Yaklaşan cismin herkesi yakacak türden bir ateş topu olması…
Zaten her alanda yaşanan yozlaşma ve değerlerin kaybı ile gizli anlaşmalarla boğazımıza geçirilen prangaların sebep olduğu ekonomik bozulma ve dengesizliğin eşlik ettiği adaletsizliğin yaygınlaşması içimizdeki ateş topu idi.
Şimdi de senaryosu önceden yazılmış şeytani bir planın insanlık dışı yansımaları, bizi ve etrafımızı yakacak ateş toplarından oluşan bir çembere dönüştürmek üzere.
Aslında devlet, bu ateş çemberinin uzun süredir farkındaydı…
Ancak çeşitli kaygı/beklentilerden dolayı içteki çembere göz yumup, üstüne alan açtığı -yeni anayasa- gibi dıştaki çembere paralel yaklaşım sergiledi. Üstelik son derece yumuşak, alttan alıcı ve ürkek bir yaklaşımı benimseyerek.
Gerçi bu edilgen ve teslimiyetçi davranış biçiminin karakter haline gelmesinde 1950 sonrasındaki sağ hükümetlerin rolü büyük…
Lakin bu karakterin kökü 1938 sonrası İnönü hükümetlerine kadar uzanıyor.
Yani bugün yaşadıklarımız, 1938 sonrasında mandacı zihniyetlilerce dikilen köklerin, 80 darbesi takviyeli hormonlarla beslenip ağaç haline getirilmesinin bir yansıması.
Zihinsel komplekslerinin esiri olan, gaflet içindeki yöneticilerin kabulü ile millete havuç diye yutturulan ama her fırsatta kandırılıp sopalandığımız NATO ve AB silahı ile Türkiye’yi, artık sinsi sinsi değil açıkça bir sömürge coğrafyası haline getirme niyetleri ortaya çıktı.
Apaçık diyorum;
Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı,dış çevremizde yakılan ve ateşi bizi de yakacak yangının arka planındaki kirli niyetleri resmen ifşa etti.
‘’…Suriye’de 23 ABD üssünün ne işi var, buralarda ne yapıyorlar, bütün bunların değerlendirilmesi gerekmiyor mu?’’
Tarih 12 Ekim 2023.
‘’…ABD uçak gemileri gönderiyor. Bay Amerika, Amerika nere, İsrail-Filistin nere? Ne işin var senin orada?’’
Ateş çemberi ile kuşatma bu kadarla da kalmıyor.
ABD ayrıca Yunanistan’ın Ege’deki 21 adasını da silahlandırdı.Bulgaristan’da 4 üs, Kıbrıs Rumkesiminde kullandığı İngilizlere ait 3 üs ve ilave olarak kendisine ait büyük bir üs de kuruyor. Irak’ta ise 9 üssü bulunuyor. Gerektiğinde kullanabileceği Gürcistan ve Ukrayna’yı saymıyorum.
Yani Türkiye’nin yakın çevre ülkelerinde 49 + adet üssü mevcut, Türkiye’de ise bütüne yayılmış şekilde 40’a yakın üs ve tesisi var.
Tarih 12 Ekim 2023.
‘’…Türkiye'ye ait Suriye'de SİHA'yı düşürecek kadar ferasetini kaybeden bir anlayış var. NATO'da beraber değil miyiz? Türkiye'nin SİHA'sını nasıl düşürürsün ya? 'Görmedim farkında değildim.' Bunu nasıl söylersin?’’
Hâlbuki belki de yönlendirilmiş Hamas saldırısından haberdar olan ABD’nin SİHA’yı kasıtlı düşürerek, Türkiye’yi pasivize ve reflekslerini felç etmeye çalıştığı o kadar açık ki.
Bunu daha önce 1992’de, 2003’te yapmadı mı?
Yapmaya da devam edecek.
Niye?
Çünkü ABD bizden itaat değil, sorgulamayan mutlak itaat istiyor. Yani kul/köle itaati ama bu kez ABD niyet ve düşmanlığının, devlet tarafından ilk defa net olarak ifade edilmesi şaşırtıcı oldu gerçekten.
Bu çerçevede dışımızdaki ateşten çembere devam edip, sonra da içimizdeki dış çember paralelindeki yaklaşımlara değineceğim.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Halimiz nicedir?
06.11.2021 01:39
Yayına başladığı ilk gün olan 29 Ekim’in anlamı ile duruşu ve sorumluluğunun ne olduğunu ilan eden SözBursa’nın bu ilkesel çerçevesinde düşüncelerimi paylaşma fırsatı bulmak onur verici.
Türkiye’nin en iyi yerel tarih ve kültür dergisi Şehrengiz için hazırladığım söyleşiler ve Yen
Hala, acaba üzerlerinden nasıl siyasi çıkar/fayda devşirilir ve devam ettirilir oportünist (fırsatçı) anlayışı ile Cumhuriyet ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk tartışılıyor, tartıştırılıyor.
Özellikle 1946 sonrası çaktırmadan yapılan, son 20 yılda ise her milli ve önemli günde yazılı, görsel ve sosyal
Çok ilginç değil mi?
Büyük Selçuklu Devleti devam ederken, Anadolu Selçuklu devletini kuran Süleyman Şah’a övgü,
Anadolu Selçuklu Devleti, Moğol müdahalesi sonucu yıkıldığında, yıkılan devletin temellerinden yeni ve diri bir Türk devletini kuran, Selçuklu uç beyi Osman Bey’e övgü,
Ama
Anadolu’da bilinen bir atasözüdür:
‘’Ay var yılı besler, yıl var günü beslemez’’
Tam da ülkemiz de yaşananlara uygun. Bırakın son 40 ya da 20 yılı sadece son bir aya, bir haftaya, bir güne bakmak bile, yılların günü beslemediği resmini veriyor.
Ya da tersi.
Netic
Ülke olarak yaşadıklarımız, Temel’in mezar taşındaki yazıyı hatırlatıyor;
‘’İyisin dediniz, iyisin dediniz, peçi bu ne?’’
Yani, ‘’iyi demekle, çok iyiyiz demekle iyi olunmuyor, olunamıyor’’ ve korkunun da ecele faydası olmuyor.
Her açıdan du
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Söz Bursa
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ümit CAN
Kuşatılan Türkiye -1-
Cem Yılmaz’ın G.O.R.A. filmindeki ‘’Komutan Logar, bir cisim yaklaşıyor efendim’’ repliği, gerçekleşiyor galiba…
Çevremizde yaşananların ışığında şunu söylememiz mümkün:
Yaklaşan cismin herkesi yakacak türden bir ateş topu olması…
Zaten her alanda yaşanan yozlaşma ve değerlerin kaybı ile gizli anlaşmalarla boğazımıza geçirilen prangaların sebep olduğu ekonomik bozulma ve dengesizliğin eşlik ettiği adaletsizliğin yaygınlaşması içimizdeki ateş topu idi.
Şimdi de senaryosu önceden yazılmış şeytani bir planın insanlık dışı yansımaları, bizi ve etrafımızı yakacak ateş toplarından oluşan bir çembere dönüştürmek üzere.
Aslında devlet, bu ateş çemberinin uzun süredir farkındaydı…
Ancak çeşitli kaygı/beklentilerden dolayı içteki çembere göz yumup, üstüne alan açtığı -yeni anayasa- gibi dıştaki çembere paralel yaklaşım sergiledi. Üstelik son derece yumuşak, alttan alıcı ve ürkek bir yaklaşımı benimseyerek.
Gerçi bu edilgen ve teslimiyetçi davranış biçiminin karakter haline gelmesinde 1950 sonrasındaki sağ hükümetlerin rolü büyük…
Lakin bu karakterin kökü 1938 sonrası İnönü hükümetlerine kadar uzanıyor.
Yani bugün yaşadıklarımız, 1938 sonrasında mandacı zihniyetlilerce dikilen köklerin, 80 darbesi takviyeli hormonlarla beslenip ağaç haline getirilmesinin bir yansıması.
Zihinsel komplekslerinin esiri olan, gaflet içindeki yöneticilerin kabulü ile millete havuç diye yutturulan ama her fırsatta kandırılıp sopalandığımız NATO ve AB silahı ile Türkiye’yi, artık sinsi sinsi değil açıkça bir sömürge coğrafyası haline getirme niyetleri ortaya çıktı.
Apaçık diyorum;
Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı, dış çevremizde yakılan ve ateşi bizi de yakacak yangının arka planındaki kirli niyetleri resmen ifşa etti.
Tarih 8 Haziran 2022.
‘’…ABD, Yunanistan’da 9 üs kurdu, kime karşı, cevap; Rusya’ya karşı, bunu yemezler, kusura bakmasınlar.’’
Tarih10 Ekim 2023.
‘’…Suriye’de 23 ABD üssünün ne işi var, buralarda ne yapıyorlar, bütün bunların değerlendirilmesi gerekmiyor mu?’’
Tarih 12 Ekim 2023.
‘’…ABD uçak gemileri gönderiyor. Bay Amerika, Amerika nere, İsrail-Filistin nere? Ne işin var senin orada?’’
Ateş çemberi ile kuşatma bu kadarla da kalmıyor.
ABD ayrıca Yunanistan’ın Ege’deki 21 adasını da silahlandırdı. Bulgaristan’da 4 üs, Kıbrıs Rum kesiminde kullandığı İngilizlere ait 3 üs ve ilave olarak kendisine ait büyük bir üs de kuruyor. Irak’ta ise 9 üssü bulunuyor. Gerektiğinde kullanabileceği Gürcistan ve Ukrayna’yı saymıyorum.
Yani Türkiye’nin yakın çevre ülkelerinde 49 + adet üssü mevcut, Türkiye’de ise bütüne yayılmış şekilde 40’a yakın üs ve tesisi var.
Tarih 12 Ekim 2023.
‘’…Türkiye'ye ait Suriye'de SİHA'yı düşürecek kadar ferasetini kaybeden bir anlayış var. NATO'da beraber değil miyiz? Türkiye'nin SİHA'sını nasıl düşürürsün ya? 'Görmedim farkında değildim.' Bunu nasıl söylersin?’’
Hâlbuki belki de yönlendirilmiş Hamas saldırısından haberdar olan ABD’nin SİHA’yı kasıtlı düşürerek, Türkiye’yi pasivize ve reflekslerini felç etmeye çalıştığı o kadar açık ki.
Bunu daha önce 1992’de, 2003’te yapmadı mı?
Yapmaya da devam edecek.
Niye?
Çünkü ABD bizden itaat değil, sorgulamayan mutlak itaat istiyor. Yani kul/köle itaati ama bu kez ABD niyet ve düşmanlığının, devlet tarafından ilk defa net olarak ifade edilmesi şaşırtıcı oldu gerçekten.
Bu çerçevede dışımızdaki ateşten çembere devam edip, sonra da içimizdeki dış çember paralelindeki yaklaşımlara değineceğim.
Halimiz nicedir?
06.11.2021 01:39Yayına başladığı ilk gün olan 29 Ekim’in anlamı ile duruşu ve sorumluluğunun ne olduğunu ilan eden SözBursa’nın bu ilkesel çerçevesinde düşüncelerimi paylaşma fırsatı bulmak onur verici. Türkiye’nin en iyi yerel tarih ve kültür dergisi Şehrengiz için hazırladığım söyleşiler ve Yen
Ve Türkiye hala tartışıyor!
11.11.2021 03:02Hala, acaba üzerlerinden nasıl siyasi çıkar/fayda devşirilir ve devam ettirilir oportünist (fırsatçı) anlayışı ile Cumhuriyet ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk tartışılıyor, tartıştırılıyor. Özellikle 1946 sonrası çaktırmadan yapılan, son 20 yılda ise her milli ve önemli günde yazılı, görsel ve sosyal
Kurucu lider Atatürk’e haksızlık!
16.11.2021 11:01Çok ilginç değil mi? Büyük Selçuklu Devleti devam ederken, Anadolu Selçuklu devletini kuran Süleyman Şah’a övgü, Anadolu Selçuklu Devleti, Moğol müdahalesi sonucu yıkıldığında, yıkılan devletin temellerinden yeni ve diri bir Türk devletini kuran, Selçuklu uç beyi Osman Bey’e övgü, Ama
Yeni kurtarıcılar(!) bekleniyor
20.11.2021 03:25Anadolu’da bilinen bir atasözüdür: ‘’Ay var yılı besler, yıl var günü beslemez’’ Tam da ülkemiz de yaşananlara uygun. Bırakın son 40 ya da 20 yılı sadece son bir aya, bir haftaya, bir güne bakmak bile, yılların günü beslemediği resmini veriyor. Ya da tersi. Netic
İktidar ve millet!
26.11.2021 12:28Ülke olarak yaşadıklarımız, Temel’in mezar taşındaki yazıyı hatırlatıyor; ‘’İyisin dediniz, iyisin dediniz, peçi bu ne?’’ Yani, ‘’iyi demekle, çok iyiyiz demekle iyi olunmuyor, olunamıyor’’ ve korkunun da ecele faydası olmuyor. Her açıdan du