Apartmanın kapısı ardına kadar açık. Girişte, birkaç kişi hararetli bir konuşmaya ortak oluyorlar. Birisi taşınıyor zannettim önce. Meğer görevli kişi elektrik sayaçlarını okumaya gelmiş. Herkes elem içinde faturaların çıkmasını bekliyormuş. Biraz sonra dairelerden birisini kapısı hışımla açıldı. Bir kadın şıpıdık terlikleriyle arz-ı endam etti kapıda. Avaz avaz bağırmaya başladı. ‘’Bir tek göz odaya yüz yetmiş TL elektrik faturası mı gelir?‘’ şeklinde ağzına geleni esirgemeden saydı döktü. Ayağındaki şıpıdık terlikleri sayacı okuyan görevliye fırlatacak diye bekledim ama son hamle daire kapısının “güm” diye kapatılması oldu.
İlk fırsatta bir araya gelenler nelerden tasarruf yaptıklarını anlatıyorlar birbirlerine. Evlerde eli arkasına gitmeyenler, nasıl çıktıkları odanın ışıklarını söndürdüklerini anlatıyorlar artık. Herkes birbirine neyi nereden ucuza aldığını ya da kampanyaları haber veriyor. Artık tek amacımız kalmış, daha ucuza hayata nasıl tutunuruz acabanın hesabını yapıyoruz.
Ucuz ürün müjdeliyoruz birbirimize. Tek sohbet konusu bu neredeyse!
Maketlere gidince etiketler film şeridi gibi geçiyor gözümüzün önünden. Bazen hafızamız tekliyor, dersini çalışmamış çocuklar gibi huzursuz oluyoruz. O ambalajda kaç tane vardı, hangisi kaç gramdı? Kahve ağaçlarını don vurmuş, kahve pahalı içmeyelim. Et pahalı yemeyelim.
Sonra?
Her ürün için bahane ürete ürete gidip duracağız.
Yeme, içme, eğlenme süremizi doldurup gidelim mi yani?
Herhangi bir elektrikli alet bozulacak diye herkesin aklı çıkıyor. Zira neredeyse parçaları ürünün kendisinden pahalı.
At yenisini al. Yenileri de ucuz değil ki. Ama yeni ürünlerde A sınıfı olanlar hiç olmazsa tasarruf sağlıyor. Eski makineler elektrik faturasıyla kol kola dans ediyor.
Bir gün telefonuma mesaj geldi. Şu numaralı elektrik aboneliğiniz sonlandırılmıştır. Bir de baktım ikamet ettiğim evin aboneliği. Bu aboneliği benden başka kim sonlandırabilir? Ben yaptıysam niye haberim yok?
İlgili şirketi aradım. ‘’Siz sonlandırmadınız mı? ‘’ şeklinde mantıklı bir soruyla karşılaştım. Sonunda aynı apartmanda daire alan bir kişinin yanlışlıkla benim sayaç numarasını bildirmesi sonucu aboneliğin üzerine geçtiği anlaşıldı. Aslında her şerde bir hayır olduğu ortaya çıktı bu vesileyle. Çünkü üçlü tarife kullandığım ve ucuz tarifeli saatlerin de sadece yüzde yirmiye tekabül ettiğini öğrenmiş oldum. Yani kendi kaleme yüzde seksen gol atmakla meşguldüm!
Elektrik faturalarını görüp yaygara yapmayın.
Sayaç okuyan görevliyi elinizde terlikle püskürtme çalışmaları planlamayın. Bunun yerine “elektrik tariflerinizi ve ne zaman ne kadar kullandığınızı kontrol edin” derim.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
E. Gülhan AKBABA
Bana tarifeni söyle!
Apartmanın kapısı ardına kadar açık. Girişte, birkaç kişi hararetli bir konuşmaya ortak oluyorlar. Birisi taşınıyor zannettim önce. Meğer görevli kişi elektrik sayaçlarını okumaya gelmiş. Herkes elem içinde faturaların çıkmasını bekliyormuş. Biraz sonra dairelerden birisini kapısı hışımla açıldı. Bir kadın şıpıdık terlikleriyle arz-ı endam etti kapıda. Avaz avaz bağırmaya başladı. ‘’Bir tek göz odaya yüz yetmiş TL elektrik faturası mı gelir?‘’ şeklinde ağzına geleni esirgemeden saydı döktü. Ayağındaki şıpıdık terlikleri sayacı okuyan görevliye fırlatacak diye bekledim ama son hamle daire kapısının “güm” diye kapatılması oldu.
İlk fırsatta bir araya gelenler nelerden tasarruf yaptıklarını anlatıyorlar birbirlerine. Evlerde eli arkasına gitmeyenler, nasıl çıktıkları odanın ışıklarını söndürdüklerini anlatıyorlar artık. Herkes birbirine neyi nereden ucuza aldığını ya da kampanyaları haber veriyor. Artık tek amacımız kalmış, daha ucuza hayata nasıl tutunuruz acabanın hesabını yapıyoruz.
Ucuz ürün müjdeliyoruz birbirimize. Tek sohbet konusu bu neredeyse!
Maketlere gidince etiketler film şeridi gibi geçiyor gözümüzün önünden. Bazen hafızamız tekliyor, dersini çalışmamış çocuklar gibi huzursuz oluyoruz. O ambalajda kaç tane vardı, hangisi kaç gramdı? Kahve ağaçlarını don vurmuş, kahve pahalı içmeyelim. Et pahalı yemeyelim.
Sonra?
Her ürün için bahane ürete ürete gidip duracağız.
Yeme, içme, eğlenme süremizi doldurup gidelim mi yani?
Herhangi bir elektrikli alet bozulacak diye herkesin aklı çıkıyor. Zira neredeyse parçaları ürünün kendisinden pahalı.
At yenisini al. Yenileri de ucuz değil ki. Ama yeni ürünlerde A sınıfı olanlar hiç olmazsa tasarruf sağlıyor. Eski makineler elektrik faturasıyla kol kola dans ediyor.
Bir gün telefonuma mesaj geldi. Şu numaralı elektrik aboneliğiniz sonlandırılmıştır. Bir de baktım ikamet ettiğim evin aboneliği. Bu aboneliği benden başka kim sonlandırabilir? Ben yaptıysam niye haberim yok?
İlgili şirketi aradım. ‘’Siz sonlandırmadınız mı? ‘’ şeklinde mantıklı bir soruyla karşılaştım. Sonunda aynı apartmanda daire alan bir kişinin yanlışlıkla benim sayaç numarasını bildirmesi sonucu aboneliğin üzerine geçtiği anlaşıldı. Aslında her şerde bir hayır olduğu ortaya çıktı bu vesileyle. Çünkü üçlü tarife kullandığım ve ucuz tarifeli saatlerin de sadece yüzde yirmiye tekabül ettiğini öğrenmiş oldum. Yani kendi kaleme yüzde seksen gol atmakla meşguldüm!
Elektrik faturalarını görüp yaygara yapmayın.
Sayaç okuyan görevliyi elinizde terlikle püskürtme çalışmaları planlamayın. Bunun yerine “elektrik tariflerinizi ve ne zaman ne kadar kullandığınızı kontrol edin” derim.