Yazıma elim bir trafik kazasında kaybettiğimiz 4 görev şehidi itfaiye personeline rahmet dileyerek başlamak istiyorum.
Bir kaza ihbarı üzerine yola çıkıyorlar, yağış yok, güzergâh virajlı değil ama içinde bulundukları ve hızı yaklaşık 50 km’yi bulan araç şarampole yuvarlanıyor…
Durumu böyle anlatıyordu Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş…
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle buluştuğu meslektaşlarımıza…
“Kaza anında aracı kim kullanıyordu, sürücüsü direksiyon başında kalp krizi mi geçirdi?” gibi sorulara cevabın otopsi sonrası verilebileceğinin altını çiziyordu Başkan Aktaş…
Evet 10 Ocak’ta ekibinden tam 4 şehit veren Başkan Aktaş, -ki ben olsam programı iptal ederdim- yine de gazetecilerle bir araya gelme nezaketini gösterdi.
***
Bu hüzünlü atmosferde kürsüye çıkan Başkan Aktaş, siyasetten bürokrasiye her kesimin son dönemlerde nedense daha çok unuttuğu/görmezden geldiği gazeteciliğin bir kamu görevi olduğu gerçeğine vurgu yaptı…
Kamu adına yapılan eleştiri ve yönlendirmeye yerel bir yönetici olarak duyulan ihtiyaca işaret etti.
Aktaş, tüm samimiyetiyle bu düşüncelerini aktarırken, bizim mesleği icra edip de kamu görevi yaptığını unutanların neden olduğu vahim tablo geldi aklıma…
Bir grubun veya şirketin çıkarlarını gözeten adanmışlar ile dedektiflik maharetlerini kişisel menfaatleri için kullananların kaleme aldığı okuma parçaları!
Ve bu kitleyi bir maestro edasıyla yöneten basın danışmanları, koltuk meraklıları…
***
Sonuç mu?
Aha Doğanbey konutları orada duruyor… Bir ara kafasına takıldığımız Timsah Arena’nın önünden geçiyoruz. Yol üç şerit akarken, geçişleri 2 şerit olarak inşa edilen mühendislik harikası kavşakları kullanıyoruz.
Trafikten şikâyet etmeyen yok.
Daha birçok konu var aslında!
Hava kirliliğinden çevre kirliliğine, plansız programsız temeli atılıp da yarım kalan fantastik yatırımlara…
Peki tüm bunlar olup biterken basından çıt çıktı mı?
Birkaç kalem hariç ne yazık ki hayır!
O yüzden diyorum ki:
Bursa bu hale geldiyse bunda basın camiasının da kabahati var.
***
Belki de Başkan Aktaş, bunu söylemek istedi 10 Ocak Gazeteciler Günü buluşmasında…
Şimdi diyeceksiniz ki:
“Efendim bugünlerde elinde Balkanlara yaptığı hizmeti anlatan kitapla dolaşan selefiyle Aktaş aynı siyasi partinin belediye başkanı!”
Bu siyasetin problemi ve seçmenin takdirine kalmış bir konu arkadaş.
O halde biz, bizimle ilgili kısmı halledelim önce…
Kendimizle yüzleşelim!
***
Uzatmayacağım daha fazla…
Rahmetli Hikmet Şahin’i koltuğundan edenlerin engellediği Hanlar Bölgesi’nin çevresini açmakla bile Bursa tarihine geçmeyi hak eden Alinur Aktaş’ın basınla ilgili sözlerine kaldığı yerden biz devam edelim:
Özetle; haber verme, denetim ve eleştiri, eğitim ve öğretim, halkı bilgilendirme ve önemli hususlarda eleştiri yaparak kamuoyu oluşturma ve kamu yararına yöneticileri yönlendirme görevi…
Tüm bunlar gazetecilik mesleğini icra edenlerin Anayasal sorumluluğu.
Dolayısıyla asıl mesele icracıların farkındalığında yatıyor!
Eğer sorumluluğu kabul edebilmek kişinin değerini artırıyorsa o zaman biz gazeteciler, “Bizim halkanın iyice gevşediğini ve de zincirin tümüyle kopmak üzere olduğunu” görmek ve gereğini yapmak zorundayız!
***
Unutmadan:
Sorumlusu olmadığımız şartlara verdiğimiz tepkilerden de sorumluyuz.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Anadolu çatlağı!
18.10.2021 04:57
Daha önce de ifade etmiştim;
"İdeolojiler bitti" yalanıyla, Türkiye'de öncesinde 1980 darbesi, sonrasında Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte "Artık dünyanın tek gücü ABD" masallarına inananların dört elle küreselleşme politikalarına sarılması;
Türk Ulus-Devleti'nin egemenlik anlayışını dönü
Değerli okur…
30 yılı bulan meslek hayatımda yeni bir başlangıç daha yaptım…
Yerel basının önemli markalarından biri olan YeniDönem’deki görevimden ayrılıp, kurduğum Öge Yayıncılık Danışmanlık şirketi ile sektördeki faaliyete devam etme kararı aldım.
Ardından Asuman Kurt Öge,
Dünyanın her yerinde adı ne olursa olsun toplumla din arasındaki ilişkiyi inkâr etmek mümkün değildir.
Her din toplumun bütün alanlarında etkili olduğu gibi, toplum da her yönüyle dini etkisini altına alır.
Kaldı ki din; İslam Ansiklopedisi’ndeki tanımına göre Arapça “Deyn&rdqu
Büyükşehir Belediyesi’nin restorasyon sonrası, muazzam bir sanat merkezine dönüştürdüğü Alacahırka’daki Zindan Kapı’nın iç kule merdivenlerinden surlara tırmanırken aklıma;
1930’larda Türklük ve Türk birliğine olan sevdası yüzünden henüz 44 yaşında Sovyet Rusya yönetimi tara
Siyasette Faruk Çelik ismi, ilk kez Refah Partisi Yıldırım İlçe Başkanlığı’nı yaptığı dönemde dikkatimi çekmişti…
Yanılmıyorsam 1996 yılıydı…
Dağılan Sovyet Rusya’dan aldığı diplomayla Türkiye’ye göç eden Ahıskalı bir hekimle, partisinin ilçe binasında vatandaş
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Söz Bursa
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İbrahim ÖGE
Bizim halka kopmak üzere!
Yazıma elim bir trafik kazasında kaybettiğimiz 4 görev şehidi itfaiye personeline rahmet dileyerek başlamak istiyorum.
Bir kaza ihbarı üzerine yola çıkıyorlar, yağış yok, güzergâh virajlı değil ama içinde bulundukları ve hızı yaklaşık 50 km’yi bulan araç şarampole yuvarlanıyor…
Durumu böyle anlatıyordu Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş…
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle buluştuğu meslektaşlarımıza…
“Kaza anında aracı kim kullanıyordu, sürücüsü direksiyon başında kalp krizi mi geçirdi?” gibi sorulara cevabın otopsi sonrası verilebileceğinin altını çiziyordu Başkan Aktaş…
Evet 10 Ocak’ta ekibinden tam 4 şehit veren Başkan Aktaş, -ki ben olsam programı iptal ederdim- yine de gazetecilerle bir araya gelme nezaketini gösterdi.
***
Bu hüzünlü atmosferde kürsüye çıkan Başkan Aktaş, siyasetten bürokrasiye her kesimin son dönemlerde nedense daha çok unuttuğu/görmezden geldiği gazeteciliğin bir kamu görevi olduğu gerçeğine vurgu yaptı…
Kamu adına yapılan eleştiri ve yönlendirmeye yerel bir yönetici olarak duyulan ihtiyaca işaret etti.
Aktaş, tüm samimiyetiyle bu düşüncelerini aktarırken, bizim mesleği icra edip de kamu görevi yaptığını unutanların neden olduğu vahim tablo geldi aklıma…
Bir grubun veya şirketin çıkarlarını gözeten adanmışlar ile dedektiflik maharetlerini kişisel menfaatleri için kullananların kaleme aldığı okuma parçaları!
Ve bu kitleyi bir maestro edasıyla yöneten basın danışmanları, koltuk meraklıları…
***
Sonuç mu?
Aha Doğanbey konutları orada duruyor… Bir ara kafasına takıldığımız Timsah Arena’nın önünden geçiyoruz. Yol üç şerit akarken, geçişleri 2 şerit olarak inşa edilen mühendislik harikası kavşakları kullanıyoruz.
Trafikten şikâyet etmeyen yok.
Daha birçok konu var aslında!
Hava kirliliğinden çevre kirliliğine, plansız programsız temeli atılıp da yarım kalan fantastik yatırımlara…
Peki tüm bunlar olup biterken basından çıt çıktı mı?
Birkaç kalem hariç ne yazık ki hayır!
O yüzden diyorum ki:
Bursa bu hale geldiyse bunda basın camiasının da kabahati var.
***
Belki de Başkan Aktaş, bunu söylemek istedi 10 Ocak Gazeteciler Günü buluşmasında…
Şimdi diyeceksiniz ki:
“Efendim bugünlerde elinde Balkanlara yaptığı hizmeti anlatan kitapla dolaşan selefiyle Aktaş aynı siyasi partinin belediye başkanı!”
Bu siyasetin problemi ve seçmenin takdirine kalmış bir konu arkadaş.
Nitekim seçmen sandıkta söyleyeceğini söylemedi mi?
O halde biz, bizimle ilgili kısmı halledelim önce…
Kendimizle yüzleşelim!
***
Uzatmayacağım daha fazla…
Rahmetli Hikmet Şahin’i koltuğundan edenlerin engellediği Hanlar Bölgesi’nin çevresini açmakla bile Bursa tarihine geçmeyi hak eden Alinur Aktaş’ın basınla ilgili sözlerine kaldığı yerden biz devam edelim:
Özetle; haber verme, denetim ve eleştiri, eğitim ve öğretim, halkı bilgilendirme ve önemli hususlarda eleştiri yaparak kamuoyu oluşturma ve kamu yararına yöneticileri yönlendirme görevi…
Tüm bunlar gazetecilik mesleğini icra edenlerin Anayasal sorumluluğu.
Dolayısıyla asıl mesele icracıların farkındalığında yatıyor!
Eğer sorumluluğu kabul edebilmek kişinin değerini artırıyorsa o zaman biz gazeteciler, “Bizim halkanın iyice gevşediğini ve de zincirin tümüyle kopmak üzere olduğunu” görmek ve gereğini yapmak zorundayız!
***
Unutmadan:
Sorumlusu olmadığımız şartlara verdiğimiz tepkilerden de sorumluyuz.
Anadolu çatlağı!
18.10.2021 04:57Daha önce de ifade etmiştim; "İdeolojiler bitti" yalanıyla, Türkiye'de öncesinde 1980 darbesi, sonrasında Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte "Artık dünyanın tek gücü ABD" masallarına inananların dört elle küreselleşme politikalarına sarılması; Türk Ulus-Devleti'nin egemenlik anlayışını dönü
Bursa’ya sözümüz var!
28.10.2021 06:06Değerli okur… 30 yılı bulan meslek hayatımda yeni bir başlangıç daha yaptım… Yerel basının önemli markalarından biri olan YeniDönem’deki görevimden ayrılıp, kurduğum Öge Yayıncılık Danışmanlık şirketi ile sektördeki faaliyete devam etme kararı aldım. Ardından Asuman Kurt Öge,
Yoksa biz!
09.11.2021 04:55Dünyanın her yerinde adı ne olursa olsun toplumla din arasındaki ilişkiyi inkâr etmek mümkün değildir. Her din toplumun bütün alanlarında etkili olduğu gibi, toplum da her yönüyle dini etkisini altına alır. Kaldı ki din; İslam Ansiklopedisi’ndeki tanımına göre Arapça “Deyn&rdqu
Alfabeli intikam!
18.11.2021 08:03Büyükşehir Belediyesi’nin restorasyon sonrası, muazzam bir sanat merkezine dönüştürdüğü Alacahırka’daki Zindan Kapı’nın iç kule merdivenlerinden surlara tırmanırken aklıma; 1930’larda Türklük ve Türk birliğine olan sevdası yüzünden henüz 44 yaşında Sovyet Rusya yönetimi tara
Partiyi ve isimleri ilahlaştırmak
20.11.2021 04:09Siyasette Faruk Çelik ismi, ilk kez Refah Partisi Yıldırım İlçe Başkanlığı’nı yaptığı dönemde dikkatimi çekmişti… Yanılmıyorsam 1996 yılıydı… Dağılan Sovyet Rusya’dan aldığı diplomayla Türkiye’ye göç eden Ahıskalı bir hekimle, partisinin ilçe binasında vatandaş