Mehmet Kemal Coşkunöz Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrenci ve öğretmenleri okulların kapalı olmasına rağmen kolları sıvadı. Öğretmenlerinin çağrısı üzerine okulda toplanan 13 öğretmen ve 38 öğrenci depremzedelerin çadırlarda büyük ihtiyaç duyduğu 3'lü priz üretmeye başladı. Öğretmenlerin malzemeleri kendi bütçelerinden almasıyla birlikte okul öğrencileri üretime başladı. Öğrenciler, günde 300 priz üretmeyi başararak deprem bölgesine gönderdi. Öğrencilerin yaptığı örnek davranış herkesin takdirini kazandı.
Öğretmenlerinin çağrısı üzerine okula geldiklerini ifade eden öğrenciler, "Burada okulda öğrendiğimiz bilgilerle priz üretimine başladık. Deprem bölgesindeki vatandaşlara bizde bu şekilde yardımcı olmaya çalışıyoruz" dedi.
Okul Müdürü Cengiz Korucu, "Biz okulumuzdaki öğretmen öğrencilerimizle depremzedeler için 3'lü priz üretimine başladık. Kampanya tamamen öğretmen, öğrenci ve velilerimizin desteğinden oluşmaktadır. Aldığımız malzemeleri gönüllü öğrencilerimiz burada 3'lü prize çeviriyor. Bu çalışmaya mezun öğrencilerimizde katılıyor. Kurulacak çadır kentlerde bu prizlere çok ihtiyaç duyulacağı için böyle bir çalışma başlattık. İlk etapta gelen malzemelerle günde 300 priz üretimi yapıyoruz. Buradaki öğretmen ve öğrencilerimiz gönüllü olarak çalışıyor. Bu şekilde duyarlı öğrencilerimizin olması bizi mutlu ediyor" şeklinde konuştu.
Son zamanlarda okuduğum en çarpıcı kitaplardan biri oldu: “Bozkürt” . Türkiye’nin zorlu yıllarını yaşayan ama hiç konuşulmayan bir kesim olan Ülkücü Kürtlerin (Bozkürtler) hikâyesi, sayfa sayfa gün yüzüne çıkarılıyor. Hem kişisel hayatlar hem siyasi mücadele, aynı anda çok yönlü anlatılıyor. Kitabın en güçlü yanı, sadece olayları aktarmakla kalmayıp, günümüz siyasetiyle bağlantı kurması.
İşte altını çizdiğim bazı sorular ve başlıklar: • Bazı Kürtler ve Zazalar neden Ülkücü Hareket'e katıldı? Niçin Türkeş'in en sadık askerleri oldular? • Abdülhamid'in Hatıraları adlı kitabı, gerçekte Süleyman Nazif mi yazdı? • Mesut Barzani'nin amcası Şeyh Abdüsselam'ı hangi Bozkürt niçin astırdı? • Türkeş, 1975'te Diyarbakır mitinginde neden bir tankın üzerine çıkarak konuştu?
'Bozkürt: Ülkücü Kürtlerin Saklı Kalmış Hikâyesi – Biji Türkiye' adlı kitabın tam da 'Terörsüz Türkiye' sürecinin konuşulduğu bir dönemde yayımlanması oldukça manidar. Ülkücü Hareket içinde yer almış Kürt ve Zaza kökenli bireylerin hikayelerini gün yüzüne çıkarması, toplumumuzdaki yaygın kalıpları ve önyargıları kırma potansiyeli taşıyor. Eserin 50'nin üzerinde ülkücüyle yapılan birebir görüşmelere ve titiz arşiv çalışmalarına dayanması, anlatılanların ciddiyetini ve derinliğini artırıyor.
Bazı kitaplar sadece bilgi vermez; sizi sarsar, düşündürür ve suskun kalmış hayatları duyurur. Bozkürt tam olarak böyle bir kitap. Kürt ve ülkücü kimliklerin nasıl bir arada var olabildiğini anlatan bu eseri okurken birçok kez durup düşündüm. Çünkü yıllardır birbirine zıt olarak sunulan bu iki kimliğin aslında nasıl iç içe geçebildiğini görmek, şaşırtıcı olduğu kadar öğreticiydi. Ahmet Dinç nitelikli ve derinlikli bir çalışma ortaya koymuş.
Dizinine çok kısaca göz gezdirmek bile Bozkürt'ün derinlik-niteliğini ortaya koyuyor: 12 Eylül, 12 Mart, 27 Mayıs, Abbas Bozyel, Abdi İpekçi, Abdulhaluk Mehmet Çay, Abdullah Alay, Abdullah Azrakçı, Abdullah Cevdet, Abdullah Köse, Abdullah Öcalan, Abdurrahman Öncel, Abdülbari Akdoğan, Abdülhak Hamit, Abdülhaluk Aksu, Abdülhamit Kılıç, Abdülhamit Tan, Abdüsselam Aşan.