Bauman’ı bana tanıtan Ankara Üniversite’sinde iletişim üzerine ders veren Prof. Dr. Nuran Yıldız oldu. Yazdığı yazılarda sık sık Bauman’dan alıntılar yapıyordu. Yıllar sonra filozofun bir kitabını okumak için aldım, “Yasa Koyucular ve Yorumcular”. Okudum ve çarpıldım.
Zygmunt Bauman (1925, Poznan–9 Ocak 2017, Leeds), Polonyalı sosyolog ve filozof. Postmodern felsefenin hem sosyoloji alanında uyarlanmasını hem de genel kuramsal düzeyde sağlıklı bir şekilde değerlendirmesini ortaya koyan yapıtlarıyla tanınmaktadır. Nazi Almanyası, Polonya'ya girene kadar Poznan'da yaşadı. Yahudi olduğu için Naziler tarafından öldürüleceği korkusundan Sovyetler Birliği'ne taşındı ve savaşın ardından Varşova Üniversitesi'nde öğretim görevlisi oldu.
Politik nedenlerden dolayı sosyoloji profesörlük unvanını kaybetti. İsrail'e göç etmek zorunda kaldı. 1971 yılında Bauman, Büyük Britanya'nın çağrısı üzerine, Leeds Üniversitesi'nde yeniden sosyoloji kürsüsüne sahip oldu. 1990'lara kadar orada çalışmalarını sürdürdü.
Zygmunt Bauman, 1980'li yıllardan itibaren, Modernizm ile Totaliterizm arasındaki bağlantılar üzerine hem kuramsal hem de sosyolojik incelemeleriyle öne çıktı. Böylelikle, Modernizme içkin kavram ve kategorilerin totaliterlikle doğrudan ya da dolaylı ilişkileri derinlikli olarak ve disiplinler arası bir yöntemle ortaya koydu.
Bauman, postmodernizm hakkındaki çalışmalarıyla da öne çıkmıştır. Bauman, modern devlet yapısının ortaya çıkışı ile entelektüellere olan ihtiyacın doğuşu arasındaki ilişkiyi, iktidar bilgi sendromunu, devlet söylemi ile entelektüel söylem arasındaki kopuşun postmodernite deneyimine yol açtığı varsayımını entellektüelin yasa koyucu konumundan yorumcu konumuna geçişini sorguluyor.
Entelektüel sözcüğü yakın zamanlarda ortay çıkmış bir sözcüktür. Filozof kavramı yerini entelektüel kavramına bırakmıştır. Entelektüel kavramı filozof kavramından çok farklı olarak dar bir zümreyi değil, çok geniş bir zümreyi ifade eder.
Filozoflar, Antik Çağ’dan bu yana filozoflar erdemli bir toplum yaratmak için çaba göstermişlerdir. Filozofların toplumsal dönüşüme damga vurdukları ve “Aydınlanma Çağı” denilen 17. ve 18. yüzyılda monarşinin ve soylu sınıfının yok olma, yeni bir sınıfın “Burjuvaların” damgasını vurduğu bir dönemdi. Filozoflar Fransa ve Amerikan devrimlerinin itici gücü olmuşlardı.
Filozoflarla egemenlerin arasının açılması Fransız Devrimi’nden sonra Napolyon döneminde başlar. Devlet Ülkeyi yönetenler, toplumu değiştirme işini filozoflardan aldılar ve yaygın “Eğitimi” kullandılar. Devlet aygıtı güçlendikçe siyasal iktidarlar filozoflardan uzaklaşmışlar, fikirlerini tehlikeli bulmaya başlamışlardı.
Yasa koyucular ve yorumcular kitabı 1987 yılında basılmıştır. Kitabının son bölümü olan “Bastırılanlar” bölümünde önemli tespitlerde bulunuyor.
Sovyetler Birliği’nin ayakta olduğu bir dönemde, Bauman, işçi sınıfının azalıp, etkisinin zayıfladığını ve yerini “piyasanın” oluşturduğu “tüketici” sınıfının aldığını yazmaktadır. Tüketici sınıfıyla beraber yeni bir sınıf daha çıkmıştır, “Yoksullar”.
Yoksul sınıf, ABD’de bazı çevrelerde asalak olarak nitelendirilmekte ve yapılan yardımların kesilmesi istenmektedir.
Bauman, günümüzdeki tüketim çılgınlığını o günden görmüş. Bauman, İngiltere’de kredi kartlarının sloganına işaret eder; “İstediğinizde beklemeyin”
Tüketici olmayanlar topluma itici ve nefret edilmesi gereken bir tehdit olarak gösterilmektedir. Bauman, “Yoksullar olmasa onları icat etmek gerekirdi”.
Bauman, “Aslında yani yoksullar tüketici pazarın bir ürünüdür. Yoksullar (Üretim yönelimli kapitalist ekonominin marjinalleştirdiği yoksullar) için bir zamanlar pazarın kötü işleyişinin değil, onun var oluş ve yeniden üretim tarzının bir ürünüdürler”.
Anlaşılan filozoflardan öğreneceğimiz çok şey var.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Altı Bardakta Dünya Tarihi
04.04.2022 12:12
Merhaba…
Birçoğumuz ne zaman okumakla ilgili bir bahis açılsa hemen kitaplardan bahseder, mürekkep ve kağıdın buluşmasıyla ortaya çıkan her çeşidini uygarlık yolunu aydınlatan ışıklar olarak tanımlarız. Hele günümüz dünyasının atmosferinde ruha ilaç olan kitap gerçekte bir hazineden farksızdır. Lak
Sadık Yemni-Everest Yayınları
Yazar Sadık Yemni’yle beni Sahaf dostum Süleyman Kaymaz tanıştırdı. Kendisinden akıcı bir polisiye kitap istediğimde bana Sadık Yemni’nin “Amsterdam’ın Gülü” kitabını uzattı. Kitabı elime aldığımda yazarın Hollanda’da yaşadığını okudum. Kitabın ilk baskısı 1996 yılında
Yakın zamanda yayınlanan Türkoloji alanında hazırlanmış iyi bir eser olarak karşımıza çıkan Taşların Yolculuğu, bugün doğru diye bildiğimiz birçok bilgiyi çürütecek türden bir çalışma... Deneyimli kalem Ekrem Payri Peker'in imzasını taşıyan Taşların Yolculuğu'nun ilk baskısını Bilge Başkuş Yayınları
Theophanes Confessor’un Kroniğinde Türkler 284-813/Kronik Kitap 2021 Mayıs İstanbul:
“Kaç Türkiye var? Türklerin yaşadıkları yere ne denir?” diye sorsam şaşıracağınıza eminim. Çoğunuz “Türkistan ve bir Türkiye var” diyeceksiniz.
Kendilerine “Romanyu” diye ifade eden Doğu Roma büyük bir imparatorlu
Yazar Selim Erdoğan’ın 2020 yılında çıkan bu kitabı bize, bildiğimizi sandığımız ama aslında ayrıntılarını öğrenince konu hakkında ne kadar eksik olduğumuzu anlatan bir kitap…
Bu kitap: İstiklal Harbi’nde düzenli ordumuzun Yunan ordusuyla 1921 yılında yaptığı ve dokuz ayda yaşanan üç muharebeyi (I.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Söz Bursa
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
KİTAP DÜNYASI
Yasa Koyucular ile Yorumcular
Bauman’ı bana tanıtan Ankara Üniversite’sinde iletişim üzerine ders veren Prof. Dr. Nuran Yıldız oldu. Yazdığı yazılarda sık sık Bauman’dan alıntılar yapıyordu. Yıllar sonra filozofun bir kitabını okumak için aldım, “Yasa Koyucular ve Yorumcular”. Okudum ve çarpıldım.
Zygmunt Bauman (1925, Poznan–9 Ocak 2017, Leeds), Polonyalı sosyolog ve filozof. Postmodern felsefenin hem sosyoloji alanında uyarlanmasını hem de genel kuramsal düzeyde sağlıklı bir şekilde değerlendirmesini ortaya koyan yapıtlarıyla tanınmaktadır. Nazi Almanyası, Polonya'ya girene kadar Poznan'da yaşadı. Yahudi olduğu için Naziler tarafından öldürüleceği korkusundan Sovyetler Birliği'ne taşındı ve savaşın ardından Varşova Üniversitesi'nde öğretim görevlisi oldu.
Politik nedenlerden dolayı sosyoloji profesörlük unvanını kaybetti. İsrail'e göç etmek zorunda kaldı. 1971 yılında Bauman, Büyük Britanya'nın çağrısı üzerine, Leeds Üniversitesi'nde yeniden sosyoloji kürsüsüne sahip oldu. 1990'lara kadar orada çalışmalarını sürdürdü.
Zygmunt Bauman, 1980'li yıllardan itibaren, Modernizm ile Totaliterizm arasındaki bağlantılar üzerine hem kuramsal hem de sosyolojik incelemeleriyle öne çıktı. Böylelikle, Modernizme içkin kavram ve kategorilerin totaliterlikle doğrudan ya da dolaylı ilişkileri derinlikli olarak ve disiplinler arası bir yöntemle ortaya koydu.
Bauman, postmodernizm hakkındaki çalışmalarıyla da öne çıkmıştır. Bauman, modern devlet yapısının ortaya çıkışı ile entelektüellere olan ihtiyacın doğuşu arasındaki ilişkiyi, iktidar bilgi sendromunu, devlet söylemi ile entelektüel söylem arasındaki kopuşun postmodernite deneyimine yol açtığı varsayımını entellektüelin yasa koyucu konumundan yorumcu konumuna geçişini sorguluyor.
Entelektüel sözcüğü yakın zamanlarda ortay çıkmış bir sözcüktür. Filozof kavramı yerini entelektüel kavramına bırakmıştır. Entelektüel kavramı filozof kavramından çok farklı olarak dar bir zümreyi değil, çok geniş bir zümreyi ifade eder.
Filozoflar, Antik Çağ’dan bu yana filozoflar erdemli bir toplum yaratmak için çaba göstermişlerdir. Filozofların toplumsal dönüşüme damga vurdukları ve “Aydınlanma Çağı” denilen 17. ve 18. yüzyılda monarşinin ve soylu sınıfının yok olma, yeni bir sınıfın “Burjuvaların” damgasını vurduğu bir dönemdi. Filozoflar Fransa ve Amerikan devrimlerinin itici gücü olmuşlardı.
Filozoflarla egemenlerin arasının açılması Fransız Devrimi’nden sonra Napolyon döneminde başlar. Devlet Ülkeyi yönetenler, toplumu değiştirme işini filozoflardan aldılar ve yaygın “Eğitimi” kullandılar. Devlet aygıtı güçlendikçe siyasal iktidarlar filozoflardan uzaklaşmışlar, fikirlerini tehlikeli bulmaya başlamışlardı.
Yasa koyucular ve yorumcular kitabı 1987 yılında basılmıştır. Kitabının son bölümü olan “Bastırılanlar” bölümünde önemli tespitlerde bulunuyor.
Sovyetler Birliği’nin ayakta olduğu bir dönemde, Bauman, işçi sınıfının azalıp, etkisinin zayıfladığını ve yerini “piyasanın” oluşturduğu “tüketici” sınıfının aldığını yazmaktadır. Tüketici sınıfıyla beraber yeni bir sınıf daha çıkmıştır, “Yoksullar”.
Yoksul sınıf, ABD’de bazı çevrelerde asalak olarak nitelendirilmekte ve yapılan yardımların kesilmesi istenmektedir.
Bauman, günümüzdeki tüketim çılgınlığını o günden görmüş. Bauman, İngiltere’de kredi kartlarının sloganına işaret eder; “İstediğinizde beklemeyin”
Tüketici olmayanlar topluma itici ve nefret edilmesi gereken bir tehdit olarak gösterilmektedir. Bauman, “Yoksullar olmasa onları icat etmek gerekirdi”.
Bauman, “Aslında yani yoksullar tüketici pazarın bir ürünüdür. Yoksullar (Üretim yönelimli kapitalist ekonominin marjinalleştirdiği yoksullar) için bir zamanlar pazarın kötü işleyişinin değil, onun var oluş ve yeniden üretim tarzının bir ürünüdürler”.
Anlaşılan filozoflardan öğreneceğimiz çok şey var.
Altı Bardakta Dünya Tarihi
04.04.2022 12:12Merhaba… Birçoğumuz ne zaman okumakla ilgili bir bahis açılsa hemen kitaplardan bahseder, mürekkep ve kağıdın buluşmasıyla ortaya çıkan her çeşidini uygarlık yolunu aydınlatan ışıklar olarak tanımlarız. Hele günümüz dünyasının atmosferinde ruha ilaç olan kitap gerçekte bir hazineden farksızdır. Lak
AMSTERDAM’IN GÜLÜ
12.04.2022 13:51Sadık Yemni-Everest Yayınları Yazar Sadık Yemni’yle beni Sahaf dostum Süleyman Kaymaz tanıştırdı. Kendisinden akıcı bir polisiye kitap istediğimde bana Sadık Yemni’nin “Amsterdam’ın Gülü” kitabını uzattı. Kitabı elime aldığımda yazarın Hollanda’da yaşadığını okudum. Kitabın ilk baskısı 1996 yılında
Taşların Yolculuğu
22.04.2022 18:00Yakın zamanda yayınlanan Türkoloji alanında hazırlanmış iyi bir eser olarak karşımıza çıkan Taşların Yolculuğu, bugün doğru diye bildiğimiz birçok bilgiyi çürütecek türden bir çalışma... Deneyimli kalem Ekrem Payri Peker'in imzasını taşıyan Taşların Yolculuğu'nun ilk baskısını Bilge Başkuş Yayınları
Kaç Türkiye var?
11.05.2022 14:10Theophanes Confessor’un Kroniğinde Türkler 284-813/Kronik Kitap 2021 Mayıs İstanbul: “Kaç Türkiye var? Türklerin yaşadıkları yere ne denir?” diye sorsam şaşıracağınıza eminim. Çoğunuz “Türkistan ve bir Türkiye var” diyeceksiniz. Kendilerine “Romanyu” diye ifade eden Doğu Roma büyük bir imparatorlu
Sakarya: Türk Bitti Demeden Bitmez
02.06.2022 13:27Yazar Selim Erdoğan’ın 2020 yılında çıkan bu kitabı bize, bildiğimizi sandığımız ama aslında ayrıntılarını öğrenince konu hakkında ne kadar eksik olduğumuzu anlatan bir kitap… Bu kitap: İstiklal Harbi’nde düzenli ordumuzun Yunan ordusuyla 1921 yılında yaptığı ve dokuz ayda yaşanan üç muharebeyi (I.