SON DAKİKA
Hava Durumu

Felaketin Düşündürdükleri ve Dersler!

Yazının Giriş Tarihi: 14.02.2023 19:19
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.02.2023 19:19

Millet olarak hepimizi yakıp kavuran ve uzun yıllar silinmeyecek izler bırakacak olan yüzyılın felaketine ilişkin kendimizden kaynaklanan yanlışlara, kurumsal eksiklik ve organizasyon hatalarına sistemsel, siyasi, dini, ekonomik, sosyolojik eleştirilerle tüm bunlara sebep olan zihniyetimizin derinlemesine sorgulanması elbette normaldir ve olacaktır.

Evet, depremin bu kadar felakete dönüşmesini önleyici tedbirler konusunda, Sayıştay raporlarının da ispatladığı gibi tepeden tırnağa ihmaller zinciri vardır, Tatbikatların kağıt üzerinde kaldığı ve aslında her şeyde ezeli derdimiz olan ‘’mış’’ gibi yaptığımız kesinleşmiştir,

Kur’an, insan/yaşam ve evren ayetlerini (tabii depreminde) anlamanın ve tedbir almanın ancak aklı selimleştirmekle mümkün olacağını, bunu yapmamanın felaketlere götüren bir cehalet hali olduğunu yüzlerce ayette öğütlemesine rağmen, maalesef ‘’örgütlü cehalet’’ hepimize enjekte edilmiş.

Aklı selim olmayınca bu sıkıntıların ve yıkımın bir sistem ve iktidar meselesi olduğunu anlayamıyoruz. Çünkü kendimizle, yanlışlarımızla yüzleşemiyor, korkuyor ve en kolay olan kader limanına sığınıyoruz.

Hem de Allah’a iftira attığımızı, noksanlık izafe ettiğimizi ve böylece Allah’ın güvenlik kalkanından çıktığımızı bile fark etmeden.   

Ve bu zihinsel depremin en az fiziksel deprem kadar tehlikeli olduğu ve sürekli arttığı herkesin bildiği gerçekliktir. (Bkz. S. Şenermen)

Evet, bu yaşadıklarımız çerçevesinde kamu düzeninin, insan/yaşam ve evren gerçekleri merkezli baştan aşağı gözden geçirilip yeniden düzenlenmesi ve bunun ihlali halinde yeni felaketlerin geleceği açıktır.

Ancak eleştiri usulüne uygun yapılmaz da dayak aracı yapılırsa, yapılan yanlışları samimi olarak düzeltme amacı taşımaz da öfke ve rövanş aracı yapılır ve birliğimiz parçalanırsa, şu anda elzem olan ülke güvenliğine beklenen darbe vurulmuş ve bedelini nesillerimizin bile ödeyemeyeceği bir vebale girmiş oluruz.

***

Biliyoruz ki son dört yüz yıl Türk milletine halen her açıdan vurmaya devam ediyor. Netameli ve geçmişte birçok medeniyeti yutan bir coğrafyadayız.

Doğal felaketler, savaşlar ve terörün eksik olmadığı, bugün ve bugünden sonra da üzerimizde açık/kapalı senaryo ve tehditlerin sürekli sahneye sürüldüğü/sürüleceği, düşenin bir daha asla kalkamayacağı bir merkezdeyiz.

Biz, bozuk zihniyetlilerin sebep olduğu ve asla hak etmediğimiz sonuçlara bakarak, bir yanımızla genetiğimizden kaynaklı devlete bağlılığımız, öte yanımızla devlete içerleme, güvenmeme hatta husumet duyma ikilemine, yanlışına asla düşmemeliyiz.

Bu millet felakette bir kez daha gösterdiği gibi iyi niyeti, samimiyeti, paylaşım duygusu, dayanışması, yardım hassasiyeti, mağdura/düşene koşma ve acıyı yüreğinde hissetme gibi insani duyguların/insan olmanın çelikleşmiş bir sembolü olarak ve akıldışılığı bırakıp yeniden aklı kuşanarak kendi devletinin aksayan yönlerini düzeltecek ferasete de sahiptir.

Tek bir örnek bile bu milleti anlatmaya yeter:

Aile Bakanlığı verilerine göre depremden sonraki bir haftada, 190 bin ‘’koruyucu aile’’ başvurusu yapılmış.

Ötesi var mı?

Ve bu millet, hem ‘’iblisi’’ rahatsız eden insani örnekliği ile İblis yolcularının hem de vatanının jeopolitik önemi nedeniyle şimdi hem de her zamankinden daha yoğun olarak emperyalist Batı’nın potansiyel saldırı tehdidi ve meydan okuması ile karşı karşıyadır.

Zaman hem yaralarımızı sarma hem de çok uyanık olma ve vatanımıza sahip çıkma zamanıdır.

***

“Nerden çıktı bu, bu bir komplo teorisidir, uçukluktur” demeden düşünmek gerekir.

Kanıt da gösterseniz, ispat da etseniz ‘’bunlar komplo’’ demek sık görülen yaklaşımdan başka bir şey değildir!

Çünkü ‘’komplo’’ denilerek apaçık resmi, göze girecek kadar belli olguları, gelişmeleri, bütünü gösteren parçaları ve bu verileri ortaya koymaya çalışanları meydandan kovduğunuzda, cevaplanmak zorunda kalınan sorular ve apaçık olgu/olay/gelişme de kendiliğinden ortadan kalkacaktır.

Şüphe duyan kısa bir araştırma yaptığında ve gelişen olgulara baktığında;

-Deprem olan bölgenin, (Güney doğu ve Akdeniz bölgesinin bir kısmı) ABD yetkilileri tarafından, Irak ve Suriye’nin kuzeyi yani kurulması planlanan terör devleti ile bütünleşik bir ekonomik bölge olduğu açıklamalarını,

-Bir gerçeklik olan HAARP teknolojilerinin komplo olduğunun iddialı seslendirişleri ki; bir zahmet araştırın, radyo, telefon dalgalarına inanıp bunu çöpe atmak akla uygun mu?

-2002 yılında ABD’nin Türkiye’yi, depremin ardından işgal tatbikatı ki; Biz çağrılmamışız! Sonra işgal edeceği ülkeyi niye çağırsın ki ABD? Bu durum bile bir şeytanla müttefik olduğumuz resmi tescilidir.

-Romanya, Bulgaristan, Yunanistan, Ege Adaları, Girit, Güney Kıbrıs’ta kurulan ve mevcutların büyütüldüğü kapsamlı askeri tesis/silahlarla aleni kuşatılmamız ki Suriye’nin kuzeyindeki kuşatmayı saymıyorum!

İstanbul’a gelen ABD savaş gemisinin semboller üzerinden tehditvari mesaj vermesi, 

-ABD’nin “güvenlik zafiyeti var” yalanıyla, şürekâsı 8 NATO ülkesiyle beraber İstanbul başkonsolosluklarını kapatması ki; Sormazlar mı, “büyükelçiliklerin böyle bir tehdit varsa niye açık?” diye. Kendi beslemen terör örgütü, yine senin talimatınla saldıracak yani Türkiye’ye sen saldıracaksın. Aynen Kıpti Ermeni gibi bunlar…

-ABD/Batı’nın bütün dünyada, çıkar ekseninde ulus devletlere saldırttığı terör örgütlerinin kurucusu olması ve uyuşturucu/silah ve kara parayla finanse etmesi, (Gri listenin en tepesinde olması gereken devlet ama yok) 

-ABD/Batı’nın, ulus devletlerin kültür dokusunu bozmak için pıtrak gibi çoğalttığı LGBT derneklerine açıkça para akıtması,

-Depremin ardından durumdan vazife çıkararak limanlarımıza, yardımla alakasız uçak gemi/donanma yığılmasının sebebini görecektir.

***

Bu yapılanlar bize bir şey çağrıştırmıyor mu?

Anlamak için illa işgal edilmemiz mi bekleniyor. Esas “Akbaba”lar etrafımızda ve üstümüzde uçuyor ama bizdeki yumurta ve yavrulara, bu asil millet meydan vermez.

Velhasıl daha gözümüze girecek o kadar çok resim, kanıt, veri, olgu var ki, sayamazsınız.

Bunlara komplo deyip çöpe atmak akıl işi olamaz.

Şimdi iktidar ve muhalefetiyle devletimiz için kenetlenme zamanıdır, siyasi nema kazanma zamanı değil. Bu millet ve devlet hepimizdir. Yapılacak ilk şey ders çıkarmak olmalı.

Zaten yaşadığımız felaketteki millet dayanışması herkese en etkili mesaj oldu, akbabalar görmesi gerekeni gördü, beklediğini bulamadı. Devlet müdahalesine gerek kalmadan, Türk milleti birlik ve beraberliği ile emperyalistlerin yüzüne bir şamar gibi indi. Geldikleri gibi gideceklerini anladılar ama bilmemiz gereken hiç durmayacakları.

Bu vatan bin yıldır değil, yerli/yabancı tarihçilerin de artık kabul ettikleri gibi 7-8 bin yıl, Kazım Mirşan’ın delillerle ispatladığı gibi 35 bin yıldır Türklerin yurdu, öyle de kalacak...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.