Türkiye’deki egemen siyaseti ve siyasetin yapılış biçimini anlamak, zamanın ‘’an’’a dönüştürülmesi, dinin araçsallaştırılması ve kasıtlı bilgi sağanağı nedeniyle zordur.
Bu durum siyasetçilerin işine gelir.
Zaten toplum da hafıza zaafından dolayı geçmiş ve bugünün siyasetinin aynı olduğunu sanarak bu durumu kabullenir ve siyasetçilerin değirmenine su taşımaya devam eder.
Böylece Türkiye’de neler olup bittiği, ülke/millet geleceğinin fark ettirilmeden nasıl değiştirilip dönüştürüldüğü anlaşılamaz.
Hâlbuki siyasi sürece, tek tek her gün bakıp değişimi anlamak mümkün değildir. Çünkü siyasi süreçte yaşanan değişimlerde bir önceki günle, bugün ya da ertesi gün arasında pek bir fark yoktur, nerdeyse aynıdır.
Aynen bir çocuğun büyüdüğünün dün ve bugün çekilen değil, ancak 2-3 yıl önce çekilmiş ve bugün çekilen bir fotoğrafla anlaşılabileceği gibi.
Yani kısa aralıklarla alınan fotoğraflar, içinde kaybolacağımız müthiş bir bilgi yığını sağlayabilir ama inişli çıkışlı, dalgalı değişimleri, sürüklendiği, savrulduğu yeri gözden kaçırtarak gizler.
Bundan dolayı bu toplumdaki siyasetin nerden nereye geldiğinin anlaşılması ancak uzun aralıklarla alınan kesitlerin detaylı incelenmesiyle mümkün hale gelir.
Mesela 1960’ tan başlayarak 2022’ye kadar 10’ar yıllık 7 fotoğraf veya 5’er yıllık 13 fotoğraf ya da 20 yıllık 4 fotoğrafı karşılaştırmak, olanı anlamayı ve gizlenen birçok değişim/ değişikliği fark edilir kılacaktır.
***
Bahsedilen dönemlere ilişkin karşılaştırmalı fotoğraflar uzun ve detaylı bir çalışmanın konusu olduğu için geçmişi ve siyasi süreci bilenler açısından sadece bugünün fotoğrafına bakmak yeterli olabilir.
Ve bu karşılaştırma yapıldığında görülecektir ki, fark edilmeyecek/ettirilmeyecek şekilde siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel, dini ne çok ve keskin değişimler olmuş.
Aynen gittikçe kaynayan suda haşlandığını anlamayan kurbağa gibi.
***
Bugünkü egemen siyasal anlayışın stratejisi, millette zaten var olan ve kurtarıcı misyon yüklenen, milletin ‘’özdeşlik kurma’’ psikolojisini tetikleyen ‘’baba, lider, reis v.b.’’ aşinalığı ve kabulünün üzerine 4D+Y formülünü uygulamak şeklinde ifade edilebilir.
Böylece kişiler için ağır bir yük olan sorumluluk üstlenmekten sıyrılmak ve Allah’ın bahşettiği özgürlükten kaçmak kolaylaşır.
Ne güzel değil mi?
İtaat et, biat et, rahat et.
Formül ise;
-Düşman üretme ve düşman göstermek,
-Dayanışma duygusunu kışkırtmak,
-Düşündürmeyi yok etmek için, içgüdülere hitap edecek, çatışmacı/ayrıştırıcı zemin oluşturmak, (*)
-Dini ve kutsal değerleri alabildiğine istismar etmek,
-Yalan söyleyerek, hakikati ters yüz etmek ve inanmaya hazır kitleleri kandırmak şeklinde sıralanabilir.
Bu yetim millet için umulur ki, batıl olan bu döngünün tersine çevrilerek, adalet/ ehliyet temelli bir düzen gelsin…
***
(*) Sedat ŞENERMEN, Kalp/Akıl kitabından.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Halimiz nicedir?
06.11.2021 01:39
Yayına başladığı ilk gün olan 29 Ekim’in anlamı ile duruşu ve sorumluluğunun ne olduğunu ilan eden SözBursa’nın bu ilkesel çerçevesinde düşüncelerimi paylaşma fırsatı bulmak onur verici.
Türkiye’nin en iyi yerel tarih ve kültür dergisi Şehrengiz için hazırladığım söyleşiler ve Yen
Hala, acaba üzerlerinden nasıl siyasi çıkar/fayda devşirilir ve devam ettirilir oportünist (fırsatçı) anlayışı ile Cumhuriyet ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk tartışılıyor, tartıştırılıyor.
Özellikle 1946 sonrası çaktırmadan yapılan, son 20 yılda ise her milli ve önemli günde yazılı, görsel ve sosyal
Çok ilginç değil mi?
Büyük Selçuklu Devleti devam ederken, Anadolu Selçuklu devletini kuran Süleyman Şah’a övgü,
Anadolu Selçuklu Devleti, Moğol müdahalesi sonucu yıkıldığında, yıkılan devletin temellerinden yeni ve diri bir Türk devletini kuran, Selçuklu uç beyi Osman Bey’e övgü,
Ama
Anadolu’da bilinen bir atasözüdür:
‘’Ay var yılı besler, yıl var günü beslemez’’
Tam da ülkemiz de yaşananlara uygun. Bırakın son 40 ya da 20 yılı sadece son bir aya, bir haftaya, bir güne bakmak bile, yılların günü beslemediği resmini veriyor.
Ya da tersi.
Netic
Ülke olarak yaşadıklarımız, Temel’in mezar taşındaki yazıyı hatırlatıyor;
‘’İyisin dediniz, iyisin dediniz, peçi bu ne?’’
Yani, ‘’iyi demekle, çok iyiyiz demekle iyi olunmuyor, olunamıyor’’ ve korkunun da ecele faydası olmuyor.
Her açıdan du
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Söz Bursa
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ümit CAN
Türkiye’de siyaset!
Türkiye’deki egemen siyaseti ve siyasetin yapılış biçimini anlamak, zamanın ‘’an’’a dönüştürülmesi, dinin araçsallaştırılması ve kasıtlı bilgi sağanağı nedeniyle zordur.
Bu durum siyasetçilerin işine gelir.
Zaten toplum da hafıza zaafından dolayı geçmiş ve bugünün siyasetinin aynı olduğunu sanarak bu durumu kabullenir ve siyasetçilerin değirmenine su taşımaya devam eder.
Böylece Türkiye’de neler olup bittiği, ülke/millet geleceğinin fark ettirilmeden nasıl değiştirilip dönüştürüldüğü anlaşılamaz.
Hâlbuki siyasi sürece, tek tek her gün bakıp değişimi anlamak mümkün değildir. Çünkü siyasi süreçte yaşanan değişimlerde bir önceki günle, bugün ya da ertesi gün arasında pek bir fark yoktur, nerdeyse aynıdır.
Aynen bir çocuğun büyüdüğünün dün ve bugün çekilen değil, ancak 2-3 yıl önce çekilmiş ve bugün çekilen bir fotoğrafla anlaşılabileceği gibi.
Yani kısa aralıklarla alınan fotoğraflar, içinde kaybolacağımız müthiş bir bilgi yığını sağlayabilir ama inişli çıkışlı, dalgalı değişimleri, sürüklendiği, savrulduğu yeri gözden kaçırtarak gizler.
Bundan dolayı bu toplumdaki siyasetin nerden nereye geldiğinin anlaşılması ancak uzun aralıklarla alınan kesitlerin detaylı incelenmesiyle mümkün hale gelir.
Mesela 1960’ tan başlayarak 2022’ye kadar 10’ar yıllık 7 fotoğraf veya 5’er yıllık 13 fotoğraf ya da 20 yıllık 4 fotoğrafı karşılaştırmak, olanı anlamayı ve gizlenen birçok değişim/ değişikliği fark edilir kılacaktır.
***
Bahsedilen dönemlere ilişkin karşılaştırmalı fotoğraflar uzun ve detaylı bir çalışmanın konusu olduğu için geçmişi ve siyasi süreci bilenler açısından sadece bugünün fotoğrafına bakmak yeterli olabilir.
Ve bu karşılaştırma yapıldığında görülecektir ki, fark edilmeyecek/ettirilmeyecek şekilde siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel, dini ne çok ve keskin değişimler olmuş.
Aynen gittikçe kaynayan suda haşlandığını anlamayan kurbağa gibi.
***
Bugünkü egemen siyasal anlayışın stratejisi, millette zaten var olan ve kurtarıcı misyon yüklenen, milletin ‘’özdeşlik kurma’’ psikolojisini tetikleyen ‘’baba, lider, reis v.b.’’ aşinalığı ve kabulünün üzerine 4D+Y formülünü uygulamak şeklinde ifade edilebilir.
Böylece kişiler için ağır bir yük olan sorumluluk üstlenmekten sıyrılmak ve Allah’ın bahşettiği özgürlükten kaçmak kolaylaşır.
Ne güzel değil mi?
İtaat et, biat et, rahat et.
Formül ise;
-Düşman üretme ve düşman göstermek,
-Dayanışma duygusunu kışkırtmak,
-Düşündürmeyi yok etmek için, içgüdülere hitap edecek, çatışmacı/ayrıştırıcı zemin oluşturmak, (*)
-Dini ve kutsal değerleri alabildiğine istismar etmek,
-Yalan söyleyerek, hakikati ters yüz etmek ve inanmaya hazır kitleleri kandırmak şeklinde sıralanabilir.
Bu yetim millet için umulur ki, batıl olan bu döngünün tersine çevrilerek, adalet/ ehliyet temelli bir düzen gelsin…
***
(*) Sedat ŞENERMEN, Kalp/Akıl kitabından.
Halimiz nicedir?
06.11.2021 01:39Yayına başladığı ilk gün olan 29 Ekim’in anlamı ile duruşu ve sorumluluğunun ne olduğunu ilan eden SözBursa’nın bu ilkesel çerçevesinde düşüncelerimi paylaşma fırsatı bulmak onur verici. Türkiye’nin en iyi yerel tarih ve kültür dergisi Şehrengiz için hazırladığım söyleşiler ve Yen
Ve Türkiye hala tartışıyor!
11.11.2021 03:02Hala, acaba üzerlerinden nasıl siyasi çıkar/fayda devşirilir ve devam ettirilir oportünist (fırsatçı) anlayışı ile Cumhuriyet ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk tartışılıyor, tartıştırılıyor. Özellikle 1946 sonrası çaktırmadan yapılan, son 20 yılda ise her milli ve önemli günde yazılı, görsel ve sosyal
Kurucu lider Atatürk’e haksızlık!
16.11.2021 11:01Çok ilginç değil mi? Büyük Selçuklu Devleti devam ederken, Anadolu Selçuklu devletini kuran Süleyman Şah’a övgü, Anadolu Selçuklu Devleti, Moğol müdahalesi sonucu yıkıldığında, yıkılan devletin temellerinden yeni ve diri bir Türk devletini kuran, Selçuklu uç beyi Osman Bey’e övgü, Ama
Yeni kurtarıcılar(!) bekleniyor
20.11.2021 03:25Anadolu’da bilinen bir atasözüdür: ‘’Ay var yılı besler, yıl var günü beslemez’’ Tam da ülkemiz de yaşananlara uygun. Bırakın son 40 ya da 20 yılı sadece son bir aya, bir haftaya, bir güne bakmak bile, yılların günü beslemediği resmini veriyor. Ya da tersi. Netic
İktidar ve millet!
26.11.2021 12:28Ülke olarak yaşadıklarımız, Temel’in mezar taşındaki yazıyı hatırlatıyor; ‘’İyisin dediniz, iyisin dediniz, peçi bu ne?’’ Yani, ‘’iyi demekle, çok iyiyiz demekle iyi olunmuyor, olunamıyor’’ ve korkunun da ecele faydası olmuyor. Her açıdan du