SON DAKİKA
Hava Durumu

Nazım Hikmet Sempozyumu ve birkaç eleştiri

Yazının Giriş Tarihi: 10.05.2025 14:58
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.05.2025 15:02

Konstantinos Kavafis (1863-1933), modern Yunan edebiyatının en önemli şairlerindendir. İskenderiye’de doğmuş, büyümüş, aynı şehirde ölmüştür. Osmanlı İmparatorluğu’nun vatandaşıydı. Seyahatleri olsa dahi, adı her daim İskenderiye ile anılmıştır. Ölümünden yıllar sonra bütün şiirleri yayımlanabilmişti.

Philipp Mansel, Levant kitabında, İskenderiye’nin gelişmesini, ekonomik ve kültürel olarak bölgenin hâkim şehri olmasını anlatırken Kavafis’e birçok kere atıf yapar. Kitabında, bugünkü İskenderiye’de, Kavafis’in yaşayacağı sıkıntılarından da bahseder.

***

Bursa’da son yüz yıl içinde önemli yazarlar ve şairler yetişti.

Celal Sılay, 1930 ve 1940’lı yıllarda, Bursa’da yayımladığı üç şiir kitabının ardından İstanbul’da yayımlanan şiir ve yazıları ile adını unutulmazlar arasına yazdırmıştı. Bütün Şiirleri YKY’den çıkmış olsa dahi aynı ilgiyi Bursa’da göremedi. Şiir kitabı yeniden basılamıyor, bütün yazıları yayımlanamıyor.

Bir başka isim Zekâi Özger. Bütün şiirleri, Ve Yayınları tarafından on bir kere basıldı, 11.000 adet.

Metin Güven’in bütün şiirleri kitap olarak yayımlanmadı. Yayımladığı Onaltıkırkbeş dergisinin Bursa’daki hiçbir kütüphanede takımı yok. Şehrin en önemli edebiyatçılarından biriydi.

***

Açıkça yazayım, AK Parti’nin (büyükşehir ve ilçe belediyeleri) kültür politikası (konferans, sergi, kitap yayını) partiye, kültür müdürlerine yakın kişiler üzerinden oluşuyordu. Bir yıldır yerel iktidar CHP’nin elinde. Değişen bir şey yok. Örnek vereyim, Yıldırım’da doğdum, büyüdüm, aynı mahallede yaşıyorum. Kültür sanat alanında yirmi yıldır çaba harcıyorum. Emin olun, doğduğum ilçenin belediyesinin benden haberi yok. Nilüfer Belediyesi de farklı değil. Belediyenin düzenlediği Yılmaz Akkılıç Bursa Araştırmaları Yarışması’nda, 2012 yılında Bursa Oda Tiyatrosu, 2019 yılında Bursa’daki Kitapçıların Son Yüzyılı kitaplarım ile ödül kazandım. Nedense, belediyenin kültür yönetimi bir kere bile tiyatro, kitapçılar, matbaa, kitabiyat üzerine bilgime başvurmadı. Kitap fuarında, kitapçılar üzerine konferans düzenlemek akıllarına bile gelmedi. Belediyelerin biri AK Partili, diğeri CHP’li… Ne İsa’ya yaranabildim ne de Musa’ya… Yok sayılmak için ölmek gerekmiyor, yaşarken de aynı muamele ile karşılaşabiliyorsun. Bunları yazdıktan sonra çağırsalar da gitmem, o ayrı.

***

Son yedi-sekiz yıldır, şair ve yazarlardan, Büyükşehir, Nilüfer, Osmangazi, Mudanya Belediyelerinin kültür politikasını eleştiren sözler duyuyordum. Bu eleştirilerin haklılık payı olsa da, neden yerel yazar olunduğunu sorgulamayan eleştirilerdi. Kendimizi neden yerel dergi, yerel gazete, yerel yazar, yerel şair kıskacına alıyoruz. Sonuçta, düşüncelerimizi paylaşmak için onaya ihtiyacımız yok. Yılın yazarı olarak belirlenen kişiler, aynı muameleyi görmüştü.

***

Hilmi Haşal’ın Salı gecesi yazdığı, sonrasında paylaştığı itirazını anlayabiliyorum. Çarşamba sabahından itibaren gruplarda dolaşmaya başladı. Eleştirenler oldu, takdir edenler de. Bazı kişiler neden böyle bir açıklama yaptığını anlamadı. Ortaokul yıllarımdan beri (1996) şehrin kültür hayatını takip ettiğim için onun neden böyle bir açıklama yaptığını anlayabiliyorum.

Hilmi Haşal ile on yıldır tanışıyorum. Asa Kitabevi’nden başlayan muhabbetimiz azalmadan devam ediyor. Onun bu şehir için büyük bir kazanç olduğunu düşünüyorum. 1990’lı yıllardan itibaren Yeni Biçem, Akatalpa, Çini Kitap, Eliz Edebiyat dergilerinin yayımlanmasında emeği çok büyük.

***

Nâzım Hikmet Sempozyumu’nun kitabı etkinlik başlamadan önce, Nahit Kayabaşı’nın titiz editörlüğü ile basılmış olmasını kutlamak gerek.

Sempozyumun konuşmacıları arasında, Bursa’daki edebiyat ortamından Nahit Kayabaşı ve Süreyya Akçay yer alıyor. Sempozyum, Bursa merkezli olarak düşünülmemiş, konu başlıkları belirlenerek usta şair genel anlamda incelenmiş. Sempozyum vasıtasıyla yeni bir belge, bilgi, fotoğraf ortaya çıktı mı, asıl sorulması gereken soru bu. Sempozyum kitabını okuduktan sonra bu konuda bir karar verilebilir.

Tayyare Kültür Merkezi’nde Nâzım Hikmet adına sempozyum düzenlenmesi kıymetlidir. Ayrıca hem kültür merkezindeki sergi salonlarında hem de Şefik Bursalı Sanat Galerisi’nde usta şair adına sergi açılması şehrin tanıtımı için önemli bir fırsattır.

Nâzım Hikmet’in Bursa’da hapis yattığı yıllarda (1939-1950), şehrin edebi hayatı nasıldı? Hangi şair ve yazarlar vardı? Hangi kitapları, dergileri yayımladılar? Kütüphanelerde koleksiyonları mevcut mu? Bu şair ve yazar ile Nâzım Hikmet’in görüşmesi, etkisi oldu mu? Sempozyumdaki bir bölümde bu sorulara cevap bulunabilirdi.

***

Seçimlerden bu yana bir yıl geçmesine rağmen Setbaşı Şehir Kütüphanesi’nde bulunan Bursa Belgeliği’ndeki araştırma kitabı, dergi koleksiyonu ve mevcut dergilerdeki eksik sayıların tamamlanması için adım atılmadı. Bursa Belgeliği’nin artık Bursa Kütüphanesi adıyla yeniden biçimlenmesi lâzım. Kütüphane şube müdürlüğünün yapacağı çok iş var…

***

Hilmi Haşal’ın yayınladığı metnin tamamı ise şöyleydi:

“PROTESTO EDİYORUM!

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mustafa Bozbey…

Bursa Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanı Sayın Şafak Baba Pala…

Düzenlemiş olduğunuz “Nâzım Hikmet Sempozyumu” dolayısıyla kırgınlığım, üzüntüm ve itirazım var!

İçeriği ve programıyla Bursa’nın Kültür Sanat Edebiyat atmosferine ve Şair Nâzım Hikmet’in devrimci, direnişçi dünya görüşüne, estetik yaklaşımına uymadığını gördüğüm için Sempozyumu protesto ediyorum. Çünkü Bursalı edebiyatçılar ve Bursa edebiyat ortamı incitici biçimde yok sayılmış… O nedenle izleyici-dinleyici olarak katılmayacağım. Böylesine kendi kentinin şairlerini-yazarlarını kırıcı tavırla küçümsemiş anlayışı kınıyorum. Benzer tutum ve yöntem ile düzenlenirse bundan sonra da Belediyenizin ve Kültür Daire Başkanlığının düzenleyeceği hiçbir etkinliğe katılmayacağım. Hiçbir davete gelmeyeceğim. Bursalı edebiyat ortamı ve çevrelerinin uğradığı haksızlığı kayda geçirip karşı çıktığımı, kırgınlığımı bilmenizi isterim. Bursa halkına ve sanat-edebiyat çevrelerine yakışır, kapsayıcı etkinlikler düzenlenemez miydi(?) diye soruyor ve itiraz gerekçemi beyan ediyorum:

Şöyle ki: Düzenlediğiniz Nâzım Hikmet Sempozyumu etkinliği Büyük Şair Nazım Hikmet'in adına ve Bursa'ya, Bursa'da geçirdiği yılların ruhuna yakışmadığı görülmektedir. Bursa'da eski hapishane binasının çevresi, şimdiki Adliye Sarayı ile anılan Ulu Cadde ya da Kıbrıs Şehitleri Caddesi üzerindeki mekânlar, Nâzım Hikmet'in ayak izlerini barındırmaktadır. Bu durum unutulmuş olamaz, unutulmamalıydı! Şairin baktığı gökyüzü ve işittiği, söyleştiği Uludağ rüzgârı hepimizin kalbine değmiyor mu? Ustanın Büyük Destanlarını yazdığı Bursa atmosferi, yaşama direnci ve umudu sağlamış ipek ve hayal dokumacılığı unutulur mu? Düzenlemiş olduğunuz Sempozyum doyurucu içerikten ve Nâzım Hikmet ile Bursa ruhunu anlatmaktan yoksun kaldığı için eksiklerini, yanlışlarını protesto ediyorum!

Bursa Nâzım Hikmet Sempozyumu, Türkçemizin dünyaca benimsenmiş büyük şiirine ve şairinin evrensel ölçekte tanınırlığına, adının gücüne, yaşam-sanat ülküsüne uymamıştır kanaatimce... Değişik ülkelerden Nâzım Hikmet şiirlerinin dostları, şairler, yazarlar, filozoflar, sanatseverler davet edilemez miydi? Düzenlediğiniz dar kapsamlı, düşük ölçekli etkinlik salt “vaziyeti kurtarma” ve program doldurma yöntemiyle ele alındığı izlenimi vermektedir. Nâzım Hikmet hakkında yaşam belleğini varsıllaştıran bilgi birikim odaklı bildirilerin buluşturulacağı ve kitaplaştırılacağı toplantı yapılamaz mıydı? Okur veya izleyici için vazgeçilmez, kişisel seçimini yönlendirecek kılavuz niteliğinde tanıtım kitabı hazırlanamaz mıydı? Anlaşılmaktadır ki birilerini hoşnut etmeye yönelik düzenlenmiş Nâzım Hikmet Sempozyumu. Çünkü bilinir ki popüler yani medyatik gerçek, işlevsel ve toplumsal niteliklerden yoksundur. Salona yönelik popüler 2-3 ismin (şöhretin) etrafında Nâzım Hikmet için gerçekçi ve sanat dolu sempozyum üretilebileceğine dair inanç bencileyin beyhudedir! Etkinliğin düzenleneceğini birçok ilgili kişi medyadan önlenemese olmaz mıydı? Nâzım Hikmet hakkında bildiri yayınlamış, metin üretmiş kaç kişi, kaç imza var programlı kalabalıkta. Büyük Şair, ömrünün beşte birinden fazlasını bıraktığı hapishane ve gerilim atmosferini yazmış ki o atmosfer Bursa semalarındadır hâlâ… Bursalı yazarlar, şairler durumu yazmıştır: Bu gerçeklik yadsınabilir mi? Ölüm cezası ile yargılanmış Nâzım Hikmet’in yaşam savaşı, savaş karşıtlığı ile özdeşleşmiş ve “Dünya Barış Ödülü” ile taçlandırılmıştır. Bursa’nın belleği, Nâzım Hikmet odaklı bilgi ve metin üretmiştir. Emeği verime dönüşmüş yılları yok sayılabilir mi? Bursa tarihi haksızlıkları sineye çekmiş ne yazık ki! Hâlâ çekmektedir! Bu seslendirilmeliydi! Naçizane kırgın, rahatsız, huzursuz olan herkes adına yazıyorum sempozyum olayını.

Nâzım Hikmet Sempozyumu Bursa’nın bağrındaki kültür-sanat-edebiyat gergefinin yayıldığı coğrafyayı ve topoğrafyayı özümseyip anlatmalıydı. Ortadoğu kaosu, insanlık trajedisi, gücün vicdansızlığı, ölümün her biçimiyle haksızlığı kayda geçirilmeliydi. Nâzım Hikmet’in adı ve yapıtları devrimci sanat anlayışıyla özdeşleşmiştir. Tarih önünde sergilenmiş Evrensel Barış ısrarı dikkate alınıp dile getirilemez miydi? Bursa’mız ve Büyük Şairimiz, birkaç popüler (ben merkezci) ismin çıkarına bağlanarak anlatılabilir mi? Büyük ustanın hayatı, yaşamı bıraktıkları içtenlikli duygu, bilgi ve dürüstlük çerçevesinde anlatılamaz mıydı? Bursa bağlantılı konuşmacı şair-yazar kişiler, güncellikle harmanlanan şiir, edebiyat, sanat ortamında, tarihi tanıklığını bildiri ile bezeyip sunabilirdi herhalde! Bursalı kalemlere de gereğince yer verilemez miydi?

Bursa Mega Kent kültürü örgütlü ve tarihi söylem belleğine yaslanır. Yaslanmalı! Kent arşivine dahil edilmiş Nâzım Hikmet ile ilgili yazı-yapıt değerleri yok sayılmıştır ne yazık ki... Bursa'dan ve ülkemizin farklı kentlerinden Nâzım Hikmet’in yaşamı, şiirleri, oyunları, romanları ve anıları üzerine özgün gerçekçi düşünceler paylaşacak kişiler edebiyat ve akademi çevrelerinden çağırılamaz mıydı?

Sayın yetkili Başkanlar, düzenlemiş olduğunuz sempozyum etkinliği Bursa'ya ve Nâzım Hikmet'in yıllarca çilesini tamamladığı devrimci ve yaratıcı sanat tavrına uygun mu? “Bursa'da edebiyatçı mı var?” zihniyetinin hâkim olduğu etkinlikler düzenleme anlayışını kabul etmek mümkün müdür? Değildir! Söz konusu anlayışı ve Bursa'yı dışlayan davranışı hiçbir şair-yazar içine sindiremez! Kişisel olarak, Başkanlığınızın ve Kültür Dairesinin düzenleyeceği hiçbir etkinliğe dile getirdiğim haksızlıktan dolayı katılmayacağım. Bursa'yı yok sayan tavrı kabul etmem mümkün değildir. Kent ve kültür yöneticileri düzenleyecekleri etkinliklerden önce ve sonra vicdan muhasebesi yapmak zorundadır. Bir yılı aşkın süredir düzenlediğiniz Edebiyat Festivali, Kitap Fuarı, Söyleşi vb. etkinlikler Bursa'yı ve Bursalı edebiyat-sanat ortamını dışlamıştır. İstanbul’dan bakışla hor görmüştür. Şimdi de Nâzım Hikmet adına düzenlenen bu sempozyum ile benzer bir dışlayıcı, yok sayıcı tavır sergilenmiştir. Tarihe not olsun diye tespit ediyor işbu protesto metnimi tarafınıza ve kamuoyuna duyuruyorum. Saygılarımla… Hilmi Haşal, Bursa, 7 Mayıs 2025

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.