Kenevir üretimi ve kullanımına dair tartışmalar bir yana bitkinin ilaç sanayinden kâğıda, tekstilden bioyakıt üretimine endüstriyel alanda kullanımı önemli ekonomik getiriler sağlıyor.
Haber Giriş Tarihi: 01.08.2025 13:28
Haber Güncellenme Tarihi: 01.08.2025 13:37
Kaynak:
Ayşegül Eliaçık
Dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de kenevir bitkisinin önemi; sürdürülebilir tarım politikaları, çevreci sanayi arayışları ve alternatif tıbbi uygulamalara yönelik artan ilgi doğrultusunda giderek artmaktadır.
Kenevir, tekstil, inşaat, otomotiv, gıda, kozmetik ve tıbbi sektörlerde değerlendirilebilen çok amaçlı bir kültür bitkisidir. Türkiye’de kenevir yetiştiriciliği, 2313 Sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunun 23’üncü maddesine dayanılarak hazırlanan; lif, tohum ve sap üretimi için "Kenevir Yetiştiriciliği ve Kontrolü Hakkında Yönetmelik, tıbbi amaçlı üretim için ise “İlaç Etkin Maddesi Üretimi Amaçlı Kenevir Yetiştiriciliği ve Kontrolüne Dair Yönetmelik" hükümleri doğrultusunda yürütülmektedir. 24 Temmuz 2025 tarihinde 2313 Sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunun 23’üncü maddesine yapılan değişiklik ile “tıbbi ürünler, sağlık ürünleri, uyuşturucu etkisi olmayacak oranda kişisel bakım ürünleri ve destek ürünleri” üretimine yönelik kenevir yetiştiriciliğine çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek şartlar dahilinde izin verilecektir.
TIBBİ AMAÇ VE DENETİM
Tıbbi ve farmasötik amaçlı kenevir üretimi, yalnızca izinli ve kapalı devre tesislerde, Sağlık Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı’nın denetiminde yürütülecektir. Üretim süreci; kayıt altına alınan kontrollü sistemler aracılığıyla, izlenecek, her aşamada izinsiz kullanımın önüne geçilmesine özen gösterilecektir. Bu kapsamda, güncel teknolojilerden yararlanılarak, gerektiğinde uydu verileri, insansız hava araçları ve dijital izleme araçları gibi yöntemlerin de devreye alınması mümkündür. Üretimden son kullanıma kadar tüm süreç, kamu otoriteleri tarafından yakından takip edilmektedir.
Ülkemizde yürütülen ıslah çalışmaları sonucu geliştirilen ve Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından tescil edilerek sertifikalandırılan ‘Narlı’ ve ‘Vezir’ adlı yerli tohum çeşitleri, düşük THC (Tetrahidrokanabinol) içeriği sayesinde endüstriyel üretim (lif, tohum, yapı malzemesi vb.) amacıyla güvenle kullanılmaktadır. Bu yerli çeşitlerin kullanımı, dışa bağımlılığı azaltmakta ve kontrollü üretim kapasitesini artırmaktadır.
Bununla birlikte, herhangi bir amaçla izinsiz kenevir ekimi, yürürlükteki 2313 Sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun çerçevesinde yasadışı faaliyet olarak değerlendirilmekte; bu kapsamda tespit edilen ürünler derhal imha edilmekte ve ilgililer hakkında adli işlem başlatılarak konu yargıya intikal ettirilmektedir. Yasal üretimin güvenliği, kayıtlı tohum, izinli alan ve denetimli süreçlere bağlı olarak sürdürülmektedir.
ENDÜSTRİYEL VE EKONOMİK DEĞER ZİNCİRİ
Endüstriyel kenevir uyuşturucu etkisi olmayacak oranda THC oranına sahip olup, elde edilen ürünler dayanıklı iplik, halat, kumaş, yalıtım malzemesi, doğal kompozit ve biyoplastik üretiminde kullanılmakta; tohumları ise yüksek besin değerine sahip bitkisel protein, omega-3 ve omega-6 yağ asitleri içeren gıda ürünlerine dönüştürülmektedir.
Kenevirde doğal olarak bulunan bazı kimyasal bileşikler; özellikle kannabidiol (CBD), kannabikromen (CBC), tetrahidrokannabinol (THC) ve kannabinol (CBN) son yıllarda tıp ve ilaç araştırmalarının odağında yer almaktadır. Bu maddelerin, iltihap önleyici (antiinflamatuvar), ağrı kesici (analjezik), sara nöbetlerini baskılayıcı (antiepileptik) ve sinir hücrelerini koruyucu (nöroprotektif) etkileri bilimsel olarak incelenmekte ve olumlu sonuçlar elde edilmektedir.
Özellikle epilepsi (sara hastalığı), multipl skleroz (sinir sistemini etkileyen ilerleyici bir hastalık), kemoterapiye bağlı mide bulantısı, iştah kaybı ve ağrı gibi semptomlar ile bazı nörolojik rahatsızlıklar üzerinde CBD ve THC içerikli ürünlerin destekleyici etkilerine dair bilimsel yayınlar giderek artmaktadır. Bu tür ürünler, Türkiye’de yalnızca Sağlık Bakanlığı onayıyla ve doktor kontrolünde, sınırlı sayıda hasta grubuna uygulanmaktadır.
Bugün itibarıyla devam eden çok sayıda klinik araştırma, kenevir kaynaklı bileşiklerin sadece tamamlayıcı (destekleyici) tedavilerde değil, aynı zamanda yeni nesil ilaç geliştirme süreçlerinde de umut verici bir potansiyele sahip olduğunu göstermektedir.
KENEVİR ÜRETİMİNDE GÜNCEL DURUM
Kenevir üretimi, geçmişte hem ulusal hem uluslararası düzenlemeler çerçevesinde sıkı denetime tabi tutulmuştur. Özellikle 1961 tarihli BM Tek Sözleşmesi, 1971 tarihli Viyana Sözleşmesi ve Türkiye’de yürürlükte olan 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun, psikoaktif etkili türlerin kontrol altına alınmasını öngörmüş; bu nedenle kenevir üretimi yalnızca belirli illerle sınırlandırılarak izne tabi hale getirilmiştir.
Ancak günümüzde düşük THC oranına sahip endüstriyel kenevirin psikoaktif türlerden ayrıştırılabilmesi, üretimin dijital sistemlerle izlenebilir hale gelmesi ve sanayide çok yönlü kullanım potansiyelinin artmasıyla birlikte bu alanda yeni bir değerlendirme ihtiyacı doğmuştur.
Gelinen noktada, tarımda çeşitliliği teşvik etmek, kırsal kalkınmayı desteklemek ve yerli sanayinin hammadde ihtiyacını karşılamak amacıyla kenevir üretimi Bakanlıklarımızca kontrollü, mevzuata uygun ve toplumsal hassasiyetleri gözetecek bir şekilde yürütülecektir.
ÇEVRESEL FAYDALAR VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Kenevirin kök yapısı toprağı güçlendirir, su ihtiyacı azdır ve pestisit kullanımına gerek bırakmaz. Ayrıca, atmosferden hektar başına ortalama 15 ton karbon emilimi sağlayarak iklim değişikliğiyle mücadelede etkili bir araç sunar. Tarımsal rotasyon sistemlerinde toprağın yenilenmesini sağlar, erozyonu önler ve biyolojik çeşitliliğe katkıda bulunur.
Lifli yapısı sayesinde defalarca dönüştürülebilen kenevir, “atık üretmeyen” üretim modelleriyle döngüsel ekonomiye hizmet eder. Özellikle Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamındaki karbon ayak izini düşürme hedefleri doğrultusunda kenevir, Türkiye için stratejik bir “yeşil ham madde” konumundadır.
KENEVİRİN EKONOMİYE KATKISI
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Kontrol Kurulu gibi uluslararası otoritelerce, yüzde 0,3’ün altında tetrahidrokanabinol (THC) içeren kenevir türleri, psikoaktif etki taşımamaları nedeniyle endüstriyel kullanım kapsamına alınmakta ve uyuşturucu mevzuatının dışında değerlendirilebilmektedir.
Endüstriyel kenevir üretimi, son yıllarda birçok gelişmiş ülkede hem tarım hem de sanayi politikalarının önemli bir parçası haline gelmiştir. Avrupa başta olmak üzere pek çok ülke, düşük THC içeren keneviri yasallaştırarak, kontrollü biçimde üretimini teşvik etmektedir.
Öne çıkan bazı örnekler şunlardır:
1-İsviçre, çiftçilerin yasal üretim yapabilmesi için izin sistemini esas almakta; THC sınırını yüzde 1,0 olarak belirleyerek diğer ülkelerden daha esnek bir uygulama benimsemiştir. Kenevir türevli ürünlerin işlenmesi ve ticareti de yönergelere bağlanmıştır.
2- Fransa, kenevir üretiminde Avrupa’nın lider ülkelerindendir. Tarihi geçmişe sahip olan sektör hem yerel hem uluslararası pazarlara hizmet veren köklü bir endüstriye dönüşmüştür.
3- Almanya, destekleyici hükümet politikaları ve artan iç talep sayesinde hızlı bir büyüme yakalamış, özellikle medikal ve endüstriyel kullanım açısından stratejik yatırımlara yönelmiştir.
4-İtalya, uygun iklim koşulları sayesinde tarımsal verimliliği yüksek çeşitler yetiştirmekte; kenevir temelli yapı malzemeleri ve gıda ürünlerinde çeşitlenmeye gitmiştir.
5- İspanya, özellikle Endülüs ve Katalonya gibi bölgelerde ekim alanlarını genişleterek üretim kapasitesini artırmıştır.
6- Hollanda, kenevir endüstrisine yönelik ilerici yaklaşımıyla zaman zaman pilot üretim ve Ar-Ge çalışmalarıyla sürece katkı sağlamıştır.
7-Bu ülkelerde yürütülen üretim modelleri, düşük THC sınırlarına bağlılık, lisanslı üretim ve izlenebilirlik sistemleri sayesinde kamu sağlığı açısından bir risk oluşturmadan yönetilmekte; uyuşturucu kullanım oranlarında belirgin bir artışa neden olmamaktadır.
8- Endüstriyel kenevirin biyoplastik, tekstil, yapı malzemesi, otomotiv, kozmetik ve gıda gibi birçok sektörde kullanılması, bu ülkelerde kırsal kalkınmaya, istihdama ve yerli üretim kapasitesine doğrudan katkı sağlamaktadır. Türkiye de bu başarılı örnekleri dikkate alarak, kontrollü ve planlı bir yaklaşımla üretimi artırmayı hedeflemektedir.
SIKÇA SORULAN SORULAR
Uyuşturucu maddenin piyasaya girmesi kolaylaştırılıyor mu?
Hayır. Türkiye'de yalnızca Tarım ve Orman Bakanlığı'nın izin verdiği bölgelerde, izinli üreticiler tarafından endüstriyel ve tıbbi kenevir yetiştirilmektedir. Keyfi kullanım amacı taşıyan hiçbir üretim ya da satış faaliyeti yasal değildir. Üretimin tüm aşamaları kayıt altındadır ve kamu denetimine tabidir.
Gençlerin uyuşturucuya erişimi kolaylaşacak mı?
Hayır. Gençlerin psikoaktif maddelerden korunması, devlet politikalarının temel önceliğidir. Kontrollü üretim modeli sayesinde, sahte ve kaçak ürünlerin dolaşımı engellenmekte; yasal üretim süreçleri aracılığıyla kamu sağlığı korunmaktadır.
Devlet esrarı dolaylı olarak serbestleştiriyor mu?
Hayır, Türkiye’de sağlık ve destek ile kişisel bakım ve tıbbi amaçlı kullanımlar kanun kapsamında düzenlenmiştir. Bu ürünler yalnızca Sağlık Bakanlığı onaylı, hekim denetiminde ve sınırlı klinik uygulamalarla yürütülmekte, yalnızca eczanelerden temin edilebilecektir.
Bu uygulama gençlerin sağlığına zarar verir mi?
Hayır. Aksine, kontrollü ve bilimsel üretim modeli sayesinde toplum sağlığı korunmaktadır. Yasal üretimin teşvik edilmesi, kaçak ve kontrolsüz ürünlerin önüne geçilmesini sağlar. Ayrıca, kenevir sektöründe gençlerin üretici, araştırmacı ve girişimci olarak yer alması, onları sağlıksız alternatiflerden uzaklaştıran pozitif bir sosyal politika aracı işlevi görmektedir.
Kenevir üretimi uyuşturucu kaçakçılığına zemin hazırlar mı?
Hayır. Türkiye'de yasal kenevir üretimi tamamen ruhsatlı, kontrollü ve kayıt altındadır. Ürünlerin her aşaması (tohum, ekim alanı, hasat ve işleme) resmi denetimlerle izlenmektedir. Kaçakçılığın önüne geçilmesi için üretimin resmî sistemlere entegre edilmesi stratejik bir adımdır. Kayıt dışı faaliyetleri artırmaz, aksine kontrol altına alır.
Kenevir eken herkes aynı zamanda uyuşturucu üreticisi mi olur?
Hayır. Endüstriyel kenevir türleri psikoaktif etki oluşturmaz. Yani endüstriyel kenevir eken bir çiftçi, keyif verici madde üretemez. Ayrıca ruhsatlı üreticiler sıkı mevzuata tabidir.
Tıbbi amaçlı kenevir üretimi; çepeçevre kamera sistemleri ile kontrol edilebilen, alarm sistemini haiz, yüksek güvenlik tedbirleri alınmış, kapalı ve iklimlendirme özelliğine sahip tesislerde yapılacaktır.
Bu tesislerin koruma ve güvenliğinin sağlanması açısından yeteri kadar özel güvenlik görevlisi personeli istihdam edilecek olup söz konusu üretim Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Afyon Alkaloidleri Fabrikası İşletme Müdürlüğü sahasında yapılacaktır. Bahse konu üretim alanları ekimden hasada kadar olan tüm faaliyetleri kapsayacak şekilde ilgili mevzuat çerçevesinde kontrol heyeti marifetiyle sıkı bir şekilde denetlenecektir.
Bu ürünler Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde kontrol altında olup ulusal ve Birleşmiş Milletler Kayıt Sistemi dahilinde sürekli kayıt altında tutulmakta, takip edilmekte ve ülkemiz tarafından raporlanmaktadır.
Kenevir sadece alternatif tıp ürünü müdür, bilimsel tedavilerde yeri var mı?
Kenevir kökenli bazı bileşikler, birçok ülkede onaylı ilaçların içinde yer almaktadır. Epilepsi, kas spazmı, kemoterapiye bağlı semptomlar gibi hastalıklarda kullanımı bilimsel kılavuzlara girmiştir. Türkiye'de de Sağlık Bakanlığı onayıyla yürütülen klinik uygulamalarda bu ürünler yer almaktadır. Yani “alternatif” değil, kontrollü biçimde “tıbbi destekleyici” olarak değerlendirilmektedir.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
“Kenevir” neden önemli!
Kenevir üretimi ve kullanımına dair tartışmalar bir yana bitkinin ilaç sanayinden kâğıda, tekstilden bioyakıt üretimine endüstriyel alanda kullanımı önemli ekonomik getiriler sağlıyor.
Dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de kenevir bitkisinin önemi; sürdürülebilir tarım politikaları, çevreci sanayi arayışları ve alternatif tıbbi uygulamalara yönelik artan ilgi doğrultusunda giderek artmaktadır.
Kenevir, tekstil, inşaat, otomotiv, gıda, kozmetik ve tıbbi sektörlerde değerlendirilebilen çok amaçlı bir kültür bitkisidir. Türkiye’de kenevir yetiştiriciliği, 2313 Sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunun 23’üncü maddesine dayanılarak hazırlanan; lif, tohum ve sap üretimi için "Kenevir Yetiştiriciliği ve Kontrolü Hakkında Yönetmelik, tıbbi amaçlı üretim için ise “İlaç Etkin Maddesi Üretimi Amaçlı Kenevir Yetiştiriciliği ve Kontrolüne Dair Yönetmelik" hükümleri doğrultusunda yürütülmektedir. 24 Temmuz 2025 tarihinde 2313 Sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunun 23’üncü maddesine yapılan değişiklik ile “tıbbi ürünler, sağlık ürünleri, uyuşturucu etkisi olmayacak oranda kişisel bakım ürünleri ve destek ürünleri” üretimine yönelik kenevir yetiştiriciliğine çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek şartlar dahilinde izin verilecektir.
TIBBİ AMAÇ VE DENETİM
Tıbbi ve farmasötik amaçlı kenevir üretimi, yalnızca izinli ve kapalı devre tesislerde, Sağlık Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı’nın denetiminde yürütülecektir. Üretim süreci; kayıt altına alınan kontrollü sistemler aracılığıyla, izlenecek, her aşamada izinsiz kullanımın önüne geçilmesine özen gösterilecektir. Bu kapsamda, güncel teknolojilerden yararlanılarak, gerektiğinde uydu verileri, insansız hava araçları ve dijital izleme araçları gibi yöntemlerin de devreye alınması mümkündür. Üretimden son kullanıma kadar tüm süreç, kamu otoriteleri tarafından yakından takip edilmektedir.
Ülkemizde yürütülen ıslah çalışmaları sonucu geliştirilen ve Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından tescil edilerek sertifikalandırılan ‘Narlı’ ve ‘Vezir’ adlı yerli tohum çeşitleri, düşük THC (Tetrahidrokanabinol) içeriği sayesinde endüstriyel üretim (lif, tohum, yapı malzemesi vb.) amacıyla güvenle kullanılmaktadır. Bu yerli çeşitlerin kullanımı, dışa bağımlılığı azaltmakta ve kontrollü üretim kapasitesini artırmaktadır.
Bununla birlikte, herhangi bir amaçla izinsiz kenevir ekimi, yürürlükteki 2313 Sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun çerçevesinde yasadışı faaliyet olarak değerlendirilmekte; bu kapsamda tespit edilen ürünler derhal imha edilmekte ve ilgililer hakkında adli işlem başlatılarak konu yargıya intikal ettirilmektedir. Yasal üretimin güvenliği, kayıtlı tohum, izinli alan ve denetimli süreçlere bağlı olarak sürdürülmektedir.
ENDÜSTRİYEL VE EKONOMİK DEĞER ZİNCİRİ
Endüstriyel kenevir uyuşturucu etkisi olmayacak oranda THC oranına sahip olup, elde edilen ürünler dayanıklı iplik, halat, kumaş, yalıtım malzemesi, doğal kompozit ve biyoplastik üretiminde kullanılmakta; tohumları ise yüksek besin değerine sahip bitkisel protein, omega-3 ve omega-6 yağ asitleri içeren gıda ürünlerine dönüştürülmektedir.
Kenevirde doğal olarak bulunan bazı kimyasal bileşikler; özellikle kannabidiol (CBD), kannabikromen (CBC), tetrahidrokannabinol (THC) ve kannabinol (CBN) son yıllarda tıp ve ilaç araştırmalarının odağında yer almaktadır. Bu maddelerin, iltihap önleyici (antiinflamatuvar), ağrı kesici (analjezik), sara nöbetlerini baskılayıcı (antiepileptik) ve sinir hücrelerini koruyucu (nöroprotektif) etkileri bilimsel olarak incelenmekte ve olumlu sonuçlar elde edilmektedir.
Özellikle epilepsi (sara hastalığı), multipl skleroz (sinir sistemini etkileyen ilerleyici bir hastalık), kemoterapiye bağlı mide bulantısı, iştah kaybı ve ağrı gibi semptomlar ile bazı nörolojik rahatsızlıklar üzerinde CBD ve THC içerikli ürünlerin destekleyici etkilerine dair bilimsel yayınlar giderek artmaktadır. Bu tür ürünler, Türkiye’de yalnızca Sağlık Bakanlığı onayıyla ve doktor kontrolünde, sınırlı sayıda hasta grubuna uygulanmaktadır.
Bugün itibarıyla devam eden çok sayıda klinik araştırma, kenevir kaynaklı bileşiklerin sadece tamamlayıcı (destekleyici) tedavilerde değil, aynı zamanda yeni nesil ilaç geliştirme süreçlerinde de umut verici bir potansiyele sahip olduğunu göstermektedir.
KENEVİR ÜRETİMİNDE GÜNCEL DURUM
Kenevir üretimi, geçmişte hem ulusal hem uluslararası düzenlemeler çerçevesinde sıkı denetime tabi tutulmuştur. Özellikle 1961 tarihli BM Tek Sözleşmesi, 1971 tarihli Viyana Sözleşmesi ve Türkiye’de yürürlükte olan 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun, psikoaktif etkili türlerin kontrol altına alınmasını öngörmüş; bu nedenle kenevir üretimi yalnızca belirli illerle sınırlandırılarak izne tabi hale getirilmiştir.
Ancak günümüzde düşük THC oranına sahip endüstriyel kenevirin psikoaktif türlerden ayrıştırılabilmesi, üretimin dijital sistemlerle izlenebilir hale gelmesi ve sanayide çok yönlü kullanım potansiyelinin artmasıyla birlikte bu alanda yeni bir değerlendirme ihtiyacı doğmuştur.
Gelinen noktada, tarımda çeşitliliği teşvik etmek, kırsal kalkınmayı desteklemek ve yerli sanayinin hammadde ihtiyacını karşılamak amacıyla kenevir üretimi Bakanlıklarımızca kontrollü, mevzuata uygun ve toplumsal hassasiyetleri gözetecek bir şekilde yürütülecektir.
ÇEVRESEL FAYDALAR VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Kenevirin kök yapısı toprağı güçlendirir, su ihtiyacı azdır ve pestisit kullanımına gerek bırakmaz. Ayrıca, atmosferden hektar başına ortalama 15 ton karbon emilimi sağlayarak iklim değişikliğiyle mücadelede etkili bir araç sunar. Tarımsal rotasyon sistemlerinde toprağın yenilenmesini sağlar, erozyonu önler ve biyolojik çeşitliliğe katkıda bulunur.
Lifli yapısı sayesinde defalarca dönüştürülebilen kenevir, “atık üretmeyen” üretim modelleriyle döngüsel ekonomiye hizmet eder. Özellikle Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamındaki karbon ayak izini düşürme hedefleri doğrultusunda kenevir, Türkiye için stratejik bir “yeşil ham madde” konumundadır.
KENEVİRİN EKONOMİYE KATKISI
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Kontrol Kurulu gibi uluslararası otoritelerce, yüzde 0,3’ün altında tetrahidrokanabinol (THC) içeren kenevir türleri, psikoaktif etki taşımamaları nedeniyle endüstriyel kullanım kapsamına alınmakta ve uyuşturucu mevzuatının dışında değerlendirilebilmektedir.
Endüstriyel kenevir üretimi, son yıllarda birçok gelişmiş ülkede hem tarım hem de sanayi politikalarının önemli bir parçası haline gelmiştir. Avrupa başta olmak üzere pek çok ülke, düşük THC içeren keneviri yasallaştırarak, kontrollü biçimde üretimini teşvik etmektedir.
Öne çıkan bazı örnekler şunlardır:
1-İsviçre, çiftçilerin yasal üretim yapabilmesi için izin sistemini esas almakta; THC sınırını yüzde 1,0 olarak belirleyerek diğer ülkelerden daha esnek bir uygulama benimsemiştir. Kenevir türevli ürünlerin işlenmesi ve ticareti de yönergelere bağlanmıştır.
2- Fransa, kenevir üretiminde Avrupa’nın lider ülkelerindendir. Tarihi geçmişe sahip olan sektör hem yerel hem uluslararası pazarlara hizmet veren köklü bir endüstriye dönüşmüştür.
3- Almanya, destekleyici hükümet politikaları ve artan iç talep sayesinde hızlı bir büyüme yakalamış, özellikle medikal ve endüstriyel kullanım açısından stratejik yatırımlara yönelmiştir.
4-İtalya, uygun iklim koşulları sayesinde tarımsal verimliliği yüksek çeşitler yetiştirmekte; kenevir temelli yapı malzemeleri ve gıda ürünlerinde çeşitlenmeye gitmiştir.
5- İspanya, özellikle Endülüs ve Katalonya gibi bölgelerde ekim alanlarını genişleterek üretim kapasitesini artırmıştır.
6- Hollanda, kenevir endüstrisine yönelik ilerici yaklaşımıyla zaman zaman pilot üretim ve Ar-Ge çalışmalarıyla sürece katkı sağlamıştır.
7-Bu ülkelerde yürütülen üretim modelleri, düşük THC sınırlarına bağlılık, lisanslı üretim ve izlenebilirlik sistemleri sayesinde kamu sağlığı açısından bir risk oluşturmadan yönetilmekte; uyuşturucu kullanım oranlarında belirgin bir artışa neden olmamaktadır.
8- Endüstriyel kenevirin biyoplastik, tekstil, yapı malzemesi, otomotiv, kozmetik ve gıda gibi birçok sektörde kullanılması, bu ülkelerde kırsal kalkınmaya, istihdama ve yerli üretim kapasitesine doğrudan katkı sağlamaktadır. Türkiye de bu başarılı örnekleri dikkate alarak, kontrollü ve planlı bir yaklaşımla üretimi artırmayı hedeflemektedir.
SIKÇA SORULAN SORULAR
Uyuşturucu maddenin piyasaya girmesi kolaylaştırılıyor mu?
Hayır. Türkiye'de yalnızca Tarım ve Orman Bakanlığı'nın izin verdiği bölgelerde, izinli üreticiler tarafından endüstriyel ve tıbbi kenevir yetiştirilmektedir. Keyfi kullanım amacı taşıyan hiçbir üretim ya da satış faaliyeti yasal değildir. Üretimin tüm aşamaları kayıt altındadır ve kamu denetimine tabidir.
Gençlerin uyuşturucuya erişimi kolaylaşacak mı?
Hayır. Gençlerin psikoaktif maddelerden korunması, devlet politikalarının temel önceliğidir. Kontrollü üretim modeli sayesinde, sahte ve kaçak ürünlerin dolaşımı engellenmekte; yasal üretim süreçleri aracılığıyla kamu sağlığı korunmaktadır.
Devlet esrarı dolaylı olarak serbestleştiriyor mu?
Hayır, Türkiye’de sağlık ve destek ile kişisel bakım ve tıbbi amaçlı kullanımlar kanun kapsamında düzenlenmiştir. Bu ürünler yalnızca Sağlık Bakanlığı onaylı, hekim denetiminde ve sınırlı klinik uygulamalarla yürütülmekte, yalnızca eczanelerden temin edilebilecektir.
Bu uygulama gençlerin sağlığına zarar verir mi?
Hayır. Aksine, kontrollü ve bilimsel üretim modeli sayesinde toplum sağlığı korunmaktadır. Yasal üretimin teşvik edilmesi, kaçak ve kontrolsüz ürünlerin önüne geçilmesini sağlar. Ayrıca, kenevir sektöründe gençlerin üretici, araştırmacı ve girişimci olarak yer alması, onları sağlıksız alternatiflerden uzaklaştıran pozitif bir sosyal politika aracı işlevi görmektedir.
Kenevir üretimi uyuşturucu kaçakçılığına zemin hazırlar mı?
Hayır. Türkiye'de yasal kenevir üretimi tamamen ruhsatlı, kontrollü ve kayıt altındadır. Ürünlerin her aşaması (tohum, ekim alanı, hasat ve işleme) resmi denetimlerle izlenmektedir. Kaçakçılığın önüne geçilmesi için üretimin resmî sistemlere entegre edilmesi stratejik bir adımdır. Kayıt dışı faaliyetleri artırmaz, aksine kontrol altına alır.
Kenevir eken herkes aynı zamanda uyuşturucu üreticisi mi olur?
Hayır. Endüstriyel kenevir türleri psikoaktif etki oluşturmaz. Yani endüstriyel kenevir eken bir çiftçi, keyif verici madde üretemez. Ayrıca ruhsatlı üreticiler sıkı mevzuata tabidir.
Tıbbi amaçlı kenevir üretimi; çepeçevre kamera sistemleri ile kontrol edilebilen, alarm sistemini haiz, yüksek güvenlik tedbirleri alınmış, kapalı ve iklimlendirme özelliğine sahip tesislerde yapılacaktır.
Bu tesislerin koruma ve güvenliğinin sağlanması açısından yeteri kadar özel güvenlik görevlisi personeli istihdam edilecek olup söz konusu üretim Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Afyon Alkaloidleri Fabrikası İşletme Müdürlüğü sahasında yapılacaktır. Bahse konu üretim alanları ekimden hasada kadar olan tüm faaliyetleri kapsayacak şekilde ilgili mevzuat çerçevesinde kontrol heyeti marifetiyle sıkı bir şekilde denetlenecektir.
Bu ürünler Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde kontrol altında olup ulusal ve Birleşmiş Milletler Kayıt Sistemi dahilinde sürekli kayıt altında tutulmakta, takip edilmekte ve ülkemiz tarafından raporlanmaktadır.
Kenevir sadece alternatif tıp ürünü müdür, bilimsel tedavilerde yeri var mı?
Kenevir kökenli bazı bileşikler, birçok ülkede onaylı ilaçların içinde yer almaktadır. Epilepsi, kas spazmı, kemoterapiye bağlı semptomlar gibi hastalıklarda kullanımı bilimsel kılavuzlara girmiştir. Türkiye'de de Sağlık Bakanlığı onayıyla yürütülen klinik uygulamalarda bu ürünler yer almaktadır. Yani “alternatif” değil, kontrollü biçimde “tıbbi destekleyici” olarak değerlendirilmektedir.
Kaynak: Ayşegül Eliaçık
En Çok Okunan Haberler
YAZARLARIMIZ Tüm Yazarlarımız