SON DAKİKA
Hava Durumu

Bağımsızlık ve tarımdaki yol haritası

Yazının Giriş Tarihi: 24.04.2022 22:35
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.04.2022 10:36

Ukrayna-Rusya arasındaki savaş başlayalı neredeyse iki aya yakın bir zaman oldu. Bu zaman zarfında, her iki ülkenin de kendi stratejik hedefleriyle ülke güvenliği konularındaki görüşleri uyuşmadığı için savaşın şiddeti artarak devam ediyor ve bir süre daha edecek gibi duruyor.

Hatta savaşın yayıla bilme olasılığı da dillendiriliyor.

Ancak bu savaşın ülkemizde yaşayan birçok kişi için ilginç olan tarafı, hani Rusya ile ticari ilişkilerimizin olduğunu az çok biliyorduk (basılı ve görsel medyadan duyduğumuz doğalgaz alımı, nükleer santral yapımı, S400 füzeleri ve bizden giden meyve-sebzeye karşı uyguladığı ambargolarla en azından) ama Ukrayna ile ticari ilişkilerimizin bu kadar önemli olduğunu duymamıştık.

Market raflarındaki ayçiçeği yağları bir anda boşalmaya aynı zamanda fiyatı da bir füze gibi yükselmeye ve üstüne üstük unlu mamul üreticileri unda da sıkıntı yaşanabileceğini söylemeye başlayınca haberimiz oldu.

***

Meğer Ukrayna (bu arada birçok siyasetçi, spiker hatta bilim adamının Ukranya demelerine de sinir oluyorum) benim ülkem için çok önemli bir ülkeymiş de haberimiz yokmuş!

Bu iki ülke arasında savaş çıkınca, tabiri caizse iğneden ipliğe kadar her şeye ve neredeyse her gün zam gelmeye başladı. Ama Dolar veya Euro’da yukarı doğru fazla bir oynama olmuyordu. Oysa yıllardan beri hükûmetler yapılan zamları ya dolar ya da Euro’daki yükselişe bağlamamışlar mıydı? Bizde alışkanlık olarak onları takip ediyorduk.

Peki böyle bir artış yoksa neden her şeye zam geliyordu?

Yoksa millet olarak yine mi yaaaaaa yine mi…

Neyse, artık durum öyle bir hal aldı ki ülke olarak elinizde paranız olsa bile stratejik öneme sahip ürünleri ya satın alamıyorsunuz ya da değerinden çok çok fazla para ödeyerek ve kısıtlı miktarlarda sahip olabiliyorsunuz.

***

Ukrayna, savaş öncesi 603 bin 549 km² yüzölçümüne sahip, 44 milyon nüfusu olan bir ülke. Verimli toprakları ve uygun iklim koşulları ile tarım alanında dünyada en yüksek üretim potansiyeline sahip ülkelerden biri.

Ülke topraklarının yaklaşık yüzde 55'i (34,1 milyon hektar) ekilebilir tarım arazisi.

Kişi başına düşen arazi miktarı 0,87 hektar. Eski SSCB döneminde; tahıl, et ve süt üretiminin yaklaşık dörtte birlik kısmını tek başına karşılayan Ukrayna'nın, şu andaki önemli tarım ürünleri tahıllar, patates, şeker pancarı ve ayçiçeği...   Yılda 70 milyon ton tahıl üretmektedir ki 90-100 milyon ton ürettiği de olmuştur.

Dünya buğday ihtiyacının yüzde 10’unu karşılamaktadır. Bu üretiminin yarısını kendine ayırarak gerisini ithal etmektedir.

Ukrayna ihracatının toplam hacmi içinde tarım ürünleri ve gıda maddelerinin payı yüzde 45’tir. Ukrayna ayrıca güçlü bir sanayi ülkesidir. İleri teknoloji gerektiren uçak, helikopter, gemi, tank yapan, hatta uzay çalışmalarına katkıda bulunan, uzay teknolojisine sahip dünyadaki 5 ülkeden biridir.

Özellikle maden yatakları ve doğal kaynaklar açısından zengin bir ülke olan Ukrayna, petrol ve doğal gaz rezervleri yanında demir cevheri, titanyum, nikel, manganez, madensel tuzlar kömür, hidroelektrik ve nükleer yakıt hammaddesi olarak diğer önemli enerji kaynaklarına da sahiptir.  

2021 yılı Ukrayna Pazar Bilgileri Raporu’na göre; mısır, ayçiçeği ve diğer yağlı tohumlar ile Buğday en çok ihraç ettiği ürünler arasındadır.

***

Peki “Rusya mı Ukrayna mı bizim için daha önemli?” diye soracak olursanız buna rakamlara bakarak karar verebilirsiniz.

Ukrayna’dan ülkemize yapılan ithalatın yıllık yüzde dilimi 1.7 iken Rusya 10.7’lik dilimdedir. TÜİK verilerine göre, Rusya’dan yıllık 28 milyar dolarlık mal ithal ederken Ukrayna’dan 4,5 milyar dolarlık mal ithal etmişiz. İthalat sıralamamızda Rusya 2., Ukrayna 12. sırada.  Ayrıca Rusya enerji (doğalgaz ve petrol) alanında da ciddi bir tedarikçimiz. Petrolün yüzde 25 ini, doğal gazın yüzde 45’ini Rusya’dan alıyoruz.

Uzmanlar, uygulanan yanlış tarım politikaları sonucunda enerjiden sonra tarımda da Rusya'nın Türkiye üzerindeki gücünü artıracağını belirtiyorlar. Görüldüğü gibi Rusya aslında bizim için çok daha önemli bir aktör.

***

Yazıyı fazla uzatmamak için şöyle bir özetleme yapacak olursak;

Yaşadığımız fiyat artışlarında küresel ekonomideki sıkışıklığın yanı sıra savaş özelinde Rusya’nın bizim ekonomimize etkisi, satın aldığımız petrol ve türevleri (kimyasal gübre yapımında kullanılan ana maddeler dahil) ile buğdaya, yine Rusya’nın savaş ve uygulanan ambargoları sebep göstererek zam yapması (1 ton buğday 440 dolar) ve arz miktarını azaltması sonucunda, ülkemizde de enerji, petrol ve gübre zamlandı.

Ve bunların etkisi kümülatif olarak her sektöre yayıldı. Rusya, Ukrayna’ya attığı her bombanın ve merminin maliyetini ihraç ettiği tüm ürünlere yansıttı.   Ukrayna’nın bizim ekonomimize etkisi ise bize dünyadaki diğer üreticilerden daha ucuz ayçiçeği yağı, küspesi, işlenmemiş buğday satarken artık ya hiç satmaz ya da daha az miktarlarda ve yine daha yüksek bedel ödeterek satmaya başladı.

Bu da ülkemizdeki özellikle ayçiçeği yağı fiyatları ve unlu mamullerin fiyatlarının artmasına neden oldu.

***

Peki ülke olarak bu dalgalanmalardan etkilenmemek için hangi önlemleri almalıyız veya almakta geç kaldık?

Almakta geç kaldıklarımızı yazmaya bir başlarsam yazacak dolu şey var. Boşu boşuna zamanınızı almayayım.

Ancak önlem alacağımız konular bellidir.

Bağımsız bir ülke olmanın temel şartlarından biri hatta en önemlisi, ülkenin tarım ve hayvancılık sektöründe kendine yeter durumda olmasından geçer.   Bunun için buğday, mısır, ayçiçeği, bakliyat, şekerpancarı, patates gibi stratejik ürünleri kendimize yetecek kadarını alıp depoladıktan sonra fazlasını ihraç edecek şekilde bir üretim planlaması yapmak zorundayız.

Devlet tarlasında emek veren 70 yaşındaki Hasan amcamın, Ayşe teyzemin ne ekerse o sene para kazanabileceğini ona söylemeli, yol haritası çizmeli, onun emeğini çöpe atmamalı.

Tarım reformu, yeni yetiştirme tekniklerinden arazi toplulaştırmaya kadar hızla yapılmalı, tarıma uygun ama ekilmeyen araziler, işleyecek biri bulunmazsa, devlet tarafından işlenmeli ve üretime katılmalıdır.

Tabi bütün bunlar yapılırken çiftçiye destek olunmalı ve onun ezilmemesi sağlanmalıdır.

***

Sadece tarla bitkileri üretimi açısından İç Anadolu Bölgesi Tahıl (buğday, arpa, yulaf, çavdar), patates, soğan ve şekerpancarı,

Trakya, Ege, Marmara Bölgeleri, ayçiçeği, mısır, patates, soğan,

Çukurova Bölgesi pamuk ve soya,

Güneydoğu Anadolu Bölgesi yemeklik tane baklagiller, sulanabilen arazilerde ise mısır ve ayçiçeği,

Karadeniz Bölgesi mısır, soya ve tütün, kısmen patates,

Doğu Anadolu Bölgesi ise patates, şekerpancarı ve çayır- mera ve yem bitkileri,

Akdeniz Bölgesi’nin yüksek rakımlı yerleri de tahıl grubu bitki yetiştiriciliği açısından daha çok desteklenmelidir. 

Tabi ki kendimize yeter petrolü ve doğalgazı çıkaramadıkça kısacası enerjiye bağımlı olduğumuz sürece gelen zamlardan etkileneceğiz ama en azından gıda sektöründe yaşadığımız bu sıkıntı şimdiki kadar yaşanmayacaktır. 

Türk insanı bunu yapabilecek kabiliyette ve maharettedir.

O nedenle tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.