SON DAKİKA
Hava Durumu

Atatürk, Hutbelerde Neden Yok?

Yazının Giriş Tarihi: 28.08.2023 10:36
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.08.2023 10:36

1940’larda başlatılan, 1980 darbesi ile somutlaşan, 2000’li yıllardan itibaren ortak kabul gören bir dış projenin, bazı siyasi/dini görevlilerce cüretkâr bir söylem ve eylem biçimine dönüştürülmesine gösterilen tepki, hep olduğu gibi şaşkınlık ve kınama ile geçiştiriliyor.

Bu durum, son yıllarda, Türk’ün bütün milli bayramlarında tekerrür ediyor. Diyanet’çe hazırlanan hutbelerde, ülkenin kurucusu ve kendi varlık sebepleri olan Mustafa Kemal Paşa, kasıtlı bir şekilde göz ardı ediliyor.

Çünkü bunlardan ‘bağımsızlık’ ve ‘ulusal egemenlik’ sözleri ile bu ilkeleri karakter edinen Atatürk’ü asla duyamazsınız.

Bu ilkeler, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile BOP’un hedeflerine hizmet edecek olan ‘Yeni Osmanlıcılık’ı temelsiz kıldığı için sömürgeci efendileriyle birlikte Atatürk’ten hoşlanmazlar.

Niye mi efendileri?

Bunlar;

’Mustafa Kemal Paşa, Türkiye üzerinde ülkenin İslami ve Osmanlı geçmişi hakkında bir ulusal hafıza kaybına yol açmış, bir tür kültürel lobotomi (beyinsel cerrahi işlemi) sergilemiştir’’ diye yazan Graham Fuller ile zihin ikizleridir de ondan. (Yeni Türkiye Cumhuriyeti, 2008,s. 56)   

Gerçi ‘’yel kayadan ne alır/koparır’’ atasözü cevap olarak yeter ama bıkmadan usanmadan yel estirenleri de yele fırıldak olanları da niyetlerini de açık etmek gerekiyor.

Çünkü ülkenin bütün alanlarını etkileyip yeniden biçimlemeye kalkan ve birilerinin dillerinden düşürmedikleri ‘beka’yı doğrudan ilgilendiren bütünlüklü bir proje söz konusu.

Tabii, Diyanet böyle yaparsa, durumdan vazife çıkarmaya elverişli olanlar daha öteye taşır bu tavrı.

Nitekim bu projenin bir parçası olarak, bir Diyanet görevlisinin, emperyalizmin ve Ortadoğu’daki uşaklarının özlem ve hedeflerine uygun Türk yurdu Hatay’ı peşkeş hevesi ile ezanın yasaklandığına ilişkin yalan söylemi bu anlattığıma örnek.  

Bu konuda yetkili bir başdanışmanın, emperyalizmin sözcüsü gibi davranan diyanet görevlisine destek açıklaması, tam da ‘ört ki ölem’ dedirtecek cinsten.

Ancak gafleti teşvik edici bu destek, aslında devlette etkin olan ‘müesses nizam’ ile bu duruma ses çıkar(a)mayan muhalefetin duruşunu, BOP birlikteliğini, açık/gizli BOP eş başkanlarını ve nereye gittiğimiz/götürüldüğümüzün anlaşılması, fark edilmesi ve uyanılması açısından fayda sağlayabilir.

Yine dün Yunan mezalimini, zalimliğini, caniliğini görmezden gelerek, ‘Yunan galip gelseydi’ diyen/diyenlerin uzantılarının, bugün bu ülkenin namusu olan şehir ve sınırlarına dil uzatarak Fransız işgalini ve zalimliğini görmemesi, ülkemizdeki beyinlerinden yakalanıp, tutsak edilmişlerin din soslu verimli klonlaşmasına işaret ediyor.

Hele ar damarını çatlatması gereken Fransa güzellemesi yapıp, yarın da AB-D hayranlıklarını açıklamaya kapı açacaklarının anlaşılması, tam da Neyzen Tevfik’in ülkemizi terk eden işgalcilerle ilgili söylediklerini çağrıştırıyor.

***

Şimdi sorayım;

Atatürk, hutbelerde yer almayıp üstelik olumsuz tartışma konusu yapılırken, Cumhuriyet ve kazandırdıkları yok edilirken,

Türk ismine, tarihine, diline tahammülsüzlük gittikçe ivme kazanırken, Üniter yapıya tehditler hiç olmadığı kadar artmışken,

BOP çerçevesinde federasyonlaşmaya adım adım gidilirken ve sığınmacılarla bu hedefin zemini oluşturulurken,

Türk yurdu Hatay’ı, emperyalizme peşkeş çekme heveslileri bu kadar cüretkârken,

Milli/yerli olanlar, aydınlar, fark edenler ve milli hassasiyet tekelcileri neden ses vermez?

Kınamak, kızmak tatmin edici ya da sonuç alıcı mı?

Ne gezer. Gafletin dozu sürekli artıyor.

Sorunun cevabı, bu kadar gri bilgi ve dinin kullanılmasından dolayı ahmaklaştırılmamız mı yoksa anlaşılmadan dönüştürülmek mi?

Hangisi ya da her ikisi mi?

Ahmaklaştırma artık bir endüstri haline geldi, her toplumsal katmana uygun reçeteleri var.

İkincisine gelecek olursak; Her düşüncenin/ideolojinin içinde ana eğilimin yanında daha küçük ölçeklerde birçok eğilim bulunabilir. Bu eğilimleri, o ya da bu etki ile anlaşılmadan o düşüncede öne çıkarmak ve ana akım haline getirmek mümkün mü?

Mesela, bir düşünce/ideoloji, ana ekseninden, varlık nedenlerinden, ihlal edilemez hassasiyetlerinden, ilkelerinden, benzerlerine dönüştürülerek olduğundan, olması gerekenden farklı bir şeye savrulabilir mi?

Koşulsuz biat/teslimiyet gösterenler değil de yıllarını verdikleri partilerini artık anlamakta zorluk çekenlerin biraz da bu gözle bakması gerekiyor. 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.