Theophanes Confessor’un Kroniğinde Türkler 284-813/Kronik Kitap 2021 Mayıs İstanbul:
“Kaç Türkiye var? Türklerin yaşadıkları yere ne denir?” diye sorsam şaşıracağınıza eminim. Çoğunuz “Türkistan ve bir Türkiye var” diyeceksiniz.
Kendilerine “Romanyu” diye ifade eden Doğu Roma büyük bir imparatorluktu. Tuna’dan İran’a, Kafkasya’dan Kuzey Afrika’ya uzanıyordu. Bizans adını hiç kullanmayan bu devlet günümüzde maalesef “Bizans” diye adlandırılıyor. Türklerle Doğu Roma arasındaki ilişkiler Romalı tarihçiler tarafından yazıya geçirilmiştir.
“Türkiye” kelimesi Theophanes’in kroniğinde iki yerde geçmektedir:
Birincisi 588-589 yıllarının anlatıldığı kısımda Gök Türk toprakları olarak geçerken, ikincisi ise 730-31 yıllarının anlatıldığı sayfalarda Hazar Kağanlığı topraklarını ifade etmek için kullanılmıştır. (Bkz, Theophanes, aeg ,s.389-567). Dolayısıyla Türkiye kelimesi tarihte ilk defa VI. yüzyıla ait Bizans kaynaklarında görülmektedir.
IX. ve X. yüzyıllarda ise İdil Nehri’nden Orta Avrupa’ya kadar uzanan saha için kullanılmış olup bu kullanım Kafkasya bölgesinde bulunan Hazar Kağanlığını ifade etmek için “Doğu Türkiye’si”, Arpad Hanedanı’nın kurmuş olduğu Macar Devleti için de “Batı Türkiye’si” şeklinde kendini göstermiştir. Bkz., Gürler, a.g.m., s.60; Yine “Türkiye adı Bizans İmparatoru VII. Constantinus Porhyregenitus tarafından bizzat kaleme alınmış olan De Administrando imperio adlı eserde, Arpad Macaristan’ını ifade etmek için defalarca anılmıştır.
***
Son yıllarda Türk tarihi ile ilgili birbirinden ilginç kitaplar yayınlanıyor. Genç araştırmacılar eski çağ kaynaklarını araştırıp Türkçeye çeviriyorlar.
Tarihçi Hatice Aydın Türkçeye çevirdiği “Theophanes Confessor’un Kroniğinde Türkler 284-813” eserinden Türk kavimleri hakkında çok değerli bilgiler öğreniyoruz.
Doğu Romalı (Bizans) kronikçileri ve tarihçileri önce İskit sonra Hun diye adlandırdıklarını görüyoruz. Dönemin tarihçileri atlı kavimleri Hun diye adlandırırken, Cermen ve Gotlar için bu tanımlamaları yapmadılar. Bazen aynı dönemde Bizanslı tarihçiler, Bizans hizmetindeki Türkler arasında İskit vr Hun ayrımı yapacak kadar bilgi sahibiydiler.
Hun İmparatorluğu yıkılınca bazı Hun boyları Urallar’a, bazı boylarda Horasan yöresine gittiler. Burada Akhun /Eftalit Devletini kurdular. Afganistan ve Kuzey Hindistan’a hâkim oldular. İpek yolunun orta ve güney bölümünü ele geçirdiler. Ak Hunlar ipek yolu ticareti için önce Sasanilerle daha sonra da Göktürklerle savaştılar.
Urallar’a gidenler orada soydaşları olduklarını biliyorlardı. Onlarla birleştiler. Nüfusları artınca Karadeniz’in kuzeyine yayıldılar. Gotları kovdular ve Hunlar 376 yılında Tuna Nehrini aştılar.
***
8 Ağustos 378 Hun destekli Gotlar Roma ordusunu Edirne’de bozguna uğrattılar. İmparator Valens savaşta öldü. Macar toprakları VI: yüzyıl başlarında Hunların eline geçti. Avarların MS 567’de (Bazı Bizans kaynakları 561 yazıyor 148/163) Karpat Havzasına girene kadar Hunların idaresinde kaldı.
Doğu Romalı tarihçiler Ogur boylarından Kutrigurlar Hun diye adlandırılıyorlar. 2000 kişilik Hun kuvveti (Kutrigurlardan Sinnion adlı bir boy beyi birliği) Belisarius’un emrinde Kuzey Afrika’da Vandallarla savaştı.
Dönemin tarihçileri Ogur boylarının hepsini Hun diye adlandırmışlardır. Doğu Roma-Süryani-Ermeni-Gürcü kaynakları atlı kavimleri Hun adıyla anar. Zira Kafkasya’nın kuzeyindeki saha Hun topraklarıdır.
Kronikte Doğu Roma’da çok sayıda İskit ve Hun isimli komutanlardan bahsediliyor. Bulgarların beşe bölündüğünü, İmparator Iustinianus (539-540) döneminde Doğu Roma topraklarına akın yapan Bulgarlardan esir edilenler Armebia ve Lazika’ya gönderilerek oradaki Bizans birliklerinde kayıt altına alındığını öğreniyoruz.
***
Kitaptaki ilginç bilgiler de var. Avar Kağanı Bizans imparatorundan bir fil ister. Fil gönderilir. Daha sonra Avarlar fili iade ederler.
Diğer ilginç bilgi, alınlarında haç işareti olan Türkler olmalı.
“Bizans komutanı Narses İranlıları bozguna uğratır. Aldığı esirleri öldürdü. İçlerindeki Türkleri imparatora gönderdi. Bu Türklerin alınlarında siyah dövmeli haç işareti vardı. İmparator haç işaretini sordu. Türkiye’de (Türkistan)bir salgın hastalığın ortaya çıktığını ve bazı Hristiyanların bunu kendilerine yapmalarını önerdiklerini söylerler”.
Theophanes, İstanbul’u kuşatan Araplara Bulgarların arkadan saldırdığını ve binlerce Arap’ın hayatını kaybettiğini yazar.
754/755 yıllarında İmparator Constantinus’un, “Erzurum ve Malatya’dan getirdiği Süryani ve Ermenileri Trakya’ya naklettirdiğini, bunların Pavlikanlığı Trakya’ya yaydıklarını” yazar.Doğu Romanın İran’da hüküm süren Sasanilerle yaptıkları savaşta Türk kavimleri müttefik olmuşlardır. Sabirler, Göktürkler ve Hazarlar Doğu Romanın müttefiki olarak Sasanilerle savaşmışlardır.
Sabirlerin Borex adlı kadın hükümdarı olduğunu öğreniyoruz. İran’la olan savaşta Bizans’la müttefik olmuş.
Slavların demiri bilmediğini, Karadeniz’in adı Euxine (Öksin)olduğu kitapta yer alan bilgilerden.
***
İki Misya olduğunu biliyor muydunuz?
Theophanes,’in verdiği bilgiye göre, Antik Çağlarda Mysia adında iki bölge bulunmaktadır. “Birincisi, aşağı ve yukarı olmak üzere iki kısımdan oluşan, Makedonya’nın yukarısından Varna’ya kadar uzanan Trakya’nın kuzeyinde ve Romanya’nın güneyinde bulunan Mysia bölgesi.
Diğer Mysia bölgesi ise Bursa ilinin batısını; Balıkesir ilinin, Edremit Körfezi kıyısındaki bölümü dışında tümünü; İzmir ilinin Bergama dolaylarındaki bölümünü, Manisa ilinin Soma ve Kırkağaç dolaylarındaki bölümünü; Çanakkale ilinin de Anadolu yakasındaki bölümünü kapsamaktaydı.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
KİTAP DÜNYASI
Kaç Türkiye var?
Theophanes Confessor’un Kroniğinde Türkler 284-813/Kronik Kitap 2021 Mayıs İstanbul:
“Kaç Türkiye var? Türklerin yaşadıkları yere ne denir?” diye sorsam şaşıracağınıza eminim. Çoğunuz “Türkistan ve bir Türkiye var” diyeceksiniz.
Kendilerine “Romanyu” diye ifade eden Doğu Roma büyük bir imparatorluktu. Tuna’dan İran’a, Kafkasya’dan Kuzey Afrika’ya uzanıyordu. Bizans adını hiç kullanmayan bu devlet günümüzde maalesef “Bizans” diye adlandırılıyor. Türklerle Doğu Roma arasındaki ilişkiler Romalı tarihçiler tarafından yazıya geçirilmiştir.
“Türkiye” kelimesi Theophanes’in kroniğinde iki yerde geçmektedir:
Birincisi 588-589 yıllarının anlatıldığı kısımda Gök Türk toprakları olarak geçerken, ikincisi ise 730-31 yıllarının anlatıldığı sayfalarda Hazar Kağanlığı topraklarını ifade etmek için kullanılmıştır. (Bkz, Theophanes, aeg ,s.389-567). Dolayısıyla Türkiye kelimesi tarihte ilk defa VI. yüzyıla ait Bizans kaynaklarında görülmektedir.
IX. ve X. yüzyıllarda ise İdil Nehri’nden Orta Avrupa’ya kadar uzanan saha için kullanılmış olup bu kullanım Kafkasya bölgesinde bulunan Hazar Kağanlığını ifade etmek için “Doğu Türkiye’si”, Arpad Hanedanı’nın kurmuş olduğu Macar Devleti için de “Batı Türkiye’si” şeklinde kendini göstermiştir. Bkz., Gürler, a.g.m., s.60; Yine “Türkiye adı Bizans İmparatoru VII. Constantinus Porhyregenitus tarafından bizzat kaleme alınmış olan De Administrando imperio adlı eserde, Arpad Macaristan’ını ifade etmek için defalarca anılmıştır.
***
Son yıllarda Türk tarihi ile ilgili birbirinden ilginç kitaplar yayınlanıyor. Genç araştırmacılar eski çağ kaynaklarını araştırıp Türkçeye çeviriyorlar.
Tarihçi Hatice Aydın Türkçeye çevirdiği “Theophanes Confessor’un Kroniğinde Türkler 284-813” eserinden Türk kavimleri hakkında çok değerli bilgiler öğreniyoruz.
Doğu Romalı (Bizans) kronikçileri ve tarihçileri önce İskit sonra Hun diye adlandırdıklarını görüyoruz. Dönemin tarihçileri atlı kavimleri Hun diye adlandırırken, Cermen ve Gotlar için bu tanımlamaları yapmadılar. Bazen aynı dönemde Bizanslı tarihçiler, Bizans hizmetindeki Türkler arasında İskit vr Hun ayrımı yapacak kadar bilgi sahibiydiler.
Hun İmparatorluğu yıkılınca bazı Hun boyları Urallar’a, bazı boylarda Horasan yöresine gittiler. Burada Akhun /Eftalit Devletini kurdular. Afganistan ve Kuzey Hindistan’a hâkim oldular. İpek yolunun orta ve güney bölümünü ele geçirdiler. Ak Hunlar ipek yolu ticareti için önce Sasanilerle daha sonra da Göktürklerle savaştılar.
Urallar’a gidenler orada soydaşları olduklarını biliyorlardı. Onlarla birleştiler. Nüfusları artınca Karadeniz’in kuzeyine yayıldılar. Gotları kovdular ve Hunlar 376 yılında Tuna Nehrini aştılar.
***
8 Ağustos 378 Hun destekli Gotlar Roma ordusunu Edirne’de bozguna uğrattılar. İmparator Valens savaşta öldü. Macar toprakları VI: yüzyıl başlarında Hunların eline geçti. Avarların MS 567’de (Bazı Bizans kaynakları 561 yazıyor 148/163) Karpat Havzasına girene kadar Hunların idaresinde kaldı.
Doğu Romalı tarihçiler Ogur boylarından Kutrigurlar Hun diye adlandırılıyorlar. 2000 kişilik Hun kuvveti (Kutrigurlardan Sinnion adlı bir boy beyi birliği) Belisarius’un emrinde Kuzey Afrika’da Vandallarla savaştı.
Dönemin tarihçileri Ogur boylarının hepsini Hun diye adlandırmışlardır. Doğu Roma-Süryani-Ermeni-Gürcü kaynakları atlı kavimleri Hun adıyla anar. Zira Kafkasya’nın kuzeyindeki saha Hun topraklarıdır.
Kronikte Doğu Roma’da çok sayıda İskit ve Hun isimli komutanlardan bahsediliyor. Bulgarların beşe bölündüğünü, İmparator Iustinianus (539-540) döneminde Doğu Roma topraklarına akın yapan Bulgarlardan esir edilenler Armebia ve Lazika’ya gönderilerek oradaki Bizans birliklerinde kayıt altına alındığını öğreniyoruz.
***
Kitaptaki ilginç bilgiler de var. Avar Kağanı Bizans imparatorundan bir fil ister. Fil gönderilir. Daha sonra Avarlar fili iade ederler.
Diğer ilginç bilgi, alınlarında haç işareti olan Türkler olmalı.
“Bizans komutanı Narses İranlıları bozguna uğratır. Aldığı esirleri öldürdü. İçlerindeki Türkleri imparatora gönderdi. Bu Türklerin alınlarında siyah dövmeli haç işareti vardı. İmparator haç işaretini sordu. Türkiye’de (Türkistan)bir salgın hastalığın ortaya çıktığını ve bazı Hristiyanların bunu kendilerine yapmalarını önerdiklerini söylerler”.
Theophanes, İstanbul’u kuşatan Araplara Bulgarların arkadan saldırdığını ve binlerce Arap’ın hayatını kaybettiğini yazar.
754/755 yıllarında İmparator Constantinus’un, “Erzurum ve Malatya’dan getirdiği Süryani ve Ermenileri Trakya’ya naklettirdiğini, bunların Pavlikanlığı Trakya’ya yaydıklarını” yazar.Doğu Romanın İran’da hüküm süren Sasanilerle yaptıkları savaşta Türk kavimleri müttefik olmuşlardır. Sabirler, Göktürkler ve Hazarlar Doğu Romanın müttefiki olarak Sasanilerle savaşmışlardır.
Sabirlerin Borex adlı kadın hükümdarı olduğunu öğreniyoruz. İran’la olan savaşta Bizans’la müttefik olmuş.
Slavların demiri bilmediğini, Karadeniz’in adı Euxine (Öksin)olduğu kitapta yer alan bilgilerden.
***
İki Misya olduğunu biliyor muydunuz?
Theophanes,’in verdiği bilgiye göre, Antik Çağlarda Mysia adında iki bölge bulunmaktadır. “Birincisi, aşağı ve yukarı olmak üzere iki kısımdan oluşan, Makedonya’nın yukarısından Varna’ya kadar uzanan Trakya’nın kuzeyinde ve Romanya’nın güneyinde bulunan Mysia bölgesi.
Diğer Mysia bölgesi ise Bursa ilinin batısını; Balıkesir ilinin, Edremit Körfezi kıyısındaki bölümü dışında tümünü; İzmir ilinin Bergama dolaylarındaki bölümünü, Manisa ilinin Soma ve Kırkağaç dolaylarındaki bölümünü; Çanakkale ilinin de Anadolu yakasındaki bölümünü kapsamaktaydı.