SON DAKİKA
Hava Durumu

Devlet!

Yazının Giriş Tarihi: 08.01.2023 14:10
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.01.2023 14:10

Devlet, Türk milleti için en öncelikli ve vazgeçilmez bir değerdir.

Devlet, Türk milletinin gözünde, Batı’nın ve Batı’yı kıble kabul eden siyasi partilerin sanki sihirli bir şey söylüyorlarmış gibi ifade ettikleri basit bir ‘’toplumsal sözleşme’’ değildir.

Devlet kurumlarıyla, kurumlarının sağlamlığı, güvenilirliği ve adaletiyle varlık bulur.

Ancak, seçime gidilen bu dönemde, millete umut ve güzel bir gelecek sağlama iddiasındaki iktidar ve muhalefetiyle siyasi partilerin söylemlerine, uygulamalarına bakıldığında bugün ve geleceğe yönelik olumlu şeyler beklemenin mümkün olmadığı görülüyor.

Zaten hiç olmadığı kadar devletin ve kurumlarının yıpratıldığı, kurumların liyakatsiz ellere teslim edilerek siyasi hırs/çıkar uğruna kullanıldığı yetmiyormuş gibi şimdi de yoğun bir şekilde ulus devletin sonunu getirecek ne idüğü belirsizliğe(!) dönüştürülme vaatlerinin ‘’tam demokrasi’’(!) olarak ambalajlanıp sunulduğu bir süreci yaşıyoruz.

Kim ne umut pompalarsa pompalasın, ne iyilik/güzellik vaat ederse etsin, herkesin saklandığı dilin altından artık açığa çıkmasıyla anlaşılan o ki, Atatürk’ün ‘’Medeniyet ufkunda yeni bir güneş doğacak’’ dediği bu ülke sömürge coğrafyasına dönüştürülmek isteniyor.

***

Peki, nasıl oluyor bu?

Yine Atatürk’ün Nutuk’ta haber verdiği iç ve dış bedhahlar eliyle.

Yani Lord Curzon’un dediği oluyor, tüm Cumhuriyet kazanımları teker teker elimizden alınıyor ama yetmiyor, ülkenin yönetim yapısıyla, diliyle oynanarak, il bazlı eyalet/şehir devletçiklerine bölünmek isteniyor.

Hani deriz ya hep; 20. yy. daha kaç kere vuracak bu ülkeyi diye. Aynı şekilde 21.yy. da ama bu kez kendi yanlışlarımız ve duyarsızlıklarımızdan dolayı vurmaya devam ediyor.

İktidarın doğrularından çok fazla olan yanlışları belli.

Tıpkı 1938’ den bugüne kadar olduğu gibi. Küresel odaklı bir proje uğruna demografik yapıyı bozarak bu ülkenin sahibi olan Türkleri bir alt etnisiteye indirgemeye yönelik açık gizli çalışmaların hepsine tanık olduk, olmaya da devam ediyoruz.

Ekonomide ise durum ortada… Kuruluş ayarlarında Misak-ı Milli gibi İktisadi Milli hedefleri olan (İzmir İktisat Kongresi) bir cumhuriyetin tarımdan sanayiye üretimin her başlığında getirildiği manzara ortada…

1923’te sınıfsız ve imtiyazsız bir devlet ve toplum inşa etmek üzere çıkılan yolda yaşadığımız sapmaları anlatmaya bile gerek yok…

Düşünün; 100 yaşına girecek devletimizin bugünkü yetkili bir bakanı ekonomideki durumumuzu “vatandaşın cebinden üst kesimlere, fakirden zengine kaynak aktarılması olarak” izah ediyorsa daha ne söylenebilir bu konuya ilişkin bilmiyorum!

***

Peki muhalefet partileri?

Eğer birazcık aklımız olsa, aşağıda vereceğim açıklamalar ürpermemizi/sarsılmamızı sağlamaz mı?

Deva Partisi Genel Başkanı, ulus devletin sonunu getirecek anadilde eğitim vaat ediyor, hem de bunu tam demokrasinin(!) gereği olarak yani zehri çikolataya bulayarak veriyor.

Yardımcısı, Anayasa’dan Türklüğü kaldıracaklarını ve genel başkanı gibi bölücü ‘’eşit yurttaşlık’’ getireceklerini söylemeye cüret ediyor.

Cumhuriyetimizin kurucu partisi CHP’nin genel başkan danışmanının hem de devletin kurucu felsefesini yansıtan 6 oklu parti bayrağı önünde yaptığı “özerklik” açıklamaları bir yana,

Ana muhalefet partisinin bir milletvekili; ‘’ … bugün vatandaş olmasa bile bu topraklarda yaşayan bütün kimliklere, ülkenin revizyona ihtiyacı olduğunu görerek yaklaşıyor(uz). Yeni bir toplumsal sözleşme (Anayasa) ile kimliklerimiz üzerindeki baskıyı kaldırıp, her kimliği meşru ve eşit kabul ederek, bunların bir araya gelmesiyle yeni bir yapı kurulmasını esas alıyor" diyerek, aynı hedefi ortaya koyuyor.

Gelecek Partisi Genel Başkanı ise aynı görüşlere ilaveten yeni yamalı bohçayı andıran devlet yapısını tarifliyor;

’Cumhurbaşkanı içeriden veya dışarıdan olsun, genel başkanlar doğrudan karar süreçlerinin içinde imza yetkisine sahip olarak bulunacaklar. Genel başkanlar, cumhurbaşkanı kadar her stratejik kararda imza yetkisine sahip olacak’

Bu arada birbirlerinin hassasiyetlerini gözeterek yapacaklarmış bu işi.

Yani millet oylarının yüzde 1’lerini temsil eden partiler, söz sahibi olsun ki, ayrı başlarla her yana çekilen ülke, bir daha toparlanmayacak şekilde parça pinçik olsun.

Şunu da ilave edelim:

İktidar içindeki bir kesim ile muhalefetin mutabık olduğu bir şey yok mu?

Var elbette…

İmralı’daki terörist başının ideali olan ve bölücülüğe zemin hazırlayacak olan 1921 Anayasası konusunda mutabıklar. 

***

Beyler, bu devlet/ülke deneme yanılma tahtası değil. Sizlerin üzerinde istediğiniz gibi oynayacağınızı sandığınız yap-boz kartonu değil. İstediğiniz gibi çiziktirme yapıp, her şeyi üzerine bina ettiğiniz, çektiğin zaman üstünde hiçbir şey kalmayacak olan kutsallaştırdığınız, kavram ithalatçılığı ile ezberinizi oluşturduğunuz küresel kandırmaca ‘’toplumsal sözleşme’’’ ye dayalı devlet hiç değil.

Sizin aklınız bunu almıyor, aynen biat ettiğiniz emperyalist Batılılar gibi. Çünkü kılavuzunuz olan onların dünyasında, Türk uygarlığının ‘’halk/millet’’ ve ‘’devlet’’ kavramları bulunmuyor. Başta da belirttiğim gibi, ‘’Devlet’’in, Türk milleti için vazgeçilmez olduğundan bihaberler. Devlet, bu millet için basit bir sözleşme değil. Siz bu gerçeklikten kopmuşsunuz.

Aklımızı başa almanın zamanı, yoksa ülke altımızdan çekiliyor hem de tatlı vaatlerle…

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.