SON DAKİKA

Cumhuriyet Neyimiz?

Yazının Giriş Tarihi: 29.10.2024 15:58
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.10.2024 15:59

101 yıl önce bugün, şahıs devletinden millet devletine, şahıs aklından ortak millet aklına dönüşü sağlayan Cumhuriyet ilan edildi.

Her 29 Ekim’de tüm zorluklara rağmen kutlanmaya çalışılan Cumhuriyet Bayramı, bazı idrak yoksunu Cumhuriyet karşıtlarının aslında kafaları yetmediği için “ritüel” diye küçümsediği ve çeşitli mazeretlerle geçersiz kılmaya çalıştığı hakkedilmiş bir sevinç etkinliği değil;

Aynı zamanda acıların, yıkımların, ihanetlerin, yoksunluk/yoksulluğun, çaresizliğin, dibe vurmuşluğun ve bu vatanı bize armağan eden şehitlerin, öksüz ve yetimlerin, özellikle de bugün yaşadıklarımızdan dolayı büyük bir nimet olduğunun ve kıymetinin her zaman akılda tutulmasının hayati önem arz ettiği bir hatırlama günüdür.

Hatırlayalım o halde herkesin bildiği ama bilmezden geldiği 1920’ler Türkiye’sini.

Çoğunluğu yaşlı 13 milyon nüfusun 11 milyonunun köylerde yaşadığı,

40 bin köyün 37 bininde okulun olmadığı,

Sıtma, trahom ve frengi hastalıkları ile tifo, tifüs, verem salgını ile boğuşan ama toplamda 500 civarı doktorla mücadele verilen,

Her 2 bebekten birini, doğum yapan her beş anneden birini kaybeden,

Traktörü, biçerdöveri olmayan, ekmeklik un ve pirinci dışarıdan alan,

Sermayenin ve bankaların yabancılarda olduğu, liman, maden ve demiryollarının yabancı kişi/tekellere peşkeş çekildiği,

Okuma yazma oranının erkeklerde yüzde 7, kadınlarda yüzde 0,4 olduğu ve eğitimde kız çocuklarının neredeyse yok sayılıp cehaletin kol gezdiği,

Büyük savaşlar ve işgaller neticesinde birçok yerinin yanmış yıkılmış olduğu,

Hazinesi yağmalanıp üstüne devasa miktarda borçlandırılan, ordusu dağıtılmış ve daha sayılamayacak kadar çok zorlukların pençesinde kıvranan,

İnsanların kendi dinini kendi dilinden öğrenemediği için din tüccarlarına ve hurafelere teslim olmasıyla doğru/yanlışı ayırt etme becerisi dumura uğramış, insan/toplum psikolojisi, ekonomisi, kültürü ve ordusu ile enkaza dönüşmüş bir ülke.

Düşünsenize!

Böylesine bir ahval ve şerait içinde olan ve üstelik yönetenler ile din adamlarının müstevlilerle iş birliği içinde olduğu bir ülke ayağa kalkabilir mi?

Mümkün mü?

Cevap; imkânsız gibi.

Ama aklıselim sahibi bir lider eliyle mümkünsüz, mümkün hale getirildi ve anahtarı da Cumhuriyet oldu.

Lider, Cumhuriyet’le enkaz halindeki millet ve ülkeyi, ‘yönetilen kul/tebaa’ ahlakından, ‘özgür insan’ ahlakına yükselterek, ayağa kaldırdı.

Çünkü insan ve millet onurunun da dinin de temeli özgür insandır.

Ancak bu sayede Kur’an’ın da buyurduğu bilge birey, bilge millet hedefine erişilebilir. Ve ancak bu sayede kadın/erkek insan eşitliğini, kardeşliğini ve adaleti gerçekleştirebilir ve Cumhuriyet’in temelini oluşturabilirsiniz.

Dolayısıyla Cumhuriyet özgür birey, özgür millet, tam bağımsız özgür vatan, millet egemenliği, eşitlik, kardeşlik, adalet ve istismara, Allah’la aldatmaya dayanmayan Kur’an kaynaklı İslam anlayışı demektir.

Eleştirel akıl, bilimin aydınlığı ve eleştirel akıl demektir.

Ayrıcalıksız, ayrımsız ve sürekli adalet duygusu demektir.

Bu temellere dayanan Cumhuriyet çok açık şekilde antifeodal, antiteokratik, antimonarşik ve antiemperyalisttir.

Ve Cumhuriyet en çok da Kur’an’a aykırı uydurulmuş din referansıyla asırlardır toplumsal yaşamdan dışlanan, yok sayılan, ezilen ‘kadın’ demektir.

Peki, ne değildir Cumhuriyet?

Bir kere hanedanlık, ağalık, paşalık, reislik idaresi değildir. Devletin tarikatlar ve cemaatler tarafından yönetilmesi değildir.

Para, sermaye, statü, konum, etiket, mevki, makam, dini kutsalların tekelini ve devlet gücünü arkasına alarak, milleti aşağılama, ezme, ekonomik istismarla köleleştirme hakkı değildir. Milleti kandırılabilir bir sürü görme, onları ayrıştırıp ötekileştirerek düşman yapmak değildir. Cennet olabilecek bir ülkeyi Cehennem haline getirmek değildir. Bebeklerinin hastanede, Narin’lerinin en güvendiği evlerde, kadınlarının sokakta/evlerde katledilmesi değildir. Paralı eğitim ve sağlık hizmetleri değildir. Millete ayrı, dışarıya ayrı davranan çift maskelilerin idaresi değildir. Millet aleyhine küresel projelere onay vermek değildir. Milletinin yerli ve küresel şirketlere soydurulması değildir. Namus bildiği sınırlarını yolgeçen hanına çevirmek ve diğer milletleri kendi milletinden üstün görmek değildir. Yokluklar içinde, kan, ter, gözyaşı ile kurulan fabrikaların, tabiat zenginliklerinin özelleştirme aldatmacasıyla peşkeş çekilmesi değildir.

İçinde bulunduğumuz resmi görmek, bütünü anlamak için verdim karşıtlıkları.

Sonuca geleyim;

Ne hazindir ki Cumhuriyetin sağladığı imkânlarla, Cumhuriyet karşıtlığının güçlenmesi ve 101 yıl önce kurulan milletin/halkın devletinden, yine 101 yılın ötesinde/öncesindeki şahıs/şahsım devletine koşar adım dönüş.

Mesele 3-5 cümleyle kutlama, 2-3 paylaşım, gösteri değil, varlığımızın teminatı olan Cumhuriyetin kurucu değerlerine sahici anlamda sahip çıkma meselesidir. Çünkü Cumhuriyet kimsemiz.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)

Halimiz nicedir?

06.11.2021 01:39

Yayına başladığı ilk gün olan 29 Ekim’in anlamı ile duruşu ve sorumluluğunun ne olduğunu ilan eden SözBursa’nın bu ilkesel çerçevesinde düşüncelerimi paylaşma fırsatı bulmak onur verici. Türkiye’nin en iyi yerel tarih ve kültür dergisi Şehrengiz için hazırladığım söyleşiler ve Yen

Ve Türkiye hala tartışıyor!

11.11.2021 03:02

Hala, acaba üzerlerinden nasıl siyasi çıkar/fayda devşirilir ve devam ettirilir oportünist (fırsatçı) anlayışı ile Cumhuriyet ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk tartışılıyor, tartıştırılıyor. Özellikle 1946 sonrası çaktırmadan yapılan, son 20 yılda ise her milli ve önemli günde yazılı, görsel ve sosyal

Kurucu lider Atatürk’e haksızlık!

16.11.2021 11:01

Çok ilginç değil mi? Büyük Selçuklu Devleti devam ederken, Anadolu Selçuklu devletini kuran Süleyman Şah’a övgü, Anadolu Selçuklu Devleti, Moğol müdahalesi sonucu yıkıldığında, yıkılan devletin temellerinden yeni ve diri bir Türk devletini kuran, Selçuklu uç beyi Osman Bey’e övgü, Ama

Yeni kurtarıcılar(!) bekleniyor

20.11.2021 03:25

Anadolu’da bilinen bir atasözüdür: ‘’Ay var yılı besler, yıl var günü beslemez’’ Tam da ülkemiz de yaşananlara uygun. Bırakın son 40 ya da 20 yılı sadece son bir aya, bir haftaya, bir güne bakmak bile, yılların günü beslemediği resmini veriyor. Ya da tersi. Netic

İktidar ve millet!

26.11.2021 12:28

Ülke olarak yaşadıklarımız, Temel’in mezar taşındaki yazıyı hatırlatıyor; ‘’İyisin dediniz, iyisin dediniz, peçi bu ne?’’ Yani, ‘’iyi demekle, çok iyiyiz demekle iyi olunmuyor, olunamıyor’’ ve korkunun da ecele faydası olmuyor. Her açıdan du

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Söz Bursa En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.