Lübnan asıllı Amerikalı Ressam Halil Cibran’ın kulağa hoş gelen, oldukça bilindik bir lafı vardır:
“Anımsamak bir tür buluşmadır, unutmak ise bir tür özgürlüktür.
Son zamanlarda hepimiz epeyce özgürüz!
Çabuk unutmak gibi bir özellik geliştirdik.
Neredeyse dün yaşananları bile unutuyor, pek bir şeyi sorgulamıyor, genellikle anlamaya da çalışmıyoruz…
Hatta “bir La Fontaine masalının içinde gibiyiz” diye düşünüyorum:
Ağustos böceği misali saz çalıp, şarkı söylemek güzel ama sonumuz benzemesin!
Yıllar sonra bile her şeyi dün gibi hatırlayabilen fillerin hafızası gibi bir beklentim yok elbette –hele ki ağırlığı ve nöron(*) sayısı karşılaştırıldığında- ancak ‘balık hafızalı olmak’ da ne bileyim, 100 milyar nörona hakaretmiş gibi geliyor!
***
Hepimizin elinde cep telefonu var, çok şükür!
İndir uygulamayı ne var ne yok öğren hemen!
Eskisi gibi bayiye git, gazeteyi al, evde ya da kahvehanede otur, sayfaları çevirip oku zahmeti de yok!
Gündem elimizin altında…
Takipteyiz ya hepimiz, memleket gündemi de hiç rahat durmuyor!
Her yeni güne bir şaşkınlık, bir hayret ya da öfke ile başlıyoruz.
Ama tüm bunlara ayak uydurmakta zorlanmıyor, akşam olunca sabah kahvaltısında ne yediğimizi bile hatırlamıyoruz!
İki saat önceyi unutup, şimdiye adapte oluyor işimize gelmeyeni kendi aramızda protesto edip, gönder gelsin hesabı yeni gelişmelere de “şakşakçı biraderi” oynuyoruz.
Davranış ve söylemlerimiz de çok fanatik halde!
Şöyle dünleri hatırlayabilsek neler neler bulup çıkaracağız belki de ama ah o nöronlar yok mu, yetmiyor işte!
Anı yaşamak, geçmişi anlama isteğimizi yok etmiş olabilir.
İlgi alanımıza göre birkaç satır okumak bile zor geliyor olabilir.
Zaten görsel medyada her şey var, okumaya ne hacet!
***
Gelgelelim, bilimle uğraşan insanların söylediği bir şey var:
“İnsan o kadar da mükemmel ve özel bir canlı değil!”
Varlığınızı fazla büyütmeyin diyorlar!
Hele ki zekânın beyin büyüklüğü ile olan ilişkisini keşfetmelerinden beri insanın haddini bilmesi gerektiğini düşünüyorlar.
Haklılar da.
***
Bakın;
Her gün önemli önemsiz yüzlerce habere tanık oluyor, duyuyor, okuyoruz.
Haberciler yazıyor, her saat yeni gündem oluşuyor.
Her yeni gün neye uyanacağımız belirsiz, bir önceki günü unutturuyor.
Unutmak, kayıtsız kalmakla eş anlamlı bana göre.
Adeta komşunun bahçesini gözetlerken, evimize giren hırsızı fark etmiyoruz!
Fantastik, gerilim film tadında ilerliyoruz, farkında değiliz!
Ama dünde kalanların etkileri otomatik kapı gibi çarpabilir!
Belki de yapılması gereken bir takım beyin egzersizidir ya da telefonunuzun hatırlatıcısına düne dair notlar eklemektir!
Ne diyelim; bilgi birikiminiz, öngörü gelişiminiz ve bu soğuk günlerde sıcağınız bol olsun!
***
(*) Nöron:Sinir hücresi ya da nöron sinir sisteminin temel fonksiyonel birimidir. Başlıca işlevi bilgi transferini gerçekleştirmektir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Asuman Kurt ÖGE
100 milyar da yetmiyor!
Lübnan asıllı Amerikalı Ressam Halil Cibran’ın kulağa hoş gelen, oldukça bilindik bir lafı vardır:
“Anımsamak bir tür buluşmadır, unutmak ise bir tür özgürlüktür.
Son zamanlarda hepimiz epeyce özgürüz!
Çabuk unutmak gibi bir özellik geliştirdik.
Neredeyse dün yaşananları bile unutuyor, pek bir şeyi sorgulamıyor, genellikle anlamaya da çalışmıyoruz…
Hatta “bir La Fontaine masalının içinde gibiyiz” diye düşünüyorum:
Ağustos böceği misali saz çalıp, şarkı söylemek güzel ama sonumuz benzemesin!
Yıllar sonra bile her şeyi dün gibi hatırlayabilen fillerin hafızası gibi bir beklentim yok elbette –hele ki ağırlığı ve nöron(*) sayısı karşılaştırıldığında- ancak ‘balık hafızalı olmak’ da ne bileyim, 100 milyar nörona hakaretmiş gibi geliyor!
***
Hepimizin elinde cep telefonu var, çok şükür!
İndir uygulamayı ne var ne yok öğren hemen!
Eskisi gibi bayiye git, gazeteyi al, evde ya da kahvehanede otur, sayfaları çevirip oku zahmeti de yok!
Gündem elimizin altında…
Takipteyiz ya hepimiz, memleket gündemi de hiç rahat durmuyor!
Her yeni güne bir şaşkınlık, bir hayret ya da öfke ile başlıyoruz.
Ama tüm bunlara ayak uydurmakta zorlanmıyor, akşam olunca sabah kahvaltısında ne yediğimizi bile hatırlamıyoruz!
İki saat önceyi unutup, şimdiye adapte oluyor işimize gelmeyeni kendi aramızda protesto edip, gönder gelsin hesabı yeni gelişmelere de “şakşakçı biraderi” oynuyoruz.
Davranış ve söylemlerimiz de çok fanatik halde!
Şöyle dünleri hatırlayabilsek neler neler bulup çıkaracağız belki de ama ah o nöronlar yok mu, yetmiyor işte!
Anı yaşamak, geçmişi anlama isteğimizi yok etmiş olabilir.
İlgi alanımıza göre birkaç satır okumak bile zor geliyor olabilir.
Zaten görsel medyada her şey var, okumaya ne hacet!
***
Gelgelelim, bilimle uğraşan insanların söylediği bir şey var:
“İnsan o kadar da mükemmel ve özel bir canlı değil!”
Varlığınızı fazla büyütmeyin diyorlar!
Hele ki zekânın beyin büyüklüğü ile olan ilişkisini keşfetmelerinden beri insanın haddini bilmesi gerektiğini düşünüyorlar.
Haklılar da.
***
Bakın;
Her gün önemli önemsiz yüzlerce habere tanık oluyor, duyuyor, okuyoruz.
Haberciler yazıyor, her saat yeni gündem oluşuyor.
Her yeni gün neye uyanacağımız belirsiz, bir önceki günü unutturuyor.
Unutmak, kayıtsız kalmakla eş anlamlı bana göre.
Adeta komşunun bahçesini gözetlerken, evimize giren hırsızı fark etmiyoruz!
Fantastik, gerilim film tadında ilerliyoruz, farkında değiliz!
Ama dünde kalanların etkileri otomatik kapı gibi çarpabilir!
Belki de yapılması gereken bir takım beyin egzersizidir ya da telefonunuzun hatırlatıcısına düne dair notlar eklemektir!
Ne diyelim; bilgi birikiminiz, öngörü gelişiminiz ve bu soğuk günlerde sıcağınız bol olsun!
***
(*) Nöron: Sinir hücresi ya da nöron sinir sisteminin temel fonksiyonel birimidir. Başlıca işlevi bilgi transferini gerçekleştirmektir.