SON DAKİKA

İkili dil ile kandırılmak!

Yazının Giriş Tarihi: 17.08.2022 10:54
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.08.2022 10:54

 Ülkemizde her alanda kandırılmanın tarihi bir hayli eskiye uzanıyor ama sistemli bir şekilde kandırılmanın yoğunlaşmasının 12 Eylül’le başladığını söylemek yanlış olmaz.

CIA’nın Türkiye şefi olan P.Henze; darbeyi ‘’Bizim çocuklar başardı’’ diye Başkan’a iletmiş ama bu ifade genelde hep siyasi/ekonomik manada alınıyor.

Bu doğru ancak esas başarının sosyal, kültürel, zihinsel ve dinsel alanlarda sağlandığı gözlerden kaçıyor/kaçırılıyor.  

Çünkü milletlerin siyasi/ ekonomik sistem kabulünü ya da reddini, tepkisini ya da teslimiyetini yani temel reflekslerini belirleyen kaynaklar bunlardır.

Bu alanlar üzerinde yapılan kılcal/teknolojik çalışmalarla, mevcut olanın dışında yeni bir dil oluşturuldu. Bu dil gerçeklikten kopuk, var olanı temsil etmeyen aksine var olanı gizlemek için kullanılan bir dildir.

Siyasi, dini, kültürel, sosyal ve ekonomi alanında egemen olan güç sahiplerinin gerçeği; ihtiyaçlarına, çıkarlarına, ikbal beklentilerine göre yeniden düzenleyen, daha doğru bir ifadeyle örten bu dil, ikili/çift bir dildir.

Bu ikili dille, millet olarak sürekli kandırılıyor, vaatlere inanıyoruz ve farkındalık olmazsa sayısız vaatler de kandırılma da devam edecek. Adeta verimli bir tarla gibiyiz ne ekilirse hasat alınıyor.

-Şimdi denilebilir ki; bir ülkede sadece tek bir siyasi iktidar vardır, diğerleri nerden çıktı diye. İktidarı, güç/muktedirlik olarak aldığımızda bu ülkede sadece siyasi iktidar yoktur ve tek değildir. Dini yapılanmalar başta olmak üzere medya, kültür, hukuk ve edebiyat alanlarının her birinde ayrı bir güç/iktidar yapısı vardır. Parlamenter sistemde de şimdiki sistemde de sayısız güç adacıkları hep iktidarlarını muhafaza etmişlerdir.-

***

Birbirini besleyen ve birbiriyle bağlantılı bu alanlardan gerçeği örtücü din temelli çift dil, ayrı bir yazı konusu çünkü 1500 yıldır bitmeyen ve yetki sahiplerinin sorumluluklarından kaçışını, beceriksizliğinden sıyrılmasını sağlayan ama her şekilde yöneticilere itaati dayatan ‘’kader’’ yakıtını kullanıyor o nedenle diğer alanlardan devam edeyim.

Mesela neydi 12 Eylül’ün çift dili.

Bu ülkenin geleceği olan anti-emperyalist, fedakâr, bilgili, donanımlı, liyakatli, ülkesi için canını verebilecek binlerce insanın birbirine kırdırılmasının zeminini hazırla -çünkü ABD böyle planlıyor- binlerce gencin istikbalini yok et ve gerçek bu iken ters çevir, ört ve yaptığına ‘’huzur ve istikrar’’ adını ver.

Çalışanın, işçinin hakkını iptal et, adı ‘’çalışma barışı’’ olsun!

Tüketim maddelerine aşırı zam yap, adı ‘’fiyat düzenlemesi’’ olsun. 

ABD emri gereği, Yunanistan’ın, NATO’ya dönüşüne onay ver, adı ‘’müttefiklik ruhu’’ olsun.

Hangi ilişkilerin sonucunda oluştuğu bilinen Kapitalizmin emir erliğinin gereği olarak, ‘’özelleştirme’’ adı altında, kamu mallarını yok pahasına elden çıkart ama bunu çağın ve serbest piyasa ekonomisinin gereği olarak pazarla. İkili dilin en çarpıcı örneğidir bu.

37 kişinin ölümüne neden olan katliamı, ‘’Sivas olayları’’ ya da ‘’Madımak yangını’’ olarak an ve servis et. Sanki mutfak tüpünden çıkan bir yangın zanneder bilmeyen. Bu acımasız bir iki dillilik değil mi?

Huy haline gelen/getirilen o kadar çok çift dil örneği var ki memlekette. Hangisini anlatayım?

Çok bilinmeyenli(!) denklem olduğu aşikâr olan ve stratejik risk taşıdığı her geçen gün anlaşılan sığınmacı meselesinin gerçeğine Ensar-Muhacir yaklaşımı, ikili dil değil mi?

Ülkenin dinamik gücü, gelişmenin öncüsü sanayi ve sanayicilere bakalım. Geceleri baca filtrelerini kapatıp, milleti uyurken zehirleme acımasızlığı ve hayati öneme sahip, ayrıca gelecek nesillerin hakkı olan yer altı sularını hoyratça kullanan sayısız boya fabrikalarının durumu, temiz çevre/yeşil sanayi söylemi açısından iki dillilik değil mi?

Yerelden de örnek vereyim.

Tarihe, ecdada saygının neredeyse tekellerinde olduğunu övünçle propaganda eden ama Bursa’da bulunan ve dünyadaki 4 köprülü çarşının en eskisi olan 577 yaşındaki Irgandı Köprülü Çarşısı’nı uyuşturucu kullananların, hırsızların karanlığına terk eden belediyeler iki dilli değil de nedir? 

Karanlık derken somutu da kastediyorum.

***

12 Eylül’le sistematik olarak başlayan ve günümüzde din sosunu da kullanarak hakikati göstermeye değil, gizlemeye yarayan ikili dili zirveye taşıyan iktidar böyle de muhalefet nasıl?

Onların içinde de başta Deva ve Gelecek partisi olmak üzere ikili dili kullanan partiler var.

Dedim ya!

O kadar çok örnek var ki!

Adeta her yanımızı sarmış olan ikili dili kullanma ve normalleştirme konusunda hepimiz az ya da çok suçluyuz ve bedelini de er ya da geç ödeyeceğiz.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)

Halimiz nicedir?

06.11.2021 01:39

Yayına başladığı ilk gün olan 29 Ekim’in anlamı ile duruşu ve sorumluluğunun ne olduğunu ilan eden SözBursa’nın bu ilkesel çerçevesinde düşüncelerimi paylaşma fırsatı bulmak onur verici. Türkiye’nin en iyi yerel tarih ve kültür dergisi Şehrengiz için hazırladığım söyleşiler ve Yen

Ve Türkiye hala tartışıyor!

11.11.2021 03:02

Hala, acaba üzerlerinden nasıl siyasi çıkar/fayda devşirilir ve devam ettirilir oportünist (fırsatçı) anlayışı ile Cumhuriyet ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk tartışılıyor, tartıştırılıyor. Özellikle 1946 sonrası çaktırmadan yapılan, son 20 yılda ise her milli ve önemli günde yazılı, görsel ve sosyal

Kurucu lider Atatürk’e haksızlık!

16.11.2021 11:01

Çok ilginç değil mi? Büyük Selçuklu Devleti devam ederken, Anadolu Selçuklu devletini kuran Süleyman Şah’a övgü, Anadolu Selçuklu Devleti, Moğol müdahalesi sonucu yıkıldığında, yıkılan devletin temellerinden yeni ve diri bir Türk devletini kuran, Selçuklu uç beyi Osman Bey’e övgü, Ama

Yeni kurtarıcılar(!) bekleniyor

20.11.2021 03:25

Anadolu’da bilinen bir atasözüdür: ‘’Ay var yılı besler, yıl var günü beslemez’’ Tam da ülkemiz de yaşananlara uygun. Bırakın son 40 ya da 20 yılı sadece son bir aya, bir haftaya, bir güne bakmak bile, yılların günü beslemediği resmini veriyor. Ya da tersi. Netic

İktidar ve millet!

26.11.2021 12:28

Ülke olarak yaşadıklarımız, Temel’in mezar taşındaki yazıyı hatırlatıyor; ‘’İyisin dediniz, iyisin dediniz, peçi bu ne?’’ Yani, ‘’iyi demekle, çok iyiyiz demekle iyi olunmuyor, olunamıyor’’ ve korkunun da ecele faydası olmuyor. Her açıdan du

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Söz Bursa En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.