatında kaybolduğudur. Yoksa nerede Avrupa Hunluğunun lideri Attila’nın ardındaki yıldızlar.
Nerede Altınorda...
Nerede Suriye Selçukluları.
Gel-git midir bu?
Gidene de göçtü gelene de göçtü lafını yapıştırdığımız aslında göç ve ricat olarak vurgulanmasının daha doğru olduğunu düşündüğüm, halk arasında ricat manasına kullanılan göç deyince akla Kırım, Balkan ve Kafkas göçleri geliyor. Peki diğerleri nerede?
Millet kavramının tanımlamalarda üç ayağı olduğundan bahsedilir.
Birincisi dildir. İkincisi inançtır. Üçüncüsü ise kan bağıdır.
İlkokul geometrisi ile bile biliriz ki ortak kümenin büyüklüğü ile milletin büyüklüğü doğru orantılı olabilir.
Hazar Musevileri yok oldu gitti. Katoliklik içinde Hunlarımız yok oldu. Anadolu Ortodoks Karamanlılar İstanbul’da kurulan Türk Ortodoks Kilisesine sahip çıkamadığımız etkisini artıramadığımız için önce Kapadokyalı oldular.
Bizim Karamanlı Türklerimiz dini tuttu dili yuttu daha sonra ise Helen oldu. Gagauzlar iki arada bir derede.
Romanya Kilisesi mi, Moskova Kilisesi mi tercihi ile karşı karşıya bırakılıyor. Fener Patrikhanesi de boş durmuyor. Türk Ortodoks Kilisesi İstanbul’da cemaatsiz dururken küçük bir grup Gagauz Kilisesi kurma peşinde!
Efendiler ben çizi veriyim keskin bir çizgiyle. Orhun Kitabelerini oku! Dilini koru, kanını koru, inancını koru. Millet ol.
Sırayı şaşma, yok olma!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
'Türk'çe Yazılar: Kaşkaylar
17.11.2021 03:33
Geçtiğimiz günlerde “Son dakika…İran’da 6.1 şiddetinde deprem oldu. Ülkenin güneyinde olan depremde ölen ve yaralılar var” haberi geçti.
İnsan ister istemez deprem kuşağında olunca içi ürperiyor.
Ürpermesinin ikinci nedeni Türk boylarından ve Güney İran’da yaşayan K
İlber Ortaylı Hoca, gerçekleri evirmeden kıvırmadan biraz da doğrudan söylemeyi sever. Benim de dinleme imkânı bulduğum bir toplantıda “Türkiye Balkanlardır” tespiti çok önemlidir.
Esasında bu tespiti ‘Balkanlar da Türkiye’dir diye devam etmek isterim.
Hani benim de
Mübadele, mübadil sözleri geçtiği zaman akla gelen Anadolu’dan Yunanistan’a gönderilen Ortodokslar gelir. Bunların da hepsinin Karamanlı Ortodokslar olduğu düşünülür. Oysa Karamanlılar Anadolu’nun ortasındadır.
Batısından gidenlerle karıştırılmamalıdır. Hele Rumeli’den heme
Türkçe Yazılar: Diyarbakır’a Vatandan Vatana Gelenler!
08.12.2021 11:06
Yıllar önce Elazığ’ın Kovancılar ilçesine gitmiştim.
Orada Boşnaklara, Arnavutlara, Romanya’dan gelenlerle buluşmuştum. Güzel muhabbet ve yemeklerle iki gün geçirmiştim. Şimdi siyasete soyunma gayreti gösteren çakma Polatların araştırma gayretlerini de saygıyla karşılıyorum.
Israrla R
Kosova ve Arnavutluk arasında yer alan, Jakova ve Prizren’den başlayıp Kökes (Kukes)’e uzanan ve 745 Km2 alan Osmanlı toprak düzeni olan ve mülkiyeti hükümdara ait topraklar anlamı taşıyan “has”tan ismini alan ve bugün yaklaşık 61 bin 500 nüfusa sahip “Has Bölgesi&rdquo
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Söz Bursa
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdullah ULUYURT
Dilimiz ve Dinimiz!
Fransız İhtilalinin tetiklediği “Avrupai milliyet kavramı” tabi ki Türk Devletini de etkiledi.
Esasında Orhun Yazıtlarını okuyan, okuma gayreti gösteren herkes bilir ki milliyet ve millet kavramının kökü bizim için çok eskidir.
Bununla beraber batıya gelen, göç ile ricat arasında gidip gelen milletimizin gittiği yere devlet nizamı götürdüğü gerçektir. Ama yerleşik halklardan himayesi altına aldığı halklardan etkilenmediği söylenemez.
Duran kavimlerden İran ve Çin’in Turan olmayan kısmında geleneklerin ve yaşayışın değişmediği görülür.
Bununla beraber bugün Şammar Ailesinin Arap çöllerinde kaybolup gittiğini, kadim Mısır kültürünün bir parçası olan Türkiye’nin (Memlük) tarihte kaldığını, Libya’da Koroğlu Türkleri, Lübnan’da bir avuç kalan Yörükler, Irak ve Suriye Türkmenleri, İran’da Kaşkaylar’ın yakın gelecekçe yok olma ile karşı karşıya olduğunu görürüz.
Türk Milletinin her kolu, her boyu bir taraftan göç ederken var olma mücadelesi verirken, diğer kolu veya boyu ise ricat etmiş, ricat eden de farklılıklarını muhafaza ederek yeni gelenlerin içinde erimiştir.
Bununla beraber asıl önemli husus ricat edenlerin bir kısmının Bizans ve Roma gibi kadim imparatorluklara ve devletlere boyun eğerek yok oluşu seçmeleridir.
İşte burada başlığa dönelim.
Sığınılan ya da tanışılan devletin “Gök Tanrı” inancı dışında inanç sistemini kabul etmekle başlayan erime hemen akabinde lisan kaybı ile devam etmiştir. Devamında ise hısımlıklarla başlayan akrabalıklar ile varoluş için yok oluşun başlangıcı başlamıştır.
Burada maksadım kiliseye, sinagoga, hatta camiye davet edilirken ısrarla Türkçeden ayrılmanız istenmekte. Dualar kısmında Allah’a yakarışta Türkçe’nin devreye girmesi ile âminlerin daha sesli ve kuvvetli terennüm edildiği de malumdur.
Buna bir Müslüman olarak kiliselerde Türkçe dualarda da gördüm. Bir de yardım toplama mesajlarının kulun anlayacağı dilden olduğudur.
Din alma ve dil vermenin sonunda varılan yer; irsi hissiyatında kaybolduğudur. Yoksa nerede Avrupa Hunluğunun lideri Attila’nın ardındaki yıldızlar.
Nerede Altınorda...
Nerede Suriye Selçukluları.
Gel-git midir bu?
Gidene de göçtü gelene de göçtü lafını yapıştırdığımız aslında göç ve ricat olarak vurgulanmasının daha doğru olduğunu düşündüğüm, halk arasında ricat manasına kullanılan göç deyince akla Kırım, Balkan ve Kafkas göçleri geliyor. Peki diğerleri nerede?
Millet kavramının tanımlamalarda üç ayağı olduğundan bahsedilir.
Birincisi dildir. İkincisi inançtır. Üçüncüsü ise kan bağıdır.
İlkokul geometrisi ile bile biliriz ki ortak kümenin büyüklüğü ile milletin büyüklüğü doğru orantılı olabilir.
Hazar Musevileri yok oldu gitti. Katoliklik içinde Hunlarımız yok oldu. Anadolu Ortodoks Karamanlılar İstanbul’da kurulan Türk Ortodoks Kilisesine sahip çıkamadığımız etkisini artıramadığımız için önce Kapadokyalı oldular.
Bizim Karamanlı Türklerimiz dini tuttu dili yuttu daha sonra ise Helen oldu. Gagauzlar iki arada bir derede.
Romanya Kilisesi mi, Moskova Kilisesi mi tercihi ile karşı karşıya bırakılıyor. Fener Patrikhanesi de boş durmuyor. Türk Ortodoks Kilisesi İstanbul’da cemaatsiz dururken küçük bir grup Gagauz Kilisesi kurma peşinde!
Efendiler ben çizi veriyim keskin bir çizgiyle.
Orhun Kitabelerini oku! Dilini koru, kanını koru, inancını koru. Millet ol.
Sırayı şaşma, yok olma!
'Türk'çe Yazılar: Kaşkaylar
17.11.2021 03:33Geçtiğimiz günlerde “Son dakika…İran’da 6.1 şiddetinde deprem oldu. Ülkenin güneyinde olan depremde ölen ve yaralılar var” haberi geçti. İnsan ister istemez deprem kuşağında olunca içi ürperiyor. Ürpermesinin ikinci nedeni Türk boylarından ve Güney İran’da yaşayan K
'Türk'çe Yazılar: Avarlar
24.11.2021 09:48İlber Ortaylı Hoca, gerçekleri evirmeden kıvırmadan biraz da doğrudan söylemeyi sever. Benim de dinleme imkânı bulduğum bir toplantıda “Türkiye Balkanlardır” tespiti çok önemlidir. Esasında bu tespiti ‘Balkanlar da Türkiye’dir diye devam etmek isterim. Hani benim de
'Türk'çe Yazılar: Urumlar
01.12.2021 03:25Mübadele, mübadil sözleri geçtiği zaman akla gelen Anadolu’dan Yunanistan’a gönderilen Ortodokslar gelir. Bunların da hepsinin Karamanlı Ortodokslar olduğu düşünülür. Oysa Karamanlılar Anadolu’nun ortasındadır. Batısından gidenlerle karıştırılmamalıdır. Hele Rumeli’den heme
Türkçe Yazılar: Diyarbakır’a Vatandan Vatana Gelenler!
08.12.2021 11:06Yıllar önce Elazığ’ın Kovancılar ilçesine gitmiştim. Orada Boşnaklara, Arnavutlara, Romanya’dan gelenlerle buluşmuştum. Güzel muhabbet ve yemeklerle iki gün geçirmiştim. Şimdi siyasete soyunma gayreti gösteren çakma Polatların araştırma gayretlerini de saygıyla karşılıyorum. Israrla R
Türk’çe Yazılar: Has
16.12.2021 11:50Kosova ve Arnavutluk arasında yer alan, Jakova ve Prizren’den başlayıp Kökes (Kukes)’e uzanan ve 745 Km2 alan Osmanlı toprak düzeni olan ve mülkiyeti hükümdara ait topraklar anlamı taşıyan “has”tan ismini alan ve bugün yaklaşık 61 bin 500 nüfusa sahip “Has Bölgesi&rdquo