SON DAKİKA
Hava Durumu

Türk Dünyası’na eğitim, kültür...

Araştırmacı Yazar Abdullah Uluyurt’un kaleminden “Suyun Akışana Yön!” başlıklı yazı dizimiz 6. bölümüyle devam ediyor. Uluyurt, bu kez “eğitim, kültür, ekonomi ve siyaset” başlıklarında Türk Dünyası'nda gerçekleştirilebilecek faaliyetleri gündeme taşıdı.

Haber Giriş Tarihi: 27.04.2025 12:12
Haber Güncellenme Tarihi: 27.04.2025 12:23
Kaynak: Abdullah ULUYURT
Türk Dünyası’na eğitim, kültür...

Öncelikle “Eğitim” konusuyla başlayacak olursak; Türk Dünyasında özellikle soydaş eğitim düzeyi düşüktür. Türk Dünyası’ndan ortak mefkûre çerçevesinde burslu olarak Türkiye’ye getirilen öğrencilerin getirilişi, eğitimi ve sonrası disipline edilmelidir. Eğitim almak için devlet burslusu olarak ülkemize gelen misafir öğrenciler ülkelerinin ve geldikleri ülkedeki Türk toplumunun ihtiyacına göre belirlenmelidir. Eğitim alan gencin ülkesine dönüşü ve orada alanında çalışması için alt yapı oluşturulmalıdır. Türk Dünyasından gelerek Türkiye’de eğitim alan çok az sayıda öğrenci Avrupa ülkelerine “Atatürk Bursu” ile gönderilmelidir. Bu eğitim kadrosu Türk Dünyasının “muassır medeniyeti” yakalaması için önemlidir. Türk Dünyasının ortak dili olması için Türkçenin halk arasında kullanımını özendirici çalışmalar gerçekleştirilmelidir.

Türkçe eğitim veren okullar materyal ve malzeme olarak yerinden desteklenmelidir. Bu okullara Türkiye’den 1930-1940 yılında Romanya-Gagauzya’ya gönderilen “Mustafa Kemal’in Belleteni” ruhu ile öğretmen gönderilmelidir.

Türk Dünyasında başta coğrafyada olmak üzere terim ve kavram birliği sağlanmalıdır. Kim nereye ne diyor değil Türk Dünyası oraya ne diyor onun cevabı ortaya konmalıdır.

Türk Dünyası’na yönelik benzerliklerin ortaya çıkarıldığı “ortak tarih bilinci” oluşturulmalıdır.

 

EKONOMİ

Gelir düzeyinin düşük, gelir dağılımının adil plmadığı, işsizlik oranının yüksek olduğu bir Türk Dünyası sözkonusudur. Hal böyle olunca büyük göç vermektedir. Sanayileşme oranı düşüktür. Turizm seviyesi düşüktür. İşçi ve çiftçi nüfusu ağırlıklıdır. Türk Dünyası’nın iş adamları Türk Dünyası’nın ekonomik faaliyetlerinde öncelikle yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Türk Dünyası’nda dış yatırımlara bağımlılık yüksektir. Bunun aşılması için Türk iş adamları finansal olarak Türk Dünyası’nda yaptıkları işlerde desteklenmelidir. Ülkeler arasında ticari ve ekonomik işbirliği anlaşmalarına işlerlik kazandırılmalıdır. Çifte vergilendirmenin önüne geçilmelidir.  İki ve çok taraflı kurumsal işbirliği yanı sıra Türk Dünyası’nda dış ticaret, ulaştırma ve enerji alanında sektörel işbirliğine önem verilmelidir. Türk Dünyası’nda ekonomik ilişkiler yeterince üretim, hakça bölüşüm ana ilkesine dayandırılmalıdır. Türk Dünyası’nda sanayi devriminin nimetlerinden Dünya GSYH içindeki payı yükseltilmelidir. 

 

KÜLTÜR

Özellikle Balkanlar’da yakın zamana kadar yaşayan, yaşatan dil Türkçe unutulmaya, unutturulmaya çalışılmaktadır. Hayat dili olmaktan çıkarılmaktadır. Balkanlarda Panslavizm, Pantürkizm, Pangermanizm mücadelesi devam etmektedir. Bu çerçevede Kosova’da Almanların NATO müdahalesi sırasında Türk ordusunu nasıl toplumdan uzak tutmaya çalıştığı müşahede edilmiştir. Ya da Türk sivil memurların toplumla diyaloğa girişini nasıl kıskandığı bilinmektedir.

Ortak kültür mirasımıza yönelik koruyucu ve geliştirici çalışmalar yapılmalıdır. Balkanlarda yerleşik kültürel faaliyet gösteren vakıf ve dernek faaliyetleri bir kural çerçevesinde desteklenmelidir. Gençlere yönelik kültürel faaliyetler teşvik edilmelidir. Taşınmaz kültürel miras öncelikler dikkate alınarak topluma fayda verecek, hizmet üretecek şekilde onarılmalıdır. Burada esas hedef ilgili ülke ile işbirliği, maliyet paylaşımı ve soydaşa faydası dikkate alınmalıdır. Yazılı basında Türkçenin kullanılması desteklenmelidir. Bu destek doğrudan değil eser alarak ya da abone usulü ile olmalıdır. Türkçe eğitim veren okullara yerel gazete ve dergiler ulaştırılmalıdır.

 

SİYASİ

Toplumsal ifade özgürlüğü yeterince yoktur. Atatürk’ün örnek barış ve refah artırıcı siyasetine yeniden dönülmelidir.  Bu çerçevede Kafkaslar ve Türkistan Birliği için “Karakurum Antantı”, İran, Halep-Musul-Basra, Mısır ve Kuzey Afrika Birliği için “İstanbul Antantı” ve Balkanlar ve Orta Avrupa için “Balkan Antantı” oluşturulmalıdır. Güvenlik politikalarının geliştirilmesinde esas hareket noktası Türk Dünyasında “fayda üretmek” olmalıdır. Güvenlik harcamalarının çok yüksek olduğu bölgelerde temel sıkıntının barış ortamının sağlanamamasıdır. Türk Dünyası coğrafyasında teyakkuzda, saldırmaya açık, işgal bekleyen ya da fırsat bekleyen siyasetten uzak güvene dayalı işbirliği geliştirilmelidir. Türk Dünyasını içine alan coğrafyadaki ülkeler diğer ülkelerin politika uygulayıcısı değil kendi politikalarını uygulayan ülkeler olmalıdır. Emperyal tonlar taşıyan söylemlerden uzak ilişkiler geliştirilmeli ve ülkeler arasında siyasal diyalog açık olmalıdır.

Bütün bu faaliyetlerin gerçekleştirilmesinde ilgili ülkenin rızası ve işbirliği dikkate alınmalıdır. Faaliyetlerin gerçekleştirilmesinde ortak bir politika uygulama çizelgesi hazırlanmalıdır. Faaliyet çizelgesine destek sağlanmalı ve faaliyeti uygulayan kurum, kuruluş ve gönüllü kuruluşların da desteği aranmalıdır.

Hepsinden önemlisi bu faaliyetleri liyakatlı, ahlaklı ve işgal ettiği makamda en fazla dört yıl kalabilen idareciler ve “akarabalık yada cemaat kaygısı taşımayan” yetişmiş uzmanlarca yapılmalıdır.

Kaynak: Abdullah ULUYURT

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.