SON DAKİKA
Hava Durumu

Fotoğraf Belli!

Yazının Giriş Tarihi: 21.12.2022 16:17
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.12.2022 16:17

Bazen tek bir fotoğraf, başka bir şeye gerek kalmadan bir toplumun ahlakını, adaletini, adabını ve akletme durumunu ortaya koyabilir.

Gerçi kayıt dışı ekonomi, kayıt dışı siyaset, kayıt dışı sosyal hayat ve kayıt dışı din anlayışının oluşturduğu sonuçları yansıtan fotoğrafların artık kocaman bir albüm haline geldiği de bir gerçeklik.

Ancak son fotoğraf, bu ülkede başta dini inanış olmak diğer üçayağın estirdiği kayıt dışılıktan beslenen fırtınaların bizi nereye savurduğu ve savurabileceğinin, esas beka meselesi olarak algılanması ve her şeyin sorgulanması fırsatı olabilir.

Bir şeyin kayıt dışı olması, o şeyin yasal yolların dışında, başka yol ve yöntemlerle yapılıp icra edilmesidir. Ve bizim siyaset, ekonomi, sosyal hayat ve din anlayışımızın ‘’merdiven altı’’ karanlık bölgelerden oluştuğu aşikâr.

Son yıllarda sıklıkla rastladığımız ve Diyanet İşleri eski başkanı Prof. A. Bardakoğlu’nun da dediği gibi, hatırı sayılır ölçekte bir kayıt dışı dinsel bilgi ve eğitimle karşı karşıya kaldığımızı görmek ve bu kaynağın diğer üç kayıt dışılığı beslediğini anlamak zorundayız.

İtiraf etmeliyiz ki, bin yılı aşkın bir dar tünelde egemenlerin çıkarına ve bu çıkarı dinle meşrulaştıran(!) dinden geçinenlere dayalı Müslüman dininin geçirdiği sarsıntı neticesinde, Kur’an, akıl ve bilim enkaz altında kalmış ve tüneldeki uygulamaların küllerini taşır hale gelmişiz.

Konuyla ilgili olarak Bardakoğlu şunları söylemektedir:

‘’İslam dünyasında teoride kısmen, pratikte daha belirgin şekilde ortaya çıkan ve her biri de dinin doğru anlamını, hatta hakikatini keşfettiği/temsil ettiğini ileri süren katı gelenekçilik, Şia, Selefilik, Siyasal İslamcılık, mezhepçilik …, akımları güçleniyor.

Öte yandan İslam toplumlarında her biri hem İslam akaidi hem de toplumsal huzur ve uyum açısından bir dizi problem içerebilen tarikat örgütlenmeleri ve dini cemaatleşmeler, dini hayatın neredeyse gereği ve dindarlığın ayrılmaz parçası gibi görülmeye başlandı.

Tarikat ve cemaat liderleri, Tanrı adına konuşan ruhban sınıfı gibi, Allah katından bilgiler getiren kimseler olarak tanıtıldı ve algılandı

Falan kişinin görüşüne dayandırılan fetvalar, kapalı kapılar ardında öne çıkan duygular, din adına kutsal bilgi olarak topluma servis edilmeye başlandı.

Apaçık ve anlaşılır olan Kur’an’ı, dini gizemler dünyasına hapsettik. Dini, ancak belli kişilerin ulaşabilip anlayabileceği esrarlı bilgiler yumağı haline getirdik. Hâlbuki kimseye Allah adına, kutsal adına söz söyleme hakkı ve aracılık yetkisi verilmemiştir.’’

***

Aklı ve vicdanları sarsan son olay, yukarıdaki tespitlerin hastalıklı bir sonucudur ve açığa çıkmayan, devam edecek olanların da sebebidir.

Hakkında ayet olan bir konuda -evlilikte buluğ ve rüşt yaşı-  şüpheli/geçersiz ve de Nebi’ye iftira atılan bir rivayete dayanarak hala bu ahlaksızlığı savunanların, “dinde bu böyledir” diyenlerin, hedef saptırılarak tarikat/cemaatleri din kabul edenlerin sanki dine saldırılıyormuş gibi cansiperane saldırıya geçen algı oyuncularının zihniyeti anlaşılmazsa bu kargaşa devam eder, sonra da gençlerin tercihleri sorgulanır.

Kur’an’ın elçi Muhammed için kullandığı ‘Nebi’ ve ‘Resul’ sözcükleri, anlam olarak tanrısal vasıflar da atfedilen Farsça ‘Peygamber’ ile değiştirilirse, böylece Peygamber “dedi ki/yaptı ki”den gelen, araştırılmamış, Kur’an’la sağlaması yapılmamış her haber, nefislerin hoşuna gidecek seçmece tercihlerle kullanılırsa böyle akıl ve vicdan dışı sonuçlar çıkar elbette.

Peygamber sözcüğü bilinçli tercih edilerek Hz. Muhammed’i kendi dünyevi hazlarına dayanak yapanların gerçek yüzünün ortaya çıkması için öncelikle nebi ve resul kavramlarının bilinmesi son olay çerçevesinde acil önem taşımaktadır.

Soru, “Elçiyi, ayetlerde belirtilen konumların dışına taşırıp, yüceltmek kimlerin işine yaramakta ve toplum bundan nasıl etkilenmektedir?” şeklinde olmalıdır.

Kur’an merkezinde bu soruların yöneltilip, reformist, sapkın, hadis düşmanlığı, dalalet gibi etiketlerle tekfir edilme pahasına hem de.

Çünkü artık fotoğraf belli, fotoğrafta kimlerin olduğu belli ve bu durum vatan/ millet bekası için mücadele nedeni.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.