“Hile-i Şeriyye”, dini açıdan sakıncalı bir konuyu “kılıfına uydurmak veya dinen harama düşmemek adına kurtuluş çaresini bulmak” anlamına geliyor.
İslam Ansiklopedisi’nde bu kavram “şekil bakımından hukuka uygun bir işlemi vasıta kılarak yasaklanmış bir sonucu elde etmek amacıyla yapılan muamele anlamındaki fıkıh terimi” olarak tanımlanıyor…
Zaten İslam fıkhında açık ve net bir şekilde “farzdan kurtulmak/haram işlemek için hile yapmanın” haram olduğu delilleriyle ortaya konuluyor. Bu duruma “hile-i bâtıla” deniliyor.
Dolayısıyla dinin kapsama/etki alanındaki bir toplumda/ülkede, haramı helal, helali haram ya da haksız bir kazanım uğruna hile yapmak caiz olabilir mi?
Elbette ki olamaz, olmamalı…
***
Lakin farkında mısınız?
Yüzde 90’ı Müslüman olan bu ülkede/şehirde “bir çare, bir maharet veya bir kurnazlık olarak” sıklıkla başvurulan hile-i şeriyye sadece dini konularda değil ticaretten siyasete, spordan eğitime her başlıkta genel geçer kural haline geldi.
O kadar ki bu durumdan yabancı istihbarat örgütleri bile “paralel yapı” örneğinde olduğu gibi istifade etti.
Sonrasını biliyorsunuz…
Canımız öyle bir yandı ki millet olarak, devlet olarak hile-i şeriyyeden olan çok ağır “kumpas, tuzak veya komplo” faturaları ödedik.
***
Peki yaşadıklarımızdan ders çıkardık mı?
Ne mümkün efendim…
Dünün paralel yapısını deviriyorsunuz ama boşluğu dolduranlar da aynı yöntemlerle yoluna devam ediyor.
Bakın siyasetin ve ülkemin haline!
Kirli oyunlar, hakikati karartmak uğruna yapılan ahlaksızlıklar, toplumu manipüle edip yanıltanlar, algı operasyonlarıyla bu devleti yıkmaya çalışanlar…
***
Üstelik şu memlekette/şehirde en büyük sorun;
“Kamufle olan, başka bedenlere bürünen veya siyasi kimlik/makamları siper edinen, dünün paralel yapı adanmışlarının yürüttüğü koordineli/sinsi ve gizli faaliyetlerdir” desem yanılmış olmam.
Örneğin sebep-sonuç ilişkisinden hareketle;
Memleket onca sorunla boğuşurken, “kim ki yolsuzluk yapıyor, yolsuzluğa göz yumuyor, kendi hırsızını savunuyorsa ve de bu adi çarkın sürmesi için çabalıyorsa o şahıs paralel yapının en adanmış insanıdır” diyorum…
Düşünün bakalım, bu kripto tayfanın bilinçli olarak neden olduğu rezaletler, çirkinlikler, ahlaksızlıklar, yolsuzluklar kimin ekmeğine yağ sürüyor?
***
Ne yazık ki çaktırmadan sığındıkları kanatlar altında paralel ideolojinin hizmet erliğine devam edenlerden her yerde var.
Dünün maklube sofralarından kalkmayan bu zavallılar, kumpas, tuzak ve komplo gibi hile-i şeriyyenin her çeşidini abilerinden öğrendikleri şekliyle, kamu imkanlarını da kullanarak hakikati karartıp, kamuoyunu yanıltmaya/yönlendirmeye devam ediyorlar…
Bu amatörlerin tezekten terazilerinin dirhemi de boktan…
Bunların her türlü işin ve avlanmanın haram kılındığı Cumartesi Yasağını (sebt) delmeye çalışan Yahudilerden de bir farkı yok!
Hani şu denizde sadece cumartesi günü gördükleri balıkları avlamak için cumadan kanal açıp, pazar günü de cumartesinden balık dolan su yolunun ağzını kapatan ve sonra da sözüm ona avın kralına imza atan Yahudiler var ya onlar gibiler.
Ama bu arkadaşlara hileli avcılığın cezasını da hatırlatayım:
Yasağı hileyi şeriyye ile delenler ve de bu duruma itiraz etmeyenleri Allah maymuna ve domuza çevirmişti… (Maide 60- Araf 163-166)
***
Taşralı/kentli fark etmez, bunlar gibilerin her türlü domuzluğuna ve de maymunluğuna hep şahit oldum lakin boyun eğmedim.
Bundan sonra da eğersem namerdim…
O yüzden diyorum ki:
Kitap açık, hüküm açık…
Hileyle haramı helal, helali haram yaparak haksız kazanç elde etmeyi din haline getiren, böylelikle şeytana hizmet edenlerle sulh yok…
Teslimiyet hiç yok!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Anadolu çatlağı!
18.10.2021 04:57
Daha önce de ifade etmiştim;
"İdeolojiler bitti" yalanıyla, Türkiye'de öncesinde 1980 darbesi, sonrasında Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte "Artık dünyanın tek gücü ABD" masallarına inananların dört elle küreselleşme politikalarına sarılması;
Türk Ulus-Devleti'nin egemenlik anlayışını dönü
Değerli okur…
30 yılı bulan meslek hayatımda yeni bir başlangıç daha yaptım…
Yerel basının önemli markalarından biri olan YeniDönem’deki görevimden ayrılıp, kurduğum Öge Yayıncılık Danışmanlık şirketi ile sektördeki faaliyete devam etme kararı aldım.
Ardından Asuman Kurt Öge,
Dünyanın her yerinde adı ne olursa olsun toplumla din arasındaki ilişkiyi inkâr etmek mümkün değildir.
Her din toplumun bütün alanlarında etkili olduğu gibi, toplum da her yönüyle dini etkisini altına alır.
Kaldı ki din; İslam Ansiklopedisi’ndeki tanımına göre Arapça “Deyn&rdqu
Büyükşehir Belediyesi’nin restorasyon sonrası, muazzam bir sanat merkezine dönüştürdüğü Alacahırka’daki Zindan Kapı’nın iç kule merdivenlerinden surlara tırmanırken aklıma;
1930’larda Türklük ve Türk birliğine olan sevdası yüzünden henüz 44 yaşında Sovyet Rusya yönetimi tara
Siyasette Faruk Çelik ismi, ilk kez Refah Partisi Yıldırım İlçe Başkanlığı’nı yaptığı dönemde dikkatimi çekmişti…
Yanılmıyorsam 1996 yılıydı…
Dağılan Sovyet Rusya’dan aldığı diplomayla Türkiye’ye göç eden Ahıskalı bir hekimle, partisinin ilçe binasında vatandaş
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Söz Bursa
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İbrahim ÖGE
Tezekten terazinin dirhemi!
“Hile-i Şeriyye”, dini açıdan sakıncalı bir konuyu “kılıfına uydurmak veya dinen harama düşmemek adına kurtuluş çaresini bulmak” anlamına geliyor.
İslam Ansiklopedisi’nde bu kavram “şekil bakımından hukuka uygun bir işlemi vasıta kılarak yasaklanmış bir sonucu elde etmek amacıyla yapılan muamele anlamındaki fıkıh terimi” olarak tanımlanıyor…
Zaten İslam fıkhında açık ve net bir şekilde “farzdan kurtulmak/haram işlemek için hile yapmanın” haram olduğu delilleriyle ortaya konuluyor. Bu duruma “hile-i bâtıla” deniliyor.
Dolayısıyla dinin kapsama/etki alanındaki bir toplumda/ülkede, haramı helal, helali haram ya da haksız bir kazanım uğruna hile yapmak caiz olabilir mi?
Elbette ki olamaz, olmamalı…
***
Lakin farkında mısınız?
Yüzde 90’ı Müslüman olan bu ülkede/şehirde “bir çare, bir maharet veya bir kurnazlık olarak” sıklıkla başvurulan hile-i şeriyye sadece dini konularda değil ticaretten siyasete, spordan eğitime her başlıkta genel geçer kural haline geldi.
O kadar ki bu durumdan yabancı istihbarat örgütleri bile “paralel yapı” örneğinde olduğu gibi istifade etti.
Sonrasını biliyorsunuz…
Canımız öyle bir yandı ki millet olarak, devlet olarak hile-i şeriyyeden olan çok ağır “kumpas, tuzak veya komplo” faturaları ödedik.
***
Peki yaşadıklarımızdan ders çıkardık mı?
Ne mümkün efendim…
Dünün paralel yapısını deviriyorsunuz ama boşluğu dolduranlar da aynı yöntemlerle yoluna devam ediyor.
Bakın siyasetin ve ülkemin haline!
Kirli oyunlar, hakikati karartmak uğruna yapılan ahlaksızlıklar, toplumu manipüle edip yanıltanlar, algı operasyonlarıyla bu devleti yıkmaya çalışanlar…
***
Üstelik şu memlekette/şehirde en büyük sorun;
“Kamufle olan, başka bedenlere bürünen veya siyasi kimlik/makamları siper edinen, dünün paralel yapı adanmışlarının yürüttüğü koordineli/sinsi ve gizli faaliyetlerdir” desem yanılmış olmam.
Örneğin sebep-sonuç ilişkisinden hareketle;
Memleket onca sorunla boğuşurken, “kim ki yolsuzluk yapıyor, yolsuzluğa göz yumuyor, kendi hırsızını savunuyorsa ve de bu adi çarkın sürmesi için çabalıyorsa o şahıs paralel yapının en adanmış insanıdır” diyorum…
Düşünün bakalım, bu kripto tayfanın bilinçli olarak neden olduğu rezaletler, çirkinlikler, ahlaksızlıklar, yolsuzluklar kimin ekmeğine yağ sürüyor?
***
Ne yazık ki çaktırmadan sığındıkları kanatlar altında paralel ideolojinin hizmet erliğine devam edenlerden her yerde var.
Dünün maklube sofralarından kalkmayan bu zavallılar, kumpas, tuzak ve komplo gibi hile-i şeriyyenin her çeşidini abilerinden öğrendikleri şekliyle, kamu imkanlarını da kullanarak hakikati karartıp, kamuoyunu yanıltmaya/yönlendirmeye devam ediyorlar…
Bu amatörlerin tezekten terazilerinin dirhemi de boktan…
Bunların her türlü işin ve avlanmanın haram kılındığı Cumartesi Yasağını (sebt) delmeye çalışan Yahudilerden de bir farkı yok!
Hani şu denizde sadece cumartesi günü gördükleri balıkları avlamak için cumadan kanal açıp, pazar günü de cumartesinden balık dolan su yolunun ağzını kapatan ve sonra da sözüm ona avın kralına imza atan Yahudiler var ya onlar gibiler.
Ama bu arkadaşlara hileli avcılığın cezasını da hatırlatayım:
Yasağı hileyi şeriyye ile delenler ve de bu duruma itiraz etmeyenleri Allah maymuna ve domuza çevirmişti… (Maide 60- Araf 163-166)
***
Taşralı/kentli fark etmez, bunlar gibilerin her türlü domuzluğuna ve de maymunluğuna hep şahit oldum lakin boyun eğmedim.
Bundan sonra da eğersem namerdim…
O yüzden diyorum ki:
Kitap açık, hüküm açık…
Hileyle haramı helal, helali haram yaparak haksız kazanç elde etmeyi din haline getiren, böylelikle şeytana hizmet edenlerle sulh yok…
Teslimiyet hiç yok!
Anadolu çatlağı!
18.10.2021 04:57Daha önce de ifade etmiştim; "İdeolojiler bitti" yalanıyla, Türkiye'de öncesinde 1980 darbesi, sonrasında Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte "Artık dünyanın tek gücü ABD" masallarına inananların dört elle küreselleşme politikalarına sarılması; Türk Ulus-Devleti'nin egemenlik anlayışını dönü
Bursa’ya sözümüz var!
28.10.2021 06:06Değerli okur… 30 yılı bulan meslek hayatımda yeni bir başlangıç daha yaptım… Yerel basının önemli markalarından biri olan YeniDönem’deki görevimden ayrılıp, kurduğum Öge Yayıncılık Danışmanlık şirketi ile sektördeki faaliyete devam etme kararı aldım. Ardından Asuman Kurt Öge,
Yoksa biz!
09.11.2021 04:55Dünyanın her yerinde adı ne olursa olsun toplumla din arasındaki ilişkiyi inkâr etmek mümkün değildir. Her din toplumun bütün alanlarında etkili olduğu gibi, toplum da her yönüyle dini etkisini altına alır. Kaldı ki din; İslam Ansiklopedisi’ndeki tanımına göre Arapça “Deyn&rdqu
Alfabeli intikam!
18.11.2021 08:03Büyükşehir Belediyesi’nin restorasyon sonrası, muazzam bir sanat merkezine dönüştürdüğü Alacahırka’daki Zindan Kapı’nın iç kule merdivenlerinden surlara tırmanırken aklıma; 1930’larda Türklük ve Türk birliğine olan sevdası yüzünden henüz 44 yaşında Sovyet Rusya yönetimi tara
Partiyi ve isimleri ilahlaştırmak
20.11.2021 04:09Siyasette Faruk Çelik ismi, ilk kez Refah Partisi Yıldırım İlçe Başkanlığı’nı yaptığı dönemde dikkatimi çekmişti… Yanılmıyorsam 1996 yılıydı… Dağılan Sovyet Rusya’dan aldığı diplomayla Türkiye’ye göç eden Ahıskalı bir hekimle, partisinin ilçe binasında vatandaş