SON DAKİKA
Hava Durumu

Fark edemiyor ve körlemesine yaşıyoruz!

Yazının Giriş Tarihi: 26.12.2021 09:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.12.2021 09:04

Sadece şu son yaşadıklarımıza bakıp, rahatlıkla şöyle bir tespit yapılabilir;

Türkiye, motorları sürekli çalıştığı için “bir yere gittiği izlenimi veren” ama aslında “olduğu yerde patinaj yapan” bazen de “geri viteste” yolun başına dönmeye gayret eden sürücünün idaresindeki arabaya benziyor.

Bu nedenle de asla ulaşması gereken yere varamayacağı bir görüntü veriyor.

Dinin bir araç/alet haline getirilmesiyle beyinlerimizden, biyolojik varlığın sürdürülmesinin amaç -ekonomik insan- haline getirilmesiyle midemizden tutsak edilmemizin sonucu başka olmaz tabi.

Bu durumu kalıcı hale getiren, sürdüren ve pişkinlik/utanmazlığı geçerli bir değer(!) haline getiren ise ‘’Büyük Yalanlar’’ üzerine inşa edilmiş düzen.

Gerçek bilgiden tümüyle yoksun hamaset rüzgârıyla her türlü değer üzerinden kolaylıkla estirilen yalanlar sayesinde oluşturulan beyin ve mide tutsaklığı ile bugünün acı gerçekleriyle yüzleşemiyoruz.

Yüzleşemediğimiz gibi kendimize romantik/sahte bir dünya kurup mutlu mutlu(!) devam ediyor ve olanı biteni fark edemiyoruz.

Peki, hiçbir şeyi fark edemememiz, devlet ve devleti temsil edenlerin yanlışlarında bile hikmet aramamız, onlara hayranlık duyup kutsallık atfetmemiz, ‘ne yaparlarsa doğrudur’ dememiz neye yol açıyor?

***

Söyleyeyim,

Söylemlerindeki derin çelişkilere, uygulamalardaki sayısız yanlışa ve inada rağmen kayıtsız şartsız seçmen desteğini arkasında gören yöneticilerde, yeterlilik (müstağni görme) duygusunun oluşturduğu pişkinliğe, kibre ve uzantısında egoizme yol açıyor. 

İster bireysel ister siyasal olsun her egoizm; insani ve ahlaki ilişkileri, çıkar, güç, iktidar ilişkilerine dönüştürür.

Eski kanaatkârlıklarını, insani hassasiyetlerini unutup artık kendilerine özgü gördükleri, kendilerine hak saydıkları ayrıcalık ve tahakküm saplantıları nedeniyle, başkalarını baskı altına almaktan, başkalarını engellemek ve iftira atmaktan, başkalarına karşı sorumsuz hareket etmekten, kendilerine biat etmeyenleri hain olarak yaftalamaktan, başkalarını her vesile ile terörize etmekten tarifi mümkün olmayan bir haz ve zevk alır.

***

Bu hazzı, ışıltılı gözlerden anlamak mümkün!

Egoizmde ahlaki ve vicdani bir kaygı olmadığı için, utanma ve mahcubiyet gibi yaratılış duyguları da kalmıyor.

Tabi bu hal, ‘’dün yaptığım doğru, bugün, dün dediğime aykırı da olsa yine yaptığım doğru. Çünkü benim her yaptığımda hikmet ve göklerden gelen bir karar var, benim amacım kutsal’’ saplantısını beslediği gibi, milletin batıni/mistik din anlayışı da kemikleştiriyor.

***

Bu çerçevede, sadece son olarak gündem olan ‘’nas’’ meselesine bakmak bile aslında hamasetin uyuşturucu etkisinden çıkmaya ve ayılmaya yeter özellikte.

MÜSİAD’ın 2004’te ki genel kurulunda; “Yıllarca ‘biz geldiğimiz gün faizi kaldıracağız’ diyen anlayışlar vardı. Buna aklımız yatıyor muydu? O zamanlar maalesef aldanarak, yatıyordu. Ama bu dünyanın gerçeği değil” diyordu, bugün aksi (!) görüşte olan Cumhurbaşkanımız.

O günlerde ‘’dünyanın gerçeği olmayan’’ faiz konusunda hükümete destek bildirisinde bulunan MÜSİAD, bugün tam tersi yaklaşımı desteklediğini açıkladı.

***

Ne değişti ki?

Arka kapı siyasetiyle kimlerin daha da -hem de göze sokar gibi sık sık yapılarak-zenginleşeceğinin artık bilindiği ve bu zenginliklerin bedelinin, zaten sıkıntıdaki millete ve nesillerinin üzerine yıkıldığı bir bulanık oyuna, bir oportünist(fırsatçı) anlayışa İslam’ın dahil edilmesi, dinin resmen/alenen/cesurca araç haline indirgenmesinin, İslam’a göre tanımı ne?

Peki, dini hassasiyetin(!) yalnızca Merkez Bankası’nın belirlediği politika faizinde geçerli olması ama bankaların/ devletin politika faizinden yüksek faiz almaya ve vermeye devam etmesi, hazine borçlanma faizinin ise yukarılara fırlaması hangi ‘’nas’’lara dayanıyor?

***

Herhalde faiz meselesine dair “nas”ların bu kısmı gözlerden kaçmış olacak!

Yahu bu kendini Müslüman gören millet, İslam dininin, kimsenin istediği kısmı alıp, istediği kısmını görmezden geleceği bir din olmadığını, 1000 yıldır anlamadı mı?

Böyle ise ki, görünen bu, millet olarak insani ve İslami açıdan problemimiz çok derin ve büyük!

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.