SON DAKİKA
Hava Durumu

Masal ve atasözleri!

Yazının Giriş Tarihi: 02.07.2022 13:33
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.07.2022 01:33

TV gündüz kuşağı programları ile Survivor benzeri yarışma masallarından esinlenerek yazıya ben de bir hikayeyle başlayıp, atasözleri ile devam edeyim.

Masallarla kamaşan/kamaştırılan gözler nasılsa bir şey görmez.

Andersen’in ‘’Kral çıplak’’ isimli, meşhur masalını hemen herkes bilir.

Masala göre, bir ülkede, giyimine kuşamına, şatafatına oldukça düşkün, kendini beğenmiş bir kral varmış.

Her dediğinde ve yaptığında hikmet olduğu kabul edilen bu kral, kendi aklı ve zekâsını çok beğenir, diğer insanları önemsemediği gibi bir de küçümsermiş.

Bu kral, farklılığını, ihtişamını dosta, düşmana göstermek için dünyada eşi benzeri olmayan bir elbise diktirmek istemiş.

Kurnaz bir terzi, ülkenin kralına eşsiz bir elbise diktiğini ancak diktiği elbiseyi sadece akıllı insanların görebileceğini söyler.

Kral ve kralın etrafındakiler, aptal/ahmak görünmemek, konum ve ikballerini kaybetmemek için elbiseyi görüyormuş gibi davranırlar ama kral, halkın içine çıktığında tek bir çocuk parmağıyla kralı işaret ederek, kralın çıplak olduğunu söyler.

***

Bu masalda hepimizin aklında kalan, ‘’kral çıplak’’ diyen çocuktur.

Hâlbuki masalda akılda kalması, gözden kaçırılmaması gereken esas, elbiseyi görmediği halde görüyormuş gibi davranan kral ve etrafındakiler ile halkın davranış/tutumudur.

Aslında herkes bir elbise olmadığını bilmekte ama hakikati sadece çocuk dile getirmektedir. Peki, aynı konu üzerinde bu iki zıt tutumu, hakikat ile yalanı ortaya çıkaran şey nedir?

Cevap korkudur.

Hem de iki türlü korku.

Biri içsel, diğeri ise dışsal korku…

İçsel korku, aptal gibi görünmek, dışsal korku ise kralın gazabına uğrayarak, konum ve çıkarlarını kaybetmek.

Bu masaldan anladığım, herkesin aynı şeyi söylüyor olmasının o şeyi doğru yapmadığı ve hakikat ne ise onu söylemenin sadece bir çocuğa düşmemesi ve bunun için korkulardan sıyrılmak gerektiği.

***

“Masallar göz kamaştırır, göremeyiz” dedim, hem de öyle bir kamaştırıyor ki en çok da ‘’Kaf dağı’’ etkiliyor, büyülüyor bizi.

Hep Kaf dağının zirvelerinde dolaşıyoruz.

İçeride dışarıda asıyoruz, kesiyoruz, şahlanıyoruz, eziyoruz, büyüyoruz, uçuyoruz.

Bu böyledir, şu şöyledir, ben diz çökmem şeklindeki Kaf dağı söylemleriyle mest oluyoruz.

Sonrasında ise çeşitli masalların uyutucu özelliğinden dolayı uyukladığımızda da üzerimize bir kova soğuk su dökülmüş gibi uyanıyoruz.

Hâlbuki uyuşturucu masallar yerine, yüzyılların imbiğinden süzülmüş atasözlerine bile bakılsa en azından had bilmenin ne olduğu anlaşılacak ve şoka uğramaktan kurtulacağız.

Had bilme önemli, herkes bilir ki, İblis-emmare nefs-, ‘’ben’’ dediği için asi oldu ve kovuldu.

***

Mesela asla emin olmadan, önemli şeyler söyleyip utanılacak duruma düşme anlamındaki ‘’Büyük lokma ye, sakın büyük söz söyleme’’ atasözü ibretliktir.

Yine ‘’Sen sen ol hiçbir zaman büyük konuşma sonra aslan gibi gider, kuzu gibi dönersin!’’ atasözü.

Elbette bu atasözleri pişkinleşmiş, duyarsızlaşmış olanlara değil, ancak utanma duygusu taşıyanlara hitap eder.

Velhasıl masallar da bir yere kadar, gerçeklerin tokadı bizi kalkamayacak bir hale düşürmeden ahmaklaş(tırıl)maktan kurtulup potansiyel selim aklı işletmek için zaman daralıyor.

Aklı harekete geçirmek için bu millete kılavuzluk edecek muhteşem referans/kaynak zaten mevcut.

Öyle muhteşem ki ilk sözü “Oku” ile başlıyor, özünü ise “aklı esas al” uyarısı oluşturuyor…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.