Milletin temsilini sağlayan Meclis’in etkisizleştirilmesi denetim mekanizmalarının işlevsiz hale getirilmesi ve her şeyin gizli saklı hale gelmesiyle sermaye transferlerinde ve yeni sınıf oluşturulmasında önemli rol oynamaya başlayan STK/Vakıfların bu yönü üzerinde şimdilik durmayacağım çünkü olan-biten ayan beyan ortada.
Herkesin pür dikkat izlemesi gereken esas problem; akıl tutulmasını hedefleyen, anormalleri normalleştiren, zihin dönüştürücü, milli bütünlüğü parçalayan mikro milliyetçilik teşvikçisi ve zemin hazırlayıcısı, yerli kavramları imha edip yabancı kavram ithalatçısı yabancı STK/vakıflar…
Sözüm ona ifade özgürlüğü, insan hakları ve toplumsal -aslında mezhepsel/etnik-sorunlara duyarlılık maskesi altında birçok etkinlik/sempozyumlar yapılıyor Türkiye’de…
Mesela Türkiye’de ifade özgürlüğünü(!) savunmak adına Ankara’da yapılan bir sempozyumun katılımcı kurumlarını sıralamak, yukarı da bahsettiklerimi net olarak açıklar.
Freedom House, Human Rights Watch, Article 19, İndex On Censorship, IFEX…
Parasının tamamına yakınını, ABD hükümetinden alan, bizim gibi ülkelerin sömürülmesinin yolunu açan Marshall planını ve NATO’yu destekleyen bir ‘’STK’’ Freedom House.
2003 yılındaki başkanı, 1993-95 arası CIA başkanlığı yapan j. Woolsey…
Yönetim kurulunda yer alan bazı isimler şunlar;
Z. Brzezinski, D.Rumsfeld, S. Huntington, P. Wolfowitz.
80 darbesini, ABD başkanına ‘’bizim çocuklar başardı!’’ diye haber veren, CIA Türkiye istasyon şefi P.Henze ise Brzezenski’nin yardımcısı.
Bunlar, ABD’nin işgal politikalarını destekleyen, Türkiye’nin ‘’ılımlı İslam’’ modeline geçmesi ve devamında halifelik ile konfedere İslam devletinin kurulmasının yol haritalarını hazırlayan, dayatan ve şartları oluşturan isimler aynı zamanda.
Bunlar ‘’STK’’ ise “CIA’nın da STK sayılması gerekir” diyesi geliyor insanın.
Index On Censorship’de ve kurucusunun da CIA ile ilişkisi var ve oradan fonlanıyor.
Human Rights Watch’a, George Soros milyonlarca dolarla destek veriyor.
Article 19 ise Soros’un, ‘Açık Toplum Vakfı’, Ford Vakfı, Bill Gates Vakfı ve İngiltere hükümeti tarafından desteklendiği ve fonlandığı bilinmekte.
Dikkat edilirse CIA’nın, MI6’nın doğrudan uzantısı olan G.SOROS gibi büyük küreselcilerin ve emperyalist devletlerin doğrudan fonladığı ne kadar STK/Vakıf varsa hepsi kesintisiz her zaman, her fırsatta Türkiye’nin her yerinde, her işinde ve de maalesef içinde.
Bunlar her zaman bizim için, bizim adımıza endişelidirler.
Mesela; “Türkiye’deki ifade özgürlüğünün kısıtlanmasından dolayı oldukça kaygılı’’
Mesela; ‘’Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Ege’deki çalışmalarından (uluslararası hukuka uygun da olsa) dolayı oldukça kaygılı’’
Mesela; ‘’Türkiye’nin Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde gerilimi tırmandırma adımlarından dolayı kaygılı’’ olduklarını söylemeleri göz yaşartıcıdır.
Vay be, ‘’bizi bizden başka ne çok seven kaygı duyan varmış’’ diye ezberlerimizi bile bozar bunlar.
Şaka bir yana oldukça derin, gizli, çarpıcı ve geniş olan yabancı STK/Vakıf konusu çok fazla kafa yorulması gereken bir labirent ve esas beka meselesidir.
Beka söz konusu olduğunda yabancı STK/Vakıfların içerdeki STK/derneklerle bağlantısı nedir, hangi amaçla kimleri destekler ve fonlarlar ona da bakmak lazım.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ümit CAN
İnsani görünümlü, toplum yoğurma makineleri!
Milletin temsilini sağlayan Meclis’in etkisizleştirilmesi denetim mekanizmalarının işlevsiz hale getirilmesi ve her şeyin gizli saklı hale gelmesiyle sermaye transferlerinde ve yeni sınıf oluşturulmasında önemli rol oynamaya başlayan STK/Vakıfların bu yönü üzerinde şimdilik durmayacağım çünkü olan-biten ayan beyan ortada.
Herkesin pür dikkat izlemesi gereken esas problem; akıl tutulmasını hedefleyen, anormalleri normalleştiren, zihin dönüştürücü, milli bütünlüğü parçalayan mikro milliyetçilik teşvikçisi ve zemin hazırlayıcısı, yerli kavramları imha edip yabancı kavram ithalatçısı yabancı STK/vakıflar…
Sözüm ona ifade özgürlüğü, insan hakları ve toplumsal -aslında mezhepsel/etnik- sorunlara duyarlılık maskesi altında birçok etkinlik/sempozyumlar yapılıyor Türkiye’de…
Mesela Türkiye’de ifade özgürlüğünü(!) savunmak adına Ankara’da yapılan bir sempozyumun katılımcı kurumlarını sıralamak, yukarı da bahsettiklerimi net olarak açıklar.
Freedom House, Human Rights Watch, Article 19, İndex On Censorship, IFEX…
Parasının tamamına yakınını, ABD hükümetinden alan, bizim gibi ülkelerin sömürülmesinin yolunu açan Marshall planını ve NATO’yu destekleyen bir ‘’STK’’ Freedom House.
2003 yılındaki başkanı, 1993-95 arası CIA başkanlığı yapan j. Woolsey…
Yönetim kurulunda yer alan bazı isimler şunlar;
Z. Brzezinski, D.Rumsfeld, S. Huntington, P. Wolfowitz.
80 darbesini, ABD başkanına ‘’bizim çocuklar başardı!’’ diye haber veren, CIA Türkiye istasyon şefi P.Henze ise Brzezenski’nin yardımcısı.
Bunlar, ABD’nin işgal politikalarını destekleyen, Türkiye’nin ‘’ılımlı İslam’’ modeline geçmesi ve devamında halifelik ile konfedere İslam devletinin kurulmasının yol haritalarını hazırlayan, dayatan ve şartları oluşturan isimler aynı zamanda.
Bunlar ‘’STK’’ ise “CIA’nın da STK sayılması gerekir” diyesi geliyor insanın.
Index On Censorship’de ve kurucusunun da CIA ile ilişkisi var ve oradan fonlanıyor.
Human Rights Watch’a, George Soros milyonlarca dolarla destek veriyor.
Article 19 ise Soros’un, ‘Açık Toplum Vakfı’, Ford Vakfı, Bill Gates Vakfı ve İngiltere hükümeti tarafından desteklendiği ve fonlandığı bilinmekte.
Dikkat edilirse CIA’nın, MI6’nın doğrudan uzantısı olan G.SOROS gibi büyük küreselcilerin ve emperyalist devletlerin doğrudan fonladığı ne kadar STK/Vakıf varsa hepsi kesintisiz her zaman, her fırsatta Türkiye’nin her yerinde, her işinde ve de maalesef içinde.
Bunlar her zaman bizim için, bizim adımıza endişelidirler.
Mesela; “Türkiye’deki ifade özgürlüğünün kısıtlanmasından dolayı oldukça kaygılı’’
Mesela; ‘’Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Ege’deki çalışmalarından (uluslararası hukuka uygun da olsa) dolayı oldukça kaygılı’’
Mesela; ‘’Türkiye’nin Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde gerilimi tırmandırma adımlarından dolayı kaygılı’’ olduklarını söylemeleri göz yaşartıcıdır.
Vay be, ‘’bizi bizden başka ne çok seven kaygı duyan varmış’’ diye ezberlerimizi bile bozar bunlar.
Şaka bir yana oldukça derin, gizli, çarpıcı ve geniş olan yabancı STK/Vakıf konusu çok fazla kafa yorulması gereken bir labirent ve esas beka meselesidir.
Beka söz konusu olduğunda yabancı STK/Vakıfların içerdeki STK/derneklerle bağlantısı nedir, hangi amaçla kimleri destekler ve fonlarlar ona da bakmak lazım.